Tecride Karşı Özgürlük Mitingi'nde parmağı kırılan avukat Vurgun yaşadıklarını anlattı: Erkek kadın fark etmeden yumruk attılar
Esra ÇİFTÇİ
Artı Gerçek - DEM Parti, Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması ve Kürt Sorununun demokratik çözümü talebiyle 12 Ekim Pazar günü Diyarbakır’da bulunan İstasyon Meydanı’nda 'Tecride Karşı Özgürlük Mitingi' düzenledi. Miting öncesi Diyarbakır dışından gelen birçok partilinin kente girişleri engellendi. Yine mitinge katılmak isteyen başta vekiller, parti yöneticileri ve halk birçok yerde ablukaya alınarak girişleri engellendi. Kolluk güçlerinin saldırısında pek çok kişi yaralandı, Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi Avukat Özüm Vurgun’un parmağı kırıldı. Avukat Özüm Vurgun yaşadıklarını Artı Gerçek’e anlattı.
ÖHD’li avukatlar olarak her zaman bu tür etkinliklerde hukuki destek sağlamak amacıyla ve müzakereci olarak yer aldıklarını söyleyen Vurgun, Diyarbakır Barosu'nda seçimin de olduğu o gün yaşadıklarını şöyle anlattı:
'ÜÇ KİŞİYİ BİR ARADA GÖRSELER ABLUKA ALTINA ALIYORLARDI'
“Sabah saatlerinde oylarımızı kullandık, sonra DEM Partili milletvekilleriyle birlikte yürümeye başladık. Sabah saat 11.00-11.30 civarıydı. Milletvekilleri ve beraberinde yürüyen üç avukat arkadaşımızın durdurulduğunu öğrendik ve onların yanına geçtik. Arkadaşlarımızı bırakmaları gerektiğini söylediğimizde
muhafaza altına aldıklarını söylediler. Tabi ki hukukta muhafaza altına almak diye bir şey yok. Karşımızda CMK varken Anayasa varken muhafaza altına almak gözaltıyla eş değerdedir, bunu dile getirerek arkadaşlarımızı oradan çıkarttık ve genel kurula geri döndük. 5-6 avukat arkadaşımız bir müdahale olursa diye sahada kaldılar çünkü üç kişiyi bir arada görseler abluka altına alıyorlardı. Ben
ve birkaç avukat arkadaşım kültür merkezinin altındaki gölgelikle vekillerle birlikte dururken bir avukat arkadaşımıza sözlü olarak bir sataşma oldu. Avukat arkadaşımız tepki verince kolluk arkadaşımıza doğru saldırmaya çalışırken hepimiz tepki verdik.”
'ERKEK KADIN FARK ETMİYOR YUMRUK ATIP DURDULAR'
Arbede esnasında tekmeler atıldığını söyleyen Vurgun, sonrasında bir müzakere heyetinin kurulduğunu, kendilerinin vekillerle birlikte bekledikleri sırada ikinci arbedenin yaşandığını belirtti ve sözlerini şöyle sürdürdü:
“Tam genel kurulun kapısının önünde vekillerle birlikte ayakta bekliyoruz. Bu sefer barikatları avukatların genel kurula giriş kapısının önüne kurdular ve yine saldırmaya başladılar. Abluka altındayken birilerini yanımızdan çekmeye çalışıyorlardı, onları vermemek için uğraşıyorduk. Bir yandan da genel kurul var içeri girmeye çalışıyorlardı. Biz de içeri giremezsiniz, suç işliyorsunuz diyerek bir şekil onları aşağı indirebildik. Sonra Ofis semtinde mitinge izin verdiklerini söylediler ve insanlar oraya doğru gitmeye başladı, bizde 10-15 avukat arkadaş tam ayrılıyorduk ki bizi Sezai Karakoç Kültür Merkezinin duvarına sıkıştırdılar, sol göğsümün üzerine bir yumrum yedim, sonrasını hatırlamıyorum, bir yandan da kasklarıyla vuruyorlar, erkek kadın fark etmiyor yumruk atıp durdular.
Arkasından biber gazı sıktılar, benim gibi astım hastası olan arkadaşlarla arkaya doğru geçtik. Onunla beraber bir el acısı hissettim, elime baktığımda parmağımın morardığını gördüm. Sonrası hastaneye gittiğimde parmağımın kırıldığını ve elimde doku zedelenmesi olduğunu öğrendim”
'BU SALDIRI AVUKATLARI HEDEF ALMIŞTI'
Saldırıların özellikle avukatları hedef aldığının altını çizen Vurgun, sözlerine şöyle devam etti:
“Net bir şekilde avukatlar hedef alınmıştı ve çok belirgindi. Kolu bacağı morarmayan arkadaşımız yok. Benim tek bacağımda morluk ve parmağımda kırık var, elim kolum çizik içinde. Bir arkadaşımızın kafasında şişlik var, bir arkadaşımızın kaburgasında çatlak ve bir kaburgasında kırık var. Avukatların
hedef alınması da tesadüf değildi. Özellikle ÖHD’li avukatlara, barışı savunan hak savunucusu avukatlara, STK’larda çalışan avukatlara karşı zaten özel bir eğilim var. Avukatlar hakkında açılan soruşturmalar özel bir sistemin ilerlediğiyle alakalı. Aslında şöyle de okumak gerekiyor, demek ki avukatlar hukuka aykırılıkları ortaya koydukları için, devletin hoşuna gitmeyecek gerçekleri açığa çıkardıkları için rahatsızlar”
'KOLLUK GÜÇLERİ BARIŞ SÜRECİNE HAZIR DEĞİL'
Bu tür olayların avukatların rolünü daha da önemli hale getirdiğini söyleyen Vurgun, hukukun üstünlüğünü savunan bir meslek grubu olarak zorluklara rağmen mücadelelerini sürdürecekleri mesajını verdi:
“Kolluk güçlerinin barış sürecine hazır olmadığını bir kere daha gördük. Siyasi bir karakterin bir el sıkma üzerinden gelişen barış çabasını çok önemsiyoruz ama devlet yetkilileri, valilik ve diğer resmi makamlar bu konuda ikiyüzlülük yapıyor. Ekranlarda söyledikleri sözlerle bölgede yaşattıkları birbirine tamamen tezat işliyor. Pazar günü kolluğun bize yaklaşımına baktığımızda, barışı tamamen reddeden bir yerde durdurduklarını gördük”
'Tecride karşı özgürlük mitingi'ne yasak ... Bakırhan: Türkiye'de barışı böyle sağlayamazsınız