TMMOB iktidara madde madde anlattı: Bir yılda belli sayıda bina inşa edilebilir, kent değil

TMMOB iktidara madde madde anlattı: Bir yılda belli sayıda bina inşa edilebilir, kent değil
TMMOB Şehir Plancıları Odası, yıkılan kentlerin "bir yılda inşa edileceği" yönündeki açıklamalara tepki gösterdi. "Kent" kavramının tanımını hatırlatan TMMOB, "Kentlerin beton mikserleriyle inşa edileceğini düşünen anlayış başarısız olmaya mahkum" dedi.

Artı Gerçek - Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Maraş depreminde ağır yıkıma sahne olan kentlerin taşınacağını açıklayıp "deprem konutlarının 1 yıl içinde büyük ölçüde tamamlamayı" amaçladıklarını söylemesine uzmanlardan tepki sürüyor. Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Şehir Plancıları Odası (ŞPO) Genel Merkezi, "Kent bir yılda inşa edilebilir mi?" diye sorarak bir kent inşasında nelerin dikkate alınması gerektiğini madde madde anlattı. Açıklamada, "Bahsedilen rakamlara ulaşılsa dahi, kentlerin beton mikserleriyle inşa edileceğini düşünen anlayış başarısız olmaya mahkumdur" çıkışı yapıldı.

'KENT KÜLTÜRÜ, KENT KİMLİĞİ, KENTSEL BELLEK...'

ŞPO'nun internet sitesinden ve Twitter hesabından paylaşılan açıklamada, "Kentler, yüzyıllarca süren sosyal, kültürel, siyasal etkileşimlerin ve toplumsal inşa süreçlerinin ürünleri olarak ortaya çıkarlar" denilerek, "Kent kültürü, kent kimliği, kentlilik bilinci, kente karşı hissedilen aidiyet, kentsel bellek gibi kavramlar kenti kent yapan temel kavramlarken diğer taraftan toplumsal kimliğin oluşmasının da temel unsurlarıdır" ifadeleri kullanıldı.

'KENTLER YALNIZCA BARINMA ALANI DEĞİL'

Açıklamada, "Kentler yalnızca barınma değil aynı zamanda sosyalleşme, çalışma, kendini yeniden üretme alanlarıdır. Bu çerçevede kentlerin insanların istihdam, ulaşım, konaklama, rekreasyon, sağlık, eğitim gibi farklı ihtiyaçlarına cevap verebilmesi gerekir" denildi.

TMMOB Şehir Plancıları Odası'nın açıklamasının tam metni şöyle:

1. Kentler, yüzyıllarca süren sosyal, kültürel, siyasal etkileşimlerin ve toplumsal inşa süreçlerinin ürünleri olarak ortaya çıkarlar.

Kent kültürü, kent kimliği, kentlilik bilinci, kente karşı hissedilen aidiyet, kentsel bellek gibi kavramlar kenti kent yapan temel kavramlarken diğer taraftan toplumsal kimliğin oluşmasının da temel unsurlarıdır.

2. Kentler yalnızca barınma değil aynı zamanda sosyalleşme, çalışma, kendini yeniden üretme alanlarıdır.

Bu çerçevede kentlerin insanların istihdam, ulaşım, konaklama, rekreasyon, sağlık, eğitim gibi farklı ihtiyaçlarına cevap verebilmesi gerekir.

'YAPILI ÇEVRE'YE KENT DENMEZ

3. Sadece zemini sağlam olduğu için tarihsel bağlamından kopuk biçimde birbirine benzeyen yeni konutlar inşa ederek elde edilen "yapılı çevre" kent olarak tarif edilemez.

4. Tüm bu süreç sonunda, bahsedilen rakamlara ulaşılsa dahi, kentlerin beton mikserleriyle inşa edileceğini düşünen anlayış başarısız olmaya mahkumdur.

5.Yıkım yaşayan yerleşimlerde yıkıma sebebiyet veren tüm sorunlar analiz edilmelidir. Deprem sonrası ortaya çıkan demografik değişimin boyutu ortaya çıkarılmalıdır.

Yaşadığımız yıkım kent ölçeğinde olduğu için, yeniden inşa da kent ölçeğinde düşünülmelidir.

6. Halihazır haritaların, yerbilimsel etütlerin güncellenmesi gereklidir.

Depremden zarar gören kamu yapıları, hastaneler, okullar, sosyo-kültürel tesisler ve fiziki altyapıya ilişkin analiz çalışmaları yapılmalıdır.

Sağlıklı fiziksel inşa süreçleri ancak tüm bu analizler yapıldıktan ve veriler güncellendikten sonra sakınım önlemlerini içeren bütüncül planların katılımcı bir şekilde hazırlanması, onaylanması ve kamuoyuyla paylaşılması sonrası mümkündür.

'BİR YILDA BİNA İNŞA EDİLİR, KENT DEĞİL'

7. Bu nedenle, bir yılda belli sayıda bina inşa edilebilir ama bir yılda kent inşa edilemez.

8. Olması gereken; kısa ve orta vadede nitelikli geçici barınma alanları kurgulanarak depremzede yurttaşların temel ihtiyaçlarının giderilmesi; yüzyıllar boyunca yaşayacağımız kentlerin aceleye getirilmeden, kimliksizleştirilmeden, akılla, bilimle, planla ve toplumsal olarak yeniden ayağa kaldırılmasıdır. (HABER MERKEZİ)

Öne Çıkanlar