'Türklerin koronavirüsten etkilenmeyeceği iddiası doğru değil'
Salgınla ilgili bilimsel süzgeçten geçmiş tüm çalışmaları değerlendiren Dünya Sağlık Örgütü, virüsün ırk ya da topluluk ayırmadığını, tüm dünyanın önlem alması gerektiğini söylüyor.
Türklerin genetik yapılarından dolayı koronavirüsten (Covid-19) etkilenmeyeceği iddiası son günlerde özellikle sosyal medyada ve bazı televizyon kanallarının canlı yayınlarında gündeme geliyor.
Doğrulama platformu "teyit.org", bu iddianın doğru olup olmadığını araştırdı. Buna göre Türklerin genetik yapısı itibariyle koronavirüsten etkilenmeyeceği iddiası bilimsel olarak mümkün değil. Haberde, Covid-19'a yol açan virüsün akciğerlerde tutulmasını sağlayan proteinİN Türklerde pek olmadığından salgının Türkiye'yi teğet geçeceği bilgisinin yanlış olduğu vurgulandı. Salgın hakkındaki bilimsel kanıtların bu tahmini doğrulamadığı ifade edildi.
Teyit.org' da yer alan söz konusu haber söyle:
"Bir süredir televizyonlarda da sıklıkla yer bulan, ardından sosyal medyada yayılan ve Teyit’e çok kez ihbar olarak gelen bir iddiaya göre, Türkler genetik yapılarından dolayı koronavirüse yakalanmadı ve yakalanmayacak. İddiaya göre Egon Freiherr adlı Alman fiziki antropolog, yıllar önce ırkları 16 türde inceledi ve Türklere de "Homo sapiens eurasicus Turanid" adını koydu. Orta Asya çıkışlı, Ege, Akdeniz ve Karadeniz kırması bu türün kafatası çevresi 80-87,3 santimetre, göz rengi koyu, ten rengi buğdaydı.
Covid-19’un "bizi seçmeyecek" olmasına kanıt olarak, Türkiye’de hiç SARS vakası görülmemesini sunan iddiaya göre, virüs ACE2 proteini ve bu proteindeki Rs3367 dizilimini arıyor. Virüse maruz kalsanız bile, virüsün tutunabilme ihtimali yüzde 1.
Ancak iddia doğru değil. Salgınla ilgili belli bir bilimsel süzgeçten geçmiş tüm çalışmaları değerlendiren Dünya Sağlık Örgütü, virüsün ırk ya da topluluk ayırmadığını, tüm dünyanın önlem alması gerektiğini söylüyor.
Virüsün farklı genetik yapılarda nasıl davranacağı henüz bilinmiyor
Benzerleri daha önce de gündeme gelen iddia, aslında birkaç ön araştırmanın sonuçlarına yaslanıyor. Bu araştırmalardan biri, Covid-19 incelemeleri henüz kesin sonuçlara varmayı mümkün kılmadığından, koronavirüs ailesinin diğer mensubu olan SARS vakalarının incelenmesine dayalı. Çalışmada Rs3367 dizilimine dair bir bilgi de yer almıyor.
Araştırmanın kendisi, ACE2 adlı proteinin farklı popülasyonlarda nasıl çalıştığının birçok bilinmez barındırdığını açıkça ifade ediyor; dahası çalışmanın incelediği mevcut vakalar arasında Asyalı olmayanların sayısının, doğrudan bir sonuca varmak için kısıtlı olduğunu da söylüyor. Çalışma sonucunda da, Covid-19’un farklı ırklarda daha az etkili olduğuna ilişkin doğrudan bir kanıt olmadığı söylenmiş.
The Lancet’da yayınlanan bir başka makale de, virüsün ACE2 proteinine tutunma "ihtimalinden" bahsediyor; yargı içermiyor. Yine Çin’de yapılan ve ACE2 proteine dayalı bir başka çalışmada da, ACE2 proteininin Covid-19’un reseptörü olduğu, bir varsayım olarak ele alınıyor. Bu çalışmada da yalnızca sekiz vakadan alınan veriler değerlendirilmiş.
Rs3367 diziliminden bahseden çalışmalar ise, SARS salgınıyla ilgili, Covid-19 ile değil. Covid-19’un nasıl davrandığı ya da davranabileceğini kestirebilmek için gerekli bilimsel kanıtlardan henüz yoksunuz ve her ihtimale hazırlıklı olmak zorundayız.
Nitekim Dünya Sağlık Örgütü de, Covid-19 ve SARS’ın aynı aileden olmakla birlikte, aynı olmadıklarını açıkça ifade ediyor. Virüslerin yol açtıkları hastalıkların öldürücülük oranlarındaki büyük farklılık bile (Covid-19 için yüzde 2-4, SARS için yüzde 11) ne kadar farklı davranabilecekleri konusunda bir ipucu veriyor.
Soru: Covid-19, SARS ile aynı mı? Yanıt: Değil. SARS’a yol açan virüsle Covid-19’a yol açan virüs genetik olarak akrabalar, ama farklılar.
İddiada yer alan ve ACE proteininin ırklara dağılım rakamlarına kaynak verilmemiş. Bu protenin Asyalı erkeklerde daha fazla olduğu biliniyor ancak verilen oranlar gerçeği yansıtmıyor. Çünkü bu proteini hangi popülasyonların tam olarak ne kadar taşıdığını gösteren bir çalışma yok.
Salgının İtalya ve İran’daki hızlı ilerleyişi de, varsayımsal genetik özelliklere güvenilemeyeceğinin başka bir kanıtı.
Ayrıca Dünya Sağlık Örgütü de 27 Şubat 2020 tarihinde yaptığı açıklamada virüsün yayılışının ırk veya etnik köken ile bir bağlantısı olmadığını belirtti.
Alman antropolog ve ırk çalışmalarının lekeli tarihi
Egon Freiherr von Eickstedt, gerçekten de insanları ırklarına göre sınıflandıran bir fiziki antropologdu ve bunlardan biri de "Turanide"ler idi. Çalışmanın yer aldığı "Rassenkunde und Rassengeschichte der Menschheit" (Irk Çalışmaları ve İnsanlık Tarihi) adlı kitabına çevrimiçi kaynaklardan ulaşılamıyor. Yaptığı çalışmalara referans verildiği de söylenemez.
Çünkü Eickstedt, 1920’ler ve 1930’ların başında Alman fiziki antropolojisinin parlayan yıldızlarından biriydi. O dönem kimin yıldızının parlayacağını, Nazi ideolojisine ne kadar yakın olunduğu belirliyordu. Eickstedt, "üstün ırkı" arama ve fiziki niteliklerini bulma çabalarında Alman Nasyonel Sosyalist Partisi’ne büyük katkı sağladı. Nazi Almanyasında çıkarılan "Zeitschrift fur Rassenkunde" adlı ırk araştırmaları dergisinin editörüydü.
Kaldı ki Eickstedt’ın çalışmalarının Covid-19 salgını açısından değerlendirmeye alınabilecek bir kapsamı yoktu. Eickstedt’in ırk sınıflandırması, genetik incelemelere değil, "antropometri" denen ölçümlere dayalıydı. Belli deneklerin kafataslarını ya da bedenlerinin başka bölümlerini ölçerek yapılan bir sınıflandırmadan, Türklerin genetik yapısı itibariyle Covid-19’undan etkilenmeyeceğini çıkarmak, bilimsel olarak mümkün değil.
Sonuç olarak, Covid-19’a yol açan virüsün akciğerlerde tutunmasını sağlayan ACE2 proteini Türklerde pek olmadığından salgının Türkiye’yi teğet geçeceği bilgisi yanlış. Salgın hakkındaki mevcut bilimsel kanıtlar, bu tahmine yaslanmak için yetersiz." (HABER MERKEZİ)