Gazeteci Müftüoğlu davası: Savunma bitmeden tutukluluğa devam kararı verildi
Rojhat ABİ
DİYARBAKIR - Sekiz aydır tutuklu olan Dicle Fırat Gazeteciler Derneği Eşbaşkanı ve Mezopotamya Ajansı editörü Dicle Müftüoğlu Diyarbakır 5'inci Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşması görüldü. Duruşmaya, Müftüoğlu tutuklu bulunduğu Sincan Kadın Kapalı Cezaevi'nden SEGBİS ile katıldı.
HEDEP Diyarbakır Milletvekili Adalet Kaya, HEDEP Diyarbakır İl Eşbaşkanı Pınar Sakık, Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) Türkiye Temsilcisi Zeynep Gültekin, Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG), Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği (MKG) Başkanı Roza Metina, MLSA Eş Direktörü Veysel Ok, Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Sekreteri Banu Tuna, CPJ Türkiye Temsilcisi Özgür Öret, Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Felat Bozarslan, Punto24 ve 5 Aralık'ta tahliye edilen gazeteci Abdurrahman Gök de duruşmayı izliyor.
'BASIN VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ YARGINALIYOR'
Gazeteci Dicle Müftüoğlu, "Duruşma salonuna gelen tüm meslektaşlarıma teşekkür ediyorum. Savunmamı Kürtçe yapmak isterdim ama asimilasyon politikalarını nedeniyle savunmamı Kürtçe yapamıyorum. 29 Nisan'da Diyarbakır'da gözaltına alındım. Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nde de tutuklandım. Benimle birlikte basın ve ifade özgürlüğü yargılanıyor" dedi.
'KÜRT GAZETECİLER BASKI ALTINDA'
İktidarın, insan haklarının ayrılmaz bir parçası olan basın özgürlüğüne tahammül edemediğini vurgulayan Müftüoğlu, "Kürt gazetecilerin baskı altında olduğuna dikkat çekiyorum. Mesele Kürt sorunu olunca baskılar daha da artı. Birçok iktidar değişti ama gazetecilere yönelik baskılar azalmadı. Musa Anter'den Hrant Dink'e gerçekleri yazan gazeteciler katledildi. Bu vesileyle onları da anıyorum. Ben ve tutuklu bulunan 62 gazeteci, kadınların, gençlerin, istismar edilen çocukların sesi oldukları için yargılanıyor" diye konuştu.
'TANIĞIN SÖYLEDİĞİ TARİHTE KAZA GEÇİRMİŞTİM, EVDEYDİM'
İddianamedeki suçlamalara yanıt veren Müftüoğlu, "Açık tanık beyanına baktığımızda bana eğitim verdiğini ve kırsal alanda olduğumuzu ifade etmiş. Fakat hiçbir delil yok. Emniyette, kurgu ifadeler ile kopyala yapıştır bir şekilde birçok arkadaşımızı bu şekilde yargılandı. Açık tanık Irak'ta bana eğitim verdiğini söyledi. Ben bahsedilen tarihte kaza geçirmiş ve evde idim. Benim ne fiziki koşullarım ne de o tarihte yurtdışına çıkışım var. İki kez yurtdışına çıktığım söyledi. Ancak ben sadece bir kez Irak Kürdistan Federal Bölgesine gittim ,referandum seçimi için. O dönem yaptığım haberler de ajanstadır, kanıtlıdır" dedi.
'GAZETECİLİK TALİMATLA ÇALIŞACAK BİR MESLEK DEĞİL'
Gizli tanığın ifadelerinde de yanıt veren Müftüoğlu, "Yaptığım tüm haberleri örgüt adına yaptığımı söylemiş. Bu tanığın basından hiçbir haberi yok demek ki. Gazetecilik de diğer tüm meslekler gibi bir hiyerarşiye sahiptir. Haber şefi, editör ve müdürler vardır. Stajyer muhabir olarak işe başlanır. Ve yeterlilik elde ederse işe başlar. Gazetecilik talimat ile çalışacak bir meslek değildir. Tüm haberler örgütsel faaliyet olarak gösterilmiştir. Gazetecilik talimat bekleyecek zaman da sahip değildir. Roboski katliamı örneğini vermek istiyorum. 34 Kürt insan katledildi. Biz Dicle Haber Ajansı olarak direk gidip fotoğrafladık ve servis ettiler. Ana akım medya servisleri ise gecikmeli olarak. Resmi talimat bekleyen onlardır. Ben örgütsel bir faaliyet içerisinde değilim" diye konuştu.
'ÖRGÜT YÖNETİCİLİĞİYLE SUÇLANDIĞIM DERNEK, İÇİŞLERİ BAKANLIĞINA BAĞLI'
Dicle Fırat Gazeteciler Derneği yöneticisi olduğu için 'örgüt yöneticiliği' ile suçlandığını vurgulayan Müftüoğlu, "Şuan duruşma salonunda olan birçok gazeteci de üyemizdir. Derneğimiz İçişleri Bakanlığına bağlı resmi bir yapıdır. Derneğe yönelik hiçbir suçlama da yoktur. Yargılanan gazetecilerin davalarını takip ediyor ve gazetecilerle dayanışma içerisindedir. Yaptığımız her faaliyet tüzüğümüzde yer alan ve karar defterlerinde yer alan denetime tabi faaliyetlerdir" dedi.
'MESLEKTAŞLARIMLA KONUŞMAMDAN DAHA DOĞAL NE OLABİLİR?'
Gazeteci meslektaşları ile yaptığı telefon görüşmelerinin iddianamede 'örgütsel faaliyet' olarak gösterilmesine tepki gösteren Müftüoğlu, "Bu iddiaları kabul etmek mümkün değildir. Benim meslektaşlarımla konuşmamdan daha doğal ne olabilir? Haber kaynaklarım ile aynı baz istasyonundan sinyal vermek kadar doğal bir şey olamaz. Haber yerine gidiyoruz. Orada elbette görüşeceğiz" diye konuştu.
'SUÇLAMALAR AKLA MANTIĞA UYMUYOR'
Otel konaklamalarının iddianameye girmesini absürd olarak nitelendiren Müftüoğlu, "Bunlarda biri İstanbul'da babamla birlikte gittiğim bir oteldi. Babam o dönem bir işi olduğu için yanıma geldi. Benimde evim müsait olmadığı için otelde kaldık, vakit geçirebilmek için. Olay bu iken bu suçlama akla ve mantığa uymuyor. Diğeri de Diyarbakır'daki bir etkinlik için haber takibi için ben gittim. Ben orda Alman bir akademisyen, avukatlar ve sanatçılar ile röportaj yaptım. Bunların hepsi de mevcuttur" dedi.
'AİLEMİN BANA GÖNDERDİĞİ PARA 'ÖRGÜTE YARDIM FAALİYETİ' SAYILMIŞ'
Müftüoğlu, "Her gün internet fenomenlerinin nasıl kara para aklandığı, futbolcular arasında dönen paralar gündem oldu. Bunlar suç sayılmazken benim öğrencilik döneminde ailemin bana gönderdiği para 'örgütsel yardım faaliyet'i olarak geçirimiş. Bu paralar da çok büyük olacak bir miktar değil. Ailemin bana gönderdiği 1000 liralık desteğin örgütsel bir faaliyet olmadığını vurguluyorum. Bizi uzun süre içeride tutmak isteyen bir anlayışın iddialarıdır bunlar" diye konuştu.
'BEN GAZETECİYİM, GAZETECİLİK SUÇ DEĞİLDİR'
15 yıllık bir gazeteci olduğuna dikkat çeken Müftüoğlu, "Dicle Haber Ajansında çalıştım. Bunların hepsi aleni açık bir şekilde ortadadır. Yaptığım her şey internette dahi görülüyor. Gazetecilik suç değildir. Ben gazeteciyim. Tahliyemi talep ediyorum" dedi.
'MÜFTÜOĞLU GAZETECİLİK FAALİYETİ YÜRÜTTÜ'
Dicle Müftüoğlu'nun ardından avukatı Resul Temur savunmasına başladı. Temur, "Kerem Gökalp, gibi bir itirafçılardan bahsediyoruz. Dicle Müftüoğlu'ndan eğitim alındığı söyleniyor. Müvekkilim o dönem ağır bir fiziksel engeli vardı. Müvekkilimin bu halde sağlıklı olmadığı göz önünde iken bu kadar yol gitmesi ve yurtdışına çıkamayacağı ortada iken, 2014'teki gidişini esas almış ve o dönemde faaliyet olduğunu söylüyor. Müvekkilimin de gazetecilik faaliyeti yürüttüğü ve suç işlemediği ortadadır" dedi.
'TANIK DEVLET ADINA ÇALIŞTIĞINI BEYAN ETMİŞTİR'
Tanığın beyanlarına tepki gösteren Temur, "Devlet adına çalıştığını açık bir şekilde beyan etmiştir. Bu tanıklığın hükmünün esas alınmaması gerektiği açıktır. Müvekkilimin yürüttüğü basın faaliyetleri manipüle edilerek örgüt faaliyeti gibi gösterildiği bir durumla karşı karşıyayız. Doğrudan bir ihlal söz konusu çünkü mesleki faaliyetlerinden dolayı tutuluyor. Dosya kabartılmak amacıyla birçok asılsız iddia var" diye konuştu.
Temur, haber tutanaklarını mahkemeye heyetine sundu ve Müftüoğlu'nun tahliyesini talep etti.
AVUKATLAR SAVUNMALARINI TAMAMLAMADAN TUTUKLULUĞA DEVAM KARARI
Savcı, gazeteci Dicle Müftüoğlu’nun tutukluluğunun devamını istedi. Mahkeme heyeti, avukatlar savunmaların tamamlanmadan Müftüoğlu'nun tutukluluğa devam kararı verdi ve duruşmayı 18 Ocak 2024'e erteledi. Mahkeme, tanıkların dinlenmesine ve Müftüoğlu hakkında başka soruşturma olup olmadığına bakılmasına hükmetti.
OK: BU DAVA HUKUKİ DEĞİL
MLSA Eş Direktörü avukat Veysel Ok, "Kararı avukatlar savunma yapmadan açıkladınız" diyerek hakimle tartıştı. Ok, "Bu dava hukuki değildir. Savcı bey tüm iddianamede Dicle'nin örgütsel faaliyet yürüttüğünü söylemiş. Savcı bey bu iddianameyi nasıl hazırlamış? Polisler bunu yapmış onlar hiçbir şey bilmiyor. Hukukçular bunu nasıl yapar? Yine iddianameyi okuduğumuzda savcı neye kanaat getirdiğini bile açıklamamıştır. Savcı bir polis gibi iddianame yazmıştır. Terörle mücadele uzmanı gibi davranmıştır. Bu yargılama gazeteciliğin yargılanmasıdır. Cemaat döneminde bile bir gazetecinin nerede kaldığı kiminle görüştüğü kimseyi ilgilendirmez" dedi.
Avukat Emine Özhasar, "Bu aşamasa tahliyeyi istemenin de bir anlamı kalmadı" diyerek mahkemenin savunma almadan karar vermesine tepki gösterdi.
'HUKUK GARABETİ'
Duruşmanın ardından Diyarbakır Adliyesi önünde açıklama yapıldı. DGF Eşbaşkanı Serdar Altan, bir kez daha hukuk garabeti ile karşı karşıya kaldıklarını söyledi. Altan, "İddianame tamamen boş iddialarla doluydu. Hukuksuz bir şekilde açıklanmıştı. Tamamen yalan ifade ve iftiralarla kurulmuştu. Savunmalarla da iddianame çöpe atıldı. Dicle Müftüoğlu’nun gazetecilik faaliyetlerinin yargılandığı net göründü. Hakimler izinli olabilir, yerine yargılama yapanlar da en azından asgari bir hukuk gösterebilirdi. Dicle tahliye edilmedi. Duruşma 18 Ocak’a ertelendi. Bizler gazeteciyiz. Çok sayıda arkadaşımız hakkında davalar açılıyor, tutuklanıyor özgürlüklerinden mahrum bırakılıyor. Gazetecilere yönelik gösterdiğiniz bu baskılar, bu davalarla onları sahadan koparma girişimini başaramıyorsunuz Bundan vazgeçin artık. Hukuksuzluktan vazgeçilsin. Sedat Yılmaz ve Dicle Müftüoğlu bir an önce tahliye edilsin" diye konuştu.
'İLK KEZ KARARDAN SONRA SAVUNMA YAPILDIĞINA TANIK OLUYORUM'
MLSA Eş Direktörü avukat Veysel Ok ise bugün yaşananın tiyatro olduğunu söyledi. Hukukta ilk kez karardan sonra savunma yapıldığına tanık olduğunu belirten Ok, "Umuyoruz ki diğer celse Dicle'yi de yanımızda görürüz" dedi.
'BURADA GAZETECİLİK YARGILANDI'
TGS Genel Sekreteri Banu Tuna ise "Burada gazetecilik yargılandı. Gazetecilik faaliyetleri suç delili gibi gösterildi. Dicle savunmasında gazeteciliğin ne olduğunu anlatmaya çalıştı. Bu davanın beraat ile sonuçlanacağından eminiz. Bir sonraki duruşma 18 Ocak’ta yapılacak. Ben sözlerimi Dicle’nin dediği gibi ‘ Gazetecilik suç değildir’ sözleriyle bitiriyorum" diye konuştu.
'GAZETECİLİĞİ SAVUNMAYA DEVAM EDECEĞİZ'
Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği (MKG) Sözcüsü Roza Metina ise "Gazeteciliği savunmaya devam edeceğiz. Bu duruşma adaletsizliğin, ulusal ve uluslararası hukukun ihlalidir. Bu hukuksuzluk ve adaletsizliğe karşı mücadelemizi yürütmeye devam edeceğiz. Dicle Müftüoğlu bugüne kadar halk için gazetecilik yaptı. Dicle bir kadın gazeteci olarak başını hiç eğmedi. Biz bu hukuksuzluklar karşısında gazeteciliği savunmaya devam edeceğiz. Gazetecilik suç değildir ve yargılanamaz" dedi.
NE OLMUŞTU?
Mezopotamya Ajansı (MA) editörleri Dicle Müftüoğlu ve Sedat Yılmaz, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü soruşturma kapsamında 29 Nisan'da gözaltına alındı.Müftüoğlu ve Yılmaz 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nde 'terör örgütü üyesi olmak ' ve 'terör örgütü yöneticiliği yapmak' suçlamalarıyla tutuklandı. Müftüoğlu'nun gazetecilerle yaptığı telefon görüşmeleri, yurt dışına çıkması, Dicle Fırat Gazeteciler Derneği Eşbaşkanı olması ve dernekte açık çağrı ile yapılan mesleki eğitimler suçlama konusu yapıldı. Sedat Yılmaz ise 14 Aralık'ta Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde hakim karşısına çıkacak.
Dicle Müftüoğlu yarın hakim karşısına çıkacak
Dicle Fırat Gazeteciler Derneği ağustos ayı raporu: Tutuklu gazeteci sayısı yeniden 59'a çıktı