Uyuşturucu ile temel mücadele yöntemi: Çocuğunuza karşı nazik olun, sohbet edin ve sarılın
‘Problemi çözmenin yolu madde bağımlısını soyutlamak değil, çocuğun kurtulması için mücadele ortaya koyabilmektir’
Yağmur KAYA
ARTI GERÇEK- Toplumda ve eğitim sahasında sıkça rastlamaya başladığımız uyuşturucu ve madde bağımlılığına yönelik mücadele ve çözüm önerilerini Temiz Toplum Derneği Başkanı Bilal Ay ile konuştuk. Madde bağımlılığına giden yolda en önemli nedenlerden birisinin aile faktörü olduğunu belirten Ay ebeveynlere çağırıda bulunarak, ailesi ile çeşitli sorunları bulunan ve çatışmalı bir iletişim yaşayan çocuklarda ve bireylerde, madde kullanımının daha yaygın 'Çocuklarınıza sarılın' dedi.
ÇOCUKLARIN KİRLENMESİNE NEDEN OLUYORUZ
Uyuşturucu ve madde kullanım 11 yaş sınırına indiğini vurgulayan Ay, uyuşturucuya karşı mücadele edilmezse yaş sınırının daha da düşebileceğine dikkat çekti. Ay, "Birçok şehirde 500’den fazla seminer, konferans düzenledik. Anne ve babalara, ‘Bakın, böyle bir tehlike var, çocuğunuzla ilgilenmezseniz bu tehlike çocuğunuzu esir alır. Gelin bununla birlikte mücadele edelim’ dedik.
Gittiğimiz yerlerde vakaları da gördük. Bu tecrübe bize şunu öğretti; uyuşturucu dediğimiz şey işin neticesi. Bir çocuk doğduğunda uyuşturucu bağımlısı olmuyor ki. Bir bebeğin günahı yok! Ama bu bebek büyüyor, hırsız oluyor, katil oluyor. Eee niye çıkıyor? Bizim yüzümüzden. Anne, baba, sokak, çocuğun örnek aldığı kişinin davranışı, televizyon dizileri… Farkında olarak ya da olmayarak çocuğun kirlenmesine neden olmuşuz. Dolayısıyla bir mücadele verilecekse bu mücadeleyi de hep beraber vermek lazım" dedi.
"İddiamız; problemi ortadan kaldıralım değil, problemi tespit edelim. Herkes kendi bölgesinde, kendi sokağında üzerine düşeni icra etsin, temiz bir toplumu inşa edelim. Mesele çocuklarımız, ülkemizin geleceği. Herkes elini taşın altına koysun!" diyen Ay, Türkiye’de iki milyona yakın vatandaşın uyuşturucu kullandığını, uyuşturucuyla her 10 kişiden birinin direkt ya da indirekt tehlike altında olduğunu belirtti.
‘İKİ MİLYON MADDE BAĞIMLISI, BİN 100 YATAK SAYISI’
İçişleri Bakanlığı’nın uyuşturucu ve madde kullanımına yönelik ciddi adımlar attığını söyleyen Ay, bu mücadelenin sadra şifa (isteği karşılayan) olmadığını ve daha büyük adımların atılması gerektiğini söyledi. Ay, "Her belediyede özel rehabilitasyon merkezleri kurularak kullanıcıları ve ailelerini rencide etmeden bir tedavi süreci başlatılmalıdır. Diğer yandan tedavi ile ilgili Türkiye’de Alkol ve Uyuşturucu Madde Bağımlıları Tedavi ve Araştırma Merkezi’lerinin (AMATEM) yatak sayısı henüz bu problemin üstesinden gelebilecek noktada değil. 2 milyona yakın bağımlıdan bahsediyoruz, bin 100’e yakın yatak sayısı var tüm Türkiye’de. Bir kişi ‘ben tedavi olmak istiyorum’ dediğinde aynı gün yatması mümkün değil!
‘UYUŞTURUCU SATICILAR ÇOCUKLARI YÖNLENDİRİYOR’
Uyuşturucu satıcılarının diğer taraftan madde kullanan bireylere ‘danışmanlık’ yaptığını ifade eden Ay, "Diyorlar ki, ‘Sen bu uyuşturucuyu kullandıktan sonra yarım saat kendine gelemezsin, kullandığında tek ol. Uyuşturucuyu kullandığında üstünde kötü bir koku olur, o maddeyi kullandıktan sonra üzerine parfüm sık. Ağzın kokar, mutlaka mentollü bir sakız al. Üzerinde yanıklar olabilir kıyafetlerini kontrol et’ gibi çocuğu yönlendiriyorlar. O yüzden ailelere hep şunu söylüyorum; ‘çocuğuna sen sarılmazsan, sarılmak için bekleyenler var’.
‘AKŞAM YEMEĞİNİ ÇOCUKLARINIZLA BİRLİKTE YİYİN’
Akşam yemeklerini çocuklarınızla birlikte yiyin, çocuğunuza sımsıkı sarılın. Problemi büyük ölçüde uzaklaştırmış olursunuz. Çünkü çocuğunla aynı sofraya oturur, sohbet edersen, morali bozuksa fark edersin. Kaşığı tutuş şeklinden anlarsınız. Üzerinde kötü bir koku varsa anlarsın. Gözleri kanlanmışsa görürsün.
Yani erken fark edersin. Türkiye’de binlerce aile ile görüştük. Çocuğunun uyuşturucuya başladıktan bir buçuk, iki yıl sonra farkına varabiliyor" diye belirtti.
Ay, "Okul yönetimi bu gibi durumlarda nasıl bir yöntem izliyor? Okullarda eğitim veriliyor mu?" sorusuna ise öğretmenlere ve okul idaresine sorumluluk alanının eğitim saatlerinden ibaret görmemeleri gerektiğini söylerek"’Çıkış zili çaldı, benim sorumluluğum bitti’ anlayışıyla değil çocukların çevresinde ve davranışlarında birtakım anormallikler varsa mutlaka ebeveynlerle bir araya gelerek çözüm arayışı içerisinde olmaları önerisinde bulundu.
ÇOCUĞUN KURTULMASI İÇİN MÜCADEKE ET, DIŞLAMA
Dernek başkanı Ay, öğretmen ve öğrencilere çağrıda bulunarak, uyuşturucu ve madde bağımlısı bireylere dışlayıcı ve ötekileştiren tavır ve söylemlerde bulunulmamasını söyledi. "Problemi çözmenin yolu madde bağımlısını soyutlamak değil, o çocuğun kurtulması için mücadele ortaya koyabilmek. Eğer çocuğun kurtulması için mücadele ortaya koymaz isen yarın sizin çocuğunuzda o rüzgâra kapılır Allah muhafaza" diyen Ay, TV’ler de yayımlanan dizilerinde bireyleri şiddete ve madde bağımlılığına iten temel nedenlerden biri olduğunu ifade etti.
"Küçük çocuğun tertemiz dimağı böyle şekilleniyor. Faydalı bir birey olarak yetişmesini sağlayacak, memleketine hizmet edecek bir zihinle yetişse çocuk zaten bu müsibetten uzak duracak. O yüzden yapımcılar sosyal mesajlar vermeli dizilerinde. Bunların hepsi uyuşturucuya götüren sebepler" diyen Ay, Türkiye’de uyuşturucu ve madde bağımlısı bireylere yönelik gerekli tedavilerin yapılmadığını söyledi.
SONUÇ VERMEMESİNE RAĞMEN AYNI YÖNTEM UYGULANIYOR
"Türkiye’de bir paradigma değişikliğine ihtiyaç var. Örneğin; başınız ağrıyor. Ağrı kesici veriyorum, ama bu ağrı kesici sizin başınızın ağrısını geçirmiyor. Ertesi gün gelip ‘benim başım ağrımaya devam ediyor’ diyorsunuz. Yine aynı ağrı kesiciyi size veriyorum. Başınızın ağrısı geçmiyor. 15 gün sonra geliyorsunuz, yine aynı ağrı kesiciyi size veriyorum. ‘Beni iyileştirmemesine rağmen yine aynı metodu uyguluyorsunuz’ demez misiniz? Tedavi metotlar belli. Çocuklarımızın iyileşemediğine şahit oluyoruz. E o zaman tedavi metotlarını değiştirmek gerekmez mi?" diye soran Ay, konuya ilişkin iktidara şu çağrıda bulundu:
‘SAĞDUYULU ADIMLARIN ATILMASINDA DEVLET ÖNCÜ OLMALI’
"‘Problem yok’ diyerek, problem ortadan kalkmaz. Sadece kollu kuvvetin mücadele etmesiyle de problemin üstesinden gelmek mümkün değil. Herkesin başına bir polis koyamazsınız. Sivil toplum kuruluşlarının desteklenmeli. Kanaat Önderleri bu konuda bilgilendirilmeli. Tedavi unsurlarındaki paradigma değişikliğinin yapılması, donanımlı hale getirilmesi, yatak kapasitesinin arttırılması ve özellikle mahallerdeki sağlık ocaklarında sağlık çalışanlarının bu noktada mihmandarlık yapabilecek vaziyete getirilmesi gerekiyor. Olumsuz yayınların ortadan kaldırılması gerekiyor. Bu manada sağduyulu adımlarınatılması için devletimizin öncü olması lazım."