‘Yenidoğan Çetesi’ davası: Hemşire Taşçı’nın üç saati aşan sorgusunun ardından duruşma bugünlük tamamlandı

Türkiye’nin gündemine oturan 'Yenidoğan Çetesi' sanıkları bugün ilk kez hakim karşısına çıktı. Hemşire Hakan Doğukan Taşçı’nın üç saati aşan sorgusunun ardından duruşma bugünlük tamamlandı. İlk celsesinin ikinci oturumu yarın saat 10:00’da devam edecek.

Müzeyyen YÜCE


İSTANBUL - İstanbul’da bebekleri, SGK’dan kazanç sağlamak için önceden anlaştıkları özel hastanelerin yoğun bakımlarına sevk edip ölümlerine neden oldukları ortaya çıkan ‘Yenidoğan Çetesi’ davasının ilk duruşması bugün görüldü.

Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek dava kapsamında yargılanan 47 sanık, ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurma’, ‘kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi’, ‘kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık’, ‘resmi belgede sahtecilik’ ve diğer suçlardan hakim karşısına çıktı.

DURUŞMA ÖNCESİ ADLİYEDE GÜVENLİK ÖNLEMİ

Duruşma öncesi polis, Bakırköy Adliyesi’nde geniş güvenlik önlemleri aldı. Adliyenin konferans salonunda yapılacak olan duruşma için girişler, saat 10:00’da başladı.

14.jpg

AVUKAT VE AİLELERDEN TEPKİ

Davanın görüleceği duruşma salonu önüne polis barikat çekerken, katılımcılar kademeli şekilde salona alındı. Tutuksuz sanıklar, sanık müdafileri ve il dışından gelen baro temsilcilerinden bir kısmı salona alınırken, saatlerdir barikat önünde bekleyen avukatlar ve bebeklerini kaybeden aileler duruma tepki gösterdi.

DURUŞMA BAŞLADI

Duruşma, saat 11.30'da kimlik tespiti ile başladı. Beş gün sürecek duruşmanın görüldüğü salon tamamen dolarken, duruşmayı Türkiye Barolar Birliği Başkanı (TBB) Erinç Sağkan, İstanbul Baro Başkanı İbrahim Kaboğlu, CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, CHP Kars Milletvekili İnan Akgün Alp, CHP’nin gölge Sağlık Bakanı Zeliha Aksaz Şahbaz, TİP İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil’in yanı sıra siyasi parti temsilcileri, çok sayıda baro başkanı ve sivil toplum kurumu izliyor.

DURUŞMADA GERGİNLİK: KATILMA TALEBİNDE BULUNAN AVUKATLAR TEPKİ GÖSTERDİ

Duruşmada mahkeme başkanı davaya müdahil olma taleplerinin dilekçe yoluyla yapılmasını istedi. Duruma tepki gösteren avukatlardan biri, “Katılma taleplerini almayacak mısınız? Dilekçe vermek için saattedir bekledik” derken mahkeme başkanı avukata, “Siz kimin avukatınız” diye sordu. Bunun üzerine avukat, “Halkın avukatıyım” diye karşılık verince salonda kısa süreci bir gerginlik yaşandı. Mahkeme başkanı avukatın salon dışına alınmasını söyledi ancak avukat dışarı çıkmadı. Duruşma sanıkların tek tek kürsüye gelerek kimlik tespitleri yapıldı.

AVUKATTAN MAHKEME HEYETİNE: ‘YARGIYI YOK ETTİNİZ, KANUNSUZLAR’

Avukat Ömer Kavili, usule aykırı tutanak tutulduğu gerekçesiyle mahkeme başkanına itirazda bulundu. “Okundu dediğiniz tutanakları okur musunuz” sözleriyle mahkeme başkanına seslenen Kavili, “Gerçeğe aykırı tutanak tutuyorsunuz” dedi.

Mahkeme başkanı sessiz olmasını istediği Kavili’nin konuşmaya devam etmesi üzerine duruşma düzenini bozduğu gerekçesiyle salondan çıkarılmasını istedi. Bunun üzerine Ömer Kavili salonu protesto amacıyla kendi isteğiyle terk etti. Çıkarken mahkeme heyetine, “Bu iktidarı koruyorsunuz, yargılama bitmişler. Yargı bir kültürdür, yok ettiniz. Kanunsuzlar” dedi.

Mahkeme başkanı yaşanan gerginliğin ardından, “Herkes konuşacaksa mahkeme neden var. Böyle bir usul yok. Seyirci tarafında oturan kişilerden izinsiz konuşan olursa dışarı atacağım” dedi.

DURUŞMAYA ARA VERİLDİ

Saat 11:00’de başlayan duruşmada henüz sanıkların ifadelerinin alınmasına geçilmedi. İfadeler için son hazırlıklar yapılırken, SEGBİS sisteminin arızalanması nedeniyle duruşmaya 45 dakika ara verildi.

BAROLAR DAVAYA KATILIM TALEBİNDE BULUNDU: ‘ÇOCUĞUN ÜSTÜN YARARI AÇISINDAN ÖNEMLİ’

Mahkeme heyetinin verdiği 45 dakikalık aranın ardından duruşma, davaya müdahil olma talebinde bulunan baro temsilcilerinin katılım gerekçeleri aktarmalarıyla sürüyor. Davaya katılım talebinde bulunan Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan, TBB’nin davaya katılmasının çocuğun üstün yararının mahkemelerin kararlarına yansıması bakımından önemli olduğuna dikkat çekti.
Sağkan, maddi gerçeğe ulaşılmasına katkı sunmak açısından da salonda bulunduklarını söyledi. Duruşmanın başında salonda oturdukları yerle ilgili tartışmaların yapıldığını hatırlatan Sağkan, “Bizim nerede oturduğumuzun bir önemi yok. Önemli olan müşteki ve sanık vekillerinin çalışma ortamının sağlanmasıdır” ifadelerine yer verdi.

İstanbul Baro Başkanı İbrahim Özden Kaboğlu da duruşmada, “Yaşam hakkını korumak baroların görevidir. Aynı zamanda adil yargılanma hakkı da önemlidir. İstanbul Barosu, bilgi ve birikimiyle bu davaya katkıda bulunacaktır. Katılım talebimizin kabulünü talep ediyoruz” dedi.

AVUKAT ÇELENK: FIRAT SARI KAÇ YILDIR BU İŞİ YAPIYOR?

Davaya katılım talebinde bulunan derneklerden birinin avukatı Kubilay Çelenk, katılım taleplerinin gerekçelerini şu sözlerle anlattı:

“Türk milleti bu sanıkları affetmeyecek. Örgüt lideri Fırat Sarı kaç yıldır bu işi yapıyor? Kaç yıldır insanların ölümüne sebebiyet veriyorlar. Bu millet sanıkları affetmeyecek ama vicdanlarını rahatlatabilmek için her şeyi itiraf etmeliler. Biz hukuken peşlerindeyiz. İlliyet bağı kurulan mağdur çocuklarımız için de enselerindeyiz.”

‘CEMRE BEBEĞİN GÖZÜ GÖRMÜYOR, OTURAMIYOR’

‘Yenidoğan Çetesi’ yüzünden bebekleri zarar gören Okutucu ailesinin avukatı Tayfun Budak da davaya katılım talebinde bulundu. Avukat Budak, “Yeni doğan Cemre Okutucu, Darıca’dan Özel Bağcılar Medilife Hastanesi’ne sevk ediliyor. Hatta iddianamenin 97’inci sayfasında yer alan tapelerdeki konuşmalarda geçiyor. Çocuğun şu an gözü görmüyor, oturamıyor. Fizik tedavi görüyor. Dolayısıyla mağdur olmuş. Bu yüzden davaya katılma talebinde bulunuyoruz” dedi.

‘SANIKLARIN TELEFON TAPELERİ İZİNSİZ’

Sanık müdafilerden bir tanesi davaya katılma taleplerinin reddini talep ederken, iddianamede yer alan ve çete içerisindeki telefon konuşmalarını kapsayan tapelerin izinsiz olduğunu belirterek delil olarak kullanılamayacağını söyledi. Avukat, “Tapelerin hiçbirinde izin yoktur. Eğer kullanılacaksa eylül ayından sonra dolandırıcılık, eylül ayından önce ise rüşvet olarak kabul edilebilir, kullanılabilir” dedi.

GELECEK PARTİSİ’NİN AVUKATI SALONDAN ÇIKARILDI

Davaya katılma taleplerine ilişkin beyanlar ve itirazların değerlendirildiği duruşmada zaman zaman avukatlar arasında gergin anlar yaşanıyor. Bazı sanık avukatları Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı avukat Meryem Türktekin’e davaya katılım talepli hazırlanan dilekçede sanıklara ‘katil’ ifadelerini kullandığı ve sanık avukatların hedef haline getirildiği gerekçesiyle tepki gösterdi. Avukatlar arasında yaşanan sözlü tartışma sonrası mahkeme başkanı Türktekin’in salondan çıkarılmasını istedi. Gelecek Partili avukat salondan çıkarıldı.

Bunun üzerine duruşmaya ara verildi.

‘DAVAYA KATILMA TALEPLERİ REDDEDİLDİ’

Mahkeme heyeti, aranın ardından davaya katılma taleplerini karara bağladı. Türkiye Barolar Birliği (TBB), il baroları, sivil toplum kuruluşları, siyasi partiler ve davada adı geçmeyen mağdur ailelerin davaya katılım talepleri ‘suçtan zarar görmedikleri’ gerekçesiyle reddedildi.

SANIK İFADELERİNE GEÇİLDİ: KİLİT HEMŞİRE TAŞÇI SAVUNMA YAPIYOR

Duruşmada sanıkların ifadelerine geçildi. İlk olarak çetenin kilit isimlerinden ve pişmanlık yasasından faydalanmak için itirafçı olan hemşire Hakan Doğukan Taşçı’nın savunmasına geçildi. Yaklaşık 10 yıldır çeşitli hastanelerde çalıştığını belirten Taşçı, mahkeme başkanının sorusu üzerine bazı sanıkları tanıdığını, bazılarını ise tanımadığını söyledi. Davanın birçok eylemden ve birçok suçlamadan oluştuğunu belirten Taşçı,

“Tutuklandıktan sonra yaptığım birkaç işi kabul ettim. Dürüstlükle ifademi verdim ancak bazı konularda üzerime atılı ihmal ve kasten adam öldürme suçlamalarını kabul etmiyorum. Sadece telefon tapelerinden oluşan bilirkişi raporu yazılmış. Bunu da kabul etmiyorum” ifadelerine yer verdi.

‘HASTANELERİN SGK’DAN PARA ALMAK İÇİN EVRAKTA OYNADIĞINI HEP GÖRÜYORUZ’

Hemşire Taşçı, sistemde yapılan usulsüzlüklerin olduğunu, hastanelerin SGK’dan fazla para almak için evrak üzerinde oynamalar yaptığını anlatarak, “Evrak üzerindeki oynamaları biz her zaman görüyoruz. Ben 2015 yılında hastaneye çalışmaya başladığımda da bu böyleydi, 10 yılın sonunda da böyle” ifadelerine yer verdi.

Bu hastaneler yılda 10 kez denetleniyor, bu kurumlar bu denetimlerden nasıl geçiyor? Şikayetler yapılıyor ama dikkate alınmıyor. Hemşirelerin, sekreterlerin şikayetleri de var. Bunun sorumluluğunu neden sadece hemşireler çekiyor?” dedi.

SANIKTAN İLAÇ İTİRAFI: ‘HASAN İLAÇLARI TOPLUYORDU, BEN SATIYORDUM’

Tutuklu yargılanan hemşire Taşçı, iddianamede yer alan yenidoğan bebeklere kullanılmak üzere ilaç satımına ilişkin de itiraflarda bulundu. SGK’nın tedavide kullanılan bir ilaç için 9 bin 500 TL ödeme yaptığını, hastanenin toplu alması durumunda ilacın 7 bin TL civarına denk geldiğini kaydeden Taşçı, ilaç satımına giden süreci ise şu sözlerle anlattı:

“7 bin TL’ye alınan ilaç için hastane yine de SGK’dan 9 bin 500 TL para alıyordu. Ne kadar çok ilaç kullanılır gösterilirse hastane o kadar çok para alınıyordu. Ancak ilaçlar zaiyat oluyordu, dolapta birikiyordu, çöpe gidiyordu. Fırat Sarı ile ilaçların çöpe gideceğine satımının yapılacağını konuştuk. Hasan Bahri Gök ilaçları hastanelerden toplayıp bana getiriyordu. Ben de Hüseyin Gündüz isimli şahsa satıyordum.”

‘İLAÇ SATMA İŞİNDEN FIRAT SARI 40 BİN KAZANDI’

İlaç satma eylemini üç kez gerçekleştirdiklerini, bu işten şahsının aldığı komisyonun 4 bin 500 TL olduğunu belirten Taşçı,

“İlaçları 600 TL’ye satıyordum. İlaç satma eylemini üç kez gerçekleştirdik. Bu da toplamda 60 ilaçtı. 2 kez Fırat Sarı’ya bir kez de ihtiyacımız olduğu için gizlice yaptık. İlaç satımından benim aldığım maksimum komisyon 4 bin 500 TL’dir. Fırat Sarı bu işten 40 bin TL kazandı sanırım” şeklinde konuştu.

SARI TABURCU OLACAK BEBEĞİ ‘BEKLETİN’ DEDİ: ‘SGK’DAN DAHA FAZLA PARA ALIYORLARDI’

Mahkeme başkanının Fırat Sarı ile arasında geçen ‘hasta bekletin’ ifadelerini içeren konuşmasını sorması üzerine Taşçı, “O gün 4-5 çocuğun taburcu olacağı belirtilmişti. Fırat Sarı’nın bir şekilde haberi oldu ve arayarak "bekletin" dedi” şeklinde konuştu. Mahkeme başkanının “maksat neydi” sorusu üzerine ise Taşçı, “Denetim muhabbeti oluyordu, hastanın yatışı uzatıldığında SGK’dan fazla para alıyorlardı. Maalesef bu tarz şeyler oluyordu” diye konuştu.

‘BEBEĞİ ÖLEN AİLEYE TEŞEKKÜR MEKTUBU YAZDIRMIŞLAR’

Hemşire Taşçı, Özel Güney Hastanesi’nde yaşamını yitiren Kaya bebeğin ölümüne ilişkin süreci de “Gece saat üç civarında Güney Hastanesi’nden görüntülü arandım. Hemşire yardımcısı arkadaş 500 gram bebek olduğunu, bebeğin durumunun kötü olduğunu, doktorun “fişi çek gitsin” dediğini söyledi. Ben de telefondan yardımcı olabileceğim şeyler varsa yapmaya çalıştım. Batuhan beni aradığında yanında ona yardımcı olacak kimse yoktu. O çocuk orada öldü. Sabahına da aileye hastaneye teşekkür mektubu yazdırmışlar. Tabi aile olanlardan bir haber. Çok sinirlendim. Zaten video kaydına aldım ve savcıya verdim” sözleriyle anlattı.

‘BEBEK KASKATI KESİLMİŞ, BUZ GİBİ OLMUŞTU’

Bir başka hastaneden transfer ettikleri 6 aylık siyahi bebeğin hastanede öldüğü, bebeğin uzun süre ölü şekilde yoğun bakımda kaldığı olaya ilişkin de süreci anlatan Taşçı, şöyle konuştu:

“Fırat Sarı arayarak 3 gündür yatan siyahi bir hasta olduğunu söyledi. Ben de hastanede karşılamak için bekledim; 05:00 gibiydi saat. Hastanın işlemlerini yaptık ve makineye bağlıydı. Hastayı hemşire arkadaşlara teslim ettim. Sabah 07.40’ta telefonum çaldı. Tuğçe beni aradı ve çocuğun iyi gözükmediğini söyledi. Çocuğun durumunu anlatmaya çalıştı. Bazen çocukların durumu kötü olduğunda, doktorların yetişmesi mümkün olmuyordu. Evim hastaneye yakındı, ben gidiyordum. Bunu çocuğu düşündüğüm için yapıyordum. Hasta gittiğimde ölmüştü. 10 saniyede hastanın öldüğünü anladım. Hastaya dokunduğunuz zaman çocuk kaskatı kesilmiş, buz gibi olmuş. Hastane yönetimi bebeğin ölüm saatinin ileri çekilmesini söyledi. Bunun sebebi olarak hastanın geç öldüğünü göstermek için olabilir. O sırada doktor yoktu."

‘NEDEN HASTANE SAHİPLERİ DEĞİL DE BİZ HEMŞİRELER TUTUKLUYUZ’

Hakan Doğukan Taşçı, 27 yaşında olduğunu, 10 yıldır sağlık sektöründe çalıştığını, hiçbir çocuğun zarar göreceği şekilde işlem yapmadığını söyleyerek şöyle devam etti:

“Neden tutuklamalar hemşireler üzerinden yapılıyor? Neden hastane sahipleri değil de biz hemşireler tutukluyuz? Mesela Şehmuz Çelik, yoğun bakımdan sorumlu doktor. Neden o yedi aydır dışarda da ben tutukluyum. Örgüt yöneticisi nasıl oluyor da benden üç ay sonra tutuklanıyor? Ben artık haberlerde kendimi görmekten psikolojim bozuldu. Bir insanı suçlamak bu kadar kolay olmamalı.”

DURUŞMA BUGÜNLÜK SONA ERDİ

Çetenin kilit isimlerinden hemşire Hakan Doğukan Taşçı’nın üç saati aşan sorgusunun ardından duruşma bugünlük tamamlandı. İlk celsesinin ikinci oturumu yarın saat 10:00’da devam edecek.

ÇETE LİDERİ FIRAT SARI

Bin 399 sayfalık iddianamede, ölen 10 bebek maktul, 5 kişi müşteki, Sosyal Güvenlik Kurumu İstanbul İl Müdürlüğü suçtan zarar gören, 19 özel hastane ve sağlık şirketi 'malen sorumlu' olarak yer aldı.

Çete elebaşları Fırat Sarı ve İlker Gönen'in 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9'ar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edilen iddianamede, ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir hakkında ise 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis cezası istendi.

Aralarında doktor, hemşire ve sağlık çalışanlarının da bulunduğu 18 şüpheli hakkında da 10 ile 437 yıl 6 ay arasında hapis cezası talep edildi.

10 HASTANENİN RUHSATI İPTAL EDİLDİ

İddianamede ayrıca 'malen sorumlu' olarak ifade edilen hastanelerin ve şirketlerin kapatılarak mal varlıklarına el konulmasına karar verilmesi de talep edildi. SGK'dan günlük 8 bin lira almak için yeni doğan bebekleri yoğun bakımda tutarak ölümlerine yol açan çeteye ilişkin soruşturmada adı geçen 10 hastanenin ise bu süreçte ruhsatları iptal edildi.

RUHSATI İPTAL EDİLEN HASTANELER

Ruhsatları iptal edilen özel hastaneler şu şekilde:

Özel Reyap İstanbul Hastanesi, Özel Birinci Hastanesi, Özel Avcılar Hospital Hastanesi, Özel Güney Hastanesi, Özel Bağcılar Medilife Hastanesi, Özel TRG Hospitalist Hastanesi, Özel Beylikdüzü Medilife Hastanesi, Özel Şafak Hastanesi Bağcılar, Özel Silivri Kolan Hospital Hastanesi ve Çorlu Reyap Hastanesi.

DURUŞMA SANIKLARIN SAVUNMASIYLA BAŞLAYACAK

Türkiye’nin gündemine oturan ve ilk etapta 5 gün sürecek duruşma, iddianamenin okunmasıyla başlayacak, ardından da yargılanan sanıkların savunmasıyla devam edecek.

Öne Çıkanlar