‘Yenidoğan Çetesi’ davasında 5’inci gün sona erdi: Yarın Fırat Sarı savunma verecek
Müzeyyen YÜCE
İSTANBUL- İstanbul’da yenidoğan bebekleri, önceden anlaştıkları özel hastanelere sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç elde ettikleri iddiasıyla yargılanan 22’si tutuklu 47 sanık, beşinci günde de hakim karşısına çıktı.
Bakırköy 22'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nce 500 kişilik konferans salonunda görülen davanın beşinci celsesi, sanık ve müdafilerin hazır bulunmasıyla başladı. AKP Osmaniye Milletvekili, eski Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, duruşmayı izlemek için mahkeme salonuna geldi.
Geride kalan dört günde tutuklu 22 sanıktan 18’i ifade verirken, yenidoğan çetesinin en kilit isimleri arasında yer alan 112 ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir, İlker Gönen, Dursun Eryılmaz dinlendi.
‘HASTA SEVKİNDEN MADDİ KAZANÇ SAĞLADIĞIMI KABUL EDİYORUM’
Örgüt yöneticileri arasında yer alan 112 ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir, ifadesini vermek üzere sanık kürsüsüne getirildi. Hasta yönlendirmesi yapmasından kaynaklı maddi kazanç elde ettiğini itiraf eden Özdemir, yenidoğan bebeklerin hastanelere yapılan sevk zincirini şu şekilde anlattı:
“112 Acil Çağrı Merkezi ve nakil yerleri iki farklı birimdir. İddianamede, hastayı 112’ye bildirmeyen tıp merkezlerinden bahsediliyor. Tıp merkezlerindeki sevk algoritmasından bahsedecek olursam; tıp merkezleri isteseler de 112’ye doğrudan bildirim yapamazlar. Bu, telefonla acil çağrı olarak bildiriliyor. İstanbul Avrupa yakasında kamuda sevkleri yapan 4 kuvöz ekibi olduğunu ve bu ekiplerin bir hastayı alıp diğer bir hastaneye götürmelerinin iki üç saat sürdüğünü belirtmek isterim. Benim çalıştığım Bağcılar 112’de kuvözlü ekip yoktur. İstesem de yönlendirme yapamam. Bir diğer sevk algoritması da yoğun bakım ünitesi olmayan hastanelerle ilgili. Bu hastaneler, tıp merkezi ruhsatlarından daha farklıdır. Yoğun bakım ihtiyacı olunduğu zaman, 112 nakil birimine bilgi verilmesi gerekir. Ancak sadece hasta bilgilerinin 112 nakil birimine iletilmesi 30 dakika kadar sürer. Tüm kamu hastaneleri arandıktan sonra, yer bulunamazsa özel hastaneler aranır. Burada 'çeteleme listesi' devreye girer. Listedeki hastane hangisiyse sıra ondadır. Bu süreç, o hastanenin kabul etmesi durumunda gerçekleşir.”
‘SAVCI YAVUZ ENGİN ALGI OPERASYONU YAPTI’
Savcı Yavuz Engin tarafından art niyetli şekilde 112 ambulans şoförü olduğu için bir algı operasyonu yaratıldığını ileri süren Özdemir,
“Hasta bana ulaştığında tüm kamu hastanelerini aramış; ama yer bulamamış oluyor. İddianame bin 400 sayfadır. Ancak İstanbul dışında çalışan 112 nakil biriminde çalışan personelin ifadelerinin alınmadığını görüyorum. Bu durum, benim açımdan art niyet barındırıyor. Tüm 112 çalışanlarının da zan algında bırakıldığını düşünüyorum. 112 ambulans şoförü olarak örgüt yöneticisi olarak buradayım. Ben Fırat Sarı’ya sadece hasta yönlendirmesi yapmadım. Dosya sadece yenidoğan için kısırlaştırılmış. Ancak yetişkin, kardiyoloji yönlendirmesi de yaptım. Her hasta ile ilgili yönlendirme yaptım. Herhangi bir örgüt yöneticisi değilim. Suçlama komik duruma düşmüştür” şeklinde konuştu.
‘SADECE KAYA BEBEĞİN SEVKİNDE DAHLİM VAR’
İddianameye göre 10 bebeğin ölümünden yargılandığını belirten Özdemir, sadece Kaya bebeğin hastane sevkinde dahli olduğunu belirterek, “Geri kalan 9 bebeği bilmiyorum” dedi. Bu yüzden sadece Kaya bebek üzerinden savunma yapabileceğini kaydeden Özdemir, bebeğin hastaneye sevk aşamasına dair şunları söyledi:
“Kaya bebek bir bebek sevki değil, gebe sevkidir. Esencan Hastanesi’ne 28 haftalık olarak gidiyor ve riskli olduğu için yoğun bakım ihtiyacı olabilir diye hastane tarafından 112’ye bildiriliyor. Bu bebeğe 112 nakil bildirimi yapılmış, saatlerce hiçbir kamu hastanesinde yer bulunamamıştır. Yer bulunamadığından dolayı hastane 112’den umudunu keserek kendi imkanlarıyla yer bulmaya çalışmış. Hastanın durumu ciddiyetini koruduğu için hastaneden bana ulaşmışlardır. Ben de Özel Güney Hastanesi ile iletişime geçtim. Bir doktor kabul etmiş ve bu nakil, Özel Güney Hastanesi ambulansı ile yapılmıştır. Konu buradan sonra benden çıkmasına rağmen, bunun Savcı Yavuz Engin tarafından bilerek ve isteyerek yapıldığını düşünüyorum.“
‘HASTANELERİ ÇEVREM OLDUĞU İÇİN BULUYORDUM’
Mahkeme başkanının hasta sevki yaptığı özel hastaneleri nasıl bulduğuna ilişkin sorusuna Gıyasettin Mert Özdemir, “Çevrem olduğu için buluyordum. Sanki 112 verilerini yaymışım gibi bir suçlama yapılmış. 112’ye bildirilemeyen durumlardan dolayı yaşanıyordu” cevabını verdi. Mahkeme başkanı da “Öyle bir anlatıyorsun ki sanki millet mağdur olmuş, 112’ye başvuramamış, sen de sadece yardımcı olmuşsun” ifadelerine yer verdi.
HASTALARIN TABURCU OLMASINI ENGELLEMİŞLER
Mahkeme başkanı, Sanık Özdemir’e Fırat Sarı ile arasında geçen taburcuların durdurulmasına ilişkin telefon tapelerini sordu.
Hasta taburcularına dönük konuşmalarının ‘işgüzarca’ olduğunu kaydeden Özdemir’e cevap veren mahkeme başkanı, “Sen konuşmanın başında sadece Fırat Sarı değil, başka yerlere de yönlendirme yaptığını söyledin. Oradaki taburcu sayılarını kontrol ediyor muydun?” diye sordu. Özdemir bu soruya, “evet” yanıtını verdi. “Sen hastaların taburcu olmamasını niye istemiyorsun? Seni neden ilgilendiriyor” diye soran mahkeme başkanına yanıt veren Özdemir, “Hastanelerde boşluk var mı yok mu diye bunaldığım zamanlar oluyordu” dedi.
‘HASTA SEVKİ İÇİN KAZAN’DAN PARA ALDIM’
Bağcılar Şafak Hastanesi’nde müdür olarak çalışan ve aynı zamanda dosyada sanık olarak bulunan Mustafa Kazan’dan ne kadar para aldığını soran mahkeme başkanına yanıt veren Özdemir, “Hasta sevki için bir kez 67 bin TL, bir kez de 45-50 bin TL ödeme aldım” diye konuştu.
‘İŞİ BIRAKMAK İSTEDİĞİM İÇİN FIRAT SARI İLE AYRILDIK’
İddianamedeki telefon tapelerinde yer alan Fırat Sarı ile yaşanan ayrılığın sebebini soran mahkeme başkanına cevap veren Özdemir,
“Ayrılığın nedeni mevcut hastane yoğunluğundan ve hasta yönlendirmesi yapmam konusunda darlandığımdan kaynaklıdır. Bir de o dönem işi komple bırakmak istediğimden dolayı. Ama Fırat Sarı ile ayrılık olduktan sonra hakkımda bir sürü şikayet olmuş, olay çığrından çıkmıştır” dedi.
HASTA SEVKİNDE ARACILIK EDENLERİ AÇIKLADI
Mahkeme başkanının ardından üye hakim sanık Özdemir’e sorular sordu:
Üye Hakim: Hasta sevklerinde size aracılık eden şahıslar kimdir?
Gıyasettin Mert Özdemir: Medikalpark’tan Emrah Dulkaya, Asya Hastanesi’nden Şahin Bayraktar. Serdar Yüksel (il dışı sevkler)
Üye Hakim: Ne iş yapıyor?
Gıyasettin Mert Özdemir: Okan Üniversitesi’nde çalışıyor.
Üye Hakim: Peki, Renas Kılıç aracı şahıs mı?
Gıyasettin Mert Özdemir: Hayır, kendisini tanımıyorum.
‘İL DIŞINDAN AYDA 4-5 HASTA YÖNLENDİRMESİ YAPIYORDU’
Üye Hakim: Serdar Yüksel il dışı olarak ne kadar sıklıkla hasta sevki yapıyordu?
Gıyasettin Mert Özdemir: Şu an sayı olarak tam hatırlamıyorum. Ancak, ayda 4-5 hasta yönlendirmesi yapıyordu. Üçüncü basamak, ağır hasta yönlendirmesi yapıyordu.
ÖRGÜT YÖNETİCİSİ OLARAK YARGILANDIĞIMI TV’DEN ÖĞRENDİM’
Sanık Özdemir, ortada bir örgüt olduğunu ve örgüt yöneticisi olarak yargılandığını televizyon öğrendiğini söyledi:
“Ben sadece yenidoğan değil, farklı branşlarda da hasta yönlendirme yaptığımı söylüyorum. Yaptığım iş yasal olan bir iş. Ben sadece 112’de çalıştığım için resmileştiremedim. Örgüt yönetici olarak yargılandığımı televizyondan öğrendim.”
ERYILMAZ İÇİN ‘YARGILAMANIN DURDURULMASI’ TALEP EDİLDİ
Mahkemenin verdiği 40 dakikalık aranın ardından duruşma devam etti. Bağcılar Medilife Hastanesi’nde yenidoğan yoğun bakım sorumlu doktoru olarak çalışan ve iddianamede Karaduman, Kırçiçek bebek dahil dört bebeğin ölümlerinden sorumlu tutulan doktor Dursun Eryılmaz sanık kürsüsüne getirildi.
Dursun Eryılmaz'ın avukatı, sağlık çalışanlarına soruşturma açılabilmesi için Sağlık Bakanlığı’ndan soruşturma izni alınması gerektiğini belirterek Eryılmaz açısından yargılamanın durdurulup, bu aşamada tahliyesini istedi. Mahkeme heyeti, değerlendirme yapmak üzere salondan ayrıldı. Kısa bir sonra salona geri dönen heyet, diğer savunma beyanları alındıktan sonra talebin değerlendirilmesine karar verdi.
SANIK DOKTOR 4 BEBEĞİN ÖLÜMÜNÜ ANLATTI
Söz konusu dört bebeğin ölümlerine ilişkin savunma yapan Eryılmaz, şunları söyledi:
Kırçiçek bebek: 29.11.2023 tarihinde eks olmuştur. Bebeğin başında ben vardım, gerekli müdahaleyi yaptım. Üç defa canlandırma işlemi yaptım. Ancak sonuncu da geri gelmedi. Gerekli müdahaleyi yaptım.
Karakoç Bebek: Bağırsaklarında çürüme vardı, hastanemize sevk olarak getirildi. Tedavisine başlandı. Ameliyat oldu. Bu bebeğin başında da ben vardım, gerekli müdahalelerde bulundum. Canlandırma işlemi yaptım. Ancak sonra hasta eks oldu. Sonra polis geldi. Aile şikayetçi oldu dediler ancak olmadılar. Basında bizi linç ettiler.
Karaduman bebek: 36 haftalık olarak doğuyor. Solunum sıkıntısı, kan şekeri düşüklüğü nedeniyle hastanemizin yenidoğan yoğun bakımına kabul ediliyor. Tedavisine başlanıyor. 24 saat içerisinde hastanın tahlilleri isteniyor ve yatışına devam ediliyor. Bir süre sonra eks oldu. Bebeğe 45 dakika müdahale ediliyor ancak bana haber verilmedi. Çocuğun başında nöbetçi doktor var. Beni haberdar etmediler. Ben o sırada evde uyuyordum.
‘HATIRLAYAMADIĞIM BİR BEBEK’
Melek Süleymanoğlu: Hatırlayamadığım bir bebek. Savcı dosyayı bulamadı. Dosya elime gelirse daha net bir bilgi verebilirim. Anladığım kadarıyla bebek solunum sıkıntısıyla bize geliyor. 2 gün sonra kalp hastası olduğu anlaşılıyor. 112’ye bildiriliyor ancak yer bulmakta sorun yaşanıyor. Baştan bilinse kimse almazdı.
‘MAAŞIMIN YATTIĞI ŞİRKETİN FIRAT SARI’YA AİT OLDUĞUNU TUTUKLANMADAN ÖNCE ÖĞRENDİM’
Mahkeme başkanı: Hangi hastanede çalışıyorsun?
Sanık Dursun Eryılmaz: Bağcılar Medilife Hastanesi
Mahkeme başkanı: Maaşı oradan mı alıyorsunuz?
Dursun Eryılmaz: Maaşı şirketten alıyordum, şirket kimin bilmiyordum. Tutuklanmadan 6 ay önce şirketin Fırat Sarı’nın olduğunu öğrendim.
‘DİPLOMAMI DEĞİL 80, 180 DE VERSELER KULLANDIRMAZDIM’
Mahkeme başkanı: İlker ile Fırat arasındaki bir konuşmada, ‘Dursun abi ben göbek açayım deyip açmış, mahvetmiş’ diye geçiyor. Ne diyorsun?
Sanık Dursun Eryılmaz: Ben 15 yıllık bir hekimin. Göbek açmak benim için kolay . Dedikodu mahiyetinde anlıyorum ben o konuşmaları.
Üye Hakim: Fırat Sarı ve İlker Gönen arasındaki konuşmada diplomanızın kullanıldığına dair bir ifade geçmiş. 80 bin TL karşılığında diplomanızı kullandırttınız mı? Bu doğru mu?
Sanık Dursun Eryılmaz: Bana öyle bir teklif gelmedi. Onlara da sorun. Değil 80, 180 de verseler kullandırtmazdım.
‘POLİS GELMİŞ, TEDİRGİN OLMUŞ’
Üye Hakim: Karakoç bebeğin ölümüyle ilgili İlker Gönen ile Çağla Durmuş arasında bir görüşme oluyor. Çağla saat 14:00’te İlker’i arıyor ve “bebek eks oldu" diyor. Ama siz 16.00’da eks oldu dediniz.
Sanık Dursun Eryılmaz: Bebek 16.00’da eks oldu.
Üye Hakim: "Epikriz notları benim dolabımda" dediniz. Çağla, İlker’e "Ölüm saatini kaç yazalım?" diyor. Epikrizleri yazması gereken sizsiniz. Çağla neden size sormuyor?
Sanık Dursun Eryılmaz: Onlara sorun. Epikirizi yazan benim, onaylayan da benim.
Üye Hakim: O zaman İlker neden Çağla’ya "Dursun abiyle ağzınız bir olsun" diyor? Ne diyorsun?
Sanık Dursun Eryılmaz: Polis gelmiş, tedirgin olmuş. ‘Ağız birliği ‘yapalım’ dedi. Ama polis geldi, otopsi yapıldı.
'HER HASTANEDE TÜM BÖLÜMLER KİRAYA VERİLMİŞTİR'
Savcı: Şirketten haberin olduğunu söyledin. Kiralama usulü bir yerde neden çalıştın?
Sanık Eryılmaz'ın avukatı: Bu soruyu müvekkilime değil, Sağlık Bakanlığı'na sorulmalı.
Sanık Dursun Eryılmaz: İstanbul'da kiralama usulü olmayan bir yer yok.
Mahkeme başkanı: Sorunun sorulmasına karar verildi.
Sanık Dursun Eryılmaz: Anlaşmayı yapan ile hastane arasında geçen bir durum. Her hastanede tüm bölümler kiraya verilmiştir. Sadece yenidoğanda değil.
‘ERYILMAZ’IN AVUKATI: ‘TÜM SPİKİRLER CEZA HAKİMİ OLDU’
Dursun Eryılmaz’ın sanık avukatı yaptığı savunmada müvekkilinin itibarlarının zedelendiğini, lekelenmeme hakkının ihlal edildiğini söyleyerek şöyle konuştu:
“İddianame kabul edildi, basın yoluyla tebliğ aldık. Tüm raporlar televizyonlarda yayınlandı. İsmini de vereceğim, "Teke Tek" isimli programda yayınlandı. Tüm spikerler adeta ceza hakimi oldu. Bu insanlar her yerde bebek katili olarak geçti. Sayın Hakim, artık sizin hükmünüzün bir anlamı kalmadı. Bu kişilerin zedelenen itibarları nasıl geri getirilecek, bilmiyorum. Müvekkilimizin lekelenmeme hakkı ihlal edilmiştir. Soruşturmanın ve dosyanın gizliliği ihlal edilmiştir. Her iki savcı hakkında da suç duyusunda bulunacağız.”
‘SAVCI ENGİN HAKKINDA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNULMASINI İSTİYORUZ’
Savunmasını mahkeme başkanının “toparlayalım lütfen” sözlerine karşın sürdüren avukat, “Soruşturma Savcısı Yavuz Engin hakkında suç duyurusunda bulunulmasını istiyorum. Bu telefon tapeleri nasıl sızdırıldı? Telefon tapeleri tüm Türkiye’nin dedikodu yaptığı bir hale dönüştü. Bebeklerini kaybeden aileler gelip bu duruşmayı izlesinler, bu insanları dinlesinler. Hekimlerin hangi şartlar altında çalıştığını görsünler” diye konuştu.
ÇETENİN İKİ NUMARASI SAVUNMA YAPTI: ‘GÜN YÜZÜ GÖRMESİNLER, ÖLSÜNLER’ DENDİ’
Doktor Dursun Eryılmaz’ın savunmasının ardından Yenidoğan Çetesi’nin iki numarası olarak gösterilen doktor İlker Gönen, sanık kürsüsüne getirildi. İddianamede Gönen için 10 kez kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi, nitelikli dolandırıcılık, suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve 11 kez uygulanmak üzere resmi belgede sahtecilik suçlarından toplam 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9 aya kadar hapis cezası talep ediliyor.
Savunmasında hakkında yöneltilen iddialara cevap veren Gönen, şunları söyledi:
“2017 yılında Kanuni Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde çalışırken, hocam Melih Çetinkaya beni Fırat Sarı ile tanıştırdı. 2022 yılının Temmuz ayında Fırat Sarı beni aradı. Medisense isimli bir firma kurduğunu, danışmana ihtiyacı olduğunu söyledi. Özel hastanelerin yenidoğan ünitelerinde doktor ve hemşire çalıştırmakta zorlandıklarını, hasta bulmak için aracılık ettiklerini anlattı. Ben de bu işi hiç duymadığım için düşünmek istedim. Bir araştırma yaptığımda kamu ve özel hastanesinde dış firmalardan hizmet alındığını gördüm. Daha sonra Medisense’de danışman hekim olarak çalışmaya başladım. 2023 Kasım ayının sonunda kendi istediğimle ayrıldım ve devlet hastanesinde çalışmaya başladım. Medyada öyle bir baskı oluşturuldu ki, ‘bu insanlar gün yüzü göremesin, ölsün” dendi.”
‘KAMU HASTANELERİNDE SEVK BEKLERKEN ÖLEN ÇOK BEBEK OLDU’
112 ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir ile iddianameye yansıyan çok sayıda hasta sevkine ilişkin telefon tapesinin olduğuna dikkat çeken İlker Gönen,
“Mert ile hasta sevkleriyle ilgili epey konuşmam vardır. Bu işin nasıl yapıldığını anlatmak istiyorum. İstanbul’un Avrupa yakasında 26 tane doğum yapılan kamu hastanesi vardır. Devlet hastanelerinde kuvöz oranı az olduğu için özel hastanenin yenidoğan yoğun bakımları daha çok kullanılır. En yüksek kuvöz sayısı Çam ve Sakıra Hastanesi’ne vardır. Tapelerde bir doktorun beni aradığı konuşma var. Arkadaşım Çam Sakura Şehir Hastanesi’nde yenidoğan ünitesinde nöbetçi olarak çalışıyordu, sonra İngiltere’ye yerleşti. Beni arayıp çok kötü bir hasta olduğunu, durumunun kritik olduğunu, 112’ye bildirdiğini ama yer bulunmadığını söyledi. Ben de 112 beni arasın dedim. 'Başka hasta var mı?' diye sorduğumda “Doğumhane sevk bekleyenler bebek dolu’ dedi. Kamu hastanelerinde sevk işlemi ‘bir hastayı şuradan alıp buraya koymak” kadar kolay değildir. Kamu hastanelerinde sevk beklerken ölen çok bebek oldu. İddianame bir tespit, belgeye, bilgiye veya otopsiye dayanıyorsa doğrudur. Ama duyuma bağlıysa, ben bir gerçek göremedim” şeklinde konuştu.
‘İL SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜNDEN MAAŞ ALAN RESMÎ DANIŞMANI NEDEN SUÇLAMIYORSUN?’
İlker Gönen, “Utanç verici şekilde suçlandığım beş hastayla ilgili konuşmak istiyorum” sözleriyle savunmasına devam etti: “Sağlık Bakanlığı teftiş kurulu ikisi profesör olmayan üç kişiye uzman görüşü aldırmış. Belge ve bilgilerle tapeler gönderilmiş.
Bebek Karakoç: Benim suçlanma sebebim bebeğe vitamin ve mineral desteği vermemem. Hasta, Çınarcık Devlet Hastanesi’ne gidiyor. Bebeğin bağırsağında yırtık olduğunu görüyorlar ve 18 saat sevk bekliyor. Kamu hastanelerinde yer olmadığı için hastaneye geliyor, ameliyat ediliyor. 64 gün yatıyor ve vefat ediyor. Beni bebeği öldürmekle suçluyorsun. İl Sağlık Müdürlüğü’nde görünen, maaş alan, resmi danışmanı neden suçlamıyorsun? Resmi danışman nerede? Bu dosyada hiçbirinin ismi yok. Sonra polis geliyor, Adli Tıp’ta bebeğe otopsi yapılıyor. Adli Tıp İhtisas Kurumu, 9 hekimin onayıyla karar veriyor; bebeğin ölümü ‘bağırsak yırtılması ve erken doğuma bağlı akciğer beyin hasarıdır’ diyor.”
'TÜRKİYE CUMHURİYETİNDE İLK DEFA ÖTANAZİ YAPMAKLA SUÇLANIYORUM’
“Bebek Kerem Muhammed. Türkiye Cumhuriyetinde ilk defa ötanazi yapmakla suçlanıyorum. Bu bebek Avcılar Hospital’da oksijensiz olarak doğdu. Çocuğa doktor Zeki Bey müdahale ediyor. Müdahale bittikten sonra bebeği gösteriyorlar ve ‘Dönmüyor, bıraktık’ diyorlar. Ben de ‘Dosyada 20 dakika daha gösterin’ dedim diye uzman ‘İlker Gönen bunu dosyada göster dediyse kalp masajı yaptırtmadı’ diyor. Epikriz raporunda 1 saat kalp masajı yapıldığı yazıyor. Pasif ötanazi diyerek insanların sinir uçlarıyla oynuyorlar. Benim yüzümden 47 kişi bebek katili diye suçlanıyor. Bunun hesabını kim verecek? Sağlık Bakanlığı ve hükümetin kucağına bomba koyuluyor. Sağlıkta şiddet artıyor. Türk Tabipleri Birliği, Türk Neonatoloji Derneği’nden bir kişi de çıkıp, 'Siz bu insanları bebek katilliği
ile suçluyorsunuz, neler oluyor?' diyemedi.”
‘TAPELER ÜZERİNDEN UZMAN RAPORU YAZMAK KOLAY MI?’
Kadan bebek: Bağcılar Hospitalist’te doğdu. Doktor Dursun Bey ilgileniyordu, müdaheleyi de onlar yaptı. Bana filmini atıp yapılacakları sordular. Ben de filmin kötü olduğunu söyledim. Sonra çocuk vefat etti. Ertesi gün Fırat Sarı beni aradı. ‘İlker akciğer patlaması olabilir mi?’ dedi. Üstünden bir gün geçmiş ne diyeyim? Akciğer patlamasına dair bir bilgi yok. Ben olmayan bir akciğer patlamasıyla katillikle suçlanıyorum. Tapeler üzerinden uzman raporu yazmak bu kadar kolay mı?
‘BEBEĞE KATİL RUHLA ADRENALİN YAPTIRMAMAKLA SUÇLANIYORUM’
Bebek Helvacı: Bebeğe katil ruhla, adrenalin yaptırmamakla suçlanıyorum. Bebek öldükten sonra beni aradılar, serumları çekin dedim. O sırada bebek defnediliyor. 2 aydır ben ne cezaevinde ne başka yerde yatamıyorum. Kim geri getirecek bizim itibarımızı. Bizim idam sehpamızı uzman görüşü kurdu, tekmeyi de medya attı.
Bebek Karaduman: Kanuni Sultan Süleyman’da doğdu. Akraba evliliğidir. Metabolik hastalıklar sık görülür. Burada da ölümle suçlanıyorum. Haberciler, bu söylediklerimi yazsa ne değişir? Hiçbir şey, çünkü biz bu yaftayı bir kez yedik.
‘TABİP ÜSTEĞMENKEN FETÖ BASKISIYLA BIRAKTIM’
Savunmasının büyük bölümünde iddianameyi ve Sağlık Bakanlığı’nın Teftiş Kurulu raporunu eleştiren İlker Gönen, 2023’ün Kasım ayında işten ayrılıp, devlet hastanesine geçtiğini belirtti. Hakkında yürütülen 10 aylık bir polis takibi olduğuna dikkat çeken Gönen, “Bu sürecin 5 ayında ben yokum. Fırat Sarı şirketi, benim başlamamdan 4 yıl önce kurmuş. Örgüt şeması çizilmiş. Yöneticisinin 5 ay olmadığı örgüt mü olur. Bir hemşire hiyerarşiden bahsetmiş. Ben hiyerarşiyi çok iyi bilirim. Tabip Üsteğmen olarak görev yaptım ancak FETÖ baskısından dolayı bırakmak zorunda kaldım” dedi.
‘10 BEBEK ÖLÜMÜYLE SUÇLADIĞINIZ BEBEK KATİLLERİ, TEK OTOPSİ RAPORUYLA YARGILANIYOR’
İlker Gönen’in ifadesinin ardından sanık avukatı savunma yaptı. “Hayatımdaki en namuslu ve vicdanlı kişiyi savunuyorum” sözleriyle konuşmasına başlayan avukat, “Bebek katili yaftası Türkiye Cumhuriyetinde ikinci kez görünüyor. 10 bebek ölümüyle suçladığınız bebek katilleri, tek bir otopsi raporuyla yargılanıyor. Bu rapor 26 sayfalık bu çöptür. Bakanlık müfettiş ofisinde yazılan bir uzman görüşüne göre iddianame yazılmasını üzülerek izliyorum. Bu raporu yazan 3 kişi bağımsız şekilde rapor yazamaz. Eminim, bu raporu yazdıkları için uykuları kaçıyordur” ifadelerine yer verdi.
‘26 SAYFALIK ÇÖPÜ YAZANLARA ‘YEMİN BOZAN’ DİYECEĞİM’
Söz konusu raporun altında imzası bulunan uzmanları da ‘yemin bozan’ olarak niteleyen avukat,
“Bu raporun altında imzası bulunanlara ise artık ‘yemin bozan’ diyeceğim. Bu kişiler bir kalkışma yapmıyorlardır, ancak ülkenin gelindiği durumda kalkışmaya dönüştü. Biz basının baskısından dolayı inceleme yapacak doktor bulamıyoruz. Her oturduğumuz doktor siniri bozularak okuyor, 26 sayfalık bir çöpü. 10 bebek ölümüyle suçlanan dosyada tek otopsi raporu var. Bu dosyadan bebek katilleri çıkmaz. Ama bu insanların itibarı geri gelmeyecek. Sadece tek otopsi raporunun olmasının dışında, 5 tane de epikriz raporu eksik. Bu insanlar ilerde bu yaftadan kurtulmak için isim değiştirecek” dedi.
DURUŞMA YARIN DEVAM EDECEK
Sanık İlker Gönen’in avukatının savunmasının ardından duruşma sona erdi. Yarın sabah 10:00’da devam edecek olan duruşmanın altıncı celsesinde Yenidoğan Çetesi lideri olduğu iddia edilen doktor Fırat Sarı dinlenecek.
Yenidoğan çetesi: Meclis Araştırma Komisyonu kuruldu
'Yenidoğan Çetesi’ davasında ikinci gün sona erdi
'Yenidoğan çetesi' davası... Koçyiğit: Türkiye’nin çete devletine dönüştüğünün net göstergesi