‘Yenidoğan Çetesi’ davasında üçüncü gün: ‘Fırat Sarı "kazanç elde etmek için entübe gösterin" diyordu’

‘Yenidoğan Çetesi’ davasında üçüncü gün: ‘Fırat Sarı "kazanç elde etmek için entübe gösterin" diyordu’
Türkiye’nin gündemine oturan ‘Yenidoğan Çetesi’ davasının ilk duruşması, üçüncü günde de devam ediyor. Hemşire Çağla Durmuş, Fırat Sarı'nın, kazanç elde etmek için bebeklerin entübe edilmiş gibi gösterilemesini istediğini söyledi.

Müzeyyen YÜCE


İSTANBUL - İstanbul’da yenidoğan bebekleri, önceden anlaştıkları özel hastanelere sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç elde ettikleri iddiasıyla 47 sanığın yargılandığı davanın ilk duruşması, üçüncü günde de devam ediliyor.

Bakırköy 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 500 kişilik konferans salonunda gerçekleşen davaya çete lideri olduğu iddia edilen doktor Fırat Sarı dahil 22 tutuklu sanık, tutuksuz sanıklar ve taraf avukatları katıldı.

Farklı şehirlerdeki bazı sanıklar da duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı. Davanın üçüncü gününde ilk günkü gibi yoğun bir katılım bulunmazken, geçen iki günde 47 sanıktan altı şüphelinin ifadesi alındı.

‘HERHANGİ BİR MADDİ ÇIKARIM OLMAMIŞTIR’

Duruşmada ilk olarak hakkında, “112 sistemi kullanılmaksızın hasta sevki, hastaların basamaklarında oynamaya yapıp ve gerçeğe aykırı şekilde ilaçları SGK'ya fatura ettirerek nitelikli dolandırıcılık” ve “örgüt üyeliği” kapsamında yargılanan hemşire Cansu Akyıldırım ifade verdi. Kendisine yöneltilen hiçbir suçlamayı kabul etmeyen Akyıldırım, “2023 yılında Özel TRG Hastanesi’nde hasta bakım müdürü olarak çalışmaya başladım. Üzerime atılı olan suçlamaları kabul etmiyorum. Ben maaşlı çalışan biriyim. Herhangi bir maddi çıkarım olmamıştır, ailemden maddi destek aldığım olmuştur. Böyle bir çetenin var olduğunu düşünmüyorum. O yüzden bunu da kabul etmiyorum” dedi.

‘MEDİSENSE ŞİRKETİNDEN HASTA DANIŞMANLIK HİZMETİ ALIYORDUK’

Mahkeme başkanının iddianamede yer alan ‘işletme’ tabirine ilişkin sorusunu yanıtlayan Cansu Akyıldırım, Medisense Sağlık Hizmetleri Şirketi’nden danışmanlık hizmeti aldıklarını ifade ederek, “Yalnızca birkaç hastane bu kapsamda yer alıyordu. TRG Hastanesi ve Birinci Hastanesi Medicence’den alım yapıyordu; Reyap bu kapsama dahil değildi. Hasta danışmanlığı alıyorduk bu işletmeden. Hastane yönetimleri ile şirket arasında bir sözleşme vardır ancak ben gözümle görmedim” diye konuştu.

‘HASTALARA MÜDAHALE OLUYORDU’

Cansu Akyıldırım, mahkeme başkanının ‘danışmanlık şirketinden kimselerin’ hastalara müdahalesi oluyor muydu” sorunu da yanıtladı:

“Hastalara müdahale oluyordu. İlker Gönen, Doktor Dursun Eryılmaz ve Mehmet Gürül. Kim varsa o yapıyordu.”

‘FIRAT SARI MOTOVİSYON PARASI ATARDI, BEN DE HEMŞİRELERE DAĞITIRDIM’

Kendisine iddianameye yansıyan hesap hareketleri de sorulan Akyıldırım, “Birinci Hastanesi’nde çalıştığım dönemde olan şeyler. 2022-23 yılları arasında olabilir. Ekibe motivasyon amaçlı gönderilen paralar var. Fırat bey parayı toplu şekilde bana atar, ben hemşirelere motivasyon amaçlı dağıtırdım” ifadelerini kullandı.

‘BEBEK GELDİĞİNDE MOSMORDU’

Mahkeme başkanının telefon tapelerinde bir bebeğe müdahaleye ilişkin konuşmaları sorması üzerine Akyıldırım, olayı şu şekilde anlattı:

“Bebek TRG Hastanesi’nde doğdu. Yabancı uyrukluydu. Bebek odasından bize geldi. Bebek geldiğinde mosmordu. Yoğun bakım kapısına en yakın yere aldım ve oksijen verdim. Dursun Bey’i aradım, açmadı. İlker Bey’i aradım. İlker bey Dursun beyi arayacağını söyledi. Sonra Dursun bey geldi. Göbek kateterini Dursun bey değil ben açtım. Çocuğun sağ tarafında elime bir şişlik geldi, bunu Dursun beye söyledim. Akciğer filmi çektik. Bu esnada bebeğin kalbi durdu. 45 dakika boyunca müdahale ettik sanırım ama geri dönmedi. İlker Bey de benden akciğer filminin resmini istedi. Ben de ona videoyu gönderdim.”

‘FIRAT SARI İLE İLİŞKİM VARDI’

Mahkeme başkanı Cansu Akyıldırım’a “Fırat Sarıyla samimiyetin var mıydı?” diye sordu. Akyıldırım ise 2021-2023 yılları arasında üç yıllık bir ilişkileri olduğunu söyledi.

‘DOSYA MEDYADA ÇOK DALLANIP BUDAKLANDI’

Mahkeme başkanının eklemek istediği bir konunun olup olmadığını sorduğu Akyıldırım, “Herhangi bir maddi çıkar elde etmedim. Yedi aydır tutukluyum, artık sonuçlanmasını istiyorum. Dosya medyada çok dallanıp budaklandı. Hakkımda çok yanlış ithamlarda bulunuldu. Böyle bir dosyada adım geçtiği için üzgünüm” şeklinde konuştu.

‘YA ONLAR YA BEN DEDİM’

Sanık Cansu Yıldırım çapraz sorgu kapsamında kendisine sorulan Hasan Basri Gök, Hakan Doğukan Taşçı ve Hüseyin Günerhan ile husumeti olup olmadığına ilişkin soruyu şu şekilde yanıtladı:

“Tam olarak husumet diyemeyiz ama birbirimizden hoşlanmayız. İşten çıkarılmasına ilişkin telkinim oldu, evet. Hakan Doğukan Taşçı ve Hüseyin Günerhan için yönetime, “Ya onlar ya da ben” dedim.“

‘HASTANEDE OLMADIĞI HALDE BEBEĞE MÜDAHELE ETMİŞ’

Duruşma savcısı, Kadan bebeğin hastanede ölmesine ilişkin sürece dair Cansu Akyıldırım’a TRG Hastanesi’nde olmadığı halde bebeğe müdahale ettiğini, bunun legal olup olmadığını sordu. Yıldırım’ın avukatının itiraz ettiği soru, mahkeme başkanının kararıyla sanığa yöneltildi. Sanık Akyıldırım ise soruyu şu şekilde yanıtladı:

“Birinci Hastanesi’ndeyken servise bir hafta kadar gidip baktım. Hastane yönetimlerinin de haberi vardı. Orası işletme olduğu için dış nöbetçi de alıyorduk. Bu şekilde düşünürsek legal olduğumu düşünüyorum.”

‘MURAT MANTUŞ’UN HABERİ VARDI’

Bunun üzerine savcı, “Dış nöbetçilerle normal sözleşme yapılmıyor mu?” diye sordu, Akyıldırım da “Bilmiyorum” diye yanıtladı. Savcının çalışma talimatını kimden aldığı ve hangi hastane yöneticisinden izin aldığı sorulan Akyıldız, “Murat Mantuş. Temmuz’un başı gibiydi. Murat Bey servisi toparlamamı söyledi. Yönetim olarak Murat Mantuş’u biliyorum” dedi.

‘DÖNMÜYORSA BIRAK’ SÖZLERİNİ 33-35’İNCİ DAKİKA SÖYLEDİM’

Konuya ilişkin başka bir sanık avukatının tapelerde yer alan ve Kadan bebeğe ilişkin sarf ettiği “Dönmüyorsa bırak” sözleri sorulan Akyıldırım, “O konuşma sanırım tam saate bakmadım ama 30-35’inci dakikadaki konuşma olabilir. Çünkü 45 dakika müdahale edildi.”

SANIK AVUKATI: BAKIRKÖY’DE YARGIÇLAR VAR DEMEK İSTİYORUZ’

Cansu Akyıldırım’ın savunmasını üstlenen avukat da yaptığı savunmada “Bakırköy’de yargıçlar var demek için buradayız” ifadelerine yer verdi. Mahkeme başkanı da avukata “Maddi gerçeğin ortaya çıkması için elimizden geleni yapıyoruz” diye karşılık verdi.

‘DOLANDIRICILIK YAPSAM BORCUM OLMAZDI’

Şüphelilerden Çağla Durmuş ifade vermek için sanık kürsüsüne geldi.

İddianamede hakkında “Karakoç bebeğin, aspire olarak hayatını kaybettiği olayda gerekli bakım ve gözetimi göstermediği, görevini ihmal ettiği ve bu kapsamda sözleşmeden kaynaklı sorumluluğunu yerine getirmeyip Karakoç bebeğin ölümüne sebep olarak ihmalen adam öldürme” ve “Dolandırıcılık” suçlamaları yöneltiliyor.

Görev yaptığı süre boyunca hiçbir hastayı ihmal edecek davranışlarda bulunmadığını belirten Durmuş, kendisine yöneltilen suçlamaları kabul etmediğini kaydederek, “Ben maaşlı çalışan bir insanım. Bir sürü borcum da var. Dolandırıcılık yapsam o kadar olmazdı. Kesinlikle böyle bir şeyi kabul etmiyorum” dedi.

“HASTAYI DEĞİL DÜŞÜNMEYİ BIRAKTIM”

Mahkeme Başkanı, İlker Gönen ile Çağla Durmuş arasında geçen “Ölüyor mu, ne yaparsa yapsın, ben bırakıyorum” diyorsunuz” konuşmasını sordu. Çağla Durmuş da “Orada “Düşünmeyi bıraktım” demek istedim. Hastayı değil, düşünmeyi bıraktım. O an malzemesizlikten dolayı çok gergindim. Bir dönem gerçekten hastanede ciddi sıkıntılar yaşıyorduk” şeklinde konuştu.

‘KARAKOÇ BEBEK KÖTÜLEŞTİĞİNDE SORUMLU DOKTOR ALANDA DEĞİLDİ, SONRA GELDİ’

İddianamede Yalova’dan Özel Bağcılar Medilife Hastanesi’ne sevk edilen Havvanur Karakoç, yoğun bakımda solunum yoluna gıda kaçması sonucu öldü.

Hakkında Karakoç bebeğin ölüme ilişkin suçlama bulunan hemşire Çağla Durmuş, şu şekilde konuştu:

“Karakoç bebek kötüleştiğinde hemşire beni çağırdı ve beslenme sonrası kötüleştiğini söyledi. Hastanın müdahalesine başladık, entübe ettik. Bu esnadada da İlker Gönen ve Dursun Bey’e haber verdik. Dursun Bey damar yolu da açıyor ama hasta dönmedi. İlk ifademde Dursun beyin hastanede olmadığını söyledim ama yanlış hatırlamışım. Müdahale esnasında hastaneydi ancak alan içerisinde değildi. Çağırdık geldi. Aileye bilgi verildi. Aile zaten il dışındaydı. Epikriz raporunu Mehmet Halis Baş yazdı. Hastanın klinik durumu zaten kötüydü, bir anda öldüğü için üzüldüğümü belirtiyorum telefon konuşmasında.”

‘FIRAT SARI "KAZANÇ ELDE ETMEK İÇİN ENTÜBE GÖSTERİN" DİYORDU’

Mahkeme başkanının ardı ardına birçok soru sorduğu Çağla Durmuş, zaman zaman duraksayarak cevap verdi. Yine mahkeme başkanı Durmuş’a tapelerde geçen “Entübe gösterin diyorlar nedir bu?” sorusunu yönelikti. Mahkeme başkanı ile Durmuş arasında geçen diyalog şu şekilde:

Çağla Durmuş: Fırat bey bazı dosyalarda bizden değişiklik yapmamızı istiyordu. Biz de hemşirelere söylüyorduk.

Mahkeme Başkanı: Ne istiyordu?

Çağla Durmuş: Üçüncü Basamakta göster, entübe göster gibi

Mahkeme Başkanı: Fırat Sarı’nın bu yapmaktaki amacı nedir?

Çağla Durmuş: Kazanç.

Mahkeme Başkanı: Basamaklar arasındaki fark nasıl oluyor?

Çağla Durmuş: Her hastanın SGK ödemesi farklı diye biliyorum.

‘KARAKOÇ BEBEK HEM MİDEDEN HEM DAMARDAN BESLENDİ’

Sanık Çağla Durmuş’a sanık avukatları peş peşe sorular yöneltiyor. Karakoç bebeğin beslenmediğine ilişkin iddiaların sorulduğu Durmuş,

“Bu hasta beslendi. Hem damardan hem mideden beslenmesi yapıldı. Bilirkişi raporu neye göre yazıldı bilmiyorum ama beslenmesinin yapıldığını hatırlıyorum. Ben beslenme yapmıyorum, hasta bakmıyorum. Hemşirelerin beslediğini biliyorum. O bebek doğurduğunda karnı devasa büyüklükteydi”

'BEN EVRAK DOLDURURKEN KÖTÜLEŞMİŞ, DENK GELMEDİM'

Çapraz sorguda kendisine bebeğin beslenmesi sonrası kontrol edilip edilmediği, yine bebeğin kötüleşmesinden müdahale edilmesine kadar ne kadar bir zaman dilimin geçtiği sorulan Çapla Durmuş, “Hemşire bakımını yaptığını, diğer hastaya geçtiğini söylüyor. Bana söylemini söylüyorum. Bebeğin aspire olduğu süreden müdahaleye kadar ne kadar süre geçti bilmiyorum” dedi.

HASTANE YÖNETİMİNİN HABERİ VAR MIYDI?: ‘VARDIR HERHALDE’

Yine çapraz sorguda Çağla Durmuş’a yapılan usulsüzlüklerden, eksikliklerden hastane yönetiminin haberi olup olmadığı soruldu. Durmuş ise “Çalıştığım hastane çok el değiştirdi. Hastane yönetiminden kimlerin bildiğini anlaşmayı ben yapmadığım için bilmiyorum. Haberleri vardır herhalde ancak malzeme eksikliğinden haberdardılar” şeklinde konuştu.

‘BEBEĞİN AKCİĞERİ KANIYORDU ANCAK DOKTOR YOKTU’

Mahkemenin verdiği yarım saatlik aranın ardından savunmasını yapmak üzere sanık kürsüsüne Kaya bebeğin ölümünden sorumlu tutulanlar arasında bulunan hemşire Cansu Atak çıktı.

Kaya bebeğin ölümüne ilişkin ihmali bulunmasına dair hiçbir suçlamayı kabul etmediğini söyleyen Atak, konuya ilişkin şöyle konuştu:

“Bebeğin akciğerleri kanıyordu, başhekime yazdım. “500 gram kanıyor hocam” diye bir mesaj atmıştım. Sabah Ali Bey, başhekim olarak yoğun bakıma geldi ve yapılacakları sordu. Bunun ardından yapılması gerekenlerin yapıldığını söyledim ama zaten bizi o süreçte yönlendiren bir doktor yoktu. Zaten yenidoğan yoğun bakımında gece nöbetçi kalan bir doktor yoktu Güney Hastanesi’nde. Daha sonra klinikten Oktay Bey’i getirdi. Ancak Oktay Bey yenidoğanla ilişkili bir doktor değildi, yoğun bakıma bakması gerekmiyordu. Bu onun görevi değildi zaten. Kendisi çocuk alanında uzman bir doktordu. Daha sonra Rıza bey geldi, hastayı inceledi. Yapılacak her şey yapılmış dedi, ekstra bir tedavi de talep etmedi. Rıza bey çocuk doktoru da değilmiş zaten. O süreçte Şeymuz beyin kaşesi vardı ama Şehmuz bey hiçbir şekilde bebeğe bakmadı, müdahalesi yoktur. Zaten kendisi hastaneden ayrılmıştı” dedi.

‘ŞEYHMUS ÇELİK AYRILMIŞ ANCAK KAŞESİ VARDI’

Güney Hastanesi’nde işe başladığında Fırat Sarı’nın orada olduğunu ifade eden Atak, “Şeyhmus Çelik vardı, Hüseyin Günerhan’ın hastaneden ayrıldığını öğrendim. İlaç konusuyla ilgili gönderdiklerini öğrendim. Çelik’in de yoğun bakıma gelmesini istemediler. Mehmet Gürül’ü getirdiler. Bir hafta on gün Gürül ile çalıştım. Sonra Gürül de ancak o dönem Şehmuz Çelik’in kaşesi vardı. Usulsüzlük var mıydı bilmiyorum ama bize Mehmet Gürül’ün kaydının uzun sürdüğü söylendi. Sonra o da ayrıldı” dedi.

‘BEN ORADA OLSAM DA BEBEK EX OLACAKTI’

Kaya bebeğin ölümünden kendisinin sorumlu tutulduğunu, bebeği hemşire yardımcısı Batuhan’a bıraktığı için suçlandığını kaydeden Damla Atak, şunları ifade etti:

“Batuhan gece sorumlusuydu. O gece Batuhan’ı bıraktığım için Kaya Bebek’in ölümünden sorumlu tutuluyorum. Evet, Batuhan hemşire yardımcısı ama bana gece sorumlusu olarak tanıttılar. Ona bakarsanız ben de acil tıp teknisyeni çıkışlıyım, benim de orada olmamam gerekirdi. Savcılık ifadesinde bana 'Bebeğin kötü olduğunu bilerek Batuhan’a neden bıraktın?' diye sordular. Evet, Batuhan’ı bıraktım ve eve gittim ama bebeğin acil bir durumu yoktu. Ancak bebeğin kötüleşmesi durumda aranmadım. Aransam gider miydim? Giderdim. Zaten ben orada olsaydım, sorun değişmeyecekti. Yine bebek eks olacaktı, yine ihmalden sorumlu tutulacaktım. Beni arasa gider miydim? Vicdanen giderdim. Haberim olmadığı halde bebek Kaya’nın ölümünden sorumlu tutuluyorum, kabul etmiyorum.”

Öne Çıkanlar