‘Yenidoğan Çetesi’ davasında üçüncü gün...'Mehtap çocuğu öldür’ tapesi soruldu: 'Konuşmak istemiyorum'
Müzeyyen YÜCE
İSTANBUL - İstanbul’da yenidoğan bebekleri, önceden anlaştıkları özel hastanelere sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç elde ettikleri iddiasıyla 47 sanığın yargılandığı davanın ilk duruşması, üçüncü günde de devam etti.Bakırköy 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 500 kişilik konferans salonunda gerçekleşen davaya çete lideri olduğu iddia edilen doktor Fırat Sarı dahil 22 tutuklu sanık, tutuksuz sanıklar ve taraf avukatları katıldı.
Farklı şehirlerdeki bazı sanıklar da duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı. Davanın üçüncü gününde ilk günkü gibi yoğun bir katılım bulunmazken, geçen iki günde 47 sanıktan altı şüphelinin ifadesi alındı.
‘HERHANGİ BİR MADDİ ÇIKARIM OLMAMIŞTIR’
Duruşmada ilk olarak, “112 sistemi kullanılmaksızın hasta sevki, hastaların basamaklarında oynamaya yapıp ve gerçeğe aykırı şekilde ilaçları SGK'ya fatura ettirerek nitelikli dolandırıcılık” ve “örgüt üyeliği” kapsamında yargılanan hemşire Cansu Akyıldırım ifade verdi. Kendisine yöneltilen hiçbir suçlamayı kabul etmeyen Akyıldırım, “2023 yılında Özel TRG Hastanesi’nde hasta bakım müdürü olarak çalışmaya başladım. Üzerime atılı olan suçlamaları kabul etmiyorum. Ben maaşlı çalışan biriyim. Herhangi bir maddi çıkarım olmamıştır, ailemden maddi destek aldığım olmuştur. Böyle bir çetenin var olduğunu düşünmüyorum. O yüzden bunu da kabul etmiyorum” dedi.
‘MEDİSENSE ŞİRKETİNDEN HASTA DANIŞMANLIK HİZMETİ ALIYORDUK’
Mahkeme başkanının iddianamede yer alan ‘işletme’ tabirine ilişkin sorusunu yanıtlayan Cansu Akyıldırım, Medisense Sağlık Hizmetleri Şirketi’nden danışmanlık hizmeti aldıklarını ifade ederek, “Yalnızca birkaç hastane bu kapsamda yer alıyordu. TRG Hastanesi ve Birinci Hastanesi Medicence’den alım yapıyordu; Reyap bu kapsama dahil değildi. Hasta danışmanlığı alıyorduk bu işletmeden. Hastane yönetimleri ile şirket arasında bir sözleşme vardır ancak ben gözümle görmedim” diye konuştu.
‘HASTALARA MÜDAHALE OLUYORDU’
Cansu Akyıldırım, mahkeme başkanının ‘danışmanlık şirketinden kimselerin’ hastalara müdahalesi oluyor muydu” sorunu da yanıtladı:
“Hastalara müdahale oluyordu. İlker Gönen, Doktor Dursun Eryılmaz ve Mehmet Gürül. Kim varsa o yapıyordu.”
‘FIRAT SARI MOTOVİSYON PARASI ATARDI, BEN DE HEMŞİRELERE DAĞITIRDIM’
Kendisine iddianameye yansıyan hesap hareketleri de sorulan Akyıldırım, “Birinci Hastanesi’nde çalıştığım dönemde olan şeyler. 2022-23 yılları arasında olabilir. Ekibe motivasyon amaçlı gönderilen paralar var. Fırat bey parayı toplu şekilde bana atar, ben hemşirelere motivasyon amaçlı dağıtırdım” ifadelerini kullandı.
‘BEBEK GELDİĞİNDE MOSMORDU’
Mahkeme başkanının telefon tapelerinde bir bebeğe müdahaleye ilişkin konuşmaları sorması üzerine Akyıldırım, olayı şu şekilde anlattı:
“Bebek TRG Hastanesi’nde doğdu. Yabancı uyrukluydu. Bebek odasından bize geldi. Bebek geldiğinde mosmordu. Yoğun bakım kapısına en yakın yere aldım ve oksijen verdim. Dursun Bey’i aradım, açmadı. İlker Bey’i aradım. İlker bey Dursun beyi arayacağını söyledi. Sonra Dursun bey geldi. Göbek kateterini Dursun bey değil ben açtım. Çocuğun sağ tarafında elime bir şişlik geldi, bunu Dursun beye söyledim. Akciğer filmi çektik. Bu esnada bebeğin kalbi durdu. 45 dakika boyunca müdahale ettik sanırım ama geri dönmedi. İlker Bey de benden akciğer filminin resmini istedi. Ben de ona videoyu gönderdim.”
‘FIRAT SARI İLE İLİŞKİM VARDI’
Mahkeme başkanı Cansu Akyıldırım’a “Fırat Sarı ila samimiyetin var mıydı?” diye sordu. Akyıldırım ise 2021-2023 yılları arasında üç yıllık bir ilişkileri olduğunu söyledi.
‘DOSYA MEDYADA ÇOK DALLANIP BUDAKLANDI’
Mahkeme başkanının eklemek istediği bir konunun olup olmadığını sorduğu Akyıldırım, “Herhangi bir maddi çıkar elde etmedim. Yedi aydır tutukluyum, artık sonuçlanmasını istiyorum. Dosya medyada çok dallanıp budaklandı. Hakkımda çok yanlış ithamlarda bulunuldu. Böyle bir dosyada adım geçtiği için üzgünüm” şeklinde konuştu.
‘YA ONLAR YA BEN DEDİM’
Sanık Cansu Yıldırım çapraz sorgu kapsamında kendisine sorulan Hasan Basri Gök, Hakan Doğukan Taşçı ve Hüseyin Günerhan ile husumeti olup olmadığına ilişkin soruyu şu şekilde yanıtladı:
“Tam olarak husumet diyemeyiz ama birbirimizden hoşlanmayız. İşten çıkarılmasına ilişkin telkinim oldu, evet. Hakan Doğukan Taşçı ve Hüseyin Günerhan için yönetime, “Ya onlar ya da ben” dedim.“
‘HASTANEDE OLMADIĞI HALDE BEBEĞE MÜDAHELE ETMİŞ’
Duruşma savcısı, Kadan bebeğin hastanede ölmesine ilişkin sürece dair Cansu Akyıldırım’a TRG Hastanesi’nde olmadığı halde bebeğe müdahale ettiğini, bunun legal olup olmadığını sordu. Yıldırım’ın avukatının itiraz ettiği soru, mahkeme başkanının kararıyla sanığa yöneltildi. Sanık Akyıldırım ise soruyu şu şekilde yanıtladı:
“Birinci Hastanesi’ndeyken servise bir hafta kadar gidip baktım. Hastane yönetimlerinin de haberi vardı. Orası işletme olduğu için dış nöbetçi de alıyorduk. Bu şekilde düşünürsek legal olduğumu düşünüyorum.”
‘MURAT MANTUŞ’UN HABERİ VARDI’
Bunun üzerine savcı, “Dış nöbetçilerle normal sözleşme yapılmıyor mu?” diye sordu, Akyıldırım da “Bilmiyorum” diye yanıtladı. Savcının çalışma talimatını kimden aldığı ve hangi hastane yöneticisinden izin aldığı sorulan Akyıldırım, “Murat Mantuş. Temmuz’un başı gibiydi. Murat Bey servisi toparlamamı söyledi. Yönetim olarak Murat Mantuş’u biliyorum” dedi.
‘DÖNMÜYORSA BIRAK’ SÖZLERİNİ 30-35’İNCİ DAKİKA SÖYLEDİM’
Konuya ilişkin başka bir sanık avukatının tapelerde yer alan ve Kadan bebeğe ilişkin sarf ettiği “Dönmüyorsa bırak” sözleri sorulan Akyıldırım şöyle dedi, “O konuşma sanırım tam saate bakmadım ama 30-35’inci dakikadaki konuşma olabilir. Çünkü 45 dakika müdahale edildi.”
SANIK AVUKATI: BAKIRKÖY’DE YARGIÇLAR VAR DEMEK İSTİYORUZ’
Cansu Akyıldırım’ın savunmasını üstlenen avukat da yaptığı savunmada “Bakırköy’de yargıçlar var demek için buradayız” ifadelerine yer verdi. Mahkeme başkanı da avukata “Maddi gerçeğin ortaya çıkması için elimizden geleni yapıyoruz” diye karşılık verdi.
‘DOLANDIRICILIK YAPSAM BORCUM OLMAZDI’
Şüphelilerden Çağla Durmuş ifade vermek için sanık kürsüsüne geldi.
İddianamede hakkında “Karakoç bebeğin, aspire olarak hayatını kaybettiği olayda gerekli bakım ve gözetimi göstermediği, görevini ihmal ettiği ve bu kapsamda sözleşmeden kaynaklı sorumluluğunu yerine getirmeyip Karakoç bebeğin ölümüne sebep olarak ihmalen adam öldürme” ve “Dolandırıcılık” suçlamaları yöneltiliyor.
Görev yaptığı süre boyunca hiçbir hastayı ihmal edecek davranışlarda bulunmadığını belirten Durmuş, kendisine yöneltilen suçlamaları kabul etmediğini kaydederek, “Ben maaşlı çalışan bir insanım. Bir sürü borcum da var. Dolandırıcılık yapsam o kadar olmazdı. Kesinlikle böyle bir şeyi kabul etmiyorum” dedi.
“HASTAYI DEĞİL DÜŞÜNMEYİ BIRAKTIM”
Mahkeme Başkanı, İlker Gönen ile Çağla Durmuş arasında geçen “Ölüyor mu, ne yaparsa yapsın, ben bırakıyorum” diyorsunuz” konuşmasını sordu. Çağla Durmuş da “Orada “Düşünmeyi bıraktım” demek istedim. Hastayı değil, düşünmeyi bıraktım. O an malzemesizlikten dolayı çok gergindim. Bir dönem gerçekten hastanede ciddi sıkıntılar yaşıyorduk” şeklinde konuştu.
‘KARAKOÇ BEBEK KÖTÜLEŞTİĞİNDE SORUMLU DOKTOR ALANDA DEĞİLDİ, SONRA GELDİ’
İddianameye göre Yalova’dan Özel Bağcılar Medilife Hastanesi’ne sevk edilen Havvanur Karakoç, yoğun bakımda solunum yoluna gıda kaçması sonucu öldü.
Hakkında Karakoç bebeğin ölüme ilişkin suçlama bulunan hemşire Çağla Durmuş, şu şekilde konuştu:
“Karakoç bebek kötüleştiğinde hemşire beni çağırdı ve beslenme sonrası kötüleştiğini söyledi. Hastanın müdahalesine başladık, entübe ettik. Bu esnadada da İlker Gönen ve Dursun Bey’e haber verdik. Dursun Bey damar yolu da açıyor ama hasta dönmedi. İlk ifademde Dursun beyin hastanede olmadığını söyledim ama yanlış hatırlamışım. Müdahale esnasında hastaneydi ancak alan içerisinde değildi. Çağırdık geldi. Aileye bilgi verildi. Aile zaten il dışındaydı. Epikriz raporunu Mehmet Halis Baş yazdı. Hastanın klinik durumu zaten kötüydü, bir anda öldüğü için üzüldüğümü belirtiyorum telefon konuşmasında.”
‘FIRAT SARI "KAZANÇ ELDE ETMEK İÇİN ENTÜBE GÖSTERİN" DİYORDU’
Mahkeme başkanının ardı ardına birçok soru sorduğu Çağla Durmuş, zaman zaman duraksayarak cevap verdi. Yine mahkeme başkanı Durmuş’a tapelerde geçen “Entübe gösterin diyorlar nedir bu?” sorusuna yönelikti. Mahkeme başkanı ile Durmuş arasında geçen diyalog şu şekilde:
Çağla Durmuş: Fırat bey bazı dosyalarda bizden değişiklik yapmamızı istiyordu. Biz de hemşirelere söylüyorduk.
Mahkeme Başkanı: Ne istiyordu?
Çağla Durmuş: Üçüncü Basamakta göster, entübe göster gibi
Mahkeme Başkanı: Fırat Sarı’nın bu yapmaktaki amacı nedir?
Çağla Durmuş: Kazanç.
Mahkeme Başkanı: Basamaklar arasındaki fark nasıl oluyor?
Çağla Durmuş: Her hastanın SGK ödemesi farklı diye biliyorum.
‘KARAKOÇ BEBEK HEM MİDEDEN HEM DAMARDAN BESLENDİ’
Sanık Çağla Durmuş’a sanık avukatları peş peşe sorular yöneltiyor. Karakoç bebeğin beslenmediğine ilişkin iddiaların sorulduğu Durmuş,
“Bu hasta beslendi. Hem damardan hem mideden beslenmesi yapıldı. Bilirkişi raporu neye göre yazıldı bilmiyorum ama beslenmesinin yapıldığını hatırlıyorum. Ben beslenme yapmıyorum, hasta bakmıyorum. Hemşirelerin beslediğini biliyorum. O bebek doğurduğunda karnı devasa büyüklükteydi”
'BEN EVRAK DOLDURURKEN KÖTÜLEŞMİŞ, DENK GELMEDİM'
Çapraz sorguda kendisine bebeğin beslenmesi sonrası kontrol edilip edilmediği, yine bebeğin kötüleşmesinden müdahale edilmesine kadar ne kadar bir zaman dilimin geçtiği sorulan Çağla Durmuş, “Hemşire bakımını yaptığını, diğer hastaya geçtiğini söylüyor. Bana söylemini söylüyorum. Bebeğin aspire olduğu süreden müdahaleye kadar ne kadar süre geçti bilmiyorum” dedi.
HASTANE YÖNETİMİNİN HABERİ VAR MIYDI?: ‘VARDIR HERHALDE’
Yine çapraz sorguda Çağla Durmuş’a yapılan usulsüzlüklerden, eksikliklerden hastane yönetiminin haberi olup olmadığı soruldu. Durmuş ise “Çalıştığım hastane çok el değiştirdi. Hastane yönetiminden kimlerin bildiğini anlaşmayı ben yapmadığım için bilmiyorum. Haberleri vardır herhalde ancak malzeme eksikliğinden haberdardılar” şeklinde konuştu.
‘BEBEĞİN AKCİĞERİ KANIYORDU ANCAK DOKTOR YOKTU’
Mahkemenin verdiği yarım saatlik aranın ardından savunmasını yapmak üzere sanık kürsüsüne Kaya bebeğin ölümünden sorumlu tutulanlar arasında bulunan hemşire Cansu Atak çıktı.
Kaya bebeğin ölümüne ilişkin ihmali bulunmasına dair hiçbir suçlamayı kabul etmediğini söyleyen Atak, konuya ilişkin şöyle konuştu:
“Bebeğin akciğerleri kanıyordu, başhekime yazdım. “500 gram kanıyor hocam” diye bir mesaj atmıştım. Sabah Ali Bey, başhekim olarak yoğun bakıma geldi ve yapılacakları sordu. Bunun ardından yapılması gerekenlerin yapıldığını söyledim ama zaten bizi o süreçte yönlendiren bir doktor yoktu. Zaten yenidoğan yoğun bakımında gece nöbetçi kalan bir doktor yoktu Güney Hastanesi’nde. Daha sonra klinikten Oktay Bey’i getirdi. Ancak Oktay Bey yenidoğanla ilişkili bir doktor değildi, yoğun bakıma bakması gerekmiyordu. Bu onun görevi değildi zaten. Kendisi çocuk alanında uzman bir doktordu. Daha sonra Rıza bey geldi, hastayı inceledi. Yapılacak her şey yapılmış dedi, ekstra bir tedavi de talep etmedi. Rıza bey çocuk doktoru da değilmiş zaten. O süreçte Şeymuz beyin kaşesi vardı ama Şehmuz bey hiçbir şekilde bebeğe bakmadı, müdahalesi yoktur. Zaten kendisi hastaneden ayrılmıştı” dedi.
‘ŞEYHMUS ÇELİK AYRILMIŞ ANCAK KAŞESİ VARDI’
Güney Hastanesi’nde işe başladığında Fırat Sarı’nın orada olduğunu ifade eden Atak, “Şeyhmus Çelik vardı, Hüseyin Günerhan’ın hastaneden ayrıldığını öğrendim. İlaç konusuyla ilgili gönderdiklerini öğrendim. Çelik’in de yoğun bakıma gelmesini istemediler. Mehmet Gürül’ü getirdiler. Bir hafta on gün Gürül ile çalıştım. Sonra Gürül de ancak o dönem Şehmuz Çelik’in kaşesi vardı. Usulsüzlük var mıydı bilmiyorum ama bize Mehmet Gürül’ün kaydının uzun sürdüğü söylendi. Sonra o da ayrıldı.”
‘BEN ORADA OLSAM DA BEBEK EX OLACAKTI’
Kaya bebeğin ölümünden kendisinin sorumlu tutulduğunu, bebeği hemşire yardımcısı Batuhan’a bıraktığı için suçlandığını kaydeden Damla Atak, şunları ifade etti:
“Batuhan gece sorumlusuydu. O gece Batuhan’ı bıraktığım için Kaya Bebek’in ölümünden sorumlu tutuluyorum. Evet, Batuhan hemşire yardımcısı ama bana gece sorumlusu olarak tanıttılar. Ona bakarsanız ben de acil tıp teknisyeni çıkışlıyım, benim de orada olmamam gerekirdi. Savcılık ifadesinde bana 'Bebeğin kötü olduğunu bilerek Batuhan’a neden bıraktın?' diye sordular. Evet, Batuhan’ı bıraktım ve eve gittim ama bebeğin acil bir durumu yoktu. Ancak bebeğin kötüleşmesi durumda aranmadım. Aransam gider miydim? Giderdim. Zaten ben orada olsaydım, sorun değişmeyecekti. Yine bebek eks olacaktı, yine ihmalden sorumlu tutulacaktım. Beni arasa gider miydim? Vicdanen giderdim. Haberim olmadığı halde bebek Kaya’nın ölümünden sorumlu tutuluyorum, kabul etmiyorum.”
KAYA BEBEĞİ GÖRDÜĞÜNE BEN ŞAHİDİM’
Rıza Keykubad’ın Kaya bebeği görmediğine ilişkin ifade verdiğini ancak doğru olmadığını da sözlerine ekleyen Atak, “Kaya bebeği gördüğüne ben şahidim, vizitesini birlikte yaptık. Kendisi yapılacak her şey yapılmış dedi ve ekstra bir tedavi talep etmedi” dedi.
‘KÖTÜLEŞİRSE ‘TÜPÜNÜ ÇEKERSİN’ DİYOR’
Hakim: Rıza bey hastaneyle ilişkisi olmadığını söyledi.
Sanık Damla Atak: Rıza beyin haberi yoksa ‘Kötüleşirse tüpünü çekersin’ nasıl diyor Rıza bey. Ayrıca, Rıza Bey çocuk doktoru sanıyorduk ama değilmiş. Bebeği bilmeyen hekim nasıl böyle konuşuyor.
YOĞUN BAKIM KAMERALARININ NEDEN ÇIKARILDIĞINI SORAMAZDIM’
Mahkeme başkanının yenidoğan yoğun bakımındaki kamera kayıtlarına ilişkin sorunu cevaplandıran Atak,
“Saat 08.00’de gittim, bebek alanda değildi, öldüğünü söylediler. Daha sonra denetimciler geldi ve dosyaları istediler. yolun bakımda kameralar olduğunu biliyorum. Bu kameraların çıkarıldığını da biliyorum ama başhekime hesap soramazdım. Ama bebek Kaya’dan önce mi yoksa sonra mıydı, hatırlamıyorum” ifadelerine yer verdi.
‘KAYA BEBEĞİN SEVK EDİLMESİYLE İLGİLİ BİR ŞEY SÖYLEMEDİ’
Damla Atak’a bebeğin başka bir hastaneye neden sevkinin sağlanmadığı soruldu. Atak bu soruyu şu şekilde yanıtladı:
“Bu sevki sağlaması gereken kişi Ümit bey. Zaten o dönem Şehmus beyin kaşesi kullanılıyordu ancak o hastayı hiçbir şekilde görmedi. Ali beye mesaj attım. Başhekim Ali bey başka bir doktor getirdi. Yani hastanın sevkiyle ilgili karar vermesi gereken de başhekim. Hastanın sevk edilmesiyle ilgili bir şey söylemedi.”
‘KAYA BEBEĞİN YOĞUN BAKIM YATIŞI 6 GÜN GÖSTERİLMİŞ’
Kaya bebeğin ölümünün ardından Güney Hastanesi’ne yapılan denetime ilişkin sorulan soruya da Atak şu şekilde cevap verdi:
“Benim tecrübelerime göre denetimler böyle olmuyordu. O gün normalden daha kapsamlı bir denetim geldi. Bütün evrak ve dosyalar toplandı. Kaya bebeğin dosyası da alındı. Denetim sonrası Ali Bey, gece doktor Hilda Hanım geldi diyelim dedi. Çünkü onun kaşesi kullanılıyordu.”
Kaya bebeğin üç gün yatmasına rağmen altı gün yatmış gibi gösterildiği sorulan Atak, “ Hiç duymadım. İlk kez sizden öğreniyorum” dedi.
‘SANIK DOKTOR KAĞITTAN OKUYARAK SAVUNMA YAPIYOR’
Damla Atak’ın savunmasında Kaya bebek için “Kötüleşirse tüpünü çekersin” dediğini iddia ettiği Rıza Keykubad, ifade vermek üzere sanık kürsüsüne çıktı. Dosyadaki olaylarla alakası olmadığını söyleyen Keykubad, savunmasını kağıttan okuyarak yaptı.
Kağıttan okunan savunmasının sağlıklı olmayacağı gerekçesiyle itiraz etti, şifahen savunma yapması talep edildi. Mahkeme başkanı itirazı reddetti, Keykubad kağıttan okuyarak ifade verdi.
‘BİZE OYUN OYNADILAR’
Kaya bebeği hiç görmediğini, müdahalede bulunmadığını, tedavi uygulamadığını ifade eden Keykubad:
“Ben pratisyen hekim olarak çalışmaktayım. Hiç görmediğim bebeğin ölümünden sorumlu tutuluyorum. Sizden tek ricam beni dinlemenizdir. Benim Kaya bebeğin vefatıyla ilgili hiçbir dahlimin olmadığı anlaşılabilecekken haksız yere tutukluyum. Ben hiçbir zaman Güney hastanesinde çalışmadım, Son 2 yıldır Esenyurttaki muayenehanemde çalışıyorum. Ali Dirik benimle iletişime geçerek belirli günlerde hastanede çalışıp çalışmayacağımı sordu. Ne ben ne de eşim Kaya bebeği görmedik. Bize oyun oynadılar. Yabancı olduğumuz için mi oyun oynadılar bunu bilmiyorum. Ben niye bir bebeğe çirkin çirkin laflar söyleyeyim” ifadelerine yer verdi.
‘KAYA BEBEĞİN ÖLECEĞİNİ ANLAYINCA DOKTOR ARAYIŞINA GİRMİŞLER’
Güney Hastanesi’nde Kaya bebeğin öleceğinin anlaşılması üzerine doktor arayışına girişlerini kaydeden Keykubad, şunları söyledi:
“Ne ben ne de eşim Kaya bebeği görmedik. Kaya bebeğin öldüğü tarihlerde eşim işe başlamamıştı. Ancak hastane SGK girişini Kaya bebek öldüğü gün yapmışlar. 10 yaşında oğlum var, 7 aydır tutukluyum. Tahliyemi isterim” dedi.
‘MÜVEKKİLİM BEBEĞİNİ MORGDAN BİSKÜVİ KUTUSUNDA ALAN BİR BABA’
Rıza Keykubad’ın savunmasının ardından Kaya bebeğin avukatı söz aldı. Sanık Kaykubad’ın 10 yaşındaki oğlu üzerinden yaptığı savunmayı kabul etmediklerini kaydeden avukat, “Sanık, 10 yaşında çocuğu olduğunu belirterek algı yaratıyor, ajitasyon yapıyor. Benim müvekkilim de bir baba. O da bebeği morgdan bisküvi kutusuyla almış bir baba. Bir buçuk saat boyunca arabayla taşımak zorunda kalmıştır. Ancak travmayı yaşayan Kaya bebeğin annesi ve babasıdır. Evladını ortaya koyarak savunmasını ajite etmesini kabul etmiyorum” şeklinde tepki gösterdi.
‘BABAANNEDEN YENİDOĞAN’DA 38 BİN TL ALMIŞLAR’
Duruşmada sanıklardan Emine Avcı ifade verdi. Birinci Hastanesi’nde beş yıldır Hasta Hakları Biriminde müdür olarak çalıştığını belirten sanık Emine Avcı, hakkındaki suçlamaları reddetti.
Hastanenin yenidoğan yoğun bakımını Fırat Sarı’nın işlettiğini söyleyen Avcı, savunmasında şunları söyledi:
“Ex olan bir bebeğin babaannesinin yaptığı ödemenin faturasını istemesiyle başladı her şey. Babaanne yenidoğan yoğun bakımda 38 bin alındığını söyledi. Doğukan’ın hasta üzerinden usulsüz bir şekilde gelir elde ettiğini tespit ettim. Mevcut durumu ben ortaya çıkardım. Yetkili yerlere ileteceğimi söylediğimde tehdit etmeye çalıştı. Hakan Doğukan Taşçı ile ilgili illegal olaylardan dolayı ciddi bir güven kaybım vardı. Zaten hastanenin yenidoğan yoğun bakım bölümü Fırat Sarı tarafından işletiyordu. Opera bebeğin Birinci Hastanesi’ne getirildiğinden ne benim ne de hastane yönetiminin haberi yoktu. Çocuk yoğun bakımı olmamasına rağmen bebeğin sevki bizim hastanemize yapılmış. Bunu sordum Doğukan’a ‘Neden buraya getirildi?’ dedim, Fırat Sarı’nın böyle istediğini söyledi.”
‘FIRAT SARI DENİZ KORKMAZ’IN CİMER ŞİKAYETİNİ SORDU’
Sanıklardan Emine Avcı’nın savunmasının ardından Reyap Hastanesi’de hemşire olarak çalışan hemşire Mehtap Sayar ifade verdi. Suçlamaları reddeden Sayar, hastanede hemşire olarak çalıştığını kaydetti. Mahkeme başkanı ile Mehtap Sayar arasında geçen diyalog şu şekilde:
Mahkeme başkanı: Fırat Sarı ile bir görüşmen var. İlçe sağlığa şikayet yapıldığını söylemiş. Ne diyorsun?
Mehtap Sayar: Fırat Sarı beni arayarak CİMER şikayetinden bahsetti. Dün öğrendiğim kadarıyla hemşire Deniz Korkmaz’ın şikayeti olabilir. O dönem Fırat Sarı bu şikayeti hangi hemşirenin yaptığını sordu.
Mahkeme başkanı: Fırat Sarı’yı nereden tanıyorsun?
Mehtap Sayar: 2018’de Fırat Sarı göreve başladı. Ancak Fırat Sarı’ya bağlı olarak değil, hastaneye bağlı çalışıyordum.
‘HASAN BASRİ İLE BİR DÖNEM FLÖRTLEŞTİK’
Mahkeme Başkanı: Hasan Basri ile çok sık görüşmen var. Normalden daha sık.
Sanık Mehtap Sayar: Hasan Basri ile 2019-2020 yılları arasında aramızda bir flörtleşme olmuştu. Ancak ilişkimizin adı yoktu. Kendisinin bu yönde bir talebi vardı ancak öyle bir ilişkimiz olmadı. Aramızdaki ilişki bitti ama iş ilişkimiz sürdü.
Mahkeme Başkanı: Para transferleri var.
Sanık Mehtap Sayar: Fırat Sarı kıdemli hemşirelere motivasyon ödemesi yapıyordu. Ben de alıyordum. Bazen de borç veriyordum. Vermiş olduğum borcu da kendisinden tam olarak alamadım, parça parça gönderiyordu.
‘İLAÇLARIN TEK MERKEZDE TOPLANDIĞINDAN HABERİM VARDI ANCAK SATILDIĞINDAN YOKTU’
Mahkeme başkanı: Hasan Basri ile denetime ilişkin bir telefon görüşmeniz var.
Mehtap Sayar: “Denetim gününe ait bir konuşmaydı. 25 Eylül’de denetime geldiklerinde dolaptaki ilaçların orada olmaması gerektiğini öğrenmiştim. (Satılan ilaçlardan bahsediyor) Fırat Sarı da yurtdışındaydı.
Mahkeme başkanı: İlaçların satılmasında dahlin var mı?
Mehtap Sayar: Hasan Basri ile Doğukan arasında satış gerçekleşmiş. Hastanelerden alım yapıp ilaçları tek merkezde toplayacaklarından haberim vardı ancak satıştan haberim yoktu.
‘ÜÇ GÜN YAŞAYAN BEBEĞE 6 GÜNLÜK TEDAVİ PLANI YAPILMIŞ’
Mahkeme başkanı: 3 gün yatışı olan bir bebek altı gün yatmış gösterilmiş. (Kaya bebek) Ne diyorsun?
Mehtap Sayar: Epikriz raporlarını Hasan Basri Gök yazıyordu. Gök’e de bebeğin bilgilerini sekreter veriyordu ancak yanlışlık yapmış. Üç gün yaşayan çocuğun altı günlük tedavisi planlanmış. Sonra da fark edildi, düzeltildi.
‘MEHTAP ÇOCUĞU ÖLDÜR’ TAPESİ SORULDU: ‘KONUŞMAK İSTEMİYORUM’
Mahkeme başkanı Mehtap Sayar’a iddianameye yansıyan Hasan Basri Gök ile yaptığı “Mehtap çocuğu öldür, 50 satürasyonlu çocuk mu olur?’ diyor. Sen de ‘Öldüreceğim de öldürsem de bir dert biliyorsun yani” konuşmasını sordu.
Sanık Mehtap Sayar ise şu şekilde yanıtladı: “Evet. Sıkıntılı bir konu. Konu hakkında konuşmak istemiyorum. Medyada çok üzerime gelindi.”
‘İŞLETMEYE BAĞLI DEĞİLSENİZ NEDEN MOTİVASYON ÖDEMESİ ALDINIZ?’
Hasan Basri Gök avukatı: İşletmeye değil, hastanede bağlı olduğunuzu söylediniz. İşletmeye bağlı değilseniz neden Fırat Sarı’dan motivasyon ödemesi aldınız?
Sanık Mehtap Sayar: “İşletmeye bağlı değilim ama yenidoğan sorumlusu da Fırat Beydir. Ben de yenidoğan yoğun bakımında çalışıyordum. Bizim bir talebimiz olmadı. Kendisi maaşlar düşük olduğu için tüm hemşirelere yaptığı bir ödemeydi.”
‘HASTALARIN EPİKRİZ RAPORLARINI YAZMADIM’
Sanıklardan yenidoğan yoğun bakım hemşiresi Mehmet Halis Başli, ifade vermek üzere sanık kürsüsüne geldi.
Suçlamaları reddeden, yanlış hiçbir uygulamada bulunmadığını belirten Başli, hastaların epikriz raporlarını yazmadığını kaydetti.
Mahkeme başkanının tapelerde geçen “Daha çok şehir dışından gelenler eks oluyor" diyorsun” şeklindeki sorusuna Başli, “Duyduklarımı anlattım” dedi.
‘PİMPİRİKLİ BİR İNSANDIR, İŞLERİNİ KENDİ YAPAR’
Sanık avukatları tarafından da sanığa sorular yöneltti.
Mehmet Gürül avukatı: Mehmet Gürül’ün başka bir hemşireye epikriz yazdırırken şahit oldunuz mu?
Mehmet Halis Başli: “Mehmet Gürül pimpirikli bir insandır, bütün işlerini kendisi yapmaya özen gösterir.”
‘DOSYADA SUÇ UNSURU YOK’
Mehmet Halis Başli’nin sorgusunun ardından sanık avukatı savunma yaptı. Müvekkili hakkında isnat edilen örgüt üyeliği suçlamasını reddeden avukat,
“Örgüt üyeliği suçlaması gerçek dışıdır. Ortada bir örgüt yoktur. Dosyada suç unsuru yok” şeklinde konuştu.
DURUŞMA SONA ERDİ
Sanık avukatının savunmasının ardından duruşma sona erdi. Duruşma yarın sabah 09:30’da sanık ifadeleriyle devam edecek.
‘ÜÇ GÜNDE 13 SANIĞIN İFADESİ ALINDI, 34 SANIK KALDI’
Yenidoğan Çetesi davasına ilişkin görülen ilk duruşmanın üçüncü günü itibariyle 13 sanığın ifadesi tamamlandı. Dava kapsamında 34 sanığın daha ifadesi alınacak.
Şu ana kadar savunmasını veren 47 sanıktan 13’ü şu şekilde:
-Hakan Doğukan Taşçı (Hemşire)
-Hasan Basri Gök (Hemşire)
-Deniz Korkmaz (Hemşire)
-Hüseyin Günerhan (Hemşire)
-Hüseyin Gündüz (Ambulans şoförü)
-Fehmi Alperen (112 acil çalışanı)
-Cansu Akyıldırım (Hemşire)
-Çağla Durmuş (Hemşire)
-Damla Atak (Hemşire)
-Rıza Keykubad (Doktor)
-Emine Avcı (Hasta Hakları Birim Müdürü)
-Mehtap Sayar (Hemşire)
-Mehmet Halis Başli (Hemşire)
'Yenidoğan Çetesi’ davasında ikinci gün sona erdi
Hastanesi ‘yenidoğan çetesi’ merkezlerindendi: AKP’li Kolan'dan kaçak tadilat
CHP heyetinden 'Yenidoğan çetesi' açıklaması: Sağlık Bakanı görevden alınıp yargılanmalı