‘Yenidoğan Çetesi’ davasında 9’uncu gün: 'Bebeklerin mal gibi alınıp satılmasından rahatsız olmadın mı?'

‘Yenidoğan Çetesi’ davasında 9’uncu gün: 'Bebeklerin mal gibi alınıp satılmasından rahatsız olmadın mı?'
‘Yenidoğan Çetesi’ davasının ilk duruşmasının 9'uncu oturumunda tutuksuz sanıklar ifade veriyor. Savcı, sanık Mustafa Kazan’a, "Yenidoğan yoğun bakımlarındaki bebeklerin bir mal gibi para karşılığı alınıp satılması seni rahatsız etmiyor muydu” diye sordu.

Müzeyyen YÜCE


İSTANBUL - İstanbul'da, bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç sağladıkları iddia edilen 47 sanığın yargılandığı davanın ilk duruşması, tutuksuz sanıkların savunmalarıyla bugün de devam etti.

Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesince adliyenin konferans salonunda yapılan duruşmanın 9’uncu oturumunda, tutuksuz sanık Renginar Molla savunma yaptı.

‘PARAYA SIKIŞMIŞTIM, İSTEDİM VERDİ’

Hakkında yöneltilen ‘örgüt üyeliği’ ve ‘nitelikli dolandırıcılık’ suçlamalarını reddeden Molla, hemşire olarak son çalıştığı yerin Silivri Kolan Hastanesi olduğunu söyledi. Yenidoğan yoğun bakımında sorumlu doktorunun Fırat Sarı olduğunu ve hemşirelik görevi dışında herhangi bir işe karışmadığını belirten Molla, mahkeme başkanının telefon tapelerine ilişkin sorularını yanıtladı.

Fırat Sarı tarafından hesabına aktarılan 3 bin TL tutarın sebebini soran mahkeme başkanına cevap veren Molla, “Paraya sıkışmıştım, yurtdışına çıkacaktım. Kendisinden istedim, verdi. Sonra geri ödemek istedim ama kabul etmedi” dedi.

'HASTA BASAMAKLARINDA DOSYA ÜZERİNDE DEĞİŞİKLİK YAPTIM’

Kendisinin sadece hastalar ile ilgilendiğini, hasta dosyalarının ve evraklarının Fırat Sarı ve Hasan Basri Gök’ün sorumluluğunda olduğunu ifade eden Molla, “Bana ‘sen hastaların ile ilgilen, evraklar bizde’ diyorlardı. Denetime geldiklerinde Epikrizleri görmek istediler ve epikrizler yazılmamıştı. Ben de Hasan Basri’yi arayıp söyledim. Hastaların basamaklarını Fırat Sarı belirliyordu. Hasta basamaklarında dosya üzerinde değişiklik yaptım. Bebek oksijen alıyorsa dosyaya almıyor yazdım mesele. Fırat Sarı istedi. Neden bunları istediklerini sorgulamadım” şeklinde konuştu.

PARA KARŞILIĞI HASTA İSTEDİK: ‘50 BİN FİX, HASTA BAŞINA BİN TL’

Renginar Molla’nın savunmasının ardından Mustafa Kazan, sanık kürsüne getirildi. Şafak Hastanesi’nde işletme müdür yardımcısı olarak çalıştığını, imza yetkisinin bulunmadığını, tıbbi konularda ise bir sorumluluğu olmadığını anlatan Kazan, hastaneden kendi isteğiyle ayrıldığını söyledi.

Çalıştığı süreçte hastane yönetiminin, ‘para karşılığı bebek hasta temin edilmesine’ ilişkin teklifini Gıyasettin Mert Özdemir’e ilettiğini belirten Kazan, telefon tapelerine de yansıyan görüşmeyi şu şekilde anlattı:

“Hastane yönetiminden Cem Öztürk’ün talebiyle kendisiyle bir konuşmam oldu. Hasta getirmesi karşılığında 10 bin TL teklif edildiğini ilettim. Bir görüşmemde de 50 bin fix, hasta başına da bin TL olarak yönetimin teklifini kendisine iletiyorum. Zaten Mert de kabul etmedi. Bir paylaşım olmuştur ancak kabul görmediği için eyleme geçmemiştir.”

‘112 SİSTEMİNİ BOZARAK HASTA GETİRİLECEĞİNİ BİLMİYORDUM’

Söz konusu görüşmelerden sonra hastane yönetiminin, Gıyasettin Mert Özdemir ile tekrar iletişime geçip anlaşma sağlamış olduğunu belirten Kazan, mahkeme heyetinin ve savcının sorularını yanıtladı. Üye hakimin, “Para karşılığı hasta temin edilmesinin yasal olmadığının farkında mıydın?” sorusunu yanıtlayan Kazan, “Ben Mert’in çevresinin çok olduğunu, 112 sistemini bozacak şekilde bebekleri getireceğini bilmiyordum” dedi.

SAVCI: ‘BEBEKLERİN MAL GİBİ ALINIP SATILMASINDAN RAHATSIZ OLMADIN MI?’

Duruşma savcısı da Mustafa Kazan’a, “Yenidoğan yoğun bakımlarındaki bebeklerin bir mal gibi para karşılığı alınıp satılması seni rahatsız etmiyor muydu” diye sordu. Kazan ise bu soruyu, “Uygun değil, doğru söylüyorsunuz. Çalışmam gerekiyordu, 3 tane çocuğum var. Zaten iş arayışım vardı. İş bulduğum an bıraktım” şeklinde yanıtladı.

‘HASTANE DOKTORLARINA GÜVENDİM’

Bunun üzerine savcının “Bu bebekler olaki ölürse sorumluluğun olur diye tereddütün olmadı mı? Bir şikayetin oldu mu?” sorusunu cevaplandıran Kazan, “Hastanemizin yenidoğan yoğun bakım doktoru çok titizdir (Semiha Yavuz) hastalar ile çok ilgilenir. Bu yüzden Hastane doktorlarına güvendim” ifadelerine yer verdi. Savcının ‘bebelerinin mal gibi alınıp satılmasına’ ilişkin sorusuna sanık avukatları şüphelilerin hedef haline getirildikleri ve masumiyet karinesinin ihlal edildiği gerekçesiyle tepki gösterdi.

‘BEN POPÜLER BİR DOKTORUM, HASTA İHTİYACIM YOK’

Bağcılar’daki Şafak Hastanesi Başhekimi Semiha Yavuz, sanık kürsünde ifade verdi. Üzerine atılı hiçbir suçlamayı kabul etmeyen Yavuz, hastane içerisinde aktif ve süreçleri denetleyen bir süreç işlettiğini anlattı. Sağlık Bakanlığı denetimlerinden her zaman yüksek sonuçlar aldığına dikkat çeken Yavuz, “Hastanemizdeki yenidoğan yoğun bakımı İstanbul’un en güzel ünitesiydi” dedi.

Şafak Hastanesi’nde başhekim olarak görev yaptığı süreçte para karşılığı hasta temin edildiğine ilişkin hiçbir bilgisi olmadığını ifade eden Yavuz, “Benim her dönem yenidoğan yoğun bakımında görevli doktorlarım vardı. Kaldı ki ben de çocuk doktoruyum. Hastanede de aktif şekilde doktorluğumu da yaptım. Ben çok popüler bir doktordum. Zaten bir sürü hastam vardı. Böyle bir duruma ihtiyaç duymadım hiç. Olaylardan benim ne bilgim ne de onayım vardır. Tüm bu konuşmaları nisan ayında soruşturma başlatıldığında öğrendim” diye konuştu.

Ayrıntılar geliyor...

Öne Çıkanlar