Alaattin Aktaş: Milyonlarca insan aynı dönemde 'çalışmak istemiyorum' demez

Alaattin Aktaş: Milyonlarca insan aynı dönemde 'çalışmak istemiyorum' demez
Dünya gazetesi yazarı Aktaş, 'Herkese piyangodan para çıkmaz, herkese aynı zaman diliminde ailesinden miras kalmaz. Milyonlarca insan aynı dönemde işgücü piyasasından çıkmaz' dedi.

ARTI GERÇEK -  Dünya gazetesi yazarı Alaattin Aktaş, bugünkü yazısında, "İşgücü istatistiklerindeki keskin dalgalanmalar sürüyor. Bu dalgalanmaların ana nedeni işgücüne dahil olmayan nüfustaki anlaşılamayan, izah edilemeyen artış ve azalışlar. TÜİK'in işgücü istatistiklerinde adeta "veri tasarruf" edercesine davranması ve veri setinin kapsamının sürekli daraltılması bu verilere olan güveni her geçen gün azaltıyor" dedi.

Aktaş'ın yazısında yer alan değerlendirmeler şöyle:

"Bakmayın işsizliğin son ayda, yani temmuzda hızlı bir artış göstererek yüzde 12’ye yükselmesine. Bu artış büyük ölçüde işten çıkarma yasağının sona ermiş olmasından kaynaklandı. Şimdi bu veriden hareketle işsizliğin gerçek durumu yansıtır hale geldiğini söyleme şansımız var mı! Bir ay geçer, tersi olur; işsizlikte bu sefer de dikkat çekici bir gerileme ortaya çıkar. Ne yani o zaman da "Aman ne güzel, işsizlik gerilemeye başladı" mı diyeceğiz!

Sorun başka, sorun temelde. Sorun bu işgücü istatistiklerine güven duyulmamasında. Aslında bunun da ötesindeki daha önemli sorun kamunun ürettiği verilere güvenin yok olmasında.

Eksik olmasınlar TÜİK ve Merkez Bankası da bu güveni daha da yok edebilmek için adeta ellerinden geleni yapıyor. Örneğin TÜİK için çok basit bir hatırlatma; 2020 yılının ölüm istatistikleri hala açıklanmış değil. Korona ölümlerine hala bir türlü kılıf bulunamadı mı yani?

Dönelim işgücü istatistiklerine...

Ya piyasada gözlenen yanlış, yani ortada öyle abartılacak bir işsizlik sorunu yok ya da milyonlarca vatandaş öylesine organize olmuş ki, TÜİK’i yanıltmak için elinden geleni yapıyor. Nasıl mı; vatandaş iş sıkıntısı çekmiyor ama hani o dürümcünün dediği gibi neredeyse 10 bin lira maaşlı iş çok da tembelliğinden çalışmak istemiyor ve piyasada iş yokmuş, işsizlik çokmuş algısı oluşmasına yol açıyor. Ama TÜİK kanar mı buna, ölçümün doğrusunu yapıyor ve "İşsizim" diye feryat edenlerin suratına tokat gibi indiriyor bu istatistikleri.

Hani mesela dedik!

Ama şunu da merak etmemek mümkün değil. Milyonlarca vatandaş nasıl böyle organize olabiliyor, iş olduğu halde hep bir ağızdan nasıl "İş yok" diye feryat ediyor?

İŞGÜCÜNE DAHİL OLANLAR OLMAYANLAR

Daha önce de kim bilir kaç kez değindik. İşgücü istatistiklerinin yumuşak karnı işgücüne dahil olmayanların sayısındaki hızlı dalgalanma...

Herkese piyangodan para çıkmaz, herkese aynı zaman diliminde dedesinden, babasından, ailesinden miras kalmaz; dolayısıyla binlerce, milyonlarca insan aynı dönemde "Ben çalışmak istemiyorum" diyerek işgücü piyasasından çıkmaz.

Son veri olduğu için temmuz aylarını kıyaslayarak bir tablo oluşturduk. Tuhaflık ağırlıklı olarak 2019 yılında başlıyor. O yılın temmuzunda 2018’e göre 15 yaş üstü nüfus 828 bin kişi artıyor. Normalde çalışmak isteyenlerin de iyi kötü bu dolayda artması beklenir değil mi. Oysa tam tersi oluyor ve 690 bin kişi işgücü piyasasından çıkıyor.

2020, izahı hiç mümkün olmayan bir yıl. Nüfus 1.1 milyon kişi artarken işgücüne dahil olmayanların sayısı tam 2.9 milyon kişi artıyor. Yani bu kadar kişi çalışmak istemediğini beyan ediyor. Nüfus artacak, çalışmak isteyenler azalacak!

İşte o yüzden diyoruz ya herkes bir anda zengin mi oluyor, diye...

Çalışma çağındaki nüfus artıyor ama işgücüne dahil olmayanlar da artıyor, böylece iş için piyasaya çıkan azalıyor. Ne güzel! Çok önce bir yazımızda şöyle demiştik:

"Çalışmak isteyeni az olan ülkenin işsizi de, işsizlik oranı da az olur."

BU DENGESİZLİK BU YIL DA SÜRÜYOR

Geçen yılın mart ve nisan ayları... İki ayda 2.7 milyon kişi işgücü piyasasından çıkıyor. Bunda pandemi ve kapanmanın da etkisi vardır tabii ki ama bu sayının ne kadarı pandemiyle izah edilebilir ki?

Bu yıla geliyoruz, ilk üç ayda işgücüne dahil olmayanlarda düşüş var. İnsanlar çalışmak istiyor. Sonra ne oluyorsa oluyor, izleyen üç ay bu sefer de işgücüne dahil olmayanlar artmaya başlıyor, yani insanlar çalışmak istemiyor. Temmuza geliyoruz, çalışmak isteyenler yine artıyor, hem de yarım milyon kişiden fazla bir artış ortaya çıkıyor.

"Bu keskin dalgalanmaların sebebi nedir" diye soracak oluyorsunuz, yanıt değişmiyor:

"Bizim istatistiklerimiz ILO standartlarına uygun." İyi de bu standartlar bizim gerçeklerimize uymuyor ki...

TÜİK SÜREKLİ "VERİ TASARRUFU" YAPIYOR!

Ne kadar sağlıklı belirlendiği ve gerçek durumu ne ölçüde yansıttığı bir tarafa işgücü istatistiklerinde yöntem değişmeden önce işgücüne dahil olmayan nüfusun gerekçeleri her ay açıklanıyordu. Yöntem değişti ve bu veriler artık çeyrek bazlı açıklanmaya başlandı.

"Veri tasarrufu" derken kastettiğimiz örneklerden biri bu.

Hadi ILO standartlarına uyuyoruz ya; acaba ILO "Sakın bu detayı vermeyin" mi diyor?

Bu kadarla da sınırlı değil, başka tasarruf kalemleri de var. Şimdi genç nüfusa ilişkin işgücü istatistiklerini gerçek anlamda görebilmek mümkün olmaktan çıktı. Çünkü genç nüfusa ilişkin veriler yalnızca 15-24 yaş grubu için açıklanıyor. 24 yaşından büyükler öyle anlaşılıyor ki artık genç nüfus sayılmıyor.

Ayrıca yine ne eğitimde ne istihdamda olanlarla ilgili verileri daha önce aylık olarak izlemek mümkünken, şimdi bu verilere de üç ayda bir ulaşılabiliyor.

Dolayısıyla her "veri tasarrufu" girişimi, "Bu sefer gizlenmek istenen ne" sorusunu gündeme getiriyor."

Öne Çıkanlar