Alaattin Aktaş: TCMB'nin 'enflasyonun gelir dağılımını bozduğu' mesajı kime?

Alaattin Aktaş: TCMB'nin 'enflasyonun gelir dağılımını bozduğu' mesajı kime?
Dünya gazetesi yazarı Alaattin Aktaş, Merkez Bankası'nın yayınladığı '100 soruda Merkez Bankacılığı' kitapçığında verilen mesajları gündeme taşıdı,

ARTI GERÇEK - Dünya gazetesi yazarı Alaattin Aktaş, bugünkü yazısında, "Enflasyon gelir dağılımını bozar; işçi ve memurların yoksullaşmasına yol açar. Enflasyon faizlerin yükselmesine yol açacağı için tasarruf edebilme imkanı olan yüksek gelirli kesim reel faizden yararlanır. Enflasyon dövize yönelmeyi hızlandırır; yatırım hevesini kırar. Bunlar bilindik sonuçlar; ama önemli olan bu saptamaları kimin yaptığı..." diyerek Merkez Bankası'nı işaret etti.

Aktaş, yazısında şu değerlendirmelerde bulundu:

"Enflasyon için öyle uzun uzadıya tanımlar aramanın pek gereği yok. Vatandaş için tanım çok basit. Bugün 5’e aldığını yarın 6’ya almak zorunda kalmak. Gelir 5 binden 6 bine çıkıyorsa sorun yok, enflasyona yenilmiyorsun; ama yok gelirin daha az artıyorsa sırtın yavaş yavaş mindere yapışıyor demektir.

Peki enflasyonu kitaplar nasıl tanımlıyor, zararlarını nasıl sıralıyor, çare olarak neler öngörülüyor; gelin önemli bir kaynağa göz atalım...

TANIM AYNI

Enflasyon paranın satın alma gücünün düşmesi anlamına gelir. Enflasyon ortamında, belirli bir alışveriş sepetinde yer alan ürünleri alabilmek için daha fazla para ödemek gerekir veya aynı para ile alınabilecek ürünlerin miktarı azalır. Bu da paranın satın alım gücünün düşmesi demektir.

Enflasyonun diğer bir maliyeti ise varlık ve yükümlülüklerde dolarizasyona sebep olmasıdır. Paranın alım gücünün giderek azaldığı bir ortamda para birimine duyulan güven azalır. Böyle bir durumda ulusal para, değişim ve değer saklama işlevlerini yerine getiremez. Yüksek enflasyon ortamı; ulusal paranın alım gücünün düşmesine yol açtığından, satın alma gücünü daha iyi koruyan yabancı paranın tercih edilmesine yol açar. Özellikle uzun yıllar enflasyonla yaşamış ekonomilerde bu etki son derece belirgindir.

SABİT GELİRLİLER ENFLASYON ALTINDA EZİLİR

Enflasyon, gelir dağılımının giderek bozulmasına neden olur. Genelde, sabit gelirlilerin gelirindeki artış oranı enflasyon oranından daha azdır. İşçi, memur, emekli başta olmak üzere ücret ya da maaşları yılda ya da altı ayda bir defa belirlenen kesimler satın alma gücünü koruyamaz.

Enflasyonist bir ortamda tasarruf edebilme imkanı olan kesim ise yüksek reel faizlerden yararlanır. Toplumun gelir düzeyi düşük kesimi bu imkana sahip olmadığından gelir dağılımı bozulur.

BÜYÜME OLUMSUZ ETKİLENİR

Enflasyon büyümeyi de olumsuz etkiler. Fiyatlarda yaşanan sürekli ve değişken artış, tüketicilerin farklı mal ve hizmetleri birbiriyle kıyaslamasını ve dolayısıyla alacağı ürünü seçmesini zorlaştırmaktadır. Bu durum tüketicilerin tüketimlerini sınırlamasına sebep olabilmektedir. Ayrıca, firmalar gelecek dönemdeki maliyetlerini ve karlarını öngöremediklerinden yatırım yapma konusunda daha az istekli olmaktadır.

Yüksek enflasyon nedeniyle yaşanan bu belirsizlik ve kararsızlık, bireyleri ve firmaları tüketim veya yatırım yapmak yerine enflasyonun zararlı etkilerinden korunmak amacıyla ellerindeki para ile döviz, altın, gayrimenkul gibi araçları satın almaya yöneltmektedir. Bu durum da, üretimi ve verimliliği olumsuz etkilemekte, uzun dönemde daha düşük ekonomik büyümeye sebep olmaktadır.

FAİZLER DE YÜKSELİR

Enflasyonun yarattığı belirsizlik faizlerin yükselmesine neden olur. Enflasyon nedeniyle faizlerde artış yaşanması, kredi faizlerini de yükseltir. Yüksek kredi faizleri ile daralan kredi imkanı yatırımcıların yatırım yapma isteğini ve yatırım kararını olumsuz etkiler. Sonuç olarak, kredi arzının ve talebinin azalması sonucu kredi piyasası zarar görür, ekonomik büyüme olumsuz etkilenir.

ENFLASYONUN NEDENLERİ NELERDİR?

Bu konuda üç temel nedene vurgu yapılmaktadır:

Talep enflasyonu: Bir ekonomide üretilen mal ve hizmetlerin toplam talebi karşılayamadığı durumlarda talep enflasyonu ortaya çıkar. Diğer bir ifadeyle, mal ve hizmet talebindeki artışın toplam arz artışından fazla olması mal ve hizmet fiyatlarında artışa sebep olmaktadır. Ayrıca merkez bankalarının parasal genişlemeye gitmesi veya kamu harcamalarının artırılması gibi genişletici politikaların uygulanması, toplam talebin geçici olarak artması ve ekonomik büyüme ile sonuçlanabilmektedir. Ancak artan talebin ekonominin üretim kapasitesini aştığı durumlarda, kaynaklar üzerinde baskı oluşmakta, bu durum da talep enflasyonunu tetiklemektedir.

Maliyet enflasyonu: Üretim maliyetlerinde artış yaşanması sonucunda toplam arzın azalması ve bunu takiben fiyatlar genel seviyesinin yükselmesiyle ortaya çıkan durumdur. Üretim maliyetlerindeki artış, işgücü piyasası ve ücretler kaynaklı olabileceği gibi, petrol ve gıda gibi emtia fiyatlarının yükselmesi veya doğal afetler gibi nedenlerle de gerçekleşebilir. Döviz kurundaki artışlar da üretim sürecinde ithal girdi kullanan sektörlerin maliyetleri yoluyla enflasyona yol açabilmektedir. Bununla birlikte, devlet tarafından yapılan düzenlemeler ve vergilendirmeler de maliyet enflasyonuna neden olabilmektedir.

Enflasyon beklentileri: Enflasyonun oluşmasında kilit rol oynayan unsurlardan biridir. Tüketicilerin ve üreticilerin ileride fiyatların yükselmeye devam edeceğini beklemeleri durumunda, bu beklentiler geleceğe yönelik ücret talepleri aracılığıyla mal ve hizmet fiyatlarına artış olarak yansımaktadır. Maaş zammı, kira artırımı ve ticari alım-satım sözleşmelerine konu olan ileriye dönük fiyat belirleme gibi talepler bu duruma örnek gösterilebilir. Bu beklenti ve talepler gelecekteki enflasyonu belirleyebilmektedir. Bu durum, enflasyon beklentilerinin kendini doğrulaması olarak adlandırılmaktadır. Başka bir ifadeyle, ekonomik birimler, ileriye yönelik daha yüksek enflasyon bekler ve kararlarını bu doğrultuda alırlarsa bu durum enflasyonun yükselmesine yol açmaktadır. Ayrıca enflasyonun uzun süre yüksek seyretmesi enflasyon beklentilerinin de yakın geçmişte yaşanan gerçekleşmelere göre oluşmasına yol açabilir. Bu durum devam ettiği sürece, enflasyon artış oranı geçmişe paralel bir seyir izlemeye devam edecek ve enflasyon ataletine neden olacaktır. Bu sebeple enflasyon beklentilerinin yönetilmesi enflasyonla mücadele açısından büyük önem taşımaktadır.

ENFLASYONLA NASIL MÜCADELE EDİLİR?

Merkez bankaları fiyat istikrarı temel amacına yönelik olarak para politikası araçlarını kullanmaktadır. Öte yandan, fiyat istikrarının kalıcı şekilde sağlanması için sadece para politikası araçları yeterli olmayabilir. Enflasyonla mücadelede merkez bankasının enflasyona odaklı kararlı bir duruş sergilemesinin yanı sıra, uygulanan maliye politikaları, ücret politikaları, yapısal politikalar veya beklentilerin enflasyon üzerindeki etkileri dikkate alınmalıdır. Sonuç olarak, enflasyonla mücadele sürecinde bütün paydaşların ortak çabası gerekir.

BU GÖRÜŞLERİN SAHİBİ KİM Mİ?

Enflasyonun ne olduğunu cebindeki birkaç lirasıyla bugün sakız alabilen ama o para ertesi gün sakız almasına yetmeyen çocuk bile biliyor zaten. Dolayısıyla böylesine detaya pek gerek de olmayabilir. Ancak bu metin ve saptamalar, kimin kaleme aldığı yönüyle önem taşıyor. Baksanıza enflasyonun gelir dağılımını bozduğundan dem vuruluyor, işçi ve memurun satın alma gücünü koruyamadığına işaret ediliyor, yatırım hevesinin kırılacağı belirtiliyor, insanların dövize yöneleceklerine dikkat çekiliyor. Yani neler neler söyleniyor... Peki bu görüşleri kim mi dile getiriyor? Merkez Bankası!

Merkez Bankası’nın "100 soruda Merkez Bankacılığı" adlı yayınında sıralanıyor tüm bu görüşler. Ne diyelim; Allah söyletiyor!"

Öne Çıkanlar