AYM mahpuslara gazete engelini ‘ifade özgürlüğü ihlali’ saydı
Remzi BUDANCİR
+GERÇEK - Cezaevlerinde hak ihlalleri sürüyor. Baskı, sürgün, disiplin cezaları yanı sıra cezaevlerinde bulunan mahpusla gazete, dergi ve çeşitli yayınların verilmemesi de ihlaller arasında. Cezaevinde bulunan mahpuslar, herhangi bir yargı kararı olmadan cezaevleri idaresi tarafından alınan kararla kendilerine istedikleri gazetelerin verilmemesini Anayasa Mahkemesine taşıdı.
1809 KİŞİ AYM'YE BİREYSEL BAŞVURUDA BULUNDU
Türkiye genelinde bulunan birçok cezaevinden bin 809 tutuklu ve hükümlü, ücreti kendileri tarafından ödenen süreli yayınların kendilerine verilmemesi nedeni ile ifade özgürlüklerinin ihlal edildiğini belirterek Anayasa Mahkemesine başvuruda bulundu. Mahpusların kendilerine verilmediğini belirttiği yayınlar "Özgürlükçü Demokrasi", "Yeni Yaşam", "Yeni Asya", "Aydınlık", "Ortadoğu", "Birgün", "Milli Gazete", "Evrensel", "Cumhuriyet", "Karar" ve "Özgür Gelecek" gazeteleriydi.
Cezaevlerinden yapılan bin 809 başvuruyu birleştiren Anayasa Mahkemesi, 12 Ocak 2022 tarihinde önemli bir karar aldı. Kararda Ceza İnfaz Kurumu Eğitim Kurullarının gazeteleri vermeme gerekçeleri ve Adalet Bakanlığı tarafından gönderilen cevapta yer aldı.
YASAK GEREKÇESİ HABER İÇERİKLERİ VE AÇLIK GREVLERİ
Kararda başvuru konusu olan 2017 ve 2020 yılları arasında yayınlanan söz konusu nüshalar hakkında toplatma kararı olmadığına da dikkat çekildi. Ancak buna rağmen Ceza İnfaz Kurumu Eğitim Kurulları bu gazeteleri sakıncalı olarak nitelendirdi. AYM kararında, ilgili Ceza İnfaz Kurumu Eğitim Kurullarının yayınları vermeme gerekçesi ile ilgili kararlarda yer aldı.
Ceza İnfaz Kurumu Eğitim Kurulları, yasakladığı yayınlarda, "PKK" ve "FETÖ" kurucusu ile üyelerini öven, bunların sözleri ile eylemlerine yer veren, tecrit iddiası nedeniyle açlık grevi yapılması gerektiğini belirten, örgüt üyeleri arasında haberleşmeyi sağlayan içerikler bulunduğunu iddialarına dayandırıyor.
ADALET BAKANLIĞI YASAKLARI SAVUNDU
Kararda, başvurucuların Ceza İnfaz Kurumu Eğitim Kurulları’nın yasak kararları yargıya taşıdıklarını, bu itirazların ise ilgili ağır ceza mahkemeleri tarafından reddedildiği de hatırlatıldı. Kararda Adalet Bakanlığının AYM’ye gönderdiği görüşe de yer verildi. İlgili yayınların terör örgütünün açık propagandası niteliğinde olduğunu iddia eden bakanlık, idarenin ceza infaz kurumunun güvenliğini sağlama yönündeki takdirinin olduğunu, başvurucuların hüküm giymiş olduğu terör suçu nedeniyle bu tarzda yayınlara izin verilmesinin kurum güvenliğini tehlikeye sokma ihtimalinin olduğu yönünde görüş bildirdi.
Bu doğrultuda Bakanlık, idare ve derece mahkemeleri kararlarında yer alan gerekçelerinin yayınların başvuruculara verilmemesi için yeterli olduğunu, yasak kararlarının "hak ve özgürlükleri ihlal eder" nitelikte olmadığını, "keyfîlik" içermediğini, alınan tedbirlerin demokratik toplumda gerekli ve orantılı olduğunu iddia ederek yayınların verilmeme kararının yerinde olduğunu savundu. Bakanlık ayrıca "Özgürlükçü Demokrasi" gazetesinin 31/10/2018 tarihli ve 7150 sayılı OHAL kapsamında Kanun Hükmünde Kararname ile kapatıldığını aktardı.
AYM: TUTUKLU VE HÜKÜMLÜLERİN İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ KORUMA ALTINDADIR
Başvuruya konu olaylara bakıldığında, idare ve derece mahkemelerinin başvurucuların satın alma taleplerini 5275 sayılı Kanun'un 62’inci maddesi uyarınca reddettiğinin anlaşıldığının belirtildiği kararda, şu değerlendirmede bulunuldu:
- Derece mahkemelerinin kararlarında olağanüstü hâle ilişkin bir gerekçeye dayanılmadığı gibi, aynı uygulama olağanüstü hâl sona erdikten sonra da devam etmiştir.
- Tutuklu ve hükümlüler, Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) ortak alanı kapsamında kalan temel hak ve hürriyetlerin tamamına kural olarak sahiptir. Bu bağlamda tutuklu ve hükümlülerin ifade özgürlüğü de Anayasa ve Sözleşme kapsamında koruma altındadır. Tutuklu ve hükümlülerin süreli veya süresiz yayınlara ulaşabilmesi de bilgi ve kanaatlere ulaşma özgürlüğünün somut yansıması olarak ifade özgürlüğünün koruması altındadır.
- Bu doğrultuda ceza infaz kurumlarında tutuklu ya da hükümlü olarak bulunan başvurucuların kurum idaresi aracılığıyla satın aldıkları ya da almak istedikleri süreli yayınların onlara teslim edilmemesinin haber veya fikir alma özgürlüğüne, dolayısıyla ifade özgürlüğüne yönelik bir müdahale olduğu kabul edilmiştir.
YAYINLAR HAKKINDA TOPLATMA VE YASAK KARARI YOK
- Başvurucuların bu şekilde talep ettikleri süreli yayınlar hakkında ilgili dönemde herhangi bir toplatma kararı bulunmadığı ya da ilgili yayın kuruluşları hakkında da bir kapatma kararı olmadığı görülmektedir. Bununla birlikte somut başvuruya konu olayda da idare ve derece mahkemelerince, Anayasa Mahkemesi içtihadında öngörülen kriterleri karşılamayan değerlendirmeler yapıldığı tespit edilmiştir.
- Somut başvuruya konu olayların yaşandığı tarihlerde de derece mahkemelerinin söz konusu uygulamaların hakkaniyete uygunluğunu sağlamakta yaşadıkları güçlük doğrultusunda süreli yayınların ceza infaz kurumlarındaki tutuklu ve hükümlülere teslim edilip edilmemesinde keyfîliği engelleyecek, aynı hukuki durumda bulunanlara aynı uygulamanın yapılmasını sağlayacak, açık, yol gösterici ve istikrarlı idari uygulamaları garanti edecek bir mekanizmanın bulunmaması nedeniyle yaşandığı sonucuna varılan yapısal sorunun devam ettiği anlaşılmıştır.
OHAL SONA ERMESİNE RAĞMEN İHLAL SÜRMÜŞ
- Başvuru konusu olayların bir kısmının yaşandığı tarihlerde ülkede olağanüstü hâlin devam ettiği görülmektedir. Bununla birlikte idare ve derece mahkemeleri başvuru konusu olaylara ilişkin kararlarında olağanüstü hâlden kaynaklanan koşullara herhangi bir atıf yapmadıkları gibi Anayasa Mahkemesince de başvuru konusu müdahalelerin olağanüstü hâl koşullarının gerekleriyle bir ilgisi kurulamamıştır. Nitekim olağanüstü hâlin sona ermesinden sonra da başvuru konusu müdahale hiçbir değişikliğe uğramadan devam ettirilmiştir.
- Anayasa Mahkemesi, tutuklu ve hükümlülerin ücretini ödeyerek satın almak istedikleri süreli yayınların ceza infaz kurumlarına kabulü konusunda uygulamadan kaynaklanan bir yapısal sorun olduğu gerekçesiyle ifade özgürlüğünün ihlal edildiği sonucuna varmıştır. İfade özgürlüğüne ilişkin olarak derece mahkemelerince giderilemeyecek, idari ve hukuki düzenleme yapılmasını gerektirecek nitelikte yapısal sorun tespit edildiğinden yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmadığı değerlendirilmiştir.
TAZMİNAT ÖDENECEK
Yayınların bazı cezaevlerinde verilmesi, bazı cezaevlerinde verilmemesinin yapısal soruna işaret ettiğini belirten mahkeme, bu yapısal sorunlardan kaynaklanan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verdi. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvuruculara ayrı ayrı 500 TL manevi tazminat ödenmesine hükmetti.
YALÇINDAĞ: TUTUKLU OLAN KADIN SİYASETÇİLER ADINA BAŞVURU YAPTIK
Gazete verilmediği için Anaysa Mahkemesine başvuranlardan bazı siyasetçilerin avukatı Reyhan Yalçındağ’dı.
AYM'nin verdiği ihlal kararı ile ilgili +Gerçek’e konuşan Avukat Rehyan Yalçındağ, kadın siyasetçiler Aysel Tuğluk, Gültan Kışanak, Edibe Şahin, Çağlar Demirel, Nurhayat Altun ve Sebahat Tuncel ve o dönemde tutuklu bulunan Sırrı Süreyya Önder adına başvuru yaptıklarını söyledi.
Cezaevlerinde politik mahpuslara yönelik hak ihlallerinin ağırlaşarak devam ettiğini, süreli gazetelere erişim haklarının engellenmesi ise sadece bunun bir boyutu olduğunu ifade eden Yalçındağ, "F Tipi Cezaevlerinde günün 24 saatine yayılan ciddi hak ihlalleri söz konusu. Bu gazeteler ile ilgili ise, özellikle Yeni Yaşam Gazetesi ile başlayan bir süreçti. 2018’deki açlık grevleri idi. 2019 başlarına kadar devam eden açlık grevi sürecini bahane ederek gerçekleşti bu. Sonra her seferinde olduğu gibi bunu genişletici bir yorumla her alana yayarak, gazetenin toplatılıp toplatılmadığına bakmadan, her gün cezaevlerinin idareleri kararlar vermeye başladı. Bir yerde düğmeye basar gibi Türkiye’nin bütün cezaevlerine yayıldı bu durum" dedi.
AYM, MAHKEMELERİN RET KARARLARINI İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNE AYKIRI BULDU
Anayasa Mahkemesinin, yasaklama kararlarını, mahpuslara gazetelerin verilmemesi kararlarına ilişkin itirazların reddedilmesini, itiraz ettikleri Ağır Ceza kararlarının gerekçe içermemesi, somut olmaması, soyut ifadelerle reddetmesini düşünce özgürlüğüne aykırı bulduğunu ifade eden Yalçındağ, Anayasa Mahkemesinin verdiği kararın önemine vurgu yaptı:
"Şu belirleme önemliydi. Anayasa Mahkemesi kararında, ‘bu insanlar tutuklu, yada hükümlü de olsalar, yurttaşlarla aynı temel haklara sahiplerdir’ diyor. Bunun bir tanesi de ifade özgürlüğüdür, habere erişim ve iletişim hakkıdır. Bu bin 908 başvuru şahsında ihlal edilmiş diye topladı. Bütün olarak 2017-2020, yani 4 yıla yayılan başvurulara ilişkin ihlal tespiti yaptı."
AYM’NİN KARARI BAĞLAYICIDIR
Özellikle Yüksek Güvenlikli Cezaevlerinde, F Tipi Cezaevlerinde politik mahpuslara yönelik çok hoyrat bir yaklaşım olduğunu, idarenin ‘idareyiz, canımızın istediğini yaparız’ yaklaşımını sergilediğine dikkat çeken Yalçındağ, "Gazeteleri sakıncalı buluyorlar. Ya neye dayanarak sakıncalı buluyorsun? Dışarıdaki insanların edinebildiğini içerideki edemiyorsa, burada ciddi bir ayrımcılık söz konusudur. En nihayetinde bundan sonrası için önemli. Çünkü bu ihlal kararı bağlayıcıdır.
Türkiye'deki bütün cezaevleri, ceza infaz kurumları bu karara uymak zorundadır. Kararda spesifik olarak ismi geçmese bile, başka isimle yayın yapan süreli yayınlar, dışarıda yayınlanan günlük, haftalık yada aylık yayınlara cezaevinde bulunan bir kişi istediği zaman erişebilir, satın alabilir. Cezaevi idaresi de onlara ulaştırmak zorundalar. Aksi takdirde benzer dosyalarda olduğu gibi bu Anayasa mahkemesi kararını takmamak anlamına gelebilir" dedi.
ADALET BAKANLIĞI OHAL’İ GEREKÇE SUNMUŞ
AYM kararında yer alan OHAL süresinin sona erdiği tespitine de değinen Yalçındağ, OHAL gerekçesinin Adalet Bakanlığı tarafından mahkemeye gönderilen cevap yazısında olduğunu söyledi. Başvurular ile ilgili AYM’nin bakanlıktan sorduğunu ifade eden Yalçındağ, "Adalet Bakanlığı gerekçe olarak, OHAL dönemi olduğundan söz ediyor. Çünkü OHAL dönemi kararları Anayasa Mahkemesi denetimi dışında. Çok kolaycı, tamamen hukuki olmayan bir cevap vermiş Anayasa Mahkemesine. Karar çok açık.
Birincisi OHAL kalkmış. Buna dayandıramazsınız. OHAL kalktıktan sonra da sürdürülmüş. İkincisi OHAL’le de alakalı bir durum değil. Adalet Bakanlığının kullandığı argümanı hukuka uygun bulmamış, reddetmiş. Bunun OHAL’le açıklanamayacağını ifade etmiş" diye konuştu.
Gazetelere erişimi engelleyen bu kurulun, aynı zamanda uzun yıllardır cezaevinde olan mahpusların infazlarını yakan kurul olduğunu hatırlatan Yalçındağ, işin ehli olmayan, ortaokul ve lise mezunu infaz memurlarının bulunduğu bu kurulların ‘tahliyesi sakıncalı’ deyip 30 yıl yatan insanların infazlarını yaktığını söyledi. Bu kararların tamamen keyfi olduğunu kaydetti.