Devlet mi, demokrasi mi?

Devlet mi, demokrasi mi?
Yalnızca cumhuriyet derseniz, ucu açık bir kavram olur. Çünkü; mollaların hakim olduğu İran da bir cumhuriyettir.

Ayhan ONGUN*


15 Temmuzla ilgili bir dolu etkinliklerin yapılacağı günlerde yeni bir tartışma ya da polemik yaratmak değil amacım.
Ve hatta daha anlaşılır olsun diye; Sosyal Devlet mi, Sosyal Yardım mı? diye de sorabiliriz.
Aslında asıl üzerinde durulması gereken kavram da "Demokratik Cumhuriyet" olması gerekir.
Şimdi çok fazla kafaları karıştırmadan konuya girelim isterseniz.
Görünen o ki, ne kadar erken olacağını henüz kestiremediğimiz bir erken seçim kaçınılmaz.
Her seçim öncesinde de mutlaka bir yeni anayasa tartışması başlar.
Bilindiği üzere bizim gibi ülkelerde anayasaların "değiştirilemez maddeleri" vardır.
Kimi maddelerin değiştirilmesi toplumun geleneksel yapısı, sosyal ve kültür düzeyiyle ilgili olarak isteseniz de gerçekleşmez. Ama bunu bir anayasa maddesi olarak koymak niye?
Doğrusu ben bunu anlayabilmiş değilim.
Örneğin "Devletin yönetim biçimi cumhuriyettir" kuralı, değiştirilmesi düşünülemez bile denilerek hükme bağlanmış.
Değiştirilmesinin önünde anayasal engeller olabilir.
Ama bunun değiştirilebileceği fikrini düşünmeniz bile yasak.
Oysa hazırlanan bir dolu yeni anayasa taslağında bu maddenin "demokratik cumhuriyet" olarak değiştirilmesi öngörüldü.
Dünyada her değişiklik ihtiyaçtan doğar.
Devletin adı, başkenti, bayrağı gibi temel kavramları değiştirme ihtiyacı hiç kimsenin aklında bile yok iken "Anayasanın değiştirilemez maddeleri" diye hemen savunmaya geçmenin ne anlamı var?
Kaldı ki cumhuriyet, yönetimde tek bir egemenin olmadığı bir devlet yönetim biçimidir.
Yalnızca cumhuriyet derseniz, ucu açık bir kavram olur.
Çünkü; mollaların hakim olduğu İran da bir cumhuriyettir.
Başkanlık sisteminin uygulandığı ABD de bir cumhuriyet, yarı başkanlık sistemiyle yönetilen Fransa da cumhuriyet ve hatta meşruti monarşiyle yönetilen, yani tepede bir kral ailesinin bulunduğu İngiltere, Hollanda, İsveç ve İspanya da cumhuriyettir.
O zaman cumhuriyet tek başına bir anlam ifade etmiyor.
Cumhuriyet halka sunulan bir yönetim biçimidir.
Oysa demokrasi; halkın mücadeleyle kazandığı bir halk yönetimidir.
Mücadeleyle kazanılmayan bir hak, gün gelir verenler tarafından geri alınabilir.
Bunu ülkemiz siyasi tarihinde sıkça gördük.
27 Mayıs darbesi sonrası işçi ve emekçilere verilen kimi hak ve özgürlükler, 12 Mart ve ardından 12 Eylül'de yine veren egemen güçler tarafından geri alındı.
Yani demem o ki; asıl olan demokrasidir.
Demokrasi olmadan yukarıdan dayatılan rejimlerin adı ne olursa olsun halkı mutlu etmez.
Bugün Türkiye'de gerçek anlamda bir demokrasinin varlığından söz edebilir miyiz?
Cumhuriyetin temel değerleri dediğimiz kavramlar demokratik bir yönetim olmadan yalnızca kağıt üzerinde kalır.
Gerek toplumun bu değerleri içselleştirmesi, gerekse yönetenlerin demokrasi kültürünü benimsemesi halinde ancak cumhuriyet bir anlam kazanır.
Ufukta bir erken genel seçimin göründüğü ülkemizde bu konular kıyasıya tartışılacak, gündemi uzun süre meşgul edecektir.
Kin ve nefret içermeyen, kişilik haklarına saldırı özelliği taşımayan, devletin birlik ve bütünlüğüne yönelik tehdit, tehlike içermeyen her fikir konuşulabilmeli, üzerinde tartışılabilmelidir.
Aksi halde rejimin adı cumhuriyet de olsa o ülkede demokrasiden söz etmek mümkün değildir.
Demokrasi, insanları devlete karşı korur. Devleti insanlardan değil.
Bu durumda devleti önceleyen, demokrasiyi geri plana iten bir anlayışı kabul etmek mümkün değildir.
Kimi akademisyen ve siyasetçilerin "cumhuriyetle demokrasi aynı şeylerdir" türünden zorlama yorumlarına artık kimse inanmıyor.
İnsanlık tarihin her döneminde hak, özgürlük ve adalet istemiştir.
Hak ve özgürlüklerin kesintisiz, her yurttaş için eşit kullanılacağı, demokratik, sosyal bir hukuk devletidir beklentimiz.

*Gazeteci-Yazar

Öne Çıkanlar