DGF’den çağrı: Gazetecilerin yeri cezaevi değil, haberlerin olduğu sokaklar ve meydanlardır

DGF’den çağrı: Gazetecilerin yeri cezaevi değil, haberlerin olduğu sokaklar ve meydanlardır
Gazetecilere yönelik hak ihlalleri sürüyor. DFG’nin raporunda göre Ağustos ayı gazeteciler açısından saldırı, tehdit, engel, sansür ve soruşturmalarla geçti.

Remzi BUDANCİR


ARTI GERÇEK-Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG), Ağustos ayı gazetecilere yönelik hak ihlali raporunu açıkladı. Ağustos ayında gazetecilere yönelik hak ihalelerinin yer aldığı raporda, gözaltına alınan, haklarında dava açılan ve tutuklu olan gazetecilere ilişkin veriler aktarıldı. Raporda gözaltına alınan, tutuklanan, saldırıya uğrayan gazeteciler ile ilgili bilgiler yer aldı.

95 GAZETECİ TUTUKLU

Rapora göre, Ağustos ayında gözaltına alınan 3 gazeteciden 2’si tutuklandı.  8 gazeteci saldırıya uğrarken, 2 gazeteci de işkence ve kötü muamele gördü, bir gazetecide tehdit edilerek ajanlık dayatması ile karşılaştı. Haber takibi yaparken 2 gazeteci engellendi, 3 gazeteci hakkında soruşturma açıldı, 3 gazeteci hakkında ise dava açıldı.  Bugün itibari ile tutuklu 95 gazeteci tutuklu. Ağustos ayında 97 haber, 2 internet sitesine erişim engeli getirildi.

‘İKTİDAR GERÇEKLERİ KARARTMAK İSTİYOR’

İktidarların gerçekleri karartmak için hak ihlallerine başvurduğunun belirtildiği raporda, basına yönelik baskıların nevam etti vurgulandı. Ağustos ayının gazeteciler açısından saldırı, tehdit, engel, sansür, soruşturma ve davalarla geçtiğinin belirtildiği raporda, "Toplumu bilgilendirmek gibi çok kritik bir sorumluluğu bulunan basın emekçileri halen hedef tahtasında ve saldırıların merkezinde. Geçtiğimiz ay basına yönelik hak ihlallerinden biri de ekran karartmaları ve erişim engelleri oldu. TELE 1 Televizyonuna İkinci Albulhamit’e yönelik eleştirel içeriklerden dolayı 5 günlük ekran karartma cezası verildi. Bu kararla iktidarın güncel ya da geçmişle ilgili tüm eleştirilere kulak kapattığı ve basın özgürlüğünü dikkate almadığı bir kez daha ortaya çıkmış oldu. Ve TELE 1’in ekranı karartıldı. Ağustos’ta ayrıca birçok habere de erişim engeli getirildi. Bu durum sadece basının haklarını ihlal etmemiş aynı zamanda toplumun haber alma hakkını engellemiştir. Yani, erişim engeli sadece haber sitelerine değil halkın bilgilenme hakkına da yapılmıştır" denildi.

‘TECAVÜZÜ  DUYURAN GAZETECİ HEDEFTE’

Batmandaki tecavüz olayını kamuoyuna duyuran gazetecinin hedefe konulduğunun belirtildiği raporda şu ifadelere yer verildi: "Günlerce alıkoyduğu İpek Er’i intihara sürükleyen ve ölümüne neden olan tecavüz sanığı Uzman Çavuş Musa Orhan tutuklandıktan sonra çok kısa bir süre içerisinde serbest bırakıldı. Ancak olayın haberini yapan gazeteci İdris Yayla hakkında soruşturma başlatıldı. İktidar ve yargı bu olayda da gazeteciliği sorgulama pozisyonunda yer almıştır. Bu tutum basın özgürlüğü açısından kabul edilebilecek bir şey değildir. Meslektaşımız İdris Yayla hakkında başlatılan soruşturma bir an önce düşürülmelidir.

GAZETECİYE AJANLIK DAYATMASI

Ağustos ayında yaşanan en dikkat çekici olaylardan biri de ajanlaştırma girişimi oldu. Evrensel Gazetesi Diyarbakır Temsilciliğinde görevli gazeteci Cengiz Anıl Bölükbaş, kendilerini polis olarak tanıtan üç kişi tarafından alıkonuldu. Bölükbaş'a muhbirlik yapması yönünde tehditte bulundu. Bu durum dünyanın hiçbir yerinde kabul edilemez. Buradan bir daha hatırlatıyoruz; gazetecilik herhangi bir kurum için değil toplum için yapılır. Gazeteciler ajan değil, topluma gerçeği aktaran emekçilerdir.

‘GAZETECİLERİN YERİ CEZAEVİ DEĞİLDİR’

Tüm bu baskı ve saldırıların yanında Ağustos ayında haklarında soruşturma başlatılan ve dava açılan gazetecilere de yenileri eklendi. Bunlara son verilmeli ve hiçbir gazeteci mesleğinden dolayı yargı kıskacına alınmamalıdır. Tutuklu meslektaşlarımız için de bir kez daha özgürlük talep ediyoruz. Halen onlarca gazeteci cezaevinde tutuluyor. Türkiye, gazeteciler için bir cezaevi olma konumunu biran önce değiştirmelidir. Gazetecilerin yeri cezaevi değil, haberlerin olduğu sokaklar ve meydanlar dır."

Öne Çıkanlar