'Erdoğan'ın güvenlik teşkilatını emanet ettiği Mehmet Ağar 18 faili meçhul cinayetten yargılanmış biri'

'Erdoğan'ın güvenlik teşkilatını emanet ettiği Mehmet Ağar 18 faili meçhul cinayetten yargılanmış biri'
Gazeteci Şener Levent Artı TV'de Kutlu Adalı cinayeti ile ilgili açıklamalarda bulundu.

ARTI GERÇEK-Afrika Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Şener Levent, 6 Temmuz 1996'da Lefkoşa'daki evinin önünde suikaste uğrayan gazeteci Kutlu Adalı ile ilgili açıklamalarda bulundu. Sedat Peker'in son yayınladığı videolarda Kutlu Adalı cinayetiyle ilgili Mehmet Ağar'ı işaret etmesi hakkında konuşan Levent, "Sedat Peker'in videosudan anlıyoruz ki işin içinde Mehmet Ağar var. Mehmet Ağar zaten Türkiye'de 18 faili meçhul cinayetten yargılanmış biri. Susurluk Çetesi'ni kuran ve 18 faili meçhul cinayetten yargılanmış olan bu adam şu an Recep Tayyip Erdoğan'ın bütün güvenlik teşkilatını emanet ettiği biri. Ahmet Şık, 'Türkiye'nin başında bir mafya çetesi var' demişti. Ben de öyle görüyorum" dedi.

Organize suç örgütü lideri Sedat Peker, geçtiğimiz günlerde yayınladığı iki videoyla önemli açıklamalarda bulundu. ‘Derin devletin başı’ dediği eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar’la ilgili iddialarda bulunan Peker, 1996 yılında Kıbrıs’ta faili meçhul bir cinayete kurban giden Kutlu Adalı’yı gündeme getirmişti. Ağar’ı Adalı cinayetini açıklamakla tehdit eden Peker, "İlerleyen videolarda 1996’da Kıbrıs’ta faili meçhul bir şekilde öldürülen Kutlu Adalı’yı konuşacağız" demişti. Artı TV'de yayımlanan Ezo Özer ile ODAK programına konuk olan Afrika Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Şener Levent, Kutlu Adalı cinayetiyle ilgili açıklamalarda bulundu. 

ST. BARNABAS MANASTIRI BASKINI

Kutlu Adalı'nın neden öldürüldüğüyle ilgili çeşitli iddiaların bulunduğunu, bu iddialardan en yaygın olanın da St. Barnabas Manastırı baskını ile ilgili dile getirdikleri olduğunu söyleyen Şener Levent şöyle konuştu: 

"Sedat Peker'in bu konuşmasından sonra konu yeniden alevlendi. Peker, 'ben size bunun iç yüzünü açıklayacağım' diyor. Mehmet Ağar ile ilişkilerini gündeme getiriyor. Anlaşılıyor ki bu cinayetle ilgili Mehmet Ağar'ın da bir rolü var, bunları Sedat Peker açıkladığı zaman öğreneceğiz. 6 Temmuz 1996'da yakın dostum olan Kutlu Adalı, Lefkoşa'da evinin önünde 'UZİ' marka bir silahla vurularak öldürüldü. Neden öldürüldü? Bununla ilgili çeşitli iddialar var. En çok konuşulan St. Barnabas Manastırı baskını. Biliyorsunuz oraya askerin de dahil olduğu bir grup gidip kazı yapmaya çalışmıştı. Kutlu Adalı'da bunları dile getiriyordu. Onun bunları yazmaması için tehdit aldığı, askeri komutanlıktan bu tehditleri aldığı söyleniyordu. Acaba gerçek bu mu? Gerçekten  St. Barnabas Manastırı baskının iç yüzünü yazdığı için mi öldürüldü? Yoksa başka nedenler mi vardı. Benim öğrendiğim kadarıyla şöyle bir mesele var. Buraya 90'lı yılların başında Türkiye'den bir ekip gelmiş. Kayıplar Komitesi'nin kazılar yapacağı ve bu kayıpları bulacağı durumu vardı. Türkiye'den gelen ekip bazı yerlerde toplu cesetlerin bulunmaması için önceden faaliyete geçmiş. Bana anlatılan olayda, 'O ekipten gelen bir şahıs Mağosa'da bir vatandaşımızın kapısını çalmış ve 1974 yılında Maraş'ta öldürdüklerimiz var sen onların gömüldükleri yeri bilirsin gel gidelim onların yerini bize söyleyin' demiş. Kutlu Adalı'nın bu olayı bildiği ve bunu da yazacağı konuşuluyordu. O kayıpları gidip oralardan toplayıp, daha sonra kemikleri denize atmışlar. Ben bunu yazdım fakat Kuzey'de üstünde duran olmadı. Ancak Güney'deki Kayıplar Komitesi Rum Başkanı beni aradı benden bilgi aldı ve o konuyu ciddi biçimde araştırmaya başlamışlardı. Adalı'nın esas vurulma nedeninin bu olduğu söyleniyor. Çünkü öldürülen pek çok Rum'un St. Barnabas Manastırı çevresine de gömüldüğü, onları da çıkarıp başka yere götürmek istedikleri söyleniyor. Ancak bunlar resmi olarak doğrulanmamıştır benim bazı kaynaklardan öğrendiğim bilgilerdir. "

'ÇATLI BURADA NE ARIYORDU? HERHALDE KENDİSİNE CİDDİ GÖREVLER VERİLDİ'

Kutlu Adalı cinayetinde adı geçen Hüseyin Demirci ismiyle ilgili de açıklamalarda bulunan Levent, Adalı'nın öldürüldüğü sıralarda Abdullah Çatlı'nın sahte kimlikle Kıbrıs'ta bulunduğunu söyledi. Kıbrıs'ta Çatlı'ya ciddi görevler verilmiş olabileceğini söyleyen Levent, "Hüseyin Demirci İnönü Köyü'nde yaşayan bir kaç yıl önce de hayata veda eden birisi. Onunla ilgili söylenen Kutlu Adalı'yı onun vurduğu. Bazı kitaplarda da bu açıkça yazıldı. Hüseyin Demirci askerle sıkı iş birliği içindeydi. Bizim gazeteyi burada çıkarmaya başladığımız zamanlarda Kıbrıs'ta Sivil İşler Başkanı Albay Namık Koç gibi. Sivil İşler burada şu demektir Türkiye'deki MİT gibi. Albay sık sık İnönü Köyü'ne giderek Hüseyin Demirci ile görüşüyordu. Kutlu Adalı'yı da onun vurduğu söyleniyor. Bu resmi makamlar tarafından açıklanmadı, halk arasında konuşulan bir söylenti gibi duruyor. Ama o sıralarda Ada'da bulunan Abdullah Çatlı, Mehmet Özbay sahte kimliğiyle buradaydı. Bu sahte kimliği de ona Mehmet Ağar vermiş. Başlangıçta Abdullah Çatlı'nın bu katliamı gerçekleştirdiği yaygındı daha sonra Hüseyin Demirci ortaya atıldı iddiaları var. Ancak birlikte hareket ettiklerini düşünmek mümkün. Çatlı burada ne arıyordu? Herhalde kendisine Kıbrıs'ta verilen ciddi görevler vardı" dedi. 

'KUTLU ADALI CİNAYETİNDEN TÜRKİYE SORUMLU BULUNDU'

AİHM'in Kıbrıs'ta bir mahkeme kurduğunu ve mahkeme sonucunda Türkiye'nin sorumlu bulunduğunu söyleyen Levent sözlerini şöyle sürdürdü: 

"AİHM buraya geldi, bir komisyon ve ara bölgede Litra Palas'ta bir mahkeme kurdu. İlgili şahısların da ifadelerine başvurdu. İfade verenlerden biri Adalı vurulduğu sırada burada Sivil Savunma Teşkilatı Başkanı olan Albay Galip Mendi. Daha sonra kendisi buraya Güvenlik Kuvvetleri Komutanı olarak yeniden geldi, 2000 yılında. Bu mahkemenin sonucunda ne oldu? Cinayetle ilgili yeterli soruşturmayı yapmadığı için Türkiye sorumlu bulundu ve 95 bin Euro para cezasına çarptırıldı."

'CİNAYETİ AYDINLATMA DEĞİL ÖRT BAS ETME DURUMU VARDI'

Susurluk'taki Mercedes'in bagajında Kutlu Adalı'yı öldürülen UZİ marka silahın varlığı iddiaları hakkında konuşan Levent, " Silahın balistik incelemesi bile yapılmadı. Meseleyi aydınlatma değil geriye kalan bütün siyasi cinayetler gibi ört bas etme durumu vardır. Onun için Kutlu Adalı'nın eşi İlkay Adalı AİHM'e başvurup dava dosyaladığı zaman kendisini bu davadan vazgeçirmek için burada çok çalıştılar. Hatta Kutlu Adalı'nın yazarı olduğu Yeni Düzen Gazetesi'nin sahibi Cumhuriyetçi Türk Partisi bile davanın ilerlemesini istemedi. Onlar da İlkay Adalı'yı vazgeçirmeye çalıştılar. İlkay Adalı diretti ve meseleyi sonuna kadar götürdü. Davayı kazandıktan sonra buradaki Türk Büyükelçisi Aydan Karahan kendisini elçiliğe davet etti ve ona 'Gördün mü yaptığını? Bak şimdi bu parayı kim ödeyecek? Bu para nereden kesilecek, Anadolu çocuklarının boğazından' diyerek azarladı" dedi.

'ERDOĞAN BÜTÜN GÜVENLİK TEŞKİLATINI FAİLİ MEÇHUL CİNAYETLERDEN YARGILANAN AĞAR'A EMANET ETTİ'

Mehmet Ağar'ın 18 faili meçhul cinayetten yargılandığını belirten Levent, Ahmet Şık'ın "Türkiye'nin başında bir mafya çetesi var' sözünü hatırlattı. 

"Sedat Peker'in videosudan anlıyoruz ki işin içinde Mehmet Ağar var. Mehmet Ağar zaten Türkiye'de 18 faili meçhul cinayetten yargılanmış biri. Susurluk Çetesi'ni kuran ve 18 faili meçhul cinayetten yargılanmış olan bu adam şu an Recep Tayyip Erdoğan'ın bütün güvenlik teşkilatını emanet ettiği biri. Ahmet Şık, 'Türkiye'nin başında bir mafya çetesi var' demişti. Ben de öyle görüyorum. Türkiye'de bir mafya çetesi varsa onun işgal ettiği bir yerde kimler olabilir? Onların uzantıları sadece. Böyle cinayetlerin aydınlatılmasını da onlardan beklemiyoruz." 


 

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar