'Halk müzikten değil kadın cinayetlerinden, işsizlikten, Deniz Poyrazların öldürülmesinden rahatsız'

'Halk müzikten değil kadın cinayetlerinden, işsizlikten, Deniz Poyrazların öldürülmesinden rahatsız'
Müzik yasağını insanların hayatına müdahale olarak yorumlayan Müzisyen Kılınç, 'En fazla benim sazımı alır kırar. Ama milyonlarca saz, milyonlarca enstrüman var' dedi.

Yağmur KAYA


ARTI GERÇEK- Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan'ın Kabine toplantısı sonrası Coronavirus salgını kapsamında uygulanan bazı tedbirlerin gevşetildiğini açıklamıştı. Ancak, Erdoğan canlı müzik kısıtlamasına ilişkin alınan kararı ise "Müzik kısıtlamasını 24:00'a çekiyoruz" sözleriyle duyurdu.

BARLAR 15 AYDIR KAPALI

Erdoğan konuşmasının devamında,  "Kusura bakmasınlar, gece kimsenin kimseyi rahatsız etmeye hakkı yoktur" sözlerini sarf etmiş, açıklama sonrası müzisyenler ve yurttaşlar duruma Twitter'dan, "kusura bakıyoruz" etiketiyle tepki göstermişti. Müziğe getirilen kısıtlama sonrası Kadıköy'de pandemiden bu güne işletmeleri kapalı olan kimi esnaf "15 aydır bardağın boş tarafından bakıyoruz, iş yerlerimize açın" ve "Restaurant ruhsatı olmayan barların 15 aydır kapalı olduğunu biliyor musunuz?" pankartı asarak söz konusu duruma tepki göstermişlerdi.  

EV KİRASINI ÖDEYEMEDİ

15 yaşından beri müzikle uğraştığını 18 yaşında ise profesyonel müzik yaşantısına adım attığını söyleyen Okan Kılınç, bağlama ve ritim perküsyon ustası. Bar ya da türkü barlarda çalıştığını ancak pandemi nedeniyle 15 aydır işsiz kaldığını ifade eden Kılınç, ev kirasını ödeyemediği için eşyalarını sattığını bir süre sonra da oturduğu evden ayrılmak zorunda kaldığını söyledi.  

'MÜZİSYENLER DE DEPREM ETKİSİ YARATTI'

"İlk darbe bize vuruldu" diyen Kılınç, müzisyenlerin çalışma koşulları ve pandemi sürecinde yaşadığı zorlukları şöyle anlattı: "Bar ve kafelerde sahne alan müzisyenler, genellikle sağlık güvencesi olmayan kişiler. Yemek ve yol masrafını yine kendimiz karşılıyoruz. Mekanlar kapanınca bütün gelir kaynağını kaybetti. Bu da biz müzisyenler de bir deprem etkisi yarattı açıkçası. Ben kendi açımdan söyleyeyim; ilk altı ay maddi manevi büyük sıkıntılar yaşadım. İzmir Belediyesi, tek sefer verdiği erzak desteğinde bulundu. Bu destekte bir ay idare edebildim. 

Sonraki süreçlerde ev eşyalarımı satmak zorunda kaldım. Ev kirasını veremedim ve evden ayrılmak zorunda kaldım. Arkadaşlarım beni bu karanlıkta yalnız bırakmadı. Evsiz kaldığımı söyleyince evlerini açtılar bana. Bu tarz sıkıntılar yaşadım. Artık para kazanmak zorundaydım ve başka bir sektörde iş buldum. Başka bir sektörde çalışmakta bir müzisyen için 'sürgün' gibi bir şey. Bilmediğin bir sektörde çalışıyorsun ve buna mecbursun. Bir başkasının evinde kalsan bile para kazanmak zorundasın. Petro-kimya üzerine bir firmada çalıyorum şu an ama sürgüne gitmek gibi bir şey."

'HALK KADIN CİNAYETLERİNDEN, İŞSİZLİKTEN RAHATSIZ'

"Ben 15 yıllık müzisyenim. Kimsenin müzik sesinden rahatsız olduğunu görmedim. Emin olsunlar; insanları rahatsız eden daha büyük durumlar var. Kadın cinayetleri, işsizlik... Halk Deniz Poyraz'ların ölümünden şikayetçi. Halk Ali İsmail Korkmaz'ın cinayetinden şikayetçi. Halk intihar eden 102 müzisyenden şikayetçi" diyen Müzisyen Okan Kılınç, müzik kısıtlamasını doğrudan bireylerin yaşamına, yaşam tarzına müdahale olarak değerlendiriyor.

'SEN, BENİM, HAYATIMA KARIŞAMAZSIN'

Hayatını müzik yaparak idame ettirdiğini söyleyen Müzisyen Kılınç, "Kişilere dayatma da bulunuluyor. İnsanların hayatına direkt, aleni bir müdahale söz konusu.  Senin bir söz hakkı yok. Diyor ki, 'kararı verdim, uyacaksın'. Kanunda, anayasada böyle bir şey, böyle bir yasak yok zaten. Sen, benim, hayatıma karışamazsın. Ben içmek istiyorsam, içerim. Buna kimse müdahale edemez. Hayatımıza müdahale, eğlence sektörüne müdahale. Sonuçta biz bu işten ekmek kazanıyoruz. İşe, ekmeğe, özgürlüğe müdahale. Emin olsunlar biz yeterince kusura bakıyoruz, kusura bakmaya da devam edeceğiz" sözleriyle tepki gösterdi. 

'YASAĞA 'TAMAM' DERSEK MÜZİK BİTER'

Kılınç, meslektaşlarına müzik yapmaktan vazgeçmemeleri yönünde bir talepte bulunarak, "Hatta mümkünse en yüksek sesle müzik yapmaya devam etsinler. Onların en fazla yapabileceği şey müdahale etmek. En fazla benim sazımı alır kırar. Ama milyonlarca saz, milyonlarca enstrüman var. Birçok arkadaşımız öldü. Bu yasağa da 'tamam' dersek müziği bitirecek noktaya getirirler. Yılmamak ve örgütlülüğümüzü devam ettirmek zorundayız" dedi. 

'BİNLERCE MÜZİSYEN AÇLIKLA BURUN BURUNA'

Turizm Eğlence ve Hizmet İşçileri Sendika Girişimi Sözcüsü Kubilay Çelik ise, pandemide binlerce müzisyenin büyük sıkıntılara katlanmak zorunda kaldığını söyledi. İktidarın, müzisyenlerin sorunlarına çare bulması ya da destek olması gerektiğini ifade eden Çelik, "Müzik emekçilerine en küçük bir yardım bile yapılmadı. Birçoğu kayıtsız işçi olduğu için herhangi bir kısmî çalışma ödeneği ya da ücretsiz izin ödenekleri de alamadı. Ayrıca müzikli mekanların da hala açılmamış olması binlerce bar çalışanın işsiz kalmasına yol açtı. Şu an insanlar açlıkla burun buruna kaldılar" diye konuştu. 

'BU, KABUL EDİLEBİLİR DEĞİL'

Çelik, bu yasağın kendileri için kabul edilebilir olmadığını söyledi. İktidarın, bu yasağı bilerek ve isteyerek yaptığını savunan Çelik, "Ülkedeki farkı yaşam tarzının önüne geçmek için bu yasağı uyguluyor. Onların istediği çizgide, kültürde bir emekçi z gençlik istiyorlar" diyerek, sendika olarak bu ve benzeri yasaklara karşı mücadele edeceklerini vurguladı. 
 

Öne Çıkanlar