'İktidar İngiliz varyantını davet etti'

'İktidar İngiliz varyantını davet etti'
Artı TV'de yayınlanan Söz Sırası programının konuğu Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu oldu.

Onur HAMZAOĞLU


ARTI GERÇEK- Son 10 gündür Sağlık Bakanı da muhalefet de İngiliz varyantı diyor neredeyse başka bir şey söylemiyor. İngiltere'den sonra Türkiye'de Wuhan kökenli virüsün yerini alarak daha kolay yayılan, daha kolay seyreden İngiliz varyantı, bakanın açıklamasına göre; yeni 100 hastanın neredeyse 75'inin hastalanma nedeniymiş. 
Covid-19 virüsünün mutasyon sonucu bulaşma, hastalandırma davranışında ve hastalık tablosunda farklılıklar ortaya çıkmasıyla birlikte yeni tip olarak da adlandırabileceğimiz İngiliz varyantı, Türkiye'de ortaya çıkmadı, Türkiye'ye İngiltere'den geldi. İktidar bu varyantın gelmesinen göz yumdu. Tıpkı Şubat 2020'de umreden gelen yurttaşlarımıza gerekli sağlık uygulamaları yapılmaması sonucu Covid-19'un köylere kadar yayılmasına neden olduğu gibi.

İktidar, bilimsel bilginin ve tarihsel deneyimlerin gereğini yerine getirmekten kaçınarak suç işlemeyi sürdürüyor. Dünyanın bütün ülkelerinde Covid-19 olduğunu bilmelerine rağmen yurt dışından gelenlerin yalnızca ateş kontrolü yapılıp toplumun içine girmesine müsaade ediyorlar. Oysa yapılması gereken bu kişilerin şüpheli temaslı kabul edilip 14 gün süreyle kamusal koşullarda karantinaya alınmasıdır ancak yapılmadı. İktidar İngiliz varyantını davet etti; bundan sonrakilere de davetiye çıkarıyor. 

Topluma yaygın test yaparak asemptomatik yani belirti vermeyen hastaların saptanması, saptanan hastaların izolasyonu, filyasyon ve karantina; bu dört uygulama, salgınla mücadelenin öncelikli anahtarı olarak bir an önce kurumsallaştırılmalıdır.

Bugün için dünyada 134 milyon insan Covid-19'a yakalanmış, bunların 3 milyonu yaşamını kaybetmiştir. Türkiye'de ise 3 milyon 625 kişi hastalanmış, 33 bin kişi yaşamını yitirmiştir.

Türkiye'de son 3 günde ortalama 49 bin kişi hastalanmıştır. Bir ay önce bu rakamlar çok daha düşüktü, ortalama hasta sayısı 11 bin civarında, ölüm ise 63 kişi idi. Bir ay gibi kısa bir süre içerisinde vaka ve ölüm sayısında dört katlık bir artışa sahip oldular. Bakanın sayı olarak açıkladıklarının her biri insan. Hiçbir düzenleme yapılmadan kamu çalışanları iş başı yaptırıldı. Hastanelerin çoğunun dışarı açılabilen penceresi yok.

Dünyaca saygın bir tıp dergisinde, Mart sonunda önemli bir araştırma yayınladı. Araştırma, Covid-19 salgınının başladığı Wuhan şehrinde Nisan-Aralık 2020 tarihleri arasında yapıldı. Araştırmaya katılan kişilerden alınan kan örneklerinde Covid-19 hastalığına özel tetkikler yapılmış. Araştırmaya sonucuna göre; bu kentte yaşayan 100 kişiden 7'si hastalığa yakalanmış, hastalığa yakalanan 100 kişiden de 82'si herhangi bir belirti vermeden hastalığı geçirmiş. Hastalığı geçirenlerin ancak 40'ında antikor oluşmuş, bu antikorlar 9 ay boyunca koruyuculuğunu devam ettirmiş. Araştırmaya göre; bu hastalık semptom göstermeyenler aracılığıyla yayılıyor ve ancak hastalığı geçiren 10 kişiden 4'ünde koruyucu antikor oluşabiliyor. Bu bilgiler ışığında bir kez daha toplumsal ve kamusal önlemlerin yanı sıra yaygın olarak ve bir an önce tüm insanlara aşı yapılması için mücadele etmeliyiz.  Bunun için çaba harcamalıyız. Oysa bugün için aşı olabilenlerin dünya nüfusunun yüzde 5'ine dahi ulaşamadı. Dünya Sağlık Örgütü'nün 2 Nisan tarihli bildirimine göre; Covid-19 için 12 farklı aşı uygulamada, 269 aşı için çalışma devam ediyor. Türkiye'de de 18 aşı çalışmasından 2'si klinik aşamada daha. Ancak ne bilgi ne üretim yönünden hiçbir dayanışma görülmüyor ülkeler ve firmalar arasında. Kapitalizmin insana karşı ahlak dışı kuralları böyle bir dönemde dahi işlemeye işletilmeye devam ediyor.

Türkiye'de 6 Nisan tarihi itibariyle 17 milyon 530 bin doz aşı yapılmış. 14 Ocak'ta başlanabilen aşılama faaliyetinin 85 gün sonra geldiği aşamada nüfusumuzun ancak yüzde 9'una iki doz aşı yapılabilmiş. İki doz aşı yapılabilen 7.3 milyon kişinin altıda birinin de sağlık çalışanı olduğunu yani çoğunun çalıştığı kurumda aşı olduğunu gözden kaçırmayalım. Yani günde sadece 200 bin doz aşı yapılabilmiş. Bu hızla devam ederse 14 ay gibi bir süreye gereksinim var. Bu durum asla kabul edilemez. Bu durum iktidarın bırakın salgınla mücadeleyi, salgının kontrol alınması faaliyetlerinden de vazgeçtiğini, yurttaşlarını Covid-19 ve Covid-19 kaynakllı ölüme terk ettiğinin göstergelerinden biridir.

Salgının yavaşlayabilmesi, ortadan kalkabilmesi için en az 51 milyon 200 kişinin daha ikinci doz aşısının zaman kaybetmeden yapılması gerekiyor.

Bütün uyarılara rağmen aşılamada da iller ve bölgeler arasındaki farklar artmaya devam ediyor. Türkiye genelinde 100 kişiden ortalama 9 kişiye aşı yapılmışken Şırnak'ta yalnızca 1 kişiye, Güney Doğu Anadolu Bölgesi'nde 4 kişiye, Orta Anadolu Bölgesi'nde 6 kişiye, Kuzey Anadolu Bölgesi'nde ve İstanbul'da ancak 7 kişiye ikinci doz aşısı yapılabilmiş durumda. Bu kabul edilemez. Bununla da mücadele etmemiz gerekiyor.

Son olarak bugün 8 Nisan Dünya Çingeneler Günü. Yüzyıllardır birlikte yaşadığımız çingenelerin yaşadıkları ayrımcılık, yoksulluk ve eşitsizliklerle birlikte bugünün zor koşullarında yaşadıkları olumsuzların daha da arttığını bilerek anımsayalaım. Göz ardı etmeyelim.

Öne Çıkanlar