İranlı gazeteci Kari: Ölüm sayıları endişe verici boyutta, kaç kişi öldürüldü bilmiyoruz

İranlı gazeteci Kari: Ölüm sayıları endişe verici boyutta, kaç kişi öldürüldü bilmiyoruz
+Gerçek’e konuşan İranlı gazeteci Leila Kari, İranlıların polisler tarafından hedef alınarak öldürüldüğünü belirterek, ölüm sayılarının endişe verici boyutta olduğunun altını çizdi.

Seda Taşkın


+GERÇEK- Kıyafetlerinin İslam’a uygun olmadığı gerekçesiyle "İran Ahlaki Emniyet Polisi" (Gaşt- e Erşad) tarafından gözaltına alınan 22 yaşındaki Mahsa Amini'nin dövülerek öldürülmesi ülke çapında özellikle kadınların katıldığı kitlesel tepkileri beraberinde getirdi. Protestolar sadece İran’da değil, bütün dünyada yankı buldu.

Geçtiğimiz cuma günü hayatını kaybeden Mahsa Amini'nin ölümünün ardından kadınlar başörtülerini çıkararak yaktığı ve "Diktatöre ölüm", sloganlarının atıldığı eylemlere dönüşerek büyüdü. Bugün 8’nci gününü geride bırakan protesto eylemlerinde çok sayıda protestocuda da hayatını kaybetti.

20 yılı aşkın bir süredir İran’da gazetecilik yapan 44 yaşındaki Leila Kari, +Gerçek'in sorularını yanıtladı.

İran’da yaşayan ve yıllardır gazetecilik yapan bir kadın olarak ne gibi sorunlarla karşılaşıyorsunuz?

İran’da kadın olmak başlı başına büyük bir zorluk yaşatırken, üstüne kadın gazeteci olmak durumu daha da zorlaştırıyor. Burada hukuk en az gazetecilere uğruyor. Yıllardır yazıp, çizdiklerimizden dolayı çok sayıda arkadaşımız yargılandı, tutuklandı ve işkencelere maruz kaldı. Ve şu anda da büyük bir baskı ile karşı karşıyayız. Burada gerçeği yazıyorsanız, sonunuzun ne olduğunu da biliyorsunuzdur. Eğer halkına haklarını hatırlatıyorsan ve gerçeği yazıyorsan sonunuz hapishanedir.

İran’da bir haftadır şiddetli çatışmalar yaşanıyor. Çalışma şartlarınızdan bahseder misiniz, işinizi yapabiliyor musunuz?

Çalışma şartlarımız zaten zorken, şu an daha da zor şartlar altında çalışıyoruz. Hükümet internetimizi kesiyor ve sosyal medya kısıtlaması getiriyor. İnsanları gerçeği aktarmak için VPN kullanıyoruz. Ancak bu uygulamalar bize yabancı değil, çünkü burada ne zaman protestolar yaşansa hükümetin ilk yaptığı şey interneti kesip, burada yaşananların dünyada duyulmasını engellemektir. Ama bizler elimizden geldiğince yaşananları aktarmaya çalışıyoruz. Nitekim ki engel de olamadı ve dünya burayı tartışıyor. 3 yıl önce burada benzer bir protesto eylemi yapılmış ve aynı yöntemleri uygulayan hükümet tam bin 500 insanı öldürmüştü. Şimdi yine aynı durumla karşı karşıyayız.

Medyaya yansıyan kimi videolarda ‘ahlak polisinin’ insanları hedef alarak öldürdüğü görünüyor. Bu videoların gerçeklik payı nedir?

Gördüğünüz videoların tamamı gerçektir. İnsanları korkutmak için hedef alarak öldürüyorlar. Tam olarak rakam veremesem de öldürülen insan sayısının endişe verici boyutta olduğunu biliyoruz. Çünkü insanlar sokak ortasında hedef alınarak teker teker öldürülüyor. Hükümet bunu yapmaktan asla çekinmiyor. 3 yıl önce bin 500 insanı öldüren hükümet şimdi neden öldürmekten çekinsin ki? Zaten bu polislerle ilgili bir işlem de yapılmıyor. İnsanlara geri adım attırmak ve evlerine dönmesini sağlamak için, korku salmak için insanları öldürüyorlar. Öldürülen İranlı sayısı çok fazla, ve bu sayıda daha da artacak.

İnsanların artarak sokaklara döküldüğünü görüyoruz. İzlediğimiz görüntülerde kadınların sayısı kadar erkeklerinde sokaklarda polisle çatıştığını görüyoruz. Erkeklerin talebi nedir?

Burada Mahsa Amini’nin öldürülmesinin ardından özgürlük talebiyle insanlar sokaklara çıktı ama bunun bir başka boyutu da var; ekonomik kriz. İnsanlar ekonomik anlamda da çok zor durumdalar. Aldığımız maaşlar giderlerimizi karşılamıyor. Hangi açıdan bakarsanız bakın insanlar her anlamda baskılanıyor. Hükümet ne ekonomiye ne de özgürlük talebinde bulunmamızı istemiyor.

‘SADECE KADINLAR DEĞİL ERKEKLER DE BASKIYA MARUZ KALIYOR’

Özgülüklerin kısıtlanması burada sadece kadınların sorunu değil aynı zamanda erkeklerin de bir sorunu. Çünkü ailesi ile bir yere giden erkek keyfi bir şekilde ahlak polisinin hedefi olabiliyor. Yanında bulunan eşinin, annesinin ya da kızının nasıl giyindiği gibi gerekçelerle sözlü veya fiziki şiddete maruz kalabiliyor. Bir örnek verecek olursam burada bir anne alışverişe gidiyor ve ahlak polisleri tarafından karakola götürülüyor. Kimse annesinin ya da eşinin bu keyfiyete maruz kalmasını istemez. Mahsa Amini sizin eşiniz, kardeşini ve annenizde olabilirdi. İnsanlar bu duruma tepki gösteriyor.

‘ARTIK YETER!’

Ayrıca mesela iki erkek bir kafede oturduğunda da sorun olabiliyor. Ahlak polisleri neden iki erkek oturduğunu ve aralarında nasıl bir ilişki olduğunu soruyor. Yani burada bütün İranlılar aynı baskıya maruz kalıyor. Artık insanlar ‘yeter’ diyor. Biz önceden laik ve modern insanlardık, yine aynı şeyleri yaşamak istiyoruz. Şu an buradaki zeki insanlar tek tek ülkeyi terk ediyor. Beyin göçü yaşanıyor. İnsanlar haklı olarak bu ülkede yaşamak istemiyorlar.

Ülkenizde bulunan kadın siyasetçilerin yaşananlar karşısındaki tavrı ne oldu? Hem muhalefet hem de iktidar açısından değerlendirir misiniz?

Kadın siyasetçiler genel tutumu hükümet tarafından tavır almak oldu. Kadınlar açısından olayı değerlendirmeyen, tamamen kadını suçlayan açıklamalarda bulundular. Kadınlar siyasetçiler de tamamen erkek gibi düşünüyor, erkeklerin bakış açısıyla yaşamamızı istiyorlar. Mahsa öldüğünde tamamen onu suçlayıcı açıklamalarda bulundular. Kadın siyasetçiler, Mahsa gibi davranmayın, uygunsuz şekilde sokaklara çıkmayın gibi açıklamalarda bulundular.

Bir kadın olarak hiçbir şey yapamıyorsunuz. Bir banka otururken, alışverişe giderken, sahile gidip denizi izlerken ne yaşayacağınızı bilmiyorsunuz. Sürekli bir endişe içindesiniz.

Peki yalnız yaşayan bir kadın neler yaşıyor?

Mecbur hayatta kalmak için alışverişe falan gidiyor ama neler yaşıyor bilmiyoruz. Kaç kere ahlak polisi tarafından şiddete uğradı, kaç defa gözaltına alındı bilmiyoruz. Ama bunu göze almak zorunda kalıyor, başka ne yapabilir ki? Ama bir kadın olarak koktuğunu ve bu şartlar altına yaşamak istemediğini biliyoruz.

Kadınların baş örtülerini yaktığı videolarda kamuoyuna yansıdı? Kadınlar cesaretle sokakta…

Burada kadınların özgürlük istemekten başka bir şansı yok. Biz kadınlar demokrasi ve özgürlük istiyoruz. Herkes inandığı şekilde yaşasın istiyoruz. İsteyen kapansın isteyen açılsın. Herkesin inancı kendisini ilgilendirir. Zorla yapılan hiçbir uygulamayı kabul etmiyoruz.

Her yerde ahlak polisi görmek istemiyoruz. İnsanların baskı ile yönetilmesi istemiyoruz. İnsanlar başörtülerini bir isyan gösterisi olarak yakıyor. Çünkü kimse zorlama ile inancını yaşamak istemiyor. Kadınlar bütün cesareti ile sokaklarda eylemlere katılıyor. Yeter diyor, isyan ediyor. Kadınlar cesaretini yine kadınlardan alıyor.

Mahsa Amini’yi öldüren polis hakkında herhangi bir işlem yapıldı mı?

Amini’yi öldüren polisle ilgili herhangi bir işlem yapılmadı. Burada defalarca kez benzer olaylar yaşandı, mahsa ilk örnek değil maalesef. Bir çok kadın benzer nedenlerden dolayı hayatını kaybetti. Ama kimse de çıkıp neden böyle oldu demedi. Şimdiye kadar kimsenin de yargılandığı da olmadı. Zaten yargılansaydı bugün Mahsa ve onlarca, yüzlerce kadın öldürülmemiş olacaktı. O yüzden hükümet ahlak polisiyle ilgili bir bilgi de paylaşmadı ve yapmadı. Hep aynı uygulama…

Protesto eylemleri durduğunda insanları neler bekliyor?

Eylemler durduğunda eylemlere katılanların hepsini cezaevine atacaklartır. Geçen protesto eylemlerinde de benzer uygulamaları gördük. İnsanları cezaevlerine atıp işkence uyguladılar. Eğer eylemler durursa hepimizi çok zor günler bekliyor. Özellikle de kadınları. Bu isyanı devlet fazlasıyla bedelini ödetecektir. Bu nedenle bütün dünyanını bizim yanımızda olması gerekiyor. Sokak ortasında insanları öldüren polisler bize neler yapmaz?

İran’da Mahsa’nın öldürülmesi bütün dünyada tepkilere neden oldu. Özellikle kadınlar saçlarını keserek protesto eylemleri gerçekleştirdiler. Bu anlamda sizce verilen tepki yeterli mi?

Evet, dünya İran’da yaşananlara tepki gösterdi ve dayanışma gösterdi. Özellikle komşumuz Türkiye’deki kadınların protestolarını da çok değerli buluyoruz. Buradan biz kadınları yalnız bırakmayan, dayanışma mesajı gönderen bütün kadınlara minnet duyuyor ve teşekkür ediyorm. Bütün dünya İranlı kadınların sesini duydu ve duyurdu. Ancak bu dayanışmanın daha da büyümesi gerekiyor. Yoksa bu eylemler durduğunda bir çok kadın öldürülebilir, işkenceye uğrayabilir, cezaevine atılabilir.

Ahlak polisi tarafından öldürülen Mahsa Amini'nin hastaneye yatırıldığını duyuran gazeteci Nilufar Hamidi tutuklandı. Hamidi’nin durumuna ilişkin bir bilgiye ulaşabildiniz mi, bir gazeteci olarak bu tutuklamaları nasıl değerlendirirsiniz?

Öncelikle meslektaşımız Hamidi’nin tutuklanması bizi şaşırtmadı. Bu uygulamalar İran’da bir rutin haline geldi. Eğer siz burada gerçeği yazıyorsanız sonunuz bu oluyor. Şimdi gazeteci arkadaşımız nerede ve neler yaşıyor bilmiyoruz. Durumuna ilişkin herhangi bir bilgi de almış değiliz. Hamidi’nin şahsında buradaki bütün gazetecilere mesaj vermek istiyorlar. Ancak bu yaşanlar bizi korkutmuyor bilinsin. Korkmayacağız! Bizler burada tüm zorluklara rağmen gerçekleri yazmaya devam edeceğiz. Bir gazetecinin görevi tam olarak budur. Gerçeği halkına ulaştırmaktır.

Kamuoyuna mesajınız var mı?

İran’ın kadınları çok yalnız. İran’ın arkasında durun lütfen.

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar