İstanbul Sanayi Odası Başkanı Bahçıvan: Reel sektörün en önemli sorunu finansman

İstanbul Sanayi Odası Başkanı Bahçıvan: Reel sektörün en önemli sorunu finansman
Bahçıvan, 'Sanayici kazandığı paranın yüzde 55'ini faize, kur farkına, finansmana veriyor. Kalanıyla yatırım yapmaya çalışıyor. Dünyada bizden sonra en kötü oran yüzde 14' dedi.

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Erdal Bahçıvan, Habertürk TV'de Para Gündem programında sorularını yanıtladı.

"Merkez Bankası şu an fiyat istikrarına çok odaklanmış durumda, sanayicinin de finansmana ihtiyacı var ve yüksek faizden, yeni kredi bulamamaktan endişe ediyor. Faizi en yakın ne zaman daha makul seviyelerde bekliyorsunuz, TCMB'nin duruşunu nasıl buluyorsunuz?" sorusuna Erdal Bahçıvan şöyle yanıt verdi:

"Görevde olduğumuzdan beri finansal istikrarın önemi ve Merkez Bankası'nın kredibilitesi bizim hep söylediğimiz bir şey. Finansal istikrarı kaybettiğimiz an arkasından gelen ağır semptomların kapanması uzun zaman alıyor. Şu anda yaşadığımız şey de bu. Tansiyonu bir süre ilaçla düşürebiliyorsunuz ama kalpte, böbrekte, karaciğerde bıraktığı hasarla uzun süre uğraşıyorsunuz.

BAHÇIVAN: EN ÖNEMLİ ENGEL FİNANSMAN, BU NET...

Türk sanayisinin finansmanı bu kadar çok boyutlu bir sorun olarak yaşamaması gerekiyor. Son 7-8 yılda İSO 500'e baktığımız zaman, ki bunlar ülkenin amiral gemisi şirketleri, finansmanın kâra oranı yüzde 55 dolaylarında. Yani kazandığı paranın yüzde 55'ini faize, kur farkına, finansmana veriyor. Kalanıyla da yatırım yapmaya çalışıyor. Dünyada bizden sonra en kötü oran yüzde 14. Bütün bunlara rağmen çarkları döndürebiliyoruz.

En önemli engel finansman, bu net. Faiz ve kur istikrarsızlığından yönetim kabiliyetini kaybediyorsunuz. Para vücudun kanı, paranın akışındaki olumsuzluk sizin bütün işleyişinizi bozuyor.Türkiye'de bir başka sorun da finansman ihtiyacının çok çok önemli bölümünü sadece bankalar üzerinden sağlamak politikası."

Bahçıvan, faizlerin aşağı dönüş zamanlaması ve uzun süre yüzde 17'de kalacak faiz oranına hazır olup olmadıklarıyla ilgili soruya, "Merkez Bankası'ndan anlıyoruz ki enflasyon düşmezse faizler düşmeyecek. Kurda da rekabetçi kuru mutlaka tutmamız lazım. İhracatçının eline geçmiş olan fırsatı, heyecanı düşürmememiz lazım. İp cambazı gibi hassas götürmemiz lazım. Burada istikrarsızlıklar... Zıpladığı zaman toparlamak güç oluyor. İhracatın rekabet gücü önemli, Türkiye'nin orta vadedeki en önemli gücü ihracat" şeklinde yanıt verdi.

"Emtia fiyatları yükseldikçe yurtdışından enflasyon ithal edeceğiz gibi görünüyor" diyen Bahçıvan, üç haftadır Ticaret Bakan Yardımcısı Tuna Turagay'ın katılımıyla üç temel sektörün ele alındığını belirtti.

BİR ÇOK ÜLKE GIDA İHRACATINA KOTA KOYDU

Bahçıvan, "Tarımsal ürünler tarafında Çin çılgın bir talep oluşturmuş durumda. Gıda güvenliği nedeniyle bir çok ülke ihracata kota da koymuş durumda. Açılmalar başlarsa talep de artacak. Endişem gıda hammadde fiyatlarında 2021'de dünya bazlı baskının çok güçlü olacağı yönünde. Dolayısıyla her bir dönüm tarım arazimizi çok iyi kullanmamız lazım" şeklinde konuştu.

Ebru Baki'nin, "Peynir nasıl 60 TL, süt nasıl 8 lira oluyor?" sorusu karşısında Bahçıvan, "Bazı konuları gereğinden fazla baskı altında tutuyoruz. Bu sektöre 15-16 ay fiyat dokundurtmadı. Biz aynı şeyi enerjide de yapıyoruz. Sonra bir kalemde öyle bir yükseltiyoruz ki etkisi ve bazı çok güçlü oluyor. Arz talep işleyişini kendi haline bırakmamız lazım. Bazı ürünlerdeki baskılar, pazara ve kamuoyuna bu şekilde yansımasına neden oluyor" ifadelerini kullandı.

Gıda fiyatlarındaki yükseliş konusunda istikrarlı üretim ve yapısal konuları çözmeden hevesli kampanyalarla, söylemlerle çok kısa süreli başarı sağlanacağını belirten Bahçıvan, "Asıl vakti sorunun özüne, köküne ayırmamız lazım. Türkiye o zaman bu problemleri çözer. Bizim ömrümüz gıda enflasyonuyla, gıda enflasyonu konuşmakla geçti" şeklinde konuştu.

TARIM İKTİSADİ FAALİYET OLARAK GÖRÜLMELİ

Türkiye'nin gıdada yılda 15 milyar dolarlık ithalatına dikkat çeken Haberturk.com Genel Yayın Yönetmeni Yavuz Barlas, Bahçıvan'a bunun nasıl üretime döndürüleceğini sordu.

Bahçıvan, Türkiye'de tarımsal üretimin bir iktisadi faaliyet görülmesi gerektiğine dikkat çekerek, "İktisadi faaliyet kaynak. Benim kaynağım ne ve bunu en yüksek katma değerle nasıl değerlendirebilirim? Şu bölgenin toprağında; iklim, su, hava, toprak koşullarını ele alarak ve dünyadaki benzer üretim ürünü olan ülkelerin örneklerinden faydalanarak, teknolojiyi doğru kullanarak en fazla zenginlik üretecek ne üretebilirim? Biz maalesef bunu beceremiyoruz" ifadelerini kullandı.

Bahçıvan, "Birçok arazimiz boş veya çok kıymetli ürün üretebilecek arazimizde hiçbir şey üretmiyoruz ya da çok fakir bir ürün üretiyoruz. Türkiye en basiti, yem bitkilerinden 4,5 milyar dolarlık ithalat yapıyor. Bu yem bütün protein ürünlerini etkiliyor. Bunun niçin yarısını doğala döndüremiyoruz? Biz bir çok sektörde teknolojiyi geliştirme noktasında çok iyi gidiyoruz, mesela savunma sanayisinde yüzde 75'e ulaştık. Toplantılarımızda tornacı babanın oğlu füze başlığı geliştirmeyi düşünüyor ama tarımda maalesef bunu geliştiremiyoruz. Biz tarımı hala sosyolojik görüyoruz oysa iktisadi olarak ele almamız lazım. Suyumuzu, toprağımızı doğru kullanmamız lazım. Yine ithalat yapalım ama bunu çok güçlü bir katma değere dönüştürmeliyiz" dedi.

Öne Çıkanlar