Metin Lokumcu davasında mahkeme görevsizlik kararı verdi

Metin Lokumcu davasında mahkeme görevsizlik kararı verdi
Metin Lokumcu davasında, mahkeme heyeti mahkemenin görevsizliği ile TCK 87/4 hükmü uyarınca dosyanın görevli Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesine hükmetti.

Artvin Hopa'da polisin sıktığı biber gazı nedeniyle fenalaşarak hayatını kaybeden öğretmen Metin Lokumcu’nun ölümüne ilişkin 13 polisin yargılandığı davanın ikinci duruşması bugün  Trabzon 2’nci Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Sanıklar duruşmaya getirilmedi, baro ve derneklerin davaya katılım talebi reddedildi.  Avukatlar mahkeme heyetinden görevsizlik talep ederek dosyanın ağır ceza mahkemesine gönderilmesini talep etti. Cumhuriyet Savcısı’nın mütalaasının ardından mahkeme kararını açıkladı. Mahkemenin görevsizliği ile TCK 87/4 hükmü uyarınca dosyanın görevli ağır ceza mahkemesine gönderilmesine karar verildi.

31 Mayıs 2011’de Artvin’in Hopa ilçesinde Tayyip Erdoğan’ı protesto ederken yaşanan polis saldırısı sonucu yaşamını yitiren Metin Lokumcu’nun Trabzon’a taşınan davasının ikinci duruşması başladı.

Duruşmanın ikinci celsesi sanık avukatının savunmasıyla başladı. İddianamede müvekkilleri ile ilgili somut iddia bulunmadığını ifade eden avukat, "Sadece gaz kullanma ruhsatları olduğu için sanık konumundalardır duruşmadan vareste tutulmalarını talep ediyoruz" dedi.

‘10 YIL 28 GÜN GEÇTİ, SANIKLAR HALA HUZURUNUZA ÇIKMADI’

Sanık avukatının ardından söz alan Av. Nagihan Bulduk olayın üzerinden 10 yıl 28 gün geçtiğini ve sanıkların hala mahkemenin huzuruna çıkmadığına dikkat çekerek şöyle konuştu:

Bu makul bir süre değildir. Mevcut delilleri bir kenara bırakıp yeni delil toplamak istemeniz makul süreyi bir kenara bırakıp süreyi yeniden uzatacaktır. Bu aşamada olası kastla hareket edildiğine dair dosyada zaten deliller vardır. Uzun süre gaza maruz kalınmasının ölümle sonuçlanabileceği raporlarla sabittir. Bunun etkisi duman ortada olmasa bile devam edebilmektedir. Hatta mühimmatların bitip yeni mühimmat getirildiği söylemiştir. Tüm Hopa o gün gaza maruz kalmışken Metin Lokumcu’nun gaza maruz kalmamasının imkanı yoktur.

Metin Lokumcu’nun atılan biber gazın etkileriyle hayatını kaybettiğinin raporlarda belirtildiğinin ve bunların mahkemeye iletildiğini ifade eden Bulduk, "Burada olası bir kast söz konusudur. Bu aşamada dosya görevsizlik talebimiz açısından yeterlidir. Hopa’da gazı kullananlar bu gazı kullanmayı bilen kişiler. Sanıkların avukatı da kendilerinin ehliyeti olduğunu söylemiştir" dedi.

Av. Bulduk’un ardından söz alan Av. Meriç Eyüboğlu, heyete sanıkların huzura getirilmemesinin ya da sanıklara soru sorma hakkının önünde bir engel olmadığını belirterek, "Sadece soru sormak hakkımız savcılık tarafından ihlal edilmiyor. Sizin tarafınızdan da bu hak ihlal ediliyor. Siz de sanıkları hiç görmediniz sanıklara soru sormadınız. Bir kanaati ancak bu şekilde oluşturabilirsiniz" dedi.

Av. Eyüboğlu davanın selameti açısından mahkeme heyetinin görevsizlik kararı veresi gerektiğini vurguladı. Av. Eyüboğlu sözlerini şöyle sürdürdü: Adli Tıp Genel kurulu bunu işaret ediyor. Ölüm nedenlerinden biri gaza maruz kalmaysa bu dosya açısından yeterlidir. Bu salonda gaza maruz kalmayan yoktur heralde. Nasıl acı verici olduğunu bilir. Ancak şu az biliniyor. Bu gazı kullanmak işin sadece polis olmak yetmiyor. Kullanmak için belli şeylerin bilinmesi gerekiyor. Sanıkların bunu bilmemesi mümkün değil.

‘8 SAAT BOYUNCA GAZ KULLANILDI’

O gün Hopa’da gaz fişeğiyle yaralananlar olduğunu hatırlatan Av. Eyüboğlu sözlerini "Yani Hopa’da sadece Metin Lokumcu olmayabilirdi. O gazı kullananların, 8 saat boyunca kullanılmasının ne sonuçlar doğuracağını bilmemesi mümkün değil. Bu bile ne kadar orantısız gaz kullanıldığının açıkça kanıtıdır. 8 saat boyunca gaz kullanılmıştır. Bütün Hopa bu gazlardan etkilenmiştir. Tanıklar dinlenildiğinde daha da net anlaşılacaktır" diye sürdürdü.

Av. Eyüboğlu "Hakkaniyetli olan bu dosyadan el çekmeniz ve dosyanın ağır cezaya gönderilmesidir" dedi. Av. Eyüboğlu son olarak "Bütün bunlardan dolayı sanıkların huzura getirilmesi gerekmektedir. Bunu bırakın biz tercih etmesek de SEGBİS ile sanıkların dinlenmesine bile kapıyı kapadınız. Sanıkların huzura getirilmesini talep ediyoruz. Bunun aksine verilen ara karardan dönülmesini talep ediyoruz" dedi.

BARO VE DERNEKLERİN DAVAYA KATILIM TALEBİ REDDEDİLDİ

Yeşil Artvin Derneği, Metin Lokumcu davasına müdahil olmayı talep etmek için söz aldı.^Yeşil Artvin Derneği adına Avukat Bedrettin Kalın "Derneğiniz Artvin’deki çevre sorunlarıyla mücadele etmektedir. Bu kapsamda Hopa’daki HES projeleriyle alakalı sorunlarda Metin Lokumcu’da her zaman yanımızdaydı" dedi.

Gaziantep Barosu Başkanı Bektaş Şarklı söz aldı. Şarklı, "Burada acılı bir aile var, biz onlar için geldik. Bu dava Türkiye açısından önemli bir dava. Hopa’da Metin Lokumcu rahmetli olduysa, başka yerlerde bu olmasın diye önemli bir dava. Yargı bugün herhangi bir düğünde kavgaya polisin oraya orantısız şekilde müdahale etmemesi açısından önemlidir" dedi. Baroların ve derneklerin davaya katılma talepleri reddedildi.

Davaya saat 13.10’a kadar ara verildi.

TANIKLARIN İFADESİNE GEÇİLDİ

Verilen ara tamamlandı. Tanıkların ifadesine geçildi. Tanıklardan Kamil Ustabaş, "31 Mayıs 2011 günü dönemin Başbakanı’nın mitingi vardı. Bölgede HES’lerin yapılmaması için bir basın açıklaması vardı. Hopa Dereleri Koruma Platformu bunun için bir çağrı yapmıştı. Başbakana ve basına insanlar sesini duyurmak için Hopa Meydanı’nda toplanıldı. Ben de oradaydım. Aynı zamanda çayda kota ve kontenjana karşı da gerçekleşiyordu. Aynı zamanda çay üreticisiyim" dedi.

Ustabaş olay öncesini ve anını şöyle anlattı:

Hopa’nın girişinde polisin yığınağı vardı. Hopa’daki iki caddede polislerle kapatılmıştı. Hopa’daki polisin 10-15 katı sanırım polis getirilmişti. Başbakan’ın miting yapacağı yerle bizim basın açıklaması yapacağımız alan arasında iki tane uluslarası yol bir tane de şehir içi yol bulunuyor. Basın açıklaması yapacak olanlar da horon oynuyordu. Horon sonrasında hiçbir uyarı yapılanmadan polis tarafından saldırıya geçildi. İnsanlar da can havliyle Dumlupınar Caddesi’ne kaçtı. Alanda toplananlara gaz ve su sıkılınca etrafta açıklamayı izleyenlerde esnafın dükkanına sığındı. Kolluk kuvvetleri o dükkanlara da gaz kullanarak, kapıları kurtar girdiler. O kadar gaz kullanıldı ki, bir dükkanın çatısı yandı. Yine Hopalı insanlar o yangını söndürdü. Aklımızın almadığı bir kolluk kuvveti yığılmıştı. Hopa gaz bulutu altında kaldı. Bir kadın kafasından yaralandı.

Başbakan korumasının gidip "gaz şöyle sıkılır" diyerek polisin elinden gazı alıp gösterdiğine dikkat çeken Ustabaş, "Buna çok net şahit oldum. Dönemin Kaymakamının ‘stoklarda gaz kalmadı’ demeçleri gazetelerde çıkmıştı. Polisin o günkü tavrı ‘Geldik ve Hopa’yı süpürüp gideceğiz’ şeklindeydi. Niyeyse bir kenti teslim alma mantığıyla gelmişlerdi. Birçok ölü çıkabilirdi. Çıkmamasının sebebi, esnafın insanları dükkanlarında bir şekilde korumalarıydı" dedi.

Tanıklardan Recep Demirci, Metin Lokumcu’nun öldüğünü duyduğunda hastane önüne gittiğini ve o sırada yoğun silah sesleri olduğunu ifade etti. "Panzerlerden ve araçlardan rastgele havaya ateş açıldı. O sırada gaz ve su sıkıldı. Ben fenalaştım ve bayıldım. Hastanede müşahade altında kaldım. Uyandığımda sesler devam ediyordu" diye devam eden Demirci, "Sonrasında hastanenin önünde boş kovanları teslim alarak savcılığa teslim ettim" dedi.

‘BEN DE ÖLEBİLİRDİM’

Tanık Ali Rıza Özgenç, o günlerde seçim atmosferinin hakim olduğunu anlatarak söze başladı. "Dönemin başbakanının miting yapacağı söylendi. Hopa’da iki ana temel sorunumuz vardı. Birincisi HES’ler, ikincisi de çay tarımıyla alakalı sorundu" diyen Özgenç şöyle devam etti:

Bu iki temel sorunu dile getirmek için bir basın açıklaması düşündük. O alan halan daha çok kalabalık olan bir alandır, meydandır. Şenlik havası varken su ve gaz bombası atılması… Ben, Metin hoca… aynı yaş grubundaki insanlar bu arbedenin durdurulması için çok mücadele ettik. Bir ara polisler kalkanlar ittirdi, aramıza gaz bombası atıldı. Ben de ölebilirdim. Hiçbir neden yokken horon oynayan insanlara su ve gaz sıkılmasının hiçbir mantığı yoktu. Göz gözü görmüyordu, artık Metin hocayla kopmuştuk… Daha sonra ölüm haberi geldi Hopa’nın bütün caddeleri gaz altındaydı. Biz bunu hak etmemiştik. Ortada bir şey yoktu, miting alanıyla alakalı bir şey yoktu çünkü.

O gün orada gazeteci olarak bulunduğunu ifade eden tanık Cemil Aksu görüntü almak için meydana geldiğini şöyle anlattı:

Meydan dediğimiz yer işlek bir yer, normal bir kalabalık vardı. Başbakan geleceği için de meraklı insanlar vardı. Ancak burası miting alanına epeyce bir uzak bir alandı. Mahalleden meydana gelene kader çok yoğun bir güvenlik önlemi vardı. Basın açıklaması için toplananların yanına geldiğimde, polisin kitlenin iki grubun arasında değil basın açıklaması yapacakları kapatan bir yerde durduğunu gördüm. Hopa Dereleri Koruma Platformu pankartı vardı. Bir polisle sohbet ederken burası karışacak sen ayrıl dedi. Bu esnada gazlı ve suyla müdahale başladı.

Polis saldırısı sonrası dağılmanın yaşandığını ve kaçışan insanlara saldırının devam ettiğini vurgulayan Aksu yaşanan saldırıyı şöyle anlattı: Otellerin camları ve kapıları kırıldı. Ara sokaklara gaz atıldı. Meydanda yaşlı insanlar vardı. Fenalık geçirenler vardı. Metin Lokumcu yakın bir yerden horonu izliyordu. Gazlı müdahale anında da gördüm. Her yere gazla müdahale vardı. Metin hoca da onları durdurmaya çalışıyordu. Müdahalenin durdurulması için çok girişimleri oldu. Bütün bu girişimler sırasında da gazla müdahale oldu. O gün neredeyse kim yan yana geldiyse gazla karşılaştı.

‘BİRAZDAN KÜÇÜK MOSKOVA NE HALE GELİYOR GÖRÜRSÜNÜZ’

Tanıklardan Şenol Çelik bir akşam öncesinden Metin Lokumcu ile haberleştiklerini anlattı. "Ben o dönem muhtar olduğum için, kaymakam bizim alanı kontrol etmemiz için alanda olmamızı istedi. Alana gittiğimizde insanların horon oynadığını gördüm. Biz de kaymakam dediği için alanı gezmeye ve kontrol etmeye devam ettik" diyen Çelik polisin "Birazdan küçük Moskova ne hale geliyor görürsünüz" dediğini aktardı.

Çelik ifadesine şöyle devam etti:

Bütün çevik kuvvetin bütün bir alanı sardığını gördüm. Panzerden su ve gaz bombaları gelmeye başladı. Herhangi bir anons duymadık. Ben de gazlardan kaynaklı boğulma tehlikesi geçirdim. Sonrasında yine çıkıp polislerle konuşmaya çıktım. Metin hocanın bir yerde polisler tarafından sıkıştırıldığını gördüm. Zaten gaz yemişti Metin hoca bir de üzerine kalkanla sıkıştırıldı… Sonrasında oradan birlikte uzaklaştık ama bir daha göremedim… Sonrasında hastaneye götürüldü ve ölüm haberi geldi.

Duruşmaya 15.10’a kadar ara verildi.

‘HOPA’DA POLİSİN MÜDAHALESİNİ MEŞRU GÖSTERECEK HİÇ BİR DURUM YOKTUR’

Aranın ardından katılanlar vekili Av. Mert Ekinci söz aldı. Av. Ekinci "Tanık beyanlarından da anlaşılacağı üzere olay tarihinde Hopa’da polisin müdahalesini meşru gösterecek hiç bir durum yoktur. Polisin olaydaki tavrı sesini duyurmak için sokağa çıkan tüm muhaliflere verilen bir gözdağıdır" dedi. Dosyada görevsizlik kararı verilmesini talep eden Av. Ekinci, "2011 den bugüne kadar benzer olaylarda kamu görevlileri hakkında etkin soruşturmaların yürütülmediği, caydırıcı cezaların verilmediği pek çok örnek vardır. Tanık anlatımları da olayda sanıkların olası kast ile hareket ettiğini çok ayrıntılı bir şekilde ortaya koymaktadır" dedi.

‘KAMU GÖREVLİLERİ SUÇ İŞLERSE GEREĞİ GİBİ YARGILAMA YAPILMIYOR’

Av. Ekinci’nin ardından, Av. Fatma Girgin söz aldı. "Kamu görevlilerine" karşı işlenen suçlarda herkesin evinin basılabildiğini ancak kamu görevlileri suç işlediğinde gereği gibi yargılama yapılmadığına dikkat çeken Av. Girgin şöyle devam etti: Sanıkların verecekleri tepkiye göre soru yöneltme hakkımız vardır. Soracağımız soruların engellenmesi, doğrudan soru sorma hakkımızın alınması haklı değildir. Polis bu barışçıl gösteriye karşı ölümcül müdahalede bulundu"

Ardından söz alan Av. Sercan Aran, "Hopa’da müdahale edilen olaylar barışçıldır. Polis bu barışçıl gösteriye karşı ölümcül müdahalede bulunmuştur. O gün Hopa’da olağanüstü hal ilan edilmişti ve insanların sesini kesme niyeti vardı" dedi. Av. Aran, polis müdahalesini gösteren video kayıtlarının bir kısmını mahkeme salonunda izletti. Görüntülerde polisin, çevik kuvvet ekiplerine "Gebert lan gebert vur şuna adam gibi" denildiği anlaşılıyor. Av. Aran videoların ardından "İnsanlar, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını kullandığı için öldürülüyor" dedi.

‘VİDEODAN DA GÖRÜLECEĞİ ÜZERE HER ŞEY NET, BU BİR CİNAYETTİR’

İzlettiği görüntünün ardından sözlerine devam eden Av. Aran, "İzlediğimiz görüntüyü kaydeden emniyet müdürlüğünde görevli polisler. Bu polislerin söylediği şey ile yaşananları kıyasladığımızda biz oturup taksir tartışamayız. Polisler gerek tanık beyanlarıyla, gerekse de videodan da görüleceği üzere her şey nettir. Bu bir cinayettir" dedi.

Hakime "Görevsizlik vermeyecekseniz sanıkları duruşmaya getirtmeniz gerekiyor" diyen Av. Aran, "Sanıkları duruşmaya getirtmeniz gerekiyor. Sanıklardan Sinan Eyüpoğlu hariç CMK196/2’deki esas mahkemesinde ifade verip vermek istemediği sorulan sanık yok. Bu da usuli bir hatadır" diye devam etti.

‘SANIKLARIN İFADELERİ BİRBİRLERİ İLE ÇELİŞKİLİ’

Sanıkların ifadelerinin birbiriyle çelişkili olduğuna dikkat çeken Av. Aran, "Talimat mahkemelerinin hiçbiri bu çelişkileri gidermemiş. Sanıklar burada olmadan biz nasıl gidereceğiz bu çelişkileri?" diye sordu.

Devamında "Ya da şu fotoğraftaki şahıs kimdir? Sanıklardan biri midir? Bilmiyoruz" diyerek aşağıdaki fotoğrafı gösterdi. Av. Aran, "Bildiğimiz tek şey sanıkların adları! Elimizde görüntüler var ama sanıkları görmediğimiz için görüntüleri inceleyip, şu şu kişidir deyip sanıklara dair tartışma yapamıyoruz" diye devam etti. Sanık avukatlarının vareste tutulma taleplerine de tepki gösteren Av. Aran, "Zaten gelmiyorlar ki? Neyden vareste tutulacaklar?" dedi.

‘DEMEK Kİ MAHKEMENİN DE GÜCÜ YOK’

Sanıkların duruşmalara gelmediklerini bir kez daha vurgulayan Av. Aran, şöyle konuştu:

Burada Türkiye Cumhuriyeti adına bir mahkeme kurulmuş. Sizin vareste tutulmaları yönünde sanıklarla ilgili bir ara kararınız yok. Ama zaten sanıklar gelmiyor. Demek ki mahkemenin de gücü yok. Sanıklar bizimle dalga geçiyor! Gelmedikleri duruşmaya gelmemek için talepte bulunuyorlar avukatları aracılığı ile. Bu dalga geçmektir. Sadece bizimle değil aynı zamanda sizinle. Bu talebimizi de kabul etmiyorsanız keşif icra etmeniz gerekiyor.

Av. Aran, tüm taleplerinin reddedilmesine tepki göstererek, "Şayet bu taleplerimizi ayrı ayrı reddecekseniz, zaten sizi reddettik ve reddi hakim talebimiz reddildi. Burada size düşen dosyadan çekilmektir. Çünkü tüm taleplerimiz reddedilecekse bu dosyayı görme niyetiniz yok demektir" diye konuştu.

Av. Aran’ın ardından Av. Nagihan Bulduk söz aldı. Av. Bulduk "Sanıkların olay günü nerede bulundukları, nerede gaz kullandığı dosyadaki belgelerde, görev yazılarından bellidir. Metin Lokumcu sadece bir kişinin attığı gaza değil biber gazına boğulan Hopa Meydanı’nda yoğun gaza maruz kalmıştır" dedi.

Av. Bulduk şöyle devam etti:

Öyle polis kamera kayıtları var ki atılan gazdan görüntü çekilemiyor. Mahkemenizin bu durumu en iyi şekilde anlayabilmesinin tek sonucu keşif yapmaktır. Tanıklar burada ara sokaklardan bahsediyor. Hangisi? Emniyet mitinge saldırı olacaktı diyor. Tanıklar miting alanı ile alakamız yoktu diyorlar. Gidelim hep birlikte tespit edelim.

‘TÜRKİYE TARİHİ SUÇLU POLİSLERİN TESPİT EDİLEMEME TARİHİDİR’

Devamında söz alan Av. Meriç Eyüboğlu, "Türkiye tarihi suçlu polislerin tespit edilememe tarihidir! Mahkemeniz keşif ile ilgili görevli miyim değil miyim diye düşünmesin. Çünkü zaten görevsizsiniz. Bu dosyada Hopa’daydı. Buraya kaçırıldı. Siz de bu dosyaya atandınız! Atanmış bir mahkemesiniz" dedi.

‘DOSYA AĞIR CEZA MAHKEMESİNE GİDECEK’

Cumhuriyet Savcısı mütalaasını açıkladı. Cumhuriyet Savcısı görevsizlik kararı verilmesini mütalaa etti. Cumhuriyet Savcısı’nın mütalaasının ardından mahkeme kararını açıkladı. Mahkemenin görevsizliği ile TCK 87/4 hükmü uyarınca dosyanın görevli ağır ceza mahkemesine gönderilmesine karar verildi. (Sendika.org)

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar