Onur Yaser Can davasında 10 yıl sonra karar çıktı: Tutuklama yok
Rıfat DOĞAN
ARTI GERÇEK - Polis işkencesi sonucu hayatını kaybeden ODTÜ mezunu mimar Onur Yaser Can'ın ölümüyle ilgili davanın karar duruşması bugün görüldü.
Onur Yaser Can, 2010’da Narkotik Şube'de iki defa ifade verdikten sonra kötü muamele ve çıplak aramaya maruz kalıp üçüncü kez ifadeye çağrılınca intihar etti. Ardından, annesi Hatice Can da Mart 2014’de intihar etmişti.
Onur Yaser Can öldüğünde 28, annesi Hatice Can 57 yaşındaydı. Uzun yıllardır adliye koridorlarında adalet arayan acılı baba Mevlüt Can da geçtiğimiz günlerde aort damarının yırtılması nedeniyle hayatını kaybetmişti.
İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen iki sanık polis Soner Gündoğdu ve Salih Bahar'ın "resmi belgede sahtecilik" ve "resmi belgeyi bozmak" suçundan yargılandığı davada karar duruşmasını aileden Ezgi Sevgi Can ile avukatları ile CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu katıldı.
Bir önceki duruşmada mütalaasını sunan savcı iki sanık polis hakkında "Resmi belgede sahtecilik" ve "Resmi belgeyi bozmak" suçlarından 6 yıldan 15,5 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılmasını istemişti.
Kardeş Ezgi Can mahkemede şunları söyledi:
"Onlar eceliyle ölmediler. Polislerin hiçbir şekilde adil yargılanmaması onları öldürdü. Bu dava basit bir evrakta sahtecilik davası değildir. Onların o dönem abileri olan amirleri bugün FETÖ'den tutuklu. Bu polisler amirlerinin emriyle evrakta sahtecilik yapmıştır. Bu olaydan bir kaç gün önce abim çırıl çıplak soyulmuş, tacize uğramış ve sözlü tehdide maruz kalmıştır. Madem işkence yapmadılar bunu kanıtlasınlar. Neyse ki biz işkenceyi kanıtladık. Elimizde görüntüler var. Kamera kayıtları var. Cumartesi günü gidiyor. Önüne 11 sayfa konuluyor ve bir kafede tehditle imza attırılıyor. Bu basit bir tarih ve saat hatası değildir. Abim ne imzaladığını dahi bile bilememektedir. Çünkü doğru düzgün abime okutulmuyor. Abim ölüyor, bunlar kameradan öldüğünü görüyorlar. Bu sahte evrakları kullanıyorlar. Bilirkişi bunu tespit ediyor. Savcı emniyetteki kaydı siliyor. O savcı da FETÖ'den tutuklu. Aldığı kayıtları o polise veriyor. Al bu delilleri sen yok et diyor. Mütalaaya uymanızı ve en üst sınırdan ceza vermenizi istiyoruz. Bir önceki heyet annemi siz babamı gördünüz. Neler yaşadığımızı gördünüz. Bir aile yok oldu. En üst sınırdan ceza verilmesini istiyorum."
Avukat Çiğdem Şen "Onur Yaser Can'ın uğradığı cinsel saldırıyı işkenceyi 9 yıldır size anlatıyoruz. Ama ne yazık ki bu süre uzadığı için baba ve anne hayatını kaybetti. Dönemin sorumlularından biri olan polis amiri Hakan Aygün FETÖ üyeliğinden 6 yıl 3 ay hapis cezası aldı" dedi.
Avukat Mustafa Rüzgar adaletin ağır işlediğini ve geç tecelli etmesi nedeniyle iki canın hayatını kaybettiğini belirterek savcının sunduğu mütalaanın eksik olmasına rağmen bu mütalaaya uyularak en üst sınırdan ceza verilmesini talep etti.
Avukat Ömer Kavilli sanığın tutuklanmasını talep etti. Burada sanıkların cezalandırılmasına dönük kararınız ancak adalet duygusu yerini bulur.
Savcı belgenin resmi olmadığını belirterek iki sanık hakkında tutuklama gerektirir bir durum olmadığını kaydetti. Sanık Soner Gündoğdu da son savunmasında olayın maddi hata olduğunu belirterek resmi belgede sahtecilik yapmadığını ve suçsuz olduğunu kaydetti.
Sanığın avukatı müvekkilinin suçsuz olduğunu belirterek beraatini talep etti.
Ezgi Can ile hakim arasında son söz tartışması yaşandı. Hakîm son söz isteyen Can'a söz hakkı vermedi.
KARAR ÇIKTI, TUTUKLAMA YOK
Duruşmada sanıklar Soner Gündoğdu ve Salih Bahar hakkında ayrı ayrı toplam 6 yıl 5 ay hapis cezası verildi. Fakat sanıklar hakkında tutuklama kararı çıkmadı. Karar istinafa gidecek
Davaya ilişkin Onur Yaser Can'ın ailesi ve avukatları dışarıda açıklama yaptı.
Ailenin avukatlarından Ercan Kanar, "Sanık polisler bugün yalnızca resmi evrakta sahtecilikten dolayı ceza aldılar. Bu karar bizim talebimizi tam karşılamadı, eksiktik. Ortada üç tane cinayet vardır" dedi. Ezgi Sevgi Can ise "Davanın geldiği son nokta, işkencenin bir aileyi yok etmesidir. En baştan beri bunun basit bir evrakta sahtecilik davası olmadığını söyledik. Örgütlü bir suç var ama mahkeme, diğer polislerin sanık olmaları yönündeki taleplerimizi reddetti" diyerek karara tepki gösterdi.