Oya Baydar: Elma dersem çık, armut dersem saklan ey muhalefet

Oya Baydar: Elma dersem çık, armut dersem saklan ey muhalefet
'Bir adam bir gece kafası bozulunca her şeyi yapar. Ve sizler de, bizler de yapılanları hak etmiş oluruz.'

T24 yazarı Oya Baydar, HDP'nin kapatılma davası ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) seçilmiş Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun vekilliğinin düşürülmesi ile ilgili muhalef partisinin tavrıan tepki gösterdi. Baydar, "Bu çöküş ve cinnet ortamında oynanan saklambaç oyununda muhalefeti arıyoruz. 'Elma, elma' diye avazımız çıktığınca bağırıyoruz. Muhalefet yok, oyunu terk etmiş. Daha doğrusu oyun parkının dışında, sokak aralarında oynuyor" dedi. 

Ülkenin kötü gidaşatı ile ilgili de Baydar, AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı kastederek, "Ya, Allah göstermesin, beden veya ruh sağlığı bozulursa, ki bu kadar büyük yük altındaki her zaman beklenebilecek insanî bir durum; ya böylesine bir kriz döneminde depresyona girerse; ya bir öfke veya zaaf bunalımı sırasında, bugün yaşadıklarımızdan da bin beter tasarruflara, kararlara, kanunlara imza atarsa!.." ifadesini kullandı. 

Oya Baydar'ın "Bir gece bir adam, kafası bozulunca…" başlığıyla yayımlanan yazısının bir bölümü şöyle: 

Elma dersem çık, armut dersem saklan ey muhalefet

Bu çöküş ve cinnet ortamında oynanan saklambaç oyununda muhalefeti arıyoruz. "Elma, elma" diye avazımız çıktığınca bağırıyoruz. Muhalefet yok, oyunu terk etmiş. Daha doğrusu oyun parkının dışında, sokak aralarında oynuyor.

Gergerlioğlu'nun mahkûmiyet kararının okunacağını benim bile bildiğim o gün, CHP milletvekilleri ya Güneydoğu'da esnaf ziyaretinde ya da Boğaziçili öğrencilerin davasının görüldüğü Çağlayan'da boy gösteriyorlardı, ya da bir yerlerde arazî olmuşlardı.

Ey; Meclis'in saygınlığı, halkın iradesi, demokrasi, insan hakları lâflarını bol keseden kullanan CHP'li vekiller! O gün Meclis'te Gergerlioğlu'nun etrafında etten duvar örmemişseniz, gece HDP grup odasında onunla birlikte sabahlamamışsanız, Başkanınız HDP'ye telefonla geçmiş olsun demekle yetinmişse (ki buna bile buldumcuk olduk) bu sözleri bir daha nasıl ağzınıza alırsınız! Milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılması gündeme geldiğinde, "Anayasaya aykırı olduğunu biliyoruz ama evet oyu kullanacağız" demiş, sonrasında hiçbir özeleştiri yapmaya gerek duymamış olanlardan bunu beklemek abes ama yine de çaresizliğimizden bekliyoruz işte.

Gelelim İYİP'e… Ne çok yönlü simge özelliği taşıyan Gergerlioğlu olayında, ne HDP'nin kapatılması konusunda Meral Hanım ağzını açmıyor ama yerine konuşturduğu başkan yardımcıları, maşallah, Bahçeli'den geri kalmıyorlar. Demokrasiyi savunmayı onlardan mı bekleyeceğiz! Ağızlarının içine bakıp "d" dediklerinde "Ay galiba demokrasi demek istediler" saflığıyla sevinenlerimiz de yok değil yani.

Ya Saadet Partisi? İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılmasına zil takıp oynayan Saadet Partisi neyin muhalefeti Allahınızı severseniz? Olsa olsa Erdoğan'ın şahsının muhalefeti; Şahsım'ın Asiltürk'giller nezdindeki çabalarına bakılırsa, belki de gelecekteki ittifak ortağı…

Adı duyulan, duyulmayan, irili ufaklı diğer muhalefet partileri de, ya DEVA ve Gelecek gibi tweet atıp demeç vermekle meşguller ya da İnce'ninki, Sarıgül'ünkü gibi arazi olmuş üç maymunu oynuyorlar. Zaten onlar muhalefet değil iktidarın Truva atları.

PEKİ HAVLU ATMALI, UMUTSUZ MU OLMALIYIZ? 

Aksine… Kendimi çok kötü hissetmekle birlikte ne zamandır ilk defa umutluyum. Birincisi, cami duvarına bu kadar işeyenleri çarpacak ilahî bir güç vardır mutlaka. O güç iktidarı olduğu kadar muhalefeti de uyarabilir, zorlayabilir, yola getirebilir. Savcılar, çeteciler hemen kulaklarını dikmesinler! Hak-hukuk-adalet diyen milyonların seslerini, istemlerini, itirazlarını birleştirmesinden doğacak gücü kastediyorum.

İstanbul Sözleşmesi için, kadınların, çocukların hakları için ayaklanan kadınlar; ülkenin dört bir yanında çevre katliamına, su-orman, tarla talanına isyan edenler; aş-iş- ekmek peşindeki milyonlar, hakları için direnen işçiler, emekçiler, köylüler, tarım üreticileri; bizleri kurtarmak için hayatları pahasına çalışan sağlıkçılar, insan hakları savunucuları, kendi hakları ve bütün insanların hakları için mücadele eden milyonlar…

Gerçek muhalefet bu, ve bu muhalefet tabanda AKP'nin, CHP'nin, Saadet'in, İYİP'in, HDP'nin, bütün partilerin içinde. Bu muhalefet sağda, solda, Kürt, Türk, Laz, Çerkez, Rum, Ermeni, diğer azınlık, Sünnî, Alevî, Müslüman, Hıristiyan, inanan, inanmayan bütün kesimlerde.

Bu kafada giden, ne kadar elma elma diye bağırırsak bağıralım olması gereken yerde ortaya çıkamayan muhalefet partileri, pamuk ipliğiyle bağlı seçim ittifaklarından medet umarak oy peşinde koşmakla yetindikleri sürece ne kitlelerin güvenini ne de seçmenin oyunu kazanabilirler. Ama herkes için hak-hukuk-adalet- demokrasi diyerek tabanlara seslenip demokrasi cephesi olarak alanlara çıktıklarında, kendilerini de ülkeyi de çöküşten ve bu cinnet havasından kurtarabilecek güce erişirler.

Hiç yakınmayın. O gece sizler uyuyorsanız; hangi kesimden, hangi siyasetten, görüşten, inançtan, kimlikten olursa olsun mağdurun yanında durmuyor, onu korumuyorsanız, bir adam bir gece kafası bozulunca her şeyi yapar. Ve sizler de, bizler de yapılanları hak etmiş oluruz.

Öne Çıkanlar