Sağlık ve sosyal hizmet emekçileri iş bıraktı: Bizi tüketmekten vazgeçin

Sağlık ve sosyal hizmet emekçileri iş bıraktı: Bizi tüketmekten vazgeçin
'Biz sağlık emekçileri COVID-19 ile mücadele ederken, hastalanırken, hayatımızı kaybederken 'emekleriniz ödenmez' edebiyatı yapanlara cevabımız netti. Hakkımız ödenir, ödeyin.'

Sağlık örgütleri, sağlık hizmetine erişim ve sağlık çalışanlarının çalışma koşullarının düzeltilmesi için bugün iş bırakma eylemine gitti.

Okmeydanı Ağız Diş Sağlığı Hastanesi bir araya gelerek açıklama yapan sağlık emekçileri, Sağlık ve Sosyal hizmet emekçileri olarak yıllardır "Sağlıkta dönüşüm" adı altında emekçilerin lehine olmayan uygulamalarla karşı karşıya kaldıklarını vurguladı. 

Sağlık emekçileri, Okmeydanı Ağız Diş Sağlığı Hastanesi önündeki açıklama sonrası Çapa'da bulunan İstanbul Tıp Fakültesi önüne  önünde de bir açıklama yaptı. Açıklama sonrası Çemberlitaş İl Sağlık Müdürlüğü önüne yürüyüş gerçekleştirmek isteyen sağlık emekçilerin kolluk kuvvetleri tarafından engellendi. Her noktada yapılan açıklama yoğun polis ablukası altında gerçekleşti.   

Türk Tabipleri Birliği ve İstanbul Tabip Odası'nda destek verdiği açıklamada, "Sağlık ekip işidir. Herkese insanca yaşayacak temel ücret istiyoruz" yazılı pankart yer alırken, "Yıllardır ailemizden uzakta hizmet veriyoruz. Tayin hakkımız yok, süresiz sözleşmelilere kadro istiyoruz", "Güvenli çalışma ortamı istiyoruz", "Bu şehirde tükeniyoruz, köyümüzde daha mutluyduk", "Eşit işe eşit ücret", "Tavan dediniz, taban çıktı", "Yıpranma payı istiyoruz" dövizleri taşındı. 

'HALKIN TEMSİLCİLERİNİN İÇİNDE OLMADIĞI BİR PROGRAM BAŞARILI OLMAZ'

Basın metnini SES İşyeri Temsilcisi Diş Hekimi Tülin Çelik okudu. Eş zamanlı olarak bir çok noktada düzenlenen eylemde ortak basın metni okundu. Açıklamanın tam metninde ise şu ifadeler vurgulandı:

"Sağlık ve sosyal hizmet emekçileri olarak yılladır 'sağlıkta dönüşüm' adı ile ifade edilen, halk ve emekçiler lehine olmayan uygulamalara karşı alanlardayız. Bu güne kadar uygulanan bu politikalara karşı dediğimiz her konuda maalesef haklı çıktık. Hizmeti üretenlerin ve halkın 
temsilcilerinin içinde yer olmadığı bir programın başarı şansı olmadığını söyledik.

'SAĞLIK SİSTEMİNİN PANDEMİDE NASIL ÇÖKTÜĞÜNÜ GÖRDÜK'

Kapitalist üretim-tüketim ilişkilerine indirgenen sağlık ve sosyal hizmetlerde başarı olmaz dedik. COVID-19 pandemisi ile kapitalist sağlık sistemlerinin tümünün çöktüğünü, nasıl aciz kaldığını tüm dünyada gördük. Devrim gibi anlatılan bu projelerin Türkiye’de de nasıl çöktüğüne hep birlikte şahit olduk. 

Niçin alanlarda olduğumuzu daha iyi anlatmak için sadece sağlık iş kolumuzda mevcut duruma bakmamız yeterli olacaktır. 10 dakika da 2 hasta muayenesi, aile hekimliğinde yaşanan sorunlar ,keyfi ve kuralsız cezalandırma, güvencesiz ve ucuz çalıştırma, 3'üncü basamak hastanelerine sevksiz gidebilme, eğitim ve araştırma yerine muayenenin öncellenmesi ve personel eksikliğinden kaynaklı asistan hekimlerin eğitim yerine muayene ve kırtasiyecilik yapma gibi nedenlerle yaşadığı angarya ve uzun çalışma, 

Yeterli kadro açılmaması nedeniyle; hemşire başta olmak üzere yüzbinlerce personel açığından kaynaklanan artan iş yükü ve angarya çalışma ve çok sayıda yeni mezun sağlıkçının işsiz olması,

Pandemi ile mücadelede yaşamını yitiren yüzlerce ve enfekte olan yüzbinlerce sağlık emekçisi olmasına rağmen COVID-19’un meslek hastalığı sayılmaması, yıllardır oyalanarak seçim yatırımına dönüştürülen 3600-7200 ek gösterge sorunu, açlık sınırının az üstünde yoksulluk sınırının çok çok altındaki temel ücretler, emekliliğe yansımayan ve adil olmayan döner sermaye uygulamaları, angarya çalışma, mesleklerin değersizleştirilmesi nedeniyle istifa edip yurtdışına göçmek zorunda kalan sağlık emekçileri,

Sağlık hizmetlerinin planlanmasından sunumuna kadar geçen süreçlerin hiçbirinde işkolu emekçileri ve sağlık emek meslek örgütleri aracılığıyla dahil olamamaktadır. İktidarda hangi parti olursa kendine yakın kişileri liyakat esasları gözetmeden idareci olarak atamaktadır. 

İdareci seçimlerinde işkolu emekçilerinin tercih hakkı yoktur. Bu nedenle de çalışma rejimi açısından da demokratik olmayan koşullar mevcuttur. İşkolumuzdaki çeşitli kurullarda (döner sermaye, iş sağlığı güvenliği, satın alma komisyonları, muayene komisyonları vb) idare tarafından atananlar ağırlıktadır. Örgütlü yapıların temsilcileri bulunmamaktadır. KHK rejimi, güvenlik soruşturmaları nedeniyle işten atmalar, göreve başlatmamalardan kaynaklı örgütlenme önündeki kaygılar,

Yöneticilerin dili, kışkırtılan sağlık talebi ve bilime de aykırı olan sağlık sisteminin sonuçları arasında yer alan şiddet, 

İhtiyaca rağmen kamuda ve hastanelerde eczacı istihdamının yetersizliği, kamu emekçisi eczacıların özlük sorunları gibi birçok sorun yaşamaktayız. Tüm bunların yanında sağlık hizmeti sunan ekip olmanın yanında sağlık hizmeti alan da bir ekibiz.

Doğallığında yaşadığımız toplumun yaşadığı sağlık hakkı sorunlarını da bizler yaşıyoruz. Üstelik bu sorunları yaşayanlar olarak ta çoğu zaman hedefe konan bizler oluyoruz. Bu nedenle sağlık emekçilerinin ekonomik, özlük ve demokratik haklarına yönelik mücadele yanında sağlık hakkı mücadelesini de yürütmek zorunda kalıyoruz.

Ekonomik krizle birlikte iyice yoksullaşan halkın verdiği vergiler sağlık hizmeti almasına yetmiyor. 

14 kalem de halkın cebinden çıkan katkı-katılım payları ve ilave ücretler,

SGK Ödemesi kapsamından çıkarılan ilaçlar ve yılbaşından sonra zam gelecek diye piyasaya sunulmaya yüzlerce kalem ilaç nedeniyle yaşanan ilaç krizi, ilaçta reklamın ve reçetesiz ilacın önünü açacak uygulamalar, Eczacıları SGK’nın tahsilatçısı konumuna düşüren muayene ücretleri, İlaç politikaları nedeniyle eczanelerin yaşadığı ekonomik zorluklar, Halk sağlığı için yaratacağı risklere aldırış etmeden ilaçların marketlerden satılması ve zincir eczanelerin yaşama geçirilmesi girişimleri Ppandemi koşullarının tıkattığı sağlık sistemi nedeniyle kronik hastalıkları olanların dahi sıra alamaması,

Koruyucu sağlık hizmetleri yerine tedavi edici sağlık hizmetlerine ve özel sektöre bütçeden ayrılan payların büyüklüğü,

İnsanların yaşam alanlarına yakın hastanelerin kapatılması, erişim olanaklarının zor olduğu şehir hastaneleri bünyesinde sermayeye kaynak aktarılan uygulamalar başta olmak üzere birçok sorun sayabiliriz. 

Bunca sorunun yaşandığı işkolumuzda bizler yaşadığımız tüm zorlukların yanında sürekli alanlarda olmak ve mücadele etmek zorunda bırakılıyoruz. Bunlar yetmezmiş gibi işyerlerimizde ekip olarak çalışan emekçileri ekonomik özlük haklarla da bölmeye yönelik uygulamalara sıklıkla şahit oluyoruz. TİS döneminde ek ödemelerin belli sayıda meslek grubuna verilip diğerlerine verilmemesi, en son 1 Aralık’ta torba yasada yaşatılan benzer durum çalışanlar arasında tartışmalara neden olmuştur. Torbada yasada hekimlerin sabit ek ödemeleri ile emekli ek 
ödemelerine yönelik azda olsa yapılan artışı olumlu bulduk. Bu düzenlemenin tüm sağlık ve sosyal hizmet emekçileri içinde yapılması için yasa teklifleri hazırladık. Mücadele yürüttük. Ancak hükümet yetkilileri, muhalefetin bizler için verdiği teklifi kabul etmedikleri gibi emekli hekim ve diş hekimleri için yaptıkları düzenlemeyi de geri çektiklerini ifade edip görüşmeleri ileri bir tarihe ertelediler. Bu durum kabul edilemezdir! İş bilmezliktir! Sağlık ortamının iş barışını, huzurunu kökten dinamitlemektir! Hepimizin çalışma koşulları ağır ve hepimizin maaşı çok düşük ve her geçen gün mum gibi erimektedir. Hangi meslek mensubunun ekonomik ve özlük haklarına yönelik bir kazanım elde etsek ya da düzenleme sağlansa hepimiz mutlu oluruz. Dayanışma ve ortak mücadele ile ekibin bir parçası olan her çalışanın ve meslek mensubunun haklarının iyileştirilmesi için birlikte mücadele etmekte geri adım atmamalıyız. Ülkeyi yönetenler angarya koşullarında, sefalet ücretleri ile bizleri çalıştırırken ayrım yapmamaktalar. Ne zaman haklarımızı elde etmek için ortaklaştığımızda, güçlü ses çıkardığımızda bizleri ayırmak için ekibin bir kısmına yönelik kısmi yasal düzenlemeler yapmakta, mobbing uygulamakta, ötekileştirme dahil her türlü yöntemle bizi 
baskı altına almaya çalışmaktalar.

Sağlık ekip İşidir. Ekibin her bir üyesi, insanca Ymyaşayacak bir ücret ve güvenli çalışma koşullarında ekip olarak, iş barışı bozulmadan çalışmak İstemektedir. Bizleri ayrıştırmaya çalışan bu politikalara karşı birlikte mücadele ederek birlikte kazanacağız.

Her geçen gün fakirleşiyoruz, bu gerçeği biz yaşarken bizi yalan sözlerle kandırmaya çalışmayı bırakın. 

TÜİK verileriyle, iktidar demeçleriyle geçiştirilemeyecek bu duruma karşı ücretlerimizde iyileştirme yapılmıyor. Sahte enflasyon oranlarının bile altında ücret artışlarının altına sarı sendika imza atıp sonra çıkıp tarihi kazanım diyebiliyor. İktidar bir taraftan, Sağlık Bakanlığı öte taraftan, yetkili sendika diğer taraftan sağlık emekçilerinin aklıyla dalga geçiyor!

Bıçak kemikte! Biz sağlık emekçileri COVID ile mücadele ederken, hastalanırken, hayatımızı kaybederken "emekleriniz ödenmez" edebiyatı yapanlara cevabımız netti. Hakkımız ödenir, ödeyin.

2022 yılı TİS masasına 100 den fazla talebi Konfederasyonumuz KESK üzerinden yollamıştık. 

Ancak birçok talebimiz ne hükümet tarafından ne de yetkili sendika tarafından tartışmaya dahi açılmamıştı. Evet sorunlarımız çok, derdimiz büyük. Mücadele edecek çok başlığımız, kazanacak çok hakkımız var. 

Kısa vadede acil taleplerimiz var. Bunlar;

- Tüm sağlık ve sosyal hizmet emekçileri için döner sermaye performans uygulamalarının kaldırılarak yoksulluk sınırı üzerinde emekliliğe yansıyan temel ücret verilmesi, 

-3600’den başlayarak kademeli olarak 7200 ek gösterge verilmesi, 

-Covid-19’un iş kazası ve meslek hastalığı sayılması ve yıpranma payı bugün bunlar için iş bıraktık ve alanlardayız. Bu bir uyarı grevidir.

Taleplerimiz hayata geçinceye kadar mücadeleye devam edeceğiz.
Tekrar haykırıyoruz; kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz!"

DİYARBAKIR

Diyarbakır’daki sağlık emekçileri, Selahattin Eyyübi Devlet Hastanesi önünden Dağkapı Meydanı'na yürümek istedi. "İş ücret iş yeri güvencesi", "Ücretsiz nitelikli ulaşılabilir anadilde sağlık" ve "Sağlık haktır satılamaz" yazılı önlüklükler ile Dağkapı Meydanı'na doğru yürümek isteyen sağlık emekçilerini ablukaya alan polisler, yürüyüşe izin vermedi. 

Sağlık emekçileri, polis ablukasını "Zafer yürüyen emekçinin olacak", " Susma sustukça sıra sana gelecek", "Baskılar bizi yıldıramaz" ve "Gün gelecek devran dönecek AKP halka hesap verecek" sloganlarıyla protesto etti.  

MERSİN

SES Mersin Şubesi, bir günlük iş bırakma eylemine ilişkin Mersin Şehir Hastanesi önünde açıklama yaptı. "Sağlık ekip işidir ek gösterge 3600’den başlayarak kademeli olarak 7200’e kadar tüm sağlık emekçilerine uygulansın" pankartı ile "Bakan Fahrettin bizi kahrettin", "Yıpranma payı istiyoruz" ve "Sefalete teslim olmayacağız" dövizleri taşındı. Açıklamada, sık sık "Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz" ve "İş, emek özgürlük" sloganları atıldı.

SES Mersin Şehir Hastanesi İşyeri Temsilcisi Aygül Batmaz, yaşanan ekonomik kriz ile birlikte mağdur edilen emekçilerin durumuna dikkati çekti. 

ADANA

Adana’da Çukurova Üniversitesi Balcalı Hastanesi, Ekrem Yok Ruh Sağlığı Hastanesi ve Çukurova Devlet Hastanesi’nde çalışan sağlıkçılar iş bıraktı. SES ve Dev Sağlık-İş üyesi işçi, emekçiler "Sağlık ekip işidir" ve "İnsanca yaşamak istiyoruz" sloganları ile taleplerini haykırdı.

ŞIRNAK  

Şırnak'ın Cizre ilçesinde iş bırakan sağlık emekçileri, Cizre Devlet Hastanesi önünde basın açıklaması yaptı. SES üyelerinin katıldığı açıklamada, "Sağlık ekip işidir ayrıştırılamaz" yazılı pankart açıldı. Burada açıklama yapan SES Şırnak Kadın Sekreteri Hatun Magi, bugün talepleri için iş bırakarak alanlara çıktıklarını belirterek, "Bu bir uyarı grevidir. Taleplerimiz hayata geçirilinceye kadar mücadeleye etmeye devam edeceğiz" dedi. 

İZMİR 

İzmir'de SES ve Türk Sağlık-Sen üyeleri, "Yan yanayız, bir aradayız, alanlardayız. Sağlık çalışanları hekimiyle, hemşiresiyle, ebesiyle, teknisyeniyle, işçisiyle, tüm sağlık emekçileriyle bir bütünün ayrılmaz parçasıdır" şiarıyla kentte bulunan birçok hastanede iş bırakma eylemi gerçekleştirdi. Hak ve taleplerinin karşılanmasını isteyen sağlık emekçileri, birçok hastanenin önünde ortak basın açıklaması yaptı. Açıklamada çalışma koşullarının ağır ve maaşlarının düşük olduğu belirtilerek, "Ne zaman haklarımızı elde etmek için ortaklaştığımızda, güçlü ses çıkardığımızda bizleri ayırmak için ekibin bir kısmına yönelik kısmi yasal düzenlemeler yapmakta, mobbing uygulamakta, ötekileştirme dahil her türlü yöntemle bizi baskı altına almaya çalışmaktalar. Emekçilerin tepkisinin çığ gibi büyüdüğü, ‘geçinemiyoruz’ ‘yaşatmaya çalışırken ölmek istemiyoruz" denildi.

AYDIN

SES Aydın Şube üyeleri, Atatürk Devlet Hastanesi ve Aydın Devlet Hastanesi’nde iş bırakma eylemi gerçekleştirdi.

URFA

SES Urfa Şubesi, Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi önünde yaptığı açıklamada "Grevdeyiz" pankartı açıldı. Açıklamada konuşan SES Üyesi Yakup Çekin, "Sağlık ekip işidir. İş barışı bozulmadan çalışmak istiyoruz. Birlikte mücadele ederek birlikte kazanacağız" dedi.

Ardından emekçiler "Bu daha başlangıç mücadeleye devam" sloganı atarak 5 dakika oturma eylemi yaptı. Açıklama alkışlarla son buldu. 

MARDİN 

Artuklu ilçesinde valiliğin 15 günlük eylem ve etkinlik yasağı gerekçesi ile iş bırakma eylemleri engellenmek istenen sağlık emekçileri, Mardin Eğitim ve Araştırma Hastanesi önünde uzun bir süre bekledi. Polis amirlerinin, "Burası İstanbul ya da Ankara değil" diyerek engellemeye çalıştığı sağlık çalışanları, hem hastane önünde hem de hastane içinde eylemelerini sürdürdü. Sağlık emekçileri "Mardin Sağlık Platformu" yazılı pankartın arkasında toplanarak hastane önünde açıklama yaptı. 

SES Mardin Şube Eşbaşkanı Özgür Bilek, eylemlerinin engellenmek istenmesine tepki gösterdi. SES Şube yönetici Ahmet Özen’in basın metnini okuduğu açıklama, alkış ve sloganlar eşliğinde son buldu. 

Mardin’in Kızıltepe ve Nusaybin ilçelerindeki devlet hastaneleri ile diğer ilçelerdeki aile sağlık merkezlerinde de iş bırakma eylemleri yapıldı. (HABER MERKEZİ) 

Öne Çıkanlar