'Yoksa Binali Yıldırım seçilmek mi istemiyor?'

'Yoksa Binali Yıldırım seçilmek mi istemiyor?'
'Sorulara makul açıklamalarla cevap vermek yerine, soru soranı sorduğuna pişman edecek bir üslup hakim AK Parti adayının söylemine.'

Fehmi Koru, AKP'lilerin üslubunu eleştirerek, "Herkes üst perdeden konuşuyor. Farklı sesler susturulmaya, susmayanlar ağır karalamalara muhatap edilmeye çalışılıyor. Hayrettir, seçime AK Parti adayı olarak katılacak olan Binali Yıldırım bu üstenci tavırda başı çekiyor. Kendisine yöneltilen sorulara makul açıklamalarla cevap vermek yerine, soru soranı sorduğuna pişman edecek bir üslup hakim AK Parti adayının söylemine" diye yazdı.

Koru AKP yetkilisi veya bürokrasiden isimlerin de tersleyici bir üslubu benimsediklerini belirtti.

Koru'nun fehmikoru.com'da yayımlanan 'AK Parti ile CHP unutkanlık yarışında… İstanbul'u 1973'te CHP nasıl kazanmıştı, hatırlayan yok.. Ben hatırlatayım istedim…' başlıklı yazısı şöyle:

'Her şey güzel olacak' diyenlerin, yenilenecek İstanbul seçiminde sandıktan CHP adayı Ekrem İmamoğlu'nun bir kez daha belediye başkanı olarak çıkmasını bekleyenler olduğunu biliyoruz.

Slogan, iki adayın belirleyici olacağı yarışta ipi CHP adayının açık ara önde bitirmesi durumunda, bunun ardından bir iktidar değişikliğini getireceği 'umudunu' da içinde barındırıyor mudur?

Muhtemelen öyle bir beklentiye de kapı aralıyor 'Her şey güzel olacak' sloganı…

CHP'liler şu sırada o umutla yaşıyorlar.

Kamuoyunun ismini ezbere bildiği sanatçılar, iş insanları, ilgi duyduğu kulüplerin taraftarları ve yönetimlerinden isimler vesile bulup o sloganı tekrarladıkça CHP'de umutların tavana vurduğundan da eminim.

İnsanoğlu için umut iyi bir şeydir.

Umut iyi bir kahvaltıdır, ama…

Çok uzun yıllar önce, henüz öğrenci iken, dönemin ünlü bir köşe yazarının düzenlediği atölye çalışmasına katılmıştım. İlk gün, katılımcı olmak isteyenler toplanmış dersin başlamasını beklerken, yazar hepimizden bir konuda kompozisyon yazmamızı, kağıtları okuduktan sonra başarılı bulduklarıyla yola devam edeceğini söylemişti.

Kompozisyon konusu İngiliz filozof Francis Bacon'a (ö. 1626) ait olduğunu bildirdiği şu sözdü: 'Umut iyi bir kahvaltıdır, ama öğle yemeğine yetmez.'

Aradan yarım asırdan uzun bir süre geçmiş olmasına rağmen o gün bugündür hiç unutmadığım sözün geçerliliğine hep inanmışımdır.

Umut sahiplerinin umutları ne kadar yüksek olursa, hesapları yanlış çıktığında hayal kırıklıkları da o kadar büyük olur.

CHP'nin bugünkü durumda umutlu taraf.

AK Parti'ye gelince…

Sonuçta İstanbulluların kentlerini yönetecek belediye başkanını seçecekleri bir seçime gidiliyor; ancak görebildiğim kadarıyla, AK Parti adına yapılan açıklamalar olaya bir genel seçim havası katıyor. Herkes üst perdeden konuşuyor. Farklı sesler susturulmaya, susmayanlar ağır karalamalara muhatap edilmeye çalışılıyor.

Hayrettir, seçime AK Parti adayı olarak katılacak olan Binali Yıldırım bu üstenci tavırda başı çekiyor. [Yoksa seçilmek mi istemiyor Binali Bey?]

Kendisine yöneltilen sorulara makul açıklamalarla cevap vermek yerine, soru soranı sorduğuna pişman edecek bir üslup hakim AK Parti adayının söylemine.

Sadece o da değil. Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) bilinenlerle çelişen kararıyla kafası karışmış çoğu AK Parti seçmeni olan kişileri aydınlatması beklenen parti yetkilisi veya bürokrasiden isimler, açıklayıcı olmayı bir tarafa bırakmış, tersleyici bir üslubu benimsemiş görünüyorlar.

'Her şey güzel olacak' sloganını yayanları fişleme uyarısı onlardan çıkıyor. Sloganı paylaşan kişilerin 'sanatçı' kimliğini sorgulayan, onları 'ihanet' ile suçlayan da yine aynı kimlik sahibi kişiler…

Nasıl olsa kazanılacağı güveni mi iktidar yanlılarını böyle bir tutuma sevk ediyor, yoksa görüntüleri öyle yorumlanmaya müsait olsa bile içten içe sonuçtan emin olmadıkları için tedirginlikleri mi dışa vuruyor?

Durduk yerde bir de gazeteci dövme olayı yaşandı.

Hapiste bulunan gazetecilere beyzbol sopasıyla öldüresiye dövülen bir gazeteci görüntüsü eklendi.

Zamanında AK Parti'nin bilimsel çalışmalarına katkıda bulunmuş bir kadın profesör, Füsun Üstel, akademisyenlerce hazırlanmış bir bildiriye imza koyduğu için verilen hapis cezasını çekmek üzere cezaevinde…

Benim yaşım 1970’leri hatırlamaya müsait. Bugünküne az-çok benzer bir siyasi ortamın iktidar partisinin başını derde soktuğunu, seçmenin kafa karışıklığının muhalefete yaradığını hatırlıyorum.

Muhalefet İstanbul'u geçmişte bir değil iki kez kazanmıştı

En az iki kere yaşandı bu olay: Biri 1973'te, diğeri de 1989'da…

1989'da şartların SHP adayı Nurettin Sözen'i İstanbul belediye başkanlığına taşıdığı az çok biliniyor; ancak 1973 yılının son ayında yapılan yerel seçimde, İstanbul belediye başkanlığını CHP adayı Ahmet İsvan'ın yüzde 63.6 gibi yüksek bir oyla kazandığını hatırlayan ve hatırlatan yok.

CHP'liler bile 1973 seçimini içlerinden çıkma birinin kazanarak İstanbul'u dört yıl yönettiklerini unutmuş görünüyor. Onların hatırladığı muhalefetten tek İstanbul belediye başkanı Nurettin Sözen…

Ahmet İsvan'ın kendisini başkanlığa taşıyan süreci de anlattığı belediye başkanlığı dönemiyle ilgili bir anı kitabı vardır: 'Başkent Gölgesinde İstanbul'… Yalova’da çiftçilik yapan Robert Kolej mezunu (kendisi Bülent Ecevit'le, sonradan eşi olacak Reha Hanım da Rahşan Ecevit'le sınıf arkadaşıdır) ve ABD'de ziraat mühendisliği eğitimi almış birini İstanbul'a başkan adayı göstermiştir CHP ve kazanmıştır.

Kendiliğinden gelip herhangi bir karşılık beklemeksizin kampanyasına katkıda bulunan sanatçılar, gençler taşımıştır İsvan’ı başkanlığa… Rakibi Adalet Partisi'nden Fahri Atabey'in aldığı oyun iki mislinden fazla oy almasını sağlayarak hem de…

Tarih bizde hep tekerrür ediyor ya, sebebi, Mehmet Akif’in bilgece tanımladığı gibi, geçmişte yaşananlardan hiç ders alınmamasıdır.

Ders alma özelliğimiz yok bizim.

Her coğrafyanın insanı unutkandır, ama galiba bizim unutkanlığımız had safhada.

Takvimden her gün bir sayfa daha eksiliyor, seçime şunun şurasında sadece beş hafta kaldı." 

Öne Çıkanlar