Devletleri çocuklara soracaksınız, zabıtaları, polisleri, çocuklara soracaksınız. Berkin’i uyandırıp Berkin’e soracaksınız...
Yani Kürt pazarında görünüp acılara mendil uzatmak değil mesele biraz da Tahir olmaktır.
Çocuklar, bir anının kalbinde büyüyor, adını Teslim koydukları bir teslim olmama halindeyiz şimdi, buradan hüzünlü kuşlar geçiyor…
Üç bin kilometre öteden gelen iki güzel insan ve bir güzel performansın Moda Sahne’de sergilenişine doğru yol alıyorum sokak aralarından…
İzmir halkının çoğunluk oyuyla seçilmiş belediye başkanına söylenenlere bakınca, sanki kayyım belediye başkanlarının atandığı yerde deprem olmuyormuş ya da olmayacakmış gibi bir hava…
Bir çekirdek gibi duruyor öykülerin içindeki hikâyeler… Günümüz insanının en büyük çelişkisi olan “yalnızlıklar ve yalnızlık ilişkileri” son kitabındaki Yakınlık Korkusu ile okura uğruyor.
Zorla sevilmez bir ülke, iyi şeyler yaşamadıysan sevemezsin. Sevgi denilen şey, yasal zorunlulukla veya kanunla olmaz.
İşte üniformadan beslenen bir ses kütlesi, üniformadan beslenen bir cesaret; teröre, barış düşmanlığı ve anne acısına sonra da evlatların gözyaşıyla beklemesine yol açar…
Cesaret bulaşıcıdır diyen insanlara şunu da bilmeliler, korku da bulaşıcıdır, korkaklık da... Sevgi de bulaşıcıdır, inkâr da, yalan da...
Solcunuz bizi duymuyor, sağcınız bizi sevmiyor, biz sizi nasıl duyalım, biz sizi nasıl sevelim şu helikopterden atılırken, bu telaşla…
Batı akıldır ve reeldir, hesap kitap burada yeşerir büyür. Doğu da hüzündür, kalptir, vicdandır, merhamettir.
Soluk ve soğuk duvarlarını saymazsak, şu Ankara’nın tekstil sanayii dışında hiçbir yere faydasını görmedim. Bol takım elbise ve kravat sayesinde tekstile ciddi faydası var diyebilirim.
1 Eylül Dünya Barış Günü’nden Hale Kıyıcı ve Mustafa Lütfi Kıyıcı’ya…
Aklımız bizim değil gibi sanki, kalbimiz bizim değil, duymuyoruz hiç bir şeyi görmüyoruz…
Evet, devlet bu topraklarda en büyük otorite oldu hep. Yıllarca bu yokuşlu yolun coğrafyasında ne zaman güvendiysek devlete ne zaman inandıysak, hep bir yerlerimiz kanadı!
Burada, bu iç ülkede, diken kanata kanata kırılıyor, gül ağlaya ağlaya seviliyor. Her hayal, uzak bir diyarın üzerine doğru göçüyor Diyarbekir’den.
Kusura bakmayın ama eğer komşunuzun yangını yüzünüzü yakmıyorsa siz de o yangına ortaksınız demektir!
Adalet Ağaoğlu da adındaki anlamdan pek nasibini alamadı. Kitapları yasaklandı, TRT’den ayrıldı, yazdıklarıyla yargılandı…
Burdur Sanat Tiyatrosu, 2013 Ağustos ayında Sinop’tan tiyatrosu olmayan Burdur’a, tiyatro kurmak için gelen İlker Görkem, Şafak Topal, Gürcan Ali Gür’ün maceraperestliğiyle kuruldu.
Meriç’te boğulmadın, bu arada ben de Meriç’i hâlâ geçmedim, Türkiye'de öleceğim dedin ya, bağıra bağıra öleceğim dedin ya ve herkes bu zulmü kimin yaptığını bilecek dedin ya…
Gençliğin bir yarısının avcı kalan öteki yarısının da av yapıldığı bir ülkede, her gün gençlik bayramı olsa neye yarar.
Evet, bir sosyal mesafeye ihtiyaç var sağlığımız için, ama bir başka mesafeye daha ihtiyaç var kurtuluşumuz için, bir siyasal mesafeye de ihtiyaç var
Seyit Rıza ve Deniz’lerin anısına…
Bazı şairlerin üçleri, beşleri, yedileri vardır hayatın kırkına toplanırlar, A. Galip ve Dehliz de böyle işte. Dünyanın kahrına bakıyorsa şiiri, şair Ankara da olsa ne yazar!
Deliler bir kentin kimliği ve hafızasıdır. Bir kentin merhametini, vicdanını, delilerin kentteki yeriyle tartmak mümkündür. Delilerdir bir kenti tartanlardır aslında.
Yakında bu salgının boyutları büyüdükçe, dualar da yetersiz kalınca, sanırım o zaman da yaşasın Koronya Cumhuriyeti diyeceğiz hep bir ağızdan!
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz.