Afet İçin Feminist Dayanışma Grubu: Deprem bölgesindeki tüm illerde kadın çadırları kuracağız

Afet İçin Feminist Dayanışma Grubu: Deprem bölgesindeki tüm illerde kadın çadırları kuracağız
Afetlerde kriz yönetiminin cinsiyete dayalı olması gerektiğini vurgulayan Afet İçin Feminist Dayanışma Grubu’ndan Selin Top, OHAL'in büyük bir emek sömürüsü ve patriyarkanın güçlenmesi anlamına geldiğini vurguladı.

Artı Gerçek - Maraş’ta meydana gelen depremlerin ardından depremzede kadın ve çocuklar için feminist kadınlar, Afet İçin Feminist Dayanışma Grubu çatısı altında toplanarak, cinsiyet odaklı dayanışmayı büyütme kararı aldı. Afet İçin Feminist Dayanışma Grubu’ndan Selin Top, afetlerde kadın ve çocukların yaşadıklarına dikkat çekerek, “Yaşanan afet, kriz ve savaş durumlarında kadınların toplumsal cinsiyetten kaynaklı süreci çok daha ağır yaşadıklarını biliyoruz. Bu nedenle kadınlarla dayanışmayı önemsiyoruz” dedi.

Grubun, alt gruplarını da oluşturduklarını kaydeden Top, alt grupların politik söz üreten grup, bilgisayar grubu, saha grubu ve lojistik gruplarından oluştuğunu dile getirdi. Bunların yanı sıra İstanbul'da beklenen olası depreme karşı nasıl bir hazırlık yapılabilir üzerinden de çalışma yürüttüklerini ifade eden Top, “Alt gruplarımız öncelikle deprem bölgelerinde hijyen gıda, barınma gibi en temel ihtiyaçların karşılanmadığı yerde bu sorunlara çözüm olmaya çalışıyor” ifadelerini kullandı.

Mezopotamya Ajansı’na konuşan Top, “Kadınlar için iç çamaşırı, ped ihtiyacı var. Bunun için özellikle bir kampanya başlattık. Çünkü bu hiç bitmeyecek bir ihtiyaç. Biz elimizden geldiğince pedleri ulaştırmaya çalışıyoruz. Ama bu hijyen ve ped eksikliği sorununun giderilmesi için sürekli sağlanması gerekiyor. Dolayısıyla kadın pedi için özellikle bir çağrı yaptık” diye belirtti.

'OHAL PATRİYARKANIN GÜÇLENMESİ DEMEK'

“Biz kadınlar OHAL değil, deprem bölgesinde yaşanan krizin aşılmasını istiyoruz” diyen Top, devletin yaşanan koordinasyon krizini fırsata çevirerek OHAL ilan ettiğini ifade etti. OHAL'in büyük bir emek sömürüsü ve patriyarkanın güçlenmesi anlamına geldiğini vurgulayan Top şunları ifade etti:

“Devlet yaşadığı yetersizlik ve çıkmazı OHAL ile gizlemeye çalışıyor” ifadelerinde bulundu. OHAL sonrası gelişmeleri aktaran Top, “Devlet yönetemediği bu krizin faturasını öğrencilere kesti. Öğrencilere bir gece yarısı evlerine gönderme kararı alıyor. Biz bu kararla en çok kız öğrencilerin sıkıntı çekeceğini biliyoruz. Belki de şiddet ve emek sömürüsüne maruz kaldığı aile evine tekrar gitmek zorunda kalacak. Öğrencilerin buradaki hayatı hiçe sayılarak ‘memleketine dön’ deniliyor. Dolayısıyla biz bu süreçte Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ve sermaye sahiplerine çağrıda bulunarak kendi kurumlarını ve ‘saraylarını’ öğrencilere açmalarını istiyoruz. Çünkü bu sürecin faturası öğrencilere kesilemez.”

‘TOPLUMSAL CİNSİYETTE DUYARLI BİR KRİZ YÖNETİMİ OLMALI’

Deprem bölgelerinde toplumsal cinsiyete duyarlı kriz yönetiminin olması gerektiğinin altını çizen Top, “Eğer depremzedelere çadır kentler kurulacaksa veya yurtlara yerleştirileceklerse, buralardaki toplumsal cinsiyette duyarlı bir kriz yönetimi olmalı” diyerek şunları kaydetti:

“Tek başına yaşayan kadınlar faydalanabilecek mi? bunun netleşmesi gerek. Yine mültecilerin bazıları enkaz altında Arapça dışında başka dil bilmedikleri için seslerini çıkarmadıklarını biliyoruz. Bu dezavantajlı gruplar için neler yapılacak bunlar belirlenmeli.”

‘DEPREM BÖLGESİNDEKİ TÜM İLLERDE KADIN ÇADIRLARI KURACAĞIZ’

Deprem bölgesinde taciz ve artan şiddet olaylarına karşı ciddi bir koordinasyonsuzluk olduğuna işaret eden Top, kurulan dayanışma çadırlarına işaret ederek, “Deprem bölgelerinde yaşanan koordinasyonsuzluğa karşı birçok ilde ‘kadın çadırları’ kurmaya başladık. Antakya, Maraş, Adıyaman ve Malatya’da kadın çadırlarımız var. Deprem bölgesindeki tüm illerde kadın çadırları kuracağız” dedi.

‘ERİL İKTİDARA YETER DİYORUZ’

Kadın çadırlarında dayanışma ve çözüm odaklı çalışacaklarını kaydeden Top, şöyle devam etti:

“Bu çalışmaları devlet bir politika olarak önüne koymalı ve bu alanda çalışan feminist örgütlerle ortak, afet yönetimiyle birlikte toplumsal cinsiyete duyarlı bir çalışma yürütmeli. Çünkü uzun bir süreç bizi bekliyor. Kadını, doğayı, çocukları ve emeği odağına almayan bütün eril iktidarlara yeter diyoruz. Bu felaketi yaşamayabilirdik.

DAYANIŞMA ÇAĞRISI

Bilimsel, emek odaklı, insan odaklı ve doğayı merkeze alan sosyal politikalar olsaydı, biz şu anda binlerce kişinin yasını tutmazdık. Bu zor zamanlarda dayanışmak ve kadınlar olarak birbirimizin elini tutmaktan başka hiçbir yol ve yöntemimiz yok. Bu siyaseti hep birlikte değiştirip yeniden kurmamız gerekiyor. Bu da ancak dayanışmayla mümkündür.”(HABER MERKEZİ)

Öne Çıkanlar