Kadın gazeteciler: Haberlerimizle erk zihniyete cevap vereceğiz

Kadın gazeteciler, çalışma alanlarında erkek-devlet şiddetine maruz kaldıklarını belirterek, eril dilin yıkılması için daha çok habere imza atacaklarını vurguladı.

Kadın gazeteciler: Haberlerimizle erk zihniyete cevap vereceğiz

Fotoğraf: Sivil Sayfalar

Gazetecilikte Kadın Koalisyonu’nun (CFWIJ) Şubat ayı raporuna göre; 33 kadın gazeteci şiddete, tehdide veya tacize maruz kaldı. En çok vaka kaydedilen üç ülke Türkiye, Kanada ve Azerbaycan oldu. Türkiye'de en az 19 kadın gazeteci mesleki faaliyetlerine yönelik şiddet ve tacize maruz kalırken, 16 kadın gazeteci gazetecilik faaliyetleri gerekçe gösterilerek haklarında yöneltilen suçlamalara yönelik hâkim karşısına çıktı. Bunun yanı sıra iki kadın gazeteci evlerine düzenlenen polis baskınlarıyla gözaltına alınırken, bir kadın gazeteci onanmış hapis cezası nedeniyle cezaevine gönderildi. Ayrıca bir kadın gazeteci ise haber takibi yaparken, polis tarafından şiddete uğradı, çekim yapması engellendi.

Yaşamın her alanında birçok hak ihlaline maruz kalan kadın gazeteciler, bulundukları her alanda hem devlet şiddetine hem de cinsiyetçiliğe karşı mücadele ediyor. Kadın gazeteciler yaşadıkları sorunları Mezopotamya Ajansı’na anlattı.

HAFTADA 3 KADIN GAZETECİ DOSYASI

Gazetecilere yönelik ihlallerin yaşandığı ülkelerin başında Türkiye’nin olduğunu söyleyen CFWIJ Araştırma Koordinatörü Ceren İskit, haftada en az 3 kadın gazeteci davası takip ettiklerini aktardı. İskit, davaların en çok olduğu illerin başında İstanbul, Ankara, İzmir ve bölge illeri olduğunu söyledi. Kadın gazetecilerin yargılandıkları davaların başında yazdıkları haberler ve sosyal medya paylaşımları olduğunu belirten İskit, bu davaların yanı sıra bölge illerinde kadın gazetecilerin "terör suçlamaları", "örgüt üyeliği" ve "örgüt propagandası" gibi suçlamalarla yargılandığını kaydetti.

‘POLİS ŞİDDETİNE MARUZ KALIYOR’

1 Ocak’tan 5 Mart’a kadar 29 ayrı dava dosyası takip ettiklerini belirten İskit, "Türkiye’de kadın gazeteciler herhangi kitlesel eylemi takip ettiğinde polis şiddetine maruz kalıyor. Gözaltına alınıyor ve bu gözaltılar sadece sahada olmuyor, gazetecilerin evine sabaha karşı polis baskınları düzenleniyor. Bunun örneğini Gazeteci Zeynep Durgut ve Nurcan Yalçın’da gördük. 4 gün TEM’de gözaltında tutularak haklarında delil toplanmaya çalışıldı ve avukatlarıyla görüştürülmediler. Bu çok ciddi bir hak ihlali" şeklinde konuştu.

‘HEM KURUMDA HEM SAHADA AYRIMCILIĞA MARUZ KALIYOR’

Polis tarafında kadın gazetecilerin, kadın kimliğinden ötürü "sindirilmesi daha kolay" şeklinde değerlendirildiğini ifade eden İskit, "Haber takip eden kadın gazeteciye polis ismiyle hitap ediyor, onu rahatsız ediyor. Gündem olmasını istemedikleri kitlesel eylemlerde gazetecilere çok ciddi baskı uyguluyor. Toplumsal cinsiyet ayrımcılığı içerisinde hem kurumda hem sahada çok ciddi ayrımcılıkla karşı karşıya kalıyoruz. Basın açıklamasına giden bir kadın gazeteci elinde kamerayla geldiğinde erkek meslektaşları onun önüne geçip haber yapmasını engelleyebiliyor. Tekinsiz bir alanda haber olduğu zaman kadın gazetecinin o alana girilmesine izin verilmiyor. Biz bu yaklaşıma karşı mücadele etmek zorundayız. Koalisyon olarak kadın gazetecilerin sesi olmaya çalışıyoruz" ifadelerini kullandı.

‘PATRİARKAYA KARŞI OMUZ OMUZA DAHA GÜÇLÜYÜZ’

Kadın gazeteci olmadan bir medya alanının düşünülemeyeceğini dile getiren İskit, "Bu yüzden kadın gazetecilerin yaptıkları haberler çok kıymetli. Eril dilin yıkılması için kadın arkadaşlar daha fazla haberlere imza atmalılar. Şu an da umut verici bir durumayız kadın gazeteciler olarak. Patriarkaya karşı omuz omuza daha güçlüyüz. Bütün kadınların 8 Mart’ını kutluyorum, tüm gazeteci kadın arkadaşlarımızı alanlara çağırıyoruz. Cezaevinde olan tüm kadın gazeteci arkadaşlarımız bizimle alanlara çıkana kadar da mücadelemizi sürdüreceğiz" dedi.

‘HER ALANDA ERK ZİHNİYETİN ETKİSİ ALTINDA KALIYORUZ’

Medya alanında işten atılacak ilk kişinin kadınlar olduğunu belirten Pir Haber Ajansı (PİRHA) Ankara Muhabiri Melis Ciddioğlu, "Kadın güçsüz görünüyor, yerini hemen dolduracak birinin olduğunu düşünüyorlar. Habere gittiğim zaman bazen önemsenmiyorum, yanımdaki erkek çalışma arkadaşımla gittiğim zaman o daha fazla dikkate alınıyor, onun çekim yapması isteniyor. Her alanda erk zihniyetin etkisi altında kalıyoruz. Alanda polislerin kadın gazetecilere yönelik sindirme politikalarıyla karşı karşıyayız. Bir cinsel objeymişsin gibi bakıyorlar" şeklinde değerlendirdi.

‘ATAERKİL ZİHNİYETİN ÖNÜNÜ KADINLARIN ÖRGÜTLENMESİ VE CESARETİ KIRACAKTIR’

Gazetecilik faaliyeti yürüttüğü için birçok gazetecinin tutuklandığını belirten Ciddioğlu devamında şunları kaydetti: "Kadınlar her anlamda çok güçlü. Yüzyıllardır sömürülmeye rağmen müthiş bir direniş söz konusu. Bu ataerkil zihniyetin önünü kadınların örgütlenmesi ve cesareti kıracaktır. Cezaevinde olan kadın arkadaşlarımız da umutsuzluğa kapılmamalarını istiyoruz. Bizler dışarıda onların sesini duyurmaya çalışıyoruz. Güçlü olmak zorundayız başka çaremiz yok. Dilerim bu 8 Mart’tan sonra iktidarın gitmesiyle kadınların daha rahat nefes alabileceği, hak kazanımlarının olacağı 8 Mart’lar olur."

‘BASININ ÖZGÜR OLDUĞU BİR ÜLKE…’

Erkek egemen toplumda kadın gazeteci olmanın zorluklarına değinen Gazete Rüzgarlı’dan Dilan Çiçek, "Basın özgür olsun diye mücadele ediyoruz" dedi. Çiçek, 8 Mart’a kadınlarla birlikte alanlarda olacaklarını söyleyerek, konuşmasını şöyle noktaladı: "Bu 8 Mart’ta tüm kadınlarla alanlarda birlikte yalnız olmadığımızı bilerek girelim. Erk zihniyetin bize dayattıklarından uzak 8 Mart’lar diliyorum. Basının özgür olduğu bir ülkede bir arada alanlarda omuz omuza çalışmayı diliyorum."

dava baskı şiddet mücadele