8'inci festivale başvuru için son gün: Toplumsal bir bellek taşıyıcısı olarak FilmAmed
Rojhat Abi
Diyarbakır- Ortadoğu Sinema Akademisi Derneği’nin (OSAD) düzenlediği 8. FilmAmed Belgesel Film Festivali, 27 Eylül – 1 Ekim arasında gerçekleştirilecek. 2020 ve sonrası yapımların kabul edileceği festival için son başvuru tarihi ise 31 Temmuz (yarın).
FilmAmed Belgesel Film Festivali'nin ilki 2011 yılında düzenlenmişti. En son 2019'da, yedincisi düzenlenen festivalde kadın ve göç mefhumları öne çıkmıştı. Festivalin o dönem programına aldığı 40'a yakın filmden 20'sinde kadın yönetmenlerin imzası bulunuyordu. Toplumsal cinsiyet eşitliğini gözeterek yönetmenlere eşit alan açma amacıyla dikkat çeken festivalin temel motivasyonu, toplumsal belleğe odaklanarak hafızayı diri tutmak ve güçlendirmek.
Ortadoğu Sinema Akademisi üyesi sinemacılardan, Rojhilat Aksor ve Emin İsi, Kürt sinemacıların karşılaştığı sorunları, kadın yönetmenlerin festivallerdeki yeri ve film festivallerinin amacını Artı Gerçek’e anlattı.
'KÜRDİSTAN'DA BÜTÜN EZİLEN ULUSLAR İÇİN BELLEK ÇOK ÖNEMLİDİR'
FilmAmed Belgesel Film Festivali'nin toplumsal açıdan kitlenin yaşadığı veya tanık olduğu toplumsal sorunları konu aldığını söyleyen İsi, “Belgeseller toplumun maruz bırakıldığı problemleri gözler önüne seriyor. Her festival kapsamında aslında şu ana kadar birçok festivalde belli sloganlarla, belli bir çağrılarla yapıldı. Bizim de sloganımız ve belgesel film festivali olmasının amacı da aslında Kürdistan'da yaşamamız" diyerek şöyle devam etti:
"Kürdistan'da bütün ezilen uluslar için bellek çok önemlidir. Belleğin geleceğe taşıması da bir yandan belgeselcilerin yüklendiği bir misyondur. Belgesel sinema, belleği bugünden geleceğe taşımak, onu aktarmak ve Kürdistan'da bu belleğin taşıyıcısı olabilme amacı taşır. Bizde izleyiciler ve yönetmenler için bir alan oluşturmak adına Film Amed Belgesel Film Festivalini başlattık."
'KAYYIM GELDİ, DESTEĞİ KESTİ'
Daha önce düzenlenen FilmAmed festivallerinin belediyeden destek alınarak düzenlendiğini, kayyım geldikten sonra ise sinemaya verilen desteğin kesildiğini belirten İsi, “Arkadaşlarımız tarafından bundan önce yedi kez düzenlendi. Ortadoğu Sinema Akademisi Derneği'nin öncülüğünde Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi çatısı altında oluşturulan bir festivaldi. Belediyeler destek veriyordu bize. Fakat kayyum atanınca belediyenin destekleri kesildi. Belediyelere kayyum atanmadan önce bunun gibi birçok festival düzenleniyorduk. Mesela daha önce Yılmaz Güney Festivali ve Akdamar film günleri düzenledik” diye konuştu.
İNTERAKTİF FİLM FESTİVALİ
FilmAmed’in interaktif bir festival olduğuna dikkat çeken İsi, “Festivalimizi farklı kılan sadece belgesel festivali olmasından ziyade, daha çok interaktif bir festival olması. Yani sadece insanların gelip oturduğu, film izlediği ve kalkıp gittiği bir film festivali değil bizim yaptığımız. Yönetmenlerin, kendi aralarında belgesel filmler nasıl yapılmalı? Etik meselesi nedir belgeselde? hikayelerimizi nasıl daha iyi anlatabiliriz? Gibi sorular ile tartışmalar yürütüyor. Bu tartışmalar aile aynı zamanda tecrübeli ve daha az tecrübeli yönetmenleri de bir araya getiriyoruz” dedi.
'DEVLETSİZ BİR ULUSUN SİNEMASI'
İsi, Kürt sinemasının coğrafi olarak bölünmesinden kaynaklı sanatsal anlatının ve dilin ortaklaşamadığını vurgulayarak, şöyle konuştu:
“Kürt sinemasına baktığımızda devletsiz ve dört parçaya bölünmüş bir ulusun sineması karşımıza çıkıyor. Bundan dolayı maalesef birbirinden farklı farklı alanlarda ilerleyen, belli bir çizgiye oturmayan bir sinema oldu her zaman. Ortak bir anlatı dili oluşturamadı. Kuzey Kürdistan'da ayrı bir dil, ayrı bir etki ortaya çıkıyor. Keza Rojava, Rojhilat ve Başur'da da ayrı bir etki ve ayrı bir dil oluşuyor. Hal böyleyken bu parçalanmanın ortaklaşabileceği, fikir alışverişi yapabileceği, sinema dillerini ortaklaştırabilecekleri bir alan gerekiyordu. Kürdistan'da festivaller bunun için önemli. Özellikle Uluslararası Amed Film Festivali ve FilmAmed bu tartışmaların sağlanabileceği bir alan olmak için var.”
FİLMLERDE YAKLAŞIM TARZI
Belli başlıklar altında film seçimleri yaptıklarını ifade eden İsi, dikkat ettikleri etkenin teknikten ziyade içeriğin ve içeriğe yaklaşım tarzı olduğunu söyledi:
“Gelen filmin ne kadar iyi bir teknikle çekildiği ya da iyi bir ödül alması bizim için her zaman için ikinci plandadır. Bizim için öncelikli olan etkenler, birinci olarak hikayenin ne olduğu. İkinci olarak o hikaye anlatılırken doğaya nasıl yaklaşılmış? Kadın sorunsalına nasıl bakılmış? Ezilen halklar ve haklarını nasıl ele alınmış? Gibi sorular çerçevesinde bakıyor ve seçiyoruz. Sinematografi ve teknik elbette bir kıstas ama öncelediğimiz şey yaklaşım tarzı oluyor her zaman."
KADIN YÖNETMENLER
Rojhilat Aksor ise festivallere başvuran filmlerde erkek üretimlerinin yoğunlukta olduğuna dikkat çekerek, kadınların daha az destek aldıklarını belirtti:
"Mesela ben 10 yıldır festival çalışmalarında yer alıyorum. Aynı zamanda sinemayla da ilgileniyorum. Daha çok rejide ve kamera arkasında çalışma yürütüyorum. Buna rağmen biz kadın sinemacılar olarak yeteri kadar destek göremiyoruz. Kadın yönetmenler için destek almak biraz zor. Zira tanınmış olmanız gerekiyor destek alabilmek için. Tabi ki hem dernek olarak hem de festival ekibi olarak da bu sorunu nasıl aşabiliriz diye de birçok tartışma yürüttük. Ve artık festival konseptimizde kadın filmlerini ve kadınları konu alan filmleri destekledik ve üretimin yükselişe geçtiğini de söyleyebiliriz. Tabi ki bu durum da bizleri motive ediyor."
KADIN KONULU FİLMLERİN ARTIŞI
Erkek yönetmenlerin kadın konulu filmler çektiğini ancak bu filmlerde kadın bakış açısının eksikliğini gördüklerini söyleyen Aksor, şöyle devam etti:
"Bir yandan da gözlemliyorum tabii erkek arkadaşlarımız da yönetmen olarak, kadın konusunu ele alan filmler çekiyor. Fakat bir kadın bakış açısının eksikliğini o filmlerinde okuyabiliyorsunuz. Buna karşılık yürüttüğümüz çalışmalar ile görüyoruz ki kadınlar kendi filmlerini çekebiliyorlar. Kendilerini kendileri anlatmak istiyorlar. Aslında kadın sinemacılar bu konuyu kendilerine görev edinmiş artık. Normal olarak ilk aşamalarda destek alma problemleri yaşıyorlardı. Ama şimdi kadınlar onu da kırdı. Çünkü festivallerde kadın filmleri ve kadın konulu filmlerin artışı belirginleşti. Ekibimiz bunu önemsiyor zaten. Bu önemseme hali de bir kadın sinemacının bize filmini gönderdiğinde tereddüt yaşamamasını sağlıyor. Ya da muhalif bir konuyu gönderdiğinde stresli bir trafik yaşamıyor.”
DESTEK VE KATILIM ÇAĞRISI
İsi de başvuruların 31 temmuzda sona erdiğini hatırlatarak şu çağrıyı yaptı:
“3 Temmuz’da başladık başvuruları almaya. 31 Temmuz'da sona erecek. Şimdiye kadar 60 film elimize ulaştı. 31 Temmuz'a kadar da filmler gelmeye devam edecek. Bu filmler arasında seçkiyi hazırlayacak olan seçici kurulumuz var. Seçici kurulumuz tarafından 25-30 film seçilecek gösterim için. Gösterimleri ise Diyarbakır’ın farklı yerlerinde eş zamanlı olarak gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Yerlerimizi hala belirlemedik. Bir de gösterimlerimiz tamamen halka açık olacak.
Bizler Ortadoğu Sinema Akademisi ve FilmAmed olarak belgesel film projelerine destek de veriyoruz. Film festivalimize katılan yapımlara proje yapım desteği sunuyoruz gücümüzün yettiği oranda. Bunun için bize başvurabilirler. Son olarak FilmAmed önemli bir temsildir, sinema dünyasında kendi yerini kanıtlamış bir alandır. Bu minvalde herkesten destek bekliyor ve katılımlarını bekliyoruz."