Asimilasyonla kaybolmaya yüz tutan ezgiler: Ayfer Düzdaş 'Arguvan Kılamları'nı son albümü ile kayıt altına aldı
Esra ÇİFTÇİ
İSTANBUL - Halk arasında Malatya 'Arguvan Türküleri', 'Arguvan Ağzı', 'Arguvan Havası', 'Kilomên Arxawûnê'’ olarak bilinen halk şarkılarının daha çok Kürtçe olanlarını derleyen Sanatçı Ayfer Düzdaş, son albümüyle bu kültürel mirasın örneklerini kayıt altına aldı. Sanatçı bu derleme çalışmalarını yaparken il ve ilçe merkezlerinin yanı sıra 15’ten fazla köyü ziyaret etti. 18 kaynak kişiden yöreye ait 90’nın üzerinde Kürtçe eser kayıt altına alındı. Sanatçı çoğu ilk kez gün yüzüne çıkan bu derlemeler ile yerelde saklı kalmış ama hinterlandı evrensel boyutlarda olan kültürel değerleri de kamusallaştırmış oldu. Ayfer Düzdaş ile kaybolmakla yüz yüze kalan Arguvan Kılamlarını konuştuk.
'ARGUVAN KÜRT, TÜRK VE ERMENİ HALKLARININ YAŞADIĞI BİR COĞRAFYA'
Sanatçı Ayfer Düzdaş, neden Arguvan türkülerini seçtiğini sorusuna, Malatya merkez ve ilçelerinde ciddi bir Kürt nüfusunun olduğunu, Arguvan’ın da bu ilçelerden biri olduğunu ve Kürt, Türk ve Ermeni halklarının yaşadığı bir coğrafya olduğu bilgisini paylaştı. Arguvan’da türkülerin çok bilinmesine rağmen Kürtçe ezgilerin hiç açığa çıkmamasının kendisinde ciddi sorulara yol açtığını ifade eden Düzdaş, Kürt Alevilere yönelik uygulanan baskı ve asimilasyon politikalarının bu bölgede de uygulandığının altını çizdi. Baskılar nedeniyle bölgede yaşayanların içe kapanık bir topluluk haline dönüştüğünü söyleyen Düzdaş, kendi inancını, kültürünü gizli yaşamak zorunda kaldıklarını belirtti ve şöyle devam etti:
'KENDİ KÜLTÜRÜNDEN UTANAN BİR TOPLULUK HALİNE DÖNÜŞTÜLER'
“Bu da aslında birçok kültürel unsurun zamanla unutulmasına neden olmuş. Böylelikle dillerini konuşmak istemeyen, şarkılarını söylemek istemeyen kendinden, kültüründen utanan bir topluluk haline dönüşmüş durumda Arguvan'da yaşayanlar. Sanatsal olarak da sadece Türkçe ezgileri işlemiş. Kürtçe olanlar ise bu baskıdan dolayı çok da gün yüzüne çıkmamış. Kılamları saklı kalmış bu yüzden, çoğu da unutulmuş. Örneğin bir tane bile Kürtçe deyişe denk gelmedim. Bugüne değin bu bölgeye yönelik ciddi bir çalışma da olmamış. Derli toplu yapılan sanırım tek çalışma bu.”
2010 yılından itibaren Malatya’nın Arguvan, Yazıhan, Kürecik, Hekimhan ilçelerine birkaç kere gittiğini, köy köy dolaşarak yaklaşık yüze yakın Kürtçe eseri kayıt altına aldığını söyleyen Düzdaş, 13 esere yer verdiği son albümüyle ilgili şu bilgileri verdi:
“Albümün aranjesini ve yönetmenliğini Koçgirili müzisyen Caner Yılmaz yaptı. Sevgili Servet Kocakaya ile bir düet şarkımız var. Hassasiyetinden dolayı ayrıca teşekkür ederim kendisine. Ayrıca bu projede benimle köy köy dolaşan Mehmet Uçar, Mehmet Ali Çıplak, projeyi duyduğu andan itibaren desteğini esirgemeyen sevgili Turgut Öker’e, Arguvan Vakfı çatısı altında çalışma yürüten köy derneklerine, fotoğraf arşivini açan sevgili Rıza Parlak’a gönülden teşekkür ederim."
'ARGUVAN FARKLI RENK VE KÜLTÜREL ÖĞELERE SAHİP BİR YER'
Arguvan’ın farklı renk ve kültürel öğelere sahip bir yer olduğunu söyleyen Ayfer Düztaş, Arguvan kılamlarını şöyle tarif etti.
“Halk arasında Türkçe olanlar “Arguvan Türküleri”, “Arguvan Ağzı”, “Arguvan Havası”, Kürtçe olanlar ise “’Kilomên Arxawûnê’’ olarak ifadelendirilir. Arguvan ezgileri çoğunlukla “Dede Makamı”, “Hüseyni”, “Uşak” ve “Garip Hicaz” makamlarında söylenir”
'DEYİŞLERİN ÇOĞU ASİMİLASYONUN ETKİSİYLE TÜRKÇE SÖYLENİYOR'
Malatya’nın genelinde söylenen kılamların hem uzun hava hem de kırık hava olarak karşımıza çıktığını söyleyen Düzdaş, Cemlerde semah dönülürken söylenen deyişlerin Duwaz-İmamlar da önemli bir yer tuttuğunu belirtti. Bunların 'Dede Makamı' olarak da ifade edildiğini söyleyen Düzdaş, deyişlerin büyük kısmının asimilasyonun etkisiyle Türkçe söylendiğini belirtti ve sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yörede 'Dede Makamı' olarak tanımlanan deyişler, üç telli Dede Sazı ile çalınır, on iki perdeli, tezenesiz çalım şekli olan pençe ya da şelpe adı verilen teknikle icra edilir. Malatya’da Dede Sazı dışında bağlama, cura, klarnet (Arapgir), keman (çok azdır), davul-zurna, kaval (çobanlar kaval ve dilli düdük çalar) en çok görülen enstrümanlardır. Düğünlerde genelde davul-zurna ya da davul-klarnet çalınır”
Arguvan kılamlarının içeriğinin genellikle köy ve doğa toplumlarında sık görülen, sevda, gurbet, ölüm ve ayrılık temalarını işlediğini söyleyen Düzdaş, yaşamın içinden beslendiklerini, tarlada ot biçerken, yaylaya çıkarken, koyun otlatırken ya da ölüm anında yakılan ağıtlar da ifadesini bulduğunu belirtti.
'HER GÜN KENDİ GERÇEKLİĞİMİZDEN BİRAZ DAHA UZAKLAŞIYORUZ'
Dijitalleşen yaşam ve kültürel yapıdaki hızlı değişimin, kültürel yozlaşmayı da beraberinde getirdiğini belirten Düzdaş, bugüne kadarki çalışmalarıyla bu duruma karşı çıkmaya çalıştığını dile getirdi:
“Köy köy dolaşıp kayıtlar yapmak hızla kaybolan geleneksel öğelerin korunması, yaşatılması ve gelecek kuşaklara aktarılması benim için çok önemli. Hepimiz biliyoruz ki bu kültürel birikim kaydedilmediği taktirde kaybedilen her anlatıcı ile birlikte yok olup gidiyor. Uzun zamandır sahada derleme yapıyorum. Sanırım bir yirmi yıl oldu. Bu derlemeler, 2008 yılında Leylan, 2012 yılında Koçgiri Ağıtları, 2017 yılında Horasan’dan Çorum’a Kürt Alevi ezgilerine dönüştü. Şimdi ise Arguvan Kılamları olarak bir albüme dönüştü”
Ayfer Düzdaş, söyleşinin sonunda kendisini en çok etkileyen kılamı bizimle paylaştı; bir sevda ezgisi olan 'gönül rüzgârı'
GÖNÜL RÜZGARI (B YE DIL N)
Bâ ne awrân bilâ nâka
Tûmânê sar min rânâka
Kwir bikam çâve sabâbân
Xwade yek a, gir pe nâka
Nâwi, nâwi, nâzli nâwi
Dil sawdâli vê ta nâwi
Ku tu la handê min nâwi
Ro êwar şav, siwa nâwi
Bu rüzgâr ayrılık getirir
Beni güzelden ayırır
Yarim her ağladığında
İçimi yakar, titretir
Olmaz olmaz nazlım olmaz
Gönül sevdalı sensiz olmaz
Eğer sen yanımda olmazsan
Güzdüz gece, gece gündüz olmaz