Aslı Ildır: Furiosa'nın ilk filmden daha sağlam bir politik alt metni var

Şenay Aydemir, vizyonun ilgi çeken yapımlarından, 'Furiosa: Bir Mad Max Destanı'nı sinema yazarı Aslı Ildır'la konuştu. Ildır, “Kapitalist sistemi anlatan alegorik ilişki Furiosa'da ilk filmden daha belirgin. Daha sağlam bir polik alt metni var" dedi.

Artı Gerçek - Bilim kurgu sinemasının ikonik yapımlarından Mad Max'in uzantı filmi 'Furiosa: Bir Mad Max Destanı' 24 Mayıs'ta vizyona girdi.

Sinema yazarları Aslı Ildır ve Şenay Aydemir, Mad Max filmlerinin açtığı yoldan distopya ve bilim kurgu anlatılarına duyulan ilgiyi ve türün sinema tarihindeki karşılığını da değerlendirdiler.

'KAPİTALİST SİSTEMİ ANLATAN ALEGORİK İLİŞKİ FURİOSA'DA DAHA BELİRGİN'

Mad Max'in Furiosa karakterinin hikayesine odaklanan yeni filmini, ilk filmle karşılaştıran ve filmin genel çerçevesini yorumlayan Ildır, "Mad Max Fury Road'u yeniden izledim Furiosa'dan önce. Orada da aslında Furiosa'nın çok ön planda olduğunu fark ettim. Hatta Mad Max'ten daha öndeymiş. Mad Max el veriyor gibi Furiosa'ya.

Tarihsel bir kayma da var orada. Mitin kadın karakterine el veriyor. Bilmiyorum bu önceden planlanmış mıydı ama çok güzel. Furiosa'yı bize bir mit, bir süper kahraman olarak tanıtıp sonra onun hikayesinin arka planını anlatması güzel bir taktik ve Star Wars'taki gibi olacakları bilmemize rağmen merakla takip ediyoruz. Zaten hiçbir Mad Max filminde olay örgüsü çok önemli değildir. Daha çok deneyim ve oradaki saf aksiyon üzerine kuruludur. O saf aksiyon bu filmde de var" dedi.

Petrol krizinin etkilerine de yaslanan bir kıyamet sonrası anlatısı olan Mad Max'in uzantı filmi Furiosa'da, kentin üzerine kurulu olduğu üçlü üretim yapısına da değinen Ildır, "Kapitalist sistemi anlatan alegorik ilişki Furiosa'da ilk filmden daha belirgin. Nerede ne üretiliyor, neyin sahibi olan nasıl bir otorite kurabiliyor onu çok iyi anlıyoruz. Çok daha sağlam bir polik alt metni var" diye konuştu.

DİSTOPYA: 'İNSANIN KARANLIK YANINA GÜVENLİ ALANDAN BAKMA ARZUSU'

Distopya anlatılarına karşı giderek büyüyen küresel ilgiyi de yorumlayan Ildır, Netflix'in popüler distopya dizisi Black Mirror'a referans vererek şöyle devam etti:

"Black Mirror'ın son sezonunda Salma Hayek'li bölümde bir yer çok hoşuma gitmişti. O bölümde de Netflix benzeri bir platformdan ve insanlara umutlu hikayeler sunduğundan bahsediliyor. Ama bu umutlu hikayelerin kimsenin ilgisini çekmediği söyleniyor. Aslında kötü ya da trajik hikayeler sunduklarında insanlar çok eğlenmiş. Bence tamamen insanın karanlık tarafına çok güvenli bir konumdan bakma isteğiyle ilgili bu durum. Toplumsal olarak da kendimizi güvende hissediyoruz, o anki adrenalini ve karanlığı daha güvenli bir mesafede yaşayıp, ‘Neyse ki henüz oraya gelmedik, o kadar kötü durumda değiliz’ deyip o sağaltımı yaşamanın bir yolu bence distopyalar."

'DİSTOPYALAR GELECEKLE İLGİLİ UYARI VERİR, BUGÜNÜN KARANLIĞINI ANLATIR'

Yapay zeka teknolojisinin hız kesmeden devam eden gelişimi ve iklim krizinin etkileri nedeniyle distopik filmlerin konu ettiği olayların ve insani krizlerin bir kısmının bugünün dünyasını yansıtmaya başladığı ve çağdaş dünyaya dair giderek daha öngörülü anlatılara sahip olduğunu söyleyen Şenay Aydemir'in, favori distopya filmini sorduğu Ildır'ın yanıtı Ridley Scott imzalı 'Blade Runner' (Bıçak Sırtı - 1982) oldu.

"Distopyalar bir yandan gelecekle ilgili uyarı verirken öte yandan da bugünün karanlığını anlatırlar" diyen Aslı Ildır, Blade Runner’ın distopya sineması için önemini şöyle anlattı:

"Blade Runner, 1980'lerin değişen kapitalist toplumunu çok iyi anlatan bir film. Distopyada hikayeyi olay örgüsü bazında anlatmak kolay. 'Bu dünya böyle bir dünya' diye anlatabilirsiniz fakat o dünyanın hissini vemek çok zordur. Özellikle yakın geleceği anlatmak çok zordur. Mad Max'in ilk filmi mesela 'Birkaç yıl sonra...' diye geçer. Blade Runner'ın o duyusal atmosferi çok iyi kurduğunu düşünüyorum. Gerçekten bir gözünüzü kapattığınızda 'gelecek böyle bir şey olabilir' hissini veren bir film.”(KÜLTÜR SANAT)

Öne Çıkanlar