Haftanın öne çıkan kitapları
Lal Laleş imzalı Gidenleri Rahat Bırakma Kılavuzu'ndan, Bülent Diken'in Metis Yayınları etiketiyle okurlarla buluşan çalışması 'Yeni Despotizm'e kadar altı yeni kitap ile haftanın öne çıkanları...
Gidenleri Rahat Bırakma Kılavuzu/ Lal Laleş/ Ayrıntı Yayınları
Kitabın açıklaması:
GİDENLERİ RAHAT BIRAKIN,
gitme düşüncesi birdenbire aklına gelmez insanın.
Kendini bulmak için okuduğu roman, izlediği film,
çıkamadığı yolculuk, giremediği ev, atlayamadığı ip,
oynayamadığı sokak oyunları gelir aklına.
KALANLARI RAHAT BIRAKIN,
kalanlar tekinsizliği, yabancılığı, yeniliği, içermediklerini,
korku ve umudu sırtlarından çıkardılar.
Zamirleri, edatları, bağlaçları, sıfatları bırakıp isim
ve fiilleri alıp kaldılar. Şiddet ve insafı bırakıp tahrip
ve takdiri göğüslerine aldılar.
Künye
Marka: Ayrıntı Yayınları
Yayın No: 1799
Dizi No: 37
Dizi: Beyaz Kitaplar
Yazar: Lal Laleş
İllüstrasyon: Anita Sezgener
Yayıma Hazırlayan: Gökçe Alper
Son Okuma: Öykü Yılmaz
Kapak Tasarımı: Gökçe Alper
Dizgi: Esin Tapan Yetiş
Boyut: 13,5 x 21,5 cm
Yayım Tarihi: Aralık 2024
Basım Yeri: İstanbul
Baskı: 1
Sayfa Sayısı: 144
Ne çok gelecek, ne az zaman: Yirminci Yüzyıl Trajedileri/ İlyas Tunç/ Metis Yayınları
Kitabın açıklaması:
İlyas Tunç, yirminci yüzyılda dünyanın dört bir yanında siyasi, etnik ya da dinsel nedenlerle işlenmiş cinayet, katliam veya kırımlara odaklanıyor. Bir kısmını hiç bilmediğimiz, bir kısmını unuttuğumuz bu olayları dikkatli bir dille anlatan Tunç özellikle devletlerin ya da devlet gibi davranmak isteyen hareketlerin karanlık tarihine ışık tutuyor. Yakın geçmişte de olsa geride kaldığını düşünmeye meylettiğimiz bu tür örgütlü şiddet eylemlerinin yaşadığımız dünyayı şekillendirmekte rolü olduğuna şüphe yok.
Ne çok gelecek, ne az zaman bizi bir kez daha, uygarlığın içinde saklı duran barbarlığı ve ona karşı koyma gücümüzü düşünmeye çağırıyor. Yüzleşmek pişmanlık duymayı, pişmanlık duymak ise söz konusu kötülükleri bir daha yapmamayı sağlayabilir. Kitabın diri tutmak istediği bu umuda, bölgesel savaşların sürdüğü, küresel bir savaş tehdidini hissettiğimiz şu yirmi birinci yüzyılda çok ihtiyacımız var.
Künye
Yayıma Hazırlayan: Savaş Kılıç
Kapak Resmi: Käthe Kollwitz
Kapak Tasarım: Semih Sökmen
Kitabın Baskıları: 1. Basım: Ocak 2025
Gece Yarısı Tüm Aşıklar/ Mieko Kawakami/ Doğan Kitap
Kitabın açıklaması:
“Şiddetli bir rüzgâr esti. Kendimizi adını bilmediğim kocaman bir ağacın altında dikilip sayısız yaprağın eşzamanlı titremesini izlerken bulduk. Yakınlarda bir karga ötüyordu ve gecenin siluetleri iyice belirginleşmişti. Gecenin gölgelerinde sadece ikimiz vardık.”
Fuyuko Irie, Tokyo’da yalnız yaşayan, otuzlarında bir redaktördür. Dışarıdan çalıştığı yayınevindeki meslektaşı Hijiri’den başka pek kimseyle teması yoktur. Yalnız ve tekdüze yaşamını hareketlendirmek üzere gittiği kültür merkezinde Mitsutsuka adlı bir adamla tanışır. İkisi her hafta buluşup sohbet etmeye başlarlar. Fuyuko’nun duyguları derinleştikçe, etrafına ördüğü duvarları yıkmaya doğru adım adım ilerler.
Mieko Kawakami kadınların farklı seçimlerini ve bu seçimlerin sonuçlarıyla baş etme biçimlerini incelikli ve ustaca bir dille anlatıyor. Gece Yarısı Tüm Âşıklar kendin olmaya, aşka ve melankoliye dair muhteşem bir roman.
Künye
Barkod: 9786256162723
Sayfa Sayısı: 232
Ebat: 13.7x21 cm
Yayın Tarihi: Aralık 2024
Kategori: Romanlar
Yeni Despotizm/ Bülent Diken/ Metis Yayınları
Kitabın açıklaması:
Siyasal düşüncedeki merkezi önemine karşın günümüzde “despotizm” kavramı eskide kalmış istisnai bir yönetim biçimine işaret ediyor gibi. Oysa paradoksal bir şekilde günümüzde gitgide ekonomiye ve güvenliğe indirgenen bir dünyada, sıklıkla yasa ile yasasızlık arasındaki ayrımı aşan ve böylelikle bulanıklaştıran despotik emirler verildiğine tanık oluyoruz. Kitleler de bu sırada piyasanın dayatmalarına ve resmi makamlara itiyadi bir itaatkârlığı benimsemiş görünüyor. Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki, kimi ülkeyi şirket gibi, kimi ömür boyu diktatörlükle yönetmeye hevesli, kimi de bu iki yolu birden kullanmak isteyen birtakım “güçlü” liderlere tahammül ediliyor, bununla da kalmayıp onlara açıkça davetiye çıkarılıyor.
Görünürdeki farklılıklarına rağmen bu otoriter liderlerin hepsi demokrasiye karşı tutkulu bir düşmanlık besliyorlar ve insanları demokrasinin her türlü tezahürü aleyhinde kışkırtmakta çok azimliler. Çoğunlukların onların peşinden gönüllü olarak gittiği, demokrasinin hemen her yerde askıya alındığı, küresel çapta bir istisna siyasetinin koyu gölgesi altında yaşıyoruz. Despotların yönettiği bu dünyada despotizm sadece bir siyaset “sanatı” olarak meşrulaştırılıp benimsenmekle kalmıyor, bir kült(ür) olarak da normalleştiriliyor. Despotizm bugün yeniden canlandırılırken, kendisini inkâr eden, antidespotik, hatta demokratik olarak gören ve gösteren bir yapı sergiliyor.
Ama unutmamalı: Baudelaire’in vaktiyle yazdığı gibi, “şeytanın en büyük kurnazlığı, insanları şeytanın var olmadığına inandırmasıdır.” Eğer kandırma despotizmin tanımlayıcı özelliğiyse, despotik yönetimlerin en büyük kandırmacası insanları despotik olmadıklarına ikna etmeleridir.
Künye
Özgün adı: The New Despotism
The Revival of an Old Monster
Çeviri: Ayşecan Ay
Yayıma Hazırlayan: Semih Sökmen
Kapak Tasarımı: Emine Bora
Kitabın Baskıları:
1. Basım: Aralık 2024
İnsanın Yanlış Ölçümü/ Stephen Jay Gould/ İthaki Yayınları
Kitabın açıklaması:
Bilim, insanlığın en büyük keşif aracı olabileceği gibi, yanlış yönlendirilmiş ellerde tehlikeli bir silaha dönüşebilir. “Ne kadar zekisiniz?” sorusunun beraberinde getirdiği soruların nasıl tedirgin edici olabileceğini bir düşünün: Zekiden kastedilen nedir? Zekâ nasıl ölçülür? Bu soruyu kim soruyor?
İnsanın Yanlış Ölçümü, yayımlandığı 1981 yılında bilimsel otoritenin masum gibi görünen maskesi altında ırkçılık, sınıf ayrımcılığı ve cinsiyetçilik gibi önyargıların nasıl körüklendiğini çarpıcı bir şekilde ortaya koydu. Gould’un sosyal bilimler için büyük önem taşıyan eseri, zekâyı ve dolayısıyla insan “değerini” kafatası büyüklüğüne, kıvrımlara ya da dar kapsamlı testlerdeki puanlara göre değerlendirenlerin ana motivasyonlarını inceliyor.
Darwin’den önce bile 19. yüzyılın Avrupalı erkekleri kendilerini yaradılışın zirvesi olarak görüyor ve bu iddialarını katı ölçümlerle kanıtlamaya çalışıyorlardı. Bir ölçünün, kadınlar ya da Asyalılar gibi “aşağı” bir grubun üyelerini sözde “şampiyonların” üzerine yerleştirdiği tespit edildiğinde, eski ölçüm teknikleri bir kenara atılıyor ya da daha yeni, daha rahat “ulaşılabilir” ölçüler idealleştiriliyordu. Bu noktada 20. yüzyıldaki sayı saplantısı, IQ testlerinin kurumsallaşmasına ve “ideal” sonuçların haksız rekabetin galibi olmasına neden oldu. Gould bunun sadece yanlış yönlendirilmiş olmakla kalmayıp –çünkü zekâ kesinlikle çok faktörlüdür– aynı zamanda zengin ve güçlüleri ödüllendiren bir geribildirim döngüsü yaratarak gerici olduğunu göstermişti.
Genişletilmiş ve gözden geçirilmiş yeni baskısında okurunu yeni bir giriş bölümüyle selamlayan İnsanın Yanlış Ölçümü, sadece bilimi anlamak isteyenler için değil, adalet ve eşitlik arayışında olan herkes için bir sosyal bilimler klasiği.
“İnsanın Yanlış Ölçümü, daha zeki olmanızı sağlamayabilir ama kesinlikle düşünmenizi sağlayacak.” –Robert P. Lightner
Künye
Çevirmen: Ebru Kılıç
Orijinal Adı: The Mismeasure of Man
Yayın Tarihi: Aralık 2024
ISBN: 9786259520261
Sayfa Sayısı: 432
Ölçüleri: 15 x 21,5 cm
Kapak Tipi: Karton Kapak
Yunan Vampir Şarka Gidiyor/ William Stroebel/ İstos Yayınları
Kitabın açıklaması:
"Gözünü kan bürümüş canavarlar mebzul miktardadır, ama sadece bir tanesi bir ısırığıyla cümle vilayeti ve diyarı ‘dönüştürebilir.’ Bulaşıcı olduğu kadar açgözlü de olan, kana susamış, devasa bir alanı istila eden bir hortlak. İşte bu canavar, size derim ki, irredantist milliyetçiliktir. ‘Evvelki ve istikbaldeki, ezeli ve ebedi’ topraklarına duyduğu doymak bilmez açlığının onu hep saldırganca hamleye tahrik ettiği, vampirleri bile gölgede bırakan bir milliyetçilik."
William Stroebel elinizdeki kitapta Megali İdea'nın ideologlarından "milli şair" ve siyasetçi Aristotelis Valaoritis'in, Tepedelenli Ali Paşa'nın kumandalarından olup Gardik köyünde bir katliam gerçekleştiren Thanasis Vayas'ın vampire dönüşmesini anlattığı şiirini ve bu şiirin Karamanlı Türkçesine çevrilmesi üzerinden vampir imgesi ile yayılmacı milliyetçilik arasındaki ilişkiyi tartışıyor.
Söz konusu şiirin Türkçe çevirisini de ihtiva eden çalışma, vampirliğin, milliyetçiliğin bir metaforu olarak seferber edilişine odaklanıyor.
“Ansız bana bir baykuş verdi telaş / eşitdim ki çağırdı —Vaya Thanas, / kalk hücum var ölülerden binlerce / gideceksiniz şora beraberce.” “Çekil, niçün ürperdiyorsun beni? / N’ apdım Thanas tidrediyorsun beni? / Rengin yeşil, kokun benzer toprağa... / Söyle, Thanas, çürümedin mi daha? / Topla biraz kendine kefinini / Böcekler yaylım etmişler yüzını.”
“Halk vampirleri ile edebi vampirler müşterek bir kaygıyı paylaşıyorlardı: Cemaat sınırlarının bulanıklaşması. Batı’nın edebi vampirleri (örneğin Byron’un Giaour’u ve Stoker’ın Dracula’sı) Ortodoks aforozu yahut şer’î hukukun kaidelerinden mahrum olsa da Batı’nın ırkçı tasavvurlarının bunların yerini alması kolay olmuştu.”
“Çok geçmeden küçük Yunanistan Krallığı, hududunun ötesindeki topraklar ve halklar için açlık çekmeye başladı. Yüzyılın ortalarında Megali İdea’nın ortaya çıkışıyla birlikte vampir av aramaya başlamıştı.”
Künye
Yazar: William Stroebel
Yayınevi: İstos Yayınları
Hamur Tipi: 2. Hamur
Sayfa Sayısı:184
Ebat:12 x 19,5
İlk Baskı Yılı:2024
Baskı Sayısı:1. Basım
Dil:Türkçe
Barkod: 9786054640881