Haftanın Yeni Çıkan Kitapları

Haftanın Yeni Çıkan Kitapları
Bu hafta yeni çıkanlarda Lale Müldür'den Kadınesk, Jean-Baptiste Del Amo'nun Hayvan Hükümranlığı, edebiyat eleştirmeni ve kuramcısı Terry Eagleton'un Shakespeare’in eserlerini incelediği William Shakespe ve daha birçok başka eser var.

Merve KÜÇÜKSARP


Artı Gerçek - Bu haftanın yeni çıkan kitapları arasında Jean-Baptiste Del Amo'dan Therry Eagleton'a, Lale Müldür'den, Mehmet Rauf'a, Elizabeth Finch'ten, Lale Erdoğuş Levi'ye bir çok yazar; romandan şiire, öyküden araştırmaya, çocuk kitaplarından edebiyat incelemelerine kadar pek çok tür var.

Hayvan Hükümranlığı

f2bf78e1-bcdf-4269-8b0a-4b57adcf096b.jpg

Eserleri, anadili Fransızca dışında İngilizce, Almanca, İtalyanca ve İspanyolcaya çevrilmiş olan Jean-Baptiste Del Amo’nun ilk kez bir kitabı Türkçe okurlarıyla buluşuyor. Türkçeye “Hayvan Hükümranlığı” adıyla çevrilmiş olan ve orijinal adı “Règne Animal” olan eser, Fransa’da 2016 yılında yayımlanmış ve Livre Inter Ödülü’nü almıştı. 1981 doğumlu yazar Del Amo, ilk kitabı Une Éducation Libertine (2008) ile en iyi ilk roman dalında Goncourt Ödülü’nü kazanırken, Le Sel (2010)’dan sonra yayımladığı Pornographia (2013) adlı romanı ile de Sade ödülünü kazanmıştı. Geçtiğimiz Ağustos ayında Le Fils de l’homme (2021) adlı son kitabı yayımlanan yazar, eserlerinde bir dünya şehri Paris özelinde yalıtılmış hayatlardan ziyade, sefaleti, kokuşmuşluğu ve çürümeyi merkeze alıyor.

Hayvan Hükümranlığı’nda 1898 ve 1981 yılları arasında bir domuz çiftliğinde yaşayan köylü bir ailenin fotoğrafını çeken Del Amo, endüstriyel bir domuz çiftliği özelinde insanın doğayla kurduğu ilişkiye dair eleştirel bir yorum getiriyor. Hayvan Hükümranlığı, uygarlık ne kadar gelişirse gelişsin, aslında insanın insanla ve hayvanla et tüketimi temelinde kurduğu ilişkinin acımasızlığını gözler önüne seriyor. Edebiyatın görevinin insanları sadece iyi hissettirmek olmadığına işaret eden “rahatsız edici” bir roman.

Hayvan Hükümranlığı, Jean-Baptiste Del Amo, Çev. Şule Çiltaş, Can Yayınları, sf. 392, 2022

Keşke Yüzüme Baksanız – Halil Yörükoğlu

52ace7ca-1884-4d6f-93f8-653f4ef4b9e4.jpg

Kendimi lavaboya soksam, suyu da buz gibi açsam, bir elimle şampuanı döküp diğer elimle saçlarımı okşasam. Kendime yetsem ya ben. Ağladıkça gözlerimin rengi ortaya çıksa. Şampuanların arasından yeniden ağlasam pazarlar gene eski pazar olur mu acaba? Kokular peşimi bırakır mı?.. Şimdi ben bu pazarları yeniden yaşayamayacağımı, kaç zamandır kahvaltıdan tiksindiğimi, tavaları masa örtüsüne yapıştırdığımı mı anlatayım bu insanlara?..”

Halil Yörükoğlu’nun, Son Kervan (2010) ve Kaçış Rampası (2021) adlı öykü kitaplarından sonra Keşke Yüzüme Baksanız (2022) adlı son öykü kitabı İletişim Yayınları tarafından geçtiğimiz hafta yayımlandı. Diğer öykü kitaplarından da bildiğimiz Yörükoğlu’nun kıvrak ve oyuncu öykü dili son kitabında da karşımıza çıkıyor. Yazarın gerçek hayatla kurduğu kanlı canlı ilişki, öykü karakterlerine de yansıyor.

Keşke Yüzüme Baksanız, Halil Yörükoğlu, İletişim Yayınları, sf. 127, 2022

Böyle Küçük Şeyler

199d4d32-979f-4768-b624-dde0fad4cf50.jpg

Claire Keegan; Sally Roogey, Anna Burns, Anne Enright gibi İrlandalı kadın yazarın yanında çağdaş dünya edebiyatında son yıllarda öne çıkan isimlerden biri… 2022 Booker ödülleri kısa listesinde aday olarak yer alan Böyle Küçük Şeyler, Mavi Tarlalardan Yürü (2017), Emanet Çocuk (2021) isimli kitaplarından sonra Claire Keegan’ın Türkçe yayımlanan üçüncü kitabı… Eser, Orwell ödülüne layık görüldüğü gibi, Rathbones Follo ödülüne de aday gösterilmişti. Böyle Küçük Şeyler, Bill Furlong isminde odun ve kömür tüccarının, karısı ve beş kızını geçindirmekten ve günlük dertlerden boğuşmaktan ibaret olan hayatının bir gün manastırın kömürlüğüne kapatılmış bir genç kızı bulduktan sonra nasıl değiştiğini, başından neler geçtiğini yazarın diğer eserlerinde de göze çarpan sade ve gerçekçi bir üslupla anlatıyor.

Böyle Küçük Şeyler, Claire Keegan, çev. Umay Öze, Jaguar Kitap, sf. 88, 2022

Deniz’in Sihirli Kurabiyeleri

1c4e26b8-fcca-4b52-ac3e-d6464a5f9ff1.jpg

Deniz, eve geldiğinde yüzünden düşen bin parçadır. Ablası Deniz’in bu haline çok üzülür. Ne olduğunu sorduğunda ise Deniz, okulda bir yemek yarışması düzenleneceğini, bu yarışmada herkesin tatlı veya yemek yapacağını söyler. Deniz bu yarışmada ne yapacağına bir türlü karar verememektedir. Ablası ile konuştuktan sonra bir şeyler değişecek midir? Deniz bu yarışmadan bileğini hakkı ile çıkabilecek midir?

Deniz’in Sihirli Kurabiyeleri, Ayşenur Başaran, Ren Kitap, sf. 24, 2022

Monsieur Proust

b4764018-cc63-439f-a9e3-615d6bcfb660.jpg

20. yüzyıl dünya edebiyatının en önemli yazarlarından biri olan Marcel Proust’un Batı kanonuna damgasını vuran Kayıp Zamanın İzinde isimli yedi ciltlik eserine dair kaleme alınan çok sayıda yazı olmasına rağmen, kişiliği, özel hayatı ve yazma rutini hakkında bir o kadar da az kaynak vardır. Proust, ününe kıyasla hayatının çok azı gün ışığına çıkmış yazarların başında gelir.

Monsieur Proust, onun yakın hizmetkarı Celeste Alberet’in kaleminden, Proust’un özel hayatına, alışkanlıklarına, bilinmeyen yönlerine, kitaplarını yazarken büründüğü ruh hallerine dair biyografik bir eser… Ölümünün yüzüncü yılını yaşadığımız bu günlerde bu büyük yazarı daha iyi tanımak, onun eserlerine bulaşan kişilik özelliklerini öğrenmek için önemli bir kaynak.

Monsieur Proust, çev. Sibel Pekin, Opera Kitap, sf.472, 2022

William Shakespeare

aecb8a14-b23f-4a14-a552-e03747de7a42.jpg

Edebiyat eleştirmeni ve kuramcısı Terry Eagleton, bu kitabında dünya devi Shakespeare’in eserlerini inceliyor, oyunlarının ideolojik arka planını, politik, sosyolojik ve felsefi göstergeler ışığında yorumluyor, Shakespeare külliyatına dair geleneksel ve postmodernist kuramları kullanarak farklı bir bakış açısı geliştiriyor.

William Shakespeare, Terry Eagleton, çev. Cüneyt Yalaz, Ketebe Yayınları, sf.144, 2022

Bölünmüş Bir Dünyada Akıl Sağlığımızı Nasıl Koruruz

7f85e535-4403-4f0d-97b9-586333fc1e2c.jpg

21. yüzyılda politik olarak gitgide kutuplaşmış dünyada pandemi salgını sonrası sınırlar daha da kalınlaşır, globalleşmeye rağmen herkes kendi kültürüne ve mahallesine çekilir. Elif Şafak pandemi sonrası dünyanın karnesini çıkarıyor, başta Fromm, Bauman, Lessing, Kavafis, Steinbeck ve Rilke olmak üzere, edebiyat ve sanat dünyasının önemli isimlerine atıflar yaparak dünyayı kasıp kavuran kimlik ve politik meselelerini de mercek altına alıyor. Her gün bir siyasi krizin hasıl olduğu günümüzde normalleşmek için yol haritaları sunuyor.

Bölünmüş Bir Dünyada Akıl Sağlığımızı Nasıl Koruruz, Elif Şafak, Doğan Kitap, sf.120, 2022

Şehrazat’ın Son Sözleri

4d9e0cc0-96da-4c49-8f58-55cfa7a4a9c3.jpg

Ece Erdoğuş Levi, Binbir Gece Masallarındaki, hikayelerin masalsılığıyla göz ardı edilen bir gerçekten, Pers Şahı Şehriyar’ın aslında bir kadın seri katili olduğundan yola çıkarak ve celladının elinden kurtulmak için bin bir gece boyunca hikaye içre hikaye anlatmak zorunda kalan Şehrazat karakterinden ilham alarak kurguladığı Şehrazat’ın Son Sözleri’nde erkek şiddetine uğrayan kadınları konu alıyor. Onların ibretlik öykülerini anlatıyor. Müreffeh bir odada yaşayan Şehrazat’ınki gibi ilk bakışta kusursuz görünen hayatların ardında yatan sarsıcı gerçeklere ve kadınların uğradığı fiziksel ve psikolojik şiddete dikkat çekiyor.

Şehrazat’ın Son Sözleri, Ece Erdoğuş Levi, Kafka Kitap, sf. 150, 2022

Kadınesk

wi-800.jpg

Lale Müldür’ün yeni şiir kitabı Kadınesk, “Bu şiirler, 2016 baharında Ercan Aslan ile Lale Müldür’ün karşılaşmasından bir gün sonra, ressamın atölyesinde geçen gecelerde yazılmıştır. İki sanatçının bir araya gelmesini sağlayan Osman Kavala’ya teşekkürler,” diye sunuşuyla başlıyor. Kadınesk’te Müldür’ün şiirlerinin yanı sıra, sanatının kendisine ilham verdiğini söylediği Ercan Aslan’ın resimleri de yer alıyor.

Kadınesk, Lale Müldür, Yapı Kredi Yayınları, sf. 80, 2022

Define

c85241df-c615-4f7b-a801-de72c7849fec.jpg

Servet-i Fünun topluluğunun öne çıkan isimlerinden, Türkiye edebiyat tarihine “ilk psikolojik roman” yazarı olarak geçen Mehmet Rauf’un ilk defa 1927 yılında yayımlanan polisiye romanı Define, sadeleştirilmiş Türkçe basımıyla bu defa İthaki Yayınları etiketiyle raflarda yerini alıyor. Define’de, Erzurum Hastanesinin başhekimi olan Şakir Feyzi’nin bir gün hastanede karşılaştığı bir hastasının kendisine anlattığı bir miras hikayesiyle hayatının değişmesine, kalkıp geldiği İstanbul’da başından geçen olaylara şahit oluyoruz. Define, Türk polisiye geleneğinin en eski örneklerinden biri olmanın yanı sıra sürükleyici anlatımıyla okurları soluk almadan okuyacakları bir serüvene çıkarıyor.

Define, Mehmet Rauf, İthaki Yayınları, sf.244, 2022

Rahatlama Kitabı

9b9b51fa-9a5c-4622-9260-3239b69bacfc.jpg

Daha önce Gece Yarısı Kütüphanesi (2021) ve İnsanlar (2022) gibi kitaplarıyla başta ABD olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinde milyonlarca okura ulaşan Matt Haig, bu kitabında kendi kişisel tecrübelerinden ve Neil Gaiman’ın deyişiyle “modern dünyaya dair keskin gözlemlerinden” yola çıkarak zor zamanlarda kişiyi rahatlatacak önerileri sıralıyor. İnsanlık tarihinde iz bırakan düşünce üstatlarından da ilham alarak kaleme aldığı kitabında, zihnin, hem kötümser doğasına, hem de umut üreten iyimser yanına dair gerçek hikayeler anlatıyor. İnsanlığın karanlıktan nasıl çıkacağının reçetesini sunuyor.

Rahatlamak Kitabı, Matt Haig, çev. Kıvanç Güney, Domingo Yayınevi, sf.272, 2022

Elizabeth Finch

95c0ac0c-770b-4fae-9b27-bce9c354c62e.jpg

Çağdaş İngiliz Edebiyatının önde gelen isimlerinden biri olan Julian Barnes eğlenceli ve sürükleyici bir romana imza atıyor. Romanın başkişisi Neil’in yıllar önce katıldığı bir vakıf kursunda öğretmeni olan Elizabeth Finch ile olan ilişkisini ve bu ilişki ekseninde aşkın doğasının ve onu yaratan sebeplerin izini sürüyor. Barnes okuru roman başkişisinin belleği üzerinden geçmişe götürürken, belleğin ne kadar güvenilir olup olmadığını sorguluyor. Modern dünyaya dair birtakım varoluşsal meseleleri de romanın gündemine taşıyor.

Elizabeth Finch, Julian Barnes, çev. Serdar Rıfat Kırkoğlu, Ayrıntı Yayınları, sf. 192, 2022

Korku Metropolü İstanbul&18. Yüzyıldan Bugüne

fde6f577-53ae-4df4-a7fa-4b6a19fd05f0.jpg

Mimarlık tarihçisi Uğur Tanyeli, bu yeni kitabında, İstanbul’un mekanlarını, özgürlükler ve yasaklar ikilemi üzerinden inceliyor. 18. Yüzyıldan sonra kamusal alanda modernleşme ve özgürleşme eğilimlerinin artması birlikte, bu mekanların halk ve iktidar nezdinde uyandırdığı algıyı soruşturuyor. Kimi mekanların nasıl korku nesnesi haline geldiğini anlattığı eserinde, Osmanlı’nın psikososyal ortamının panoramisini çiziyor.

Korku Metropolü İstanbul&18. Yüzyıldan Bugüne, Uğur Tanyel, Metis Yayınları, sf. 432, 2022

Hisseden Beyin

233889e7-994d-41e3-8bb2-67c32848bbff.jpg

Çağdaş sinirbilimde psikanalitik metotları kullanmasıyla tüm dünyada tanınan psikanalist Mark Solms Türkiyeli okurlarla buluşan bu yeni kitabında, Freud’un kuramlarını sinirbilim ile ilişkilendirerek farklı bir yaklaşımla ele alıyor. Sinirbilim ve psikanaliz arasındaki ilişkiye dair herkesin okuyabileceği durulukta bir metin meydana getiriyor.

Hisseden Beyin, Mark Solms, çev. Kerem Işık, Okuyan Us Yayınları, sf.248, 2022

Annem Gittiğinden Beri Çiçek Ekmiyoruz Bahçeye

f92e8368-084c-4ad0-8a12-613c31f72b98.jpg

Daha önce Derdin İncinmesin (2017) ve Ovada Paldır Küldür (2021) isimli öykü kitaplarını kaleme alan, Ovada Paldır Küldür ile Fakir Baykurt Hikaye Ödülüne layık görülen Mustafa Orman bu defa Annem Gittiğinden Beri Çiçek Ekmiyoruz Bahçeye ile okurların karşısına çıkıyor. Bu ilk romanda Orman, romanın başkişisi Asaf’ın alzheimer hastası olan annesiile ilişkisi ekseninde belleğin insan varoluşu açısından ne anlama geldiğini irdeliyor. Kaderi Asaf’la kesişen, vicdanı ve siyasi fikirlerinin arasında kalan Hanip’in ikircikli psikolojisini ve hikayesini anlatıyor.

Mustafa Orman, Annem Gittiğinden Beri Çiçek Ekmiyoruz Bahçeye, Everest Yayınları, sf. 188, 2022

(KÜLTÜR SANAT)

Öne Çıkanlar