Phalasarna Akropolü’nde Dor lehçesi ile Tanrıça Demeter’in adının yazıldığı vazo bulundu
Artı Gerçek - Yunan Kültür Bakanlığı geçen cuma günü, Falasarna antik kentinde, arkaik döneme tarihlenen Demeter tapınağının merkezi alanının kazısı sırasında “Dor lehçesi ile Tanrıça Demeter adının yazılı olduğu pişmiş toprak bir vazo ve kilden yapılmış yüzlerce kadın figürininin bulunduğunu açıkladı.
Vazonun ve figürinlerin bulunduğu Falasarna, Girit’in batı ucunda, Helenistik dönemde gelişen bir Yunan liman kasabası olarak uzun yıllar boyunca yerleşim görmüş, bir zamanlar Akdeniz, deniz trafiğinin Kuzey Afrika ve İtalya'dan işleyen güzergahlarını kontrol altında tutmuş bir kent olarak dikkati çekiyor.
Falasarna antik kentinde kayalık bir tepe üzerine kurulu olan Demeter tapınağı, Yunan mitolojisinde tarımın, bereketin, mevsimlerin ve anne sevgisinin tanrıçası olarak bilinen Demeter’e açık alanda ibadet etme imkanı veriyor.
Arkeologlar, Falasarna Akropolis’indeki tapınağın kutsal alanının karo zemininin altında ayrıca vazolar keşfettiler. Yuna Kültür ve Spor Bakanlığı, vazoların “zarif şekillerle ve yüksek kaliteli” olarak üretildiklerini ve aynı kalitede ortaya çıkarıldıklarını söylüyor.
Ortaya çıkarılan vazoların birinin üzerinde Dor lehçesi ile Demeter’e adanmıştır yazısı görülüyor.
Erken Arkaik döneme (M.Ö. 650) ait diğer bulgular arasında Mısır ve Fenike menşeili cam nesneler, pişmiş toprak kuş ve hayvan figürinleri, ok ve mızrak uçları, minyatür vazolar, tahttan indirilmiş kadın figürleri ile haşhaş ve nar tutan bir kadın heykelciği bulunuyor.
Falasarna’nın şu anda görülebilen kalıntıları arasında, şehri koruyan yüzlerce metrelik sur duvarları ve kapalı bir liman ile birkaç heybetli kumtaşı kulesi ve burcu bulunuyor. Bir başka ifadeyle söylemek gerekirse, akropol her yönden şehir surları tarafından korunuyor.
Falasarna antik kenti (veya Phalasarna), Gramvousa yarımadasının batı ucunda yer alıyor ve Helenistik Dönemde Girit'in en önemli kentlerinden biri olarak kabul ediliyor. Şehir, küçük bir lagünün içine inşa edilmiş, batı Girit'teki tek doğal liman olan limanıyla biliniyor.
Antik çağda Korikos olarak adlandırılırken, Falasarna adı muhtemelen yerel su perisi Falasarni'den alınmış. Bölgedeki rakip kasaba, 100 yıllık çatışmalardan sonra (MÖ 186) Falasarna'yı limanına çevirmeyi başaran Polirinia idi.
Falasarna, antik yunan sisteminin bütün olanaklarından yararlanmış bir deniz kenti olması hasebiyle, zaman içinde ciddi bir deniz gücü olarak öne çıkmış bir güce kavuşuyor. Liman girişi Fenike tarzı büyük bir yapıyla kontrol altına alındığından, döneminde kapalı liman olarak ün yapıyor. Kentin olasılıkla Fenike tanrıçası Astarte'ye adanmış olduğu söyleniyor.
Zamanla Antik Yunan dünyasında yaşanan depremler, deniz seviyesindeki değişiklikler ve bunun sonucunda yaşanan karmaşa ve çalkantılar, Falasarna halkının diğer Yunan kent devletlerine yönelmesine, bu nedenle de çeşitli çatışmaların yaşanmasına sebep olduğu kaydediliyor. Bu durumun yarattığı rahatsızlık nedeniyle M.Ö. 63 yılında Roma İmparatorluğu bölgeyi kontrol altına almak, Akdeniz'deki ticareti ve deniz trafiğini yeniden dizayn etmek için harekete geçmek zorunda kalıyor. En son olarak da M.S.365 yılında meydana gelen 6.5 büyüklüğündeki bir depremle kent yerle bir oluyor. Halktan geriye kalanlar ise kenti terk ediyor. Bu felaket nedeniyle Falasarna'nın 1600 yıllık hikayesi de sonlanmış oluyor.
Falasarna'da arkeologlar, sağlam duvar izleriyle limana bakan binaların ve akropolün bazı kısımlarını gün yüzüne çıkardı. Ayrıca limanın doğusunda 43 adet arkaik mezarın bulunduğu bir de mezarlık alan ortaya çıkarıldı. Falasarna toprakları, bir tapınağın bulunduğu Gramvousa yarımadasının ucuna kadar uzanıyor. Ayrıca, kasabaya yürüme mesafesinde, muhtemelen deniz tanrısı Poseidon'a adanan veya sadece konuşmacılar için taht olarak oyulmuş bir kaya oturak bulunuyor. (KÜLTÜR SANAT)