Celal Başlangıç
AKP’nin umudu bacağından asılan Topal Osman!
Mustafa Kemal’e kızan Muhafız Alayı Komutanı Topal Osman 20 adamıyla Çankaya Köşkü’ne saldırır.
Çıkan çatışmadan sonra saldırganlarla pazarlık başlar. "Kadınlar ve çocuklar önden çıksın" derler.
"Plan şuydu: Mustafa Kemal Paşa kılık değiştirerek kadınlar ve çocuklarla dışarı çıkacaktı. Latife muhafızlarla evde kalmaktan yanaydı. ‘Ben onları oyalarım’ diyordu. Mustafa Kemal Paşa önce şiddetle itiraz etti. Ancak Latife’nin inadını bilirdi. Vecihe bir çarşaf buldu getirdi. Mustafa Kemal çarşafı giydi, baldızı Vecihe ve hizmetkar kadınlarla dışarı çıktı. Latife de bu arada onun kalpağını kafasına takmıştı…" (Latife Hanım, İpek Çalışlar, Doğan Kitap)
Topal Osman, Mustafa Kemal’in sıkı bir muhalifi olan Trabzon Milletvekili Ali Şükrü’yü öldürmüştür.
Meclis, cinayeti işleyenin Ulus Meydanı’nda asılmasına karar vermiştir.
İşte Topal Osman kendisini korumadığı için Mustafa Kemal’e kızmıştır ve Çankaya Köşkü’nü basmıştır.
Sonunda Topal Osman önce vurulur, sonra da başı kesilerek alalacele gömülür.
Ancak Meclis idam kararını oy birliği aldığı için, başsız ceset mezardan çıkartılarak Ulus Meydanı’nda ayağından darağacına asılır.
Topal Osman, Muhafız Alayı Komutanı olmadan önce Karadeniz bölgesinde bir çete reisidir. Etrafına topladığı katiller, hırsızlar, kanun ve asker kaçaklarıyla kurduğu "Laz Alayları" ile bölgede Rumları ve Ermenileri katleder.
O kadar zalimdir ki bölgede Müslüman olmayanlara karşı yaptığı zulmün sınırı yoktur; diri diri adam gömmek, vapur kazanlarında kömür yerine canlı insan yakmak…
Mustafa Kemal tarafından Muhafız Alayı Komutanı olarak Ankara’ya davet edilir.
Kısa bir süre sonra Koçgiri isyanını bastırmak üzere bölgeye gönderilir.
"Mustafa Kemal’in artık en yakın adamı olan Topal Osman’ın oluşturduğu 47. Alay, Mart 1921’de patlak veren Koçgiri Kürt isyanını bastırırken de öyle zalimane yöntemlere başvurur ki, Meclis’te büyük tartışmalar yaşanır. Topal Osman sadece isyancı Kürtleri değil, Suşehri, Koyulhisar, Reşadiye, Niksar ve Erbaa’daki Ermeni ve Rumları da öte dünyaya havale etmiştir. (Ahmet Emin Yalman’ın Topal Osman’la Mülakatı, Vakit, 19.2.1922) Birliği ile oradan Sakarya Meydan savaşına katılmak üzere yola çıktığında son bir hamle yapar ve Merzifon’un Rum ve Ermeni ahalisini katleder. (Ayşe Hür, Birikim, 31.1.2006)"
Sonuç olarak Topal Osman eline Rumların, Ermenilerin ve Kürtlerin kanı bulaşmış, katliamcı, talancı bir çete lideridir.
Şimdi "Nereden çıktı bu Topal Osman muhabbeti?" diyecekseniz.
Yanıtı çok basit, İstanbul’u kaybetmekten korkan, 25 yıllık yönetimleri sürecinde yaptıkları bütün yolsuzlukların ortalığa yayılmasından çekinen, bu kentteki çok büyük ranttan mahrum olmayı "beka sorunu" olarak gören AKP’nin kirli seçim oyunu nedeniyle ortaya çıktı bu "Topal Osman muhabbeti".
İptal edilen 31 Mart seçiminde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı kazanan Ekrem İmamoğlu hakkında Yunanistan’da yayınlanan Ethnos gazetesinde Ioanna Kleftogianni imzasıyla bir yazı çıkar; "Şehri Erdoğan’ın elinden alan Karadenizliyle (Pontuslu) bir gün."
İşte bu yazının başlığı AKP için denize düşenin sarıldığı yılan olur.
Yazıyı kaleme alan Kleftogianni ne kadar "Burada geçen Pontus ifadesi tamamen coğrafidir. Haberde Sayın İmamoğlu’nun Yunan, Rum kökenli olabileceğine dair en ufak bir ifadem, bir imam söz konusu bile değil, olamaz da. Yunanca Karadeniz Efxinos Pontos’tur. Dolayısıyla o çevrede doğan ya da yaşayan herkese Yunanca’da ‘Pontuslu’ denir. Bu etnik ya da dini değil coğrafi bir ifadedir" diye yırtınsa da fayda etmez; AKP için bulunmaz bir "kara propaganda" malzemesi ele geçirilmiştir.
23 Haziran’da tekrarlanacak olan seçimde kullanılacak kirli propaganda malzemesini ilk olarak Esenler’in AKP’li Belediye Başkanı Tevfik Göksu, Yunanistan basınında "İstanbul’u fetheden Yunanlı" manşeti atıldığını söyleyerek kullanıma sokar:
"Efendim ne dedi Yunan medyası? Bu arkadaş nereli, CHP’li aday nereli? Nasıl oldu da Yunan medyası ‘İstanbul’u Yunan kazandı’ diyor da bir ses çıkmıyor?"
Artık aranan malzeme bulunmuştu. İmamoğlu’nun Trabzonlu olmasından hareketle Pontuslu olduğu çağrışımı yaratılacak, "İstanbul’u Türklerden alma heveslisi Yunanlı" imajı CHP adayının üzerine yapıştırılacaktı.
29 Mayıs’ta Enderun Teravihi’nin ardından bir konuşma yapan Erdoğan da açık açık bu kara propaganda malzemesini kullanıyordu:
"Burası İstanbul, bir diğer adıyla İslambol. Burası Konstantinapol değil ama burayı böyle görmek isteyenler var. Böyle görmek isteyenlere karşı 22 günümüz var."
Erdoğan’ın "22 günümüz var" diyerek altını çizdiği tarih 23 Haziran seçimleri olduğuna göre İstanbul’u "Konstantinapol" olarak görmek isteyen de CHP adayı İmamoğlu oluyordu.
Ayrıca İstanbul’un adı "İslambol"den gelmiyordu Rumca iki sözcük olan "stin" ve poli" yani "şehre doğru" sözcüklerinin birleşmesinden türetilmişti.
Ama olsun, İstanbul’u kaybetmemek için her yalan mubahtı nasılsa İslamcılara göre.
AKP Genel Başkan Yardımcısı Nurettin Canikli geçen gün bu kara propagandayı zirveye taşıdı. Dün Topal Osman’ın "Pontuslulara karşı mücadelesi"ni İstanbul seçimleri için İmamoğlu’na karşı verilen mücadeleye benzetti:
"Topal Osman Ağa’nın Kurtuluş Savaşı döneminde Pontuslulara karşı, bu bölgeyi Pontuslulaştırmak isteyenlere karşı verdiği mücadelenin benzerini şu anda yine biz torunları tarafından verilmesiyle karşı karşıyayız. Daha doğrusu böyle bir yükle, böyle bir sorumlulukla karşı karşıyayız. O zaman Topal Osman Ağa hangi amaçla kime karşı bu mücadeleyi vermişse şimdi de aynı hain projeyi hayata geçirmek isteyenlere karşı o projeyi inşallah biz akamete uğratmak için Giresunlular olarak bu çalışmayı sürdüreceğiz."
Yani Canikli’ye göre dünün Pontuslularının yerini bugün İmamoğlu almıştı ve AKP’liler de Pontuslulara karşı mücadele eden Topal Osman olmuşlardı.
Trabzon havaalanında İmamoğlu’nu bekleyenlerin "Her Şey Çok Güzel" olacak sloganı ve "Akıllı ol" protestosuyla karşılaşan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun düştüğü zor duruma ilişkin İstanbul Ticaret Borsası Başkanı Ali Kopuz’un yaptığı sosyal medya paylaşımı ise tam bir akıl tutulmasının ifadesiydi.
Mesajında "Süleyman Soylu’yu protesto eden gruba bakın, tamamı Ekrem gibi Müslüman gözüken Pontuslar" diyecek kadar mantıkla irtibatını kesmişti Kopuz.
Görünen o ki İmamoğlu’nun yükselişi, memleketi Karadeniz’de İstanbul’un belediye başkan adayından çok geleceğin cumhurbaşkanı adayı gibi karşılanması AKP’lilerin son kalan akıllarını da başlarından almıştı.
Anlaşılan seçimi kaybetme korkusuyla her türlü yalana sarılan AKP kurmayları son umutlarını da; Rumları, Ermenileri, Kürtleri katleden, talancı bir çete lideri Topal Osman’a bağladılar.