Amedspor’dan Cizrespor’a: Acaba ülkeyi ‘bölen’ kim?

Keşke başka takımlarda, taraftarlarda biraz yürek olsa da Cizrespor’a yapılanlara karşı seslerini çıkarsalar. Yarın başka saldırılar yaşanırsa onların sessizliğinin de payı olacak.

Sahaya çıkan misafir takıma, güya sinirini bozma maksadıyla milliyetçi şarkılar çal...
Çirkin, ırkçı, ayrılıkçı sloganlara boğ maçı, hakem de taraflı davransın...
Misafir takım gol atıp 1-0 öne geçince skor tabelasını bayrakla ört...
Maç 1-1 bitince ev sahibi takımın futbolcuları, kaleci antrenörüne saldırsın...
Taraftar sahaya yabancı maddeler atmaya başlasın...
Takım soyunma odasına giderken hem sporcuların hem teknik ekibin saldırısı sürsün...
İki futbolcu daha hastanelik olurken polis olayları seyretsin...
Ev sahibi takım ise kendini ‘hakemin üzerine yürüdüler, tribünlere küfrettiler’ diye savunsun.
Olayın nerede, hangi takımlar arasında geçtiğini bilmeseniz, ne düşünürdünüz?
Bırakın bir ülkenin 3. Ligi'nde oynanan maçı, ulusal maçlarda bile yaşanmayacak düzeyde bir düşmanlık, şiddet ve saldırı dalgası. Zaten iyi kötü kurallar (sporda centilmenlik!) çerçevesinde anında herhangi bir maç bitirilir, ev sahibi takım cezaya çarptırılır.
Ama yok, belli ki iş ağız burun kırmaya varacak kadar büyüsün istenmiş.

 

ÖZÜR DİLEMİYOR ÜSTE ÇIKIYOR
Tüm bunlar, belki daha fazlası, belki daha azı, Antalya Serik Belediyespor-Cizrespor maçında oldu.
Cizresporlu iki futbolcu ve bir antrenör darp edildi, takım ırkıçı saldırıya uğradı. Sosyal medya olmasa kimse duymayacak, zira medyada bu haber yer alsa da yalan yanlış, taraflı yazılacak.
Serik Belediyespor’un özür dilemek ve ev sahibi takım olarak Cizrespor’un gönlünü alacak jest yapmak şöyle dursun, ‘Durduk yere asla bir olay yaşanmamıştır’ açıklaması zaten her şeyi anlatıyor.
Kendi sahanda, misafir takımı taciz edip, saldırıp hâlâ, utanmadan, ‘Ben yapmadım o yaptı’ diyorlar.
Sportmenlik, centilmenlik hikâye. Onu geçtik. Vatanseverlik, vatanınını ve insanını sevmek, o da yalan. Alenen ırkçılıktan, Kürt nefretinden kaynaklanan saldırı ortaya çıkınca utanmak, geri adım atmak da yok.
Çünkü siyasetçisi ve medyası, en yüksek perdeden ayrımcı dili mütemadiyen kullanıyor. Kürt siyasetçilerini, seçmenlerini bile türlü şekilde cezalandırıyor. Sporun büyük-küçük ağaları mi eksik kalacak? Cizrespor hadisesi münferit değil, Amedspor’a bakmak yeter. Bu ülkenin en parlak futbolcularından biri, Deniz Naki, ırkçı saldırı ve tehditler yüzünden yurt dışında yaşamak zorunda kaldı. Mesut Özil’in çıkışlarını alkışlayanlar, Deniz Naki’nin ve takımının uğradığı sistematik ırkçılığı görmemeyi seçti.

FEDERASYON, YÖNETENİ, TARAFTARI, SLOGANIYLA DÜZENİN AYNASI
Naki’nin tek ‘suçu’ Amedspor’da oynamak değildi. İyi bir futbolcuydu, Amedspor başarılı bir takımdı. (Amedspor’un hikâyesini okuyun
)
Siyasette ne yaptılarsa, benzerini futbolda yaptılar. Amedspor hâlâ ırkçı saldırılarla uğraşıyor, en son Sakarya’da çıktıkları maçta ‘Sur ve Cizre’deki operasyon’ görüntüleri eşliğinde karşılandılar, sadece Diyarbakır takımı olmaları örgütle eşdeğer tutuluyor. 
Tüm bunlara Federasyon başta olmak üzere herkes seyirci kalıyor.
Futbol, güç ilişkilerinden şiddette, erkek egemen düzenin aynası.
Yönetenleriyle, kulüpçü entrikalarıyla, sermaye yapısıyla, siyaset bağlantılarıyla, tribünleriyle, sloganlarıyla, taraftarıyla, bahisleriyle... Cinsiyetçi küfür yasaklamakla, cezalandırmakla olmuyor.
Birinci liginden üçüncüsüne, bir ülkenin ne olduğunu anlamak için futboluna bakmak açıklayıcı.
Cizrespor’un uğradığı saldırı, sadece ırkçılık deyip geçilecek bir hadise değil.
Bilerek, isteyerek coğrafyaya, dile, ırka göre insanlarımızı birbirine düşmanlaştıranların eseri.
Ülkenin bölünmez bütünlüğünden mütemadiyen dem vuranların marifeti. 
Sadece Kürdü değil, tüm etnik grupları ve kendine biat etmeyenleri yok sayan, bu yolda her şeyi mübah görenlerin kışkırttığı, teşvik ettiği bir rezillik hali.
Keşke başka takımlarda, taraftarlarda biraz yürek olsa da Cizrespor’a yapılanlara karşı seslerini çıkarsalar. Yarın başka saldırılar yaşanırsa onların sessizliğinin de payı olacak. Peki kendilerine hiç mi sormayacaklar:
Ülkenin doğusundan gelen, imkânları çok kısıtlı olan futbol takımlarına böyle davranmak, buna göz yummak, beni Kürt düşmanı yapmıyor mu? Kürtlerin benimle birlikte yaşamasını istemiyorsam, onlar neden istesin?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehveş Evin Arşivi