Eser Karakaş
Askeri vesayetten niteliksizler vesayetine
Türkiye epey bir süredir çok haklı gerekçelerle çift ve daha fazla maaşlı bürokratları tartışıyor.
Milyonlarca emeklinin on bin lira emeklilik maaşı aldığı bir ülkede de bu tartışma çok ama çok meşru ve haklı bir tartışma çünkü basında aylık maaşları bir milyon TL’ye yaklaşan bakan yardımcıları, genel müdürler konuşuluyor, belirli kademelerde insanların emekli maaşlarından üç ya da dört kat fazla maaş almaları anlaşılır bir şey ama bu manzara bir rezillik.
Bu konuyu gündeme getiren bendeniz, ilk bakışta şaşırtıcı gelebilir, bazı ama çok az sayıda ve belirli nitelikleri haiz bürokratların iki hatta üç yerden maaş almalarını yadırgamam ama, işin çok ciddi bir aması var, bir örnek vereceğim.
Bir ara ABD’nin en önemli üniversitelerinin birinde, MIT’de hocalık yapan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Daron Acemoğlu’nun ülkeye danışman ya da belki bakan olarak davet edilmesi gündeme gelmiş idi.
Daron Acemoğlu’nun üniversiteden aldığı ücreti bilemem ama önemli bir meblağ olabileceğini tahmin ediyorum çünkü akademik dünyanın en fazla referans olan akademisyenlerin en başlarında yer alıyor, yakın bir gelecekte ekonomi Nobel’ini alabileceği konuşuluyor, muazzam bir akademik üretkenliği var, ABD üniversitelerinde şakası bile yapılıyor, “herhalde iki tane Daron Acemoğlu var, bir insan bu kadar makale ve kitap yayınlayamaz” deniyor.
Daron Acemoğlu’nun bir ailesi var, yapmakla mükellef olduğu sürekli harcamaları vardır, Türkiye’ye bir görevle gelirse ABD’de eline geçen aylık geliri burada eşitlemesi ya da kabul edilebilir bir ölçüde altında kalması gerçekçi olur ama bu geliri bir maaşla yakalaması olanaksızdır, mutlaka yasal ve meşru ek gelir elde etmesi lazımdır, bir süre için çok maaşlı bir statü mümkündür.
Burada bir tabir kullanacağım, Daron Acemoğlu temininde güçlük, hatta çok büyük güçlük olan bir kişidir ama bizim sistemde ödenen temininde güçlük zammı Acemoğlu gibi kişileri çekmek için yeterli değildir.
Daron Acemoğlu’nu önemli bir göreve getirirseniz temininde gerçekten güçlük olan bu kişi için çok maaşlılık eleştirisi yapmam.
Basından öğreniyorum, haksızlık yapmayalım kendilerine çünkü bu torpilli durumda çok kişi var anlaşılan, sadece örnek, iki bürokrat, birincisi Kültür ve Turizm Bakan yardımcısı Nadir Alpaslan, ikincisi ise Vakıflar Genel müdürü Sinan Aksu, ikisi de Kuveyt Türk bankasında yönetim kurulu üyesi ve aldıkları maaşla birlikte aylık gelirleri bir milyon TL’ye yaklaşıyor.
Nadir Alpaslan İÜ SBF kamu yönetimi bölümü, Sinan Aksu ise Gazi Üniversitesi tarih bölümü mezunu, her ikisinin de CV’lerinde bankacılığa yönelik bir eğitim, bir tecrübe gözükmüyor, sıradan, bu sıfatı olumsuzluk içermeden kullanıyorum, iki bürokrat ama aylık gelirleri muazzam, bir emeklinin maaşının yaklaşık yüz katı.
Lütfen bu yazıyı okurlarsa alınmasınlar, yukarıda belirttim bu durumda çok sayıda bürokrat var, CHP Zonguldak milletvekili Deniz Yavuzyılmaz sürekli örnekleri gündeme taşıyor, temininde güçlük yaşanacak bürokrat tipi değiller ikisi de ama önemli bürokratik görevlerinin yanı sıra bankaların yönetim kurulu üyeliği de yapıyorlar.
Türkiye çok acılı bir askeri vesayet rejiminden şimdi de yine çok acılı bir niteliksizler vesayet rejimine teslim olmuş görünüyor.
xxx
Prof. Mehmet Altan geçtiğimiz 29 Nisan Pazartesi günü Artı Gerçek’de “Yetmez ama evet ve cinayetler” başlıklı bir yazı yayınladı ve gazete de şu ifadesini başlığa çekmiş:
“Kürt işadamlarını infaz emriyle ilgili resmi belge kağıt hurdacısından çıktı. Askeri vesayet döneminin "cinayet belgesi" karşısında askeri vesayetçiler ve siyasal İslamcılar sessiz. Birlikte susuyorlar. İnsan sormak istiyor: Nedir sizin ortaklığınız?”
Ben de bu yazımda Mehmet Altan’ın bu “Nedir sizin bu ortaklığınız?” sorusuna bir yanıt vermek istiyorum, askeri vesayetin çok ağırlıklı olduğu günlerde bankaların yönetim kurullarına emekli generaller getirilirdi, emekli genelkurmay başkanları, kuvvet komutanları, orgeneraller öncelikle tercih edilirlerdi, korgeneraller, tümgeneraller ve tuğgeneraller sırayla arkadan gelirlerdi, bankaların Ankara ile ilişkilerine askeriye üzerinden katkı sunarlardı.
Bu askeri vesayet günlerinde idi.
Şimdi ise bankaların yönetim kurullarına güreş eski şampiyonları*, bakan yardımcıları, genel müdürler, niteliklilik konusunda hele bankacılık mesleğinde çok sorunlu kişiler getiriliyor.
Bu da niteliksizler vesayeti günleri.
Bu arada da Mehmet’in bu “Askeri vesayetçiler ve siyasal İslamcılar, nedir sizin ortaklığınız?” sorusuna “sakın banka yönetim kurulu arpalıkları olmasın?” yönünde bir yanıt denemesinde bulunmak istiyorum.
*Bir kamu bankası yönetim kurulu üyeliği yapmış eski güreş şampiyonumuzun yargı kararı ile tescilli diploma sahtekarlığı vardı, bu konuda ne oldu, nasıl bir işlem yapıldı, bilen var mı?
Eser Karakaş: 1953 senesinde İstanbul’da doğdu. 1964’de Moda İlkokulunu, 1973 senesinde İstanbul Saint Joseph lisesini, 1978 senesinde Boğaziçi Üniversitesi İdari Bilimler Fakültesi Ekonomini bölümünü bitirdi. Doktorasını 1985 senesinde İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde tamamlayan Eser Karakaş 1990 senesinde Doçent, 1995’de de profesör oldu. Bahçeşehir Üniversitesi İİBF Dekanlığı ve rektör yardımcılığı yaptı. 2014 senesinde İstanbul Üniversitesine geri döndü, 2016 senesinde 675 sayılı KHK ile kamu hizmetinden, üniversiteden uzaklaştırıldı. 2008 ve 2023 seneleri arasında da Strasbourg Üniversitesinde dersler verdi. 2010 senesinden günümüze de Yunanistan’da ELGS’de (Avrupa Hukuk ve Yönetişim Çalışmaları) dersler vermektedir. Uzmanlık alanı kamu maliyesi, kamu ekonomisi, AB ekonomisi dallarıdır. Bir kız babası, bir kız dedesidir.