Celal Başlangıç
Bu mahkeme Erdoğan’a hakaret ediyor!
Vücudu kurbağa ama başı aynen Erdoğan.
Devenin de başı Erdoğan’ı andırıyor.
Ördeğin, maymunun, yılanın, zürafanın, filin, ineğin de başı tıpa tıp Erdoğan.
Bunların hepsi birer karikatür elbette.
Üzerinde de bir yazı:
"Tayyipler Alemi"
ODTÜ’lü öğrencilerden birkaçı mezuniyet törenine bu karikatürlerden oluşan bir pankartla katılıyor.
Onlarca pankarttan sadece biriydi bu.
Ertesi gün yandaş medyada kıyamet kopuyor.
Zaten AKP iktidarının başından beri "düşman muamelesi" yaptığı ODTÜ’ye yeni bir saldırı bahanesi buldukları için pek sevinçliydiler.
"Mal bulmuş" gibi karikatürlerden oluşan bu pankart üzerinden çullandılar ODTÜ’nün üzerine.
Bu saldırı karşısında endişelenenler birbirine soruyordu "bu çocukların başına bir şey gelir mi" diye.
Meseleyi bilenler kendilerinden emin konuşuyordu:
"Yok canım yıllar önce beraat etmiş karikatürler bunlar."
Evet, meseleyi biliyorlardı ama artık Türkiye’nin hangi vahim noktaya geldiğini hala kavrayamamışlardı.
Aslında bu karikatürlerin hikayesi 2005 Şubatı’na kadar uzanmaktadır.
Cumhuriyet çizeri Musa Kart iplere dolanmış bir kedi karikatürü yayınlar. Kedi kedidir de kafası aynen Erdoğan’dır.
Kart, Erdoğan’ın şikayeti üzerine açılan davada mahkum edilir.
Bu karikatür nedeniyle Kart’a ceza verilmesini protesto etmek amacıyla Penguen Dergisi 24 Şubat 2005 tarihli sayısına işte bu karikatürü kapak yapar..
Logonun altında bir cümle vardır:
"Karikatürist Musa Kart Tayyip Erdoğan kafalı kedi çizdiği için ceza aldı."
İşte bu kapakta "Tayyipler Alemi" yazısıyla geçenlerde ODTÜ’lü öğrencilerin taşıdığı Erdoğan kafalı kurbağa, deve, maymun, yılan, ördek, fil, zürafa, inek karikatürleri vardır.
Erdoğan’ın 40 bin TL tazminat talebiyle başlattığı yargı süreci 2006’da Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından reddedilir.
Henüz memlekette hukukun kırıntısına rastlanan "devri saadet" yılları...
Hatta Hakim Beyhan Azma kararına yazdığı gerekçede insanların karikatürler nedeniyle gülünç duruma düşebileceği, bu durum karşısında kişilik haklarının ihlal edildiğini her zaman ileri sürebileceklerini belirterek "O zaman da karikatürün aslında bir sanat türü olmadığı, sadece hakaret etmenin bir yolu olduğu sonucu çıkar ki bu sonuç da karikatürü tamamen yasaklamayı gerektirir" diyebiliyor.
Hatta gerekçeli kararda Erdoğan’a bir de öğütte bulunuyor Hakim Azma:
"Toplumu etkileme ve ileriye götürme gücüne sahip olan davacının, sahip oldukları güç nispetinde eleştiriye açık olması ve katlanması gerekir. Bu nedenle karikatürlerin hakaret amacı taşımadığı, kişilik haklarını ihlal etmediği kanaatine vardığından davanın reddine karar verilmiştir."
İşte bu karikatürlerle ilgili olarak 2006 yılında kesinleşen karar bu.
Ancak ilginçtir o tarihte de Erdoğan bu karara itiraz ediyor:
"İnsanları karikatürize edebilirsiniz. Ama kalkıp da siz bu ülkenin başbakanını veya herhangi bir şahsı, hayvanla karikatürize etmeye yönelirseniz buna hiçbir zaman özgürlük denmez."
İşte Erdoğan’ın o tarihteki itirazı, tam 12 yıl sonra karşılık buluyor. Çünkü son 12 yıl içerisinde "hukukun üstünlüğü" bu ülkede tümüyle yerlerde sürünmeye başlıyor, Erdoğan’ın gücü de zirve yapıyor.
Yani bugün yargının verdiği kesinleşmiş bir karar tümüyle yok sayılıyor ve o karikatürleri 12 yıl sonra taşıyan ODTÜ öğrencileri önce gözaltına alınıyor, sonra da tutuklanıyor.
Ortada tutuklanmayı gerektirecek bir iddia yok. Gözaltına alınma nedenleri "cumhurbaşkanına hakaret".
Haklarında yakalanma, evlerinin aranma kararı bile yok. İfade vermeye çağırılsalar kalkıp gidecek öğrencilerin evleri basılıyor. Gözaltına alınıyorlar.
İşlenen "suç" ortada. Suç işlenmesindeki "delil" olan pankart da ortada.
Buna karşın ODTÜ’lü öğrencilerin gözaltı süreleri dört güne çıkartılıyor.
Hatta pankartın baskısını yapan basımevi sahibi, pankartı arabasıyla taşıyan kişi bile gözaltına alınıyor.
Bir pankart üzerinden ODTÜ’de ve çevresinde tam bir "cadı avı" başlatılmış durumda.
İşte daha önce beraat etmiş karikatürler yüzünden 12 yıl sonra dört üniversiteli tutuklanıyor.
Tutuklanma gerekçeleri de komik.
Birincisi "kaçma şüphesinin bulunması".
Neymiş, şüpheliler yakalanarak gözaltına alınmış.
Zaten yanlış olan bu. Haklarında yakalama kararı bile yok. İfadelerinin alınması için çıkartılmış bir davetiye de yok.
Gelelim ikinci tutuklama gerekçesine...
"Delillerin henüz toplanmamış olması..."
Pankartı basan belli, taşıyan belli. Pankart elde. Başka hangi delilleri toplayacak mahkeme?
İşte şimdi burada bir duralım.
Çünkü bu gerekçe çok açık biçimde Erdoğan’a hakarettir.
Ne delili toplayacak mahkeme...
Safariye çıkacaklar... Karikatürde yer alan hayvanlardan bir kurbağa, bir deve, bir maymun, bir ördek, bir yılan, bir fil, bir zürafa, bir inek yakalayacaklar.
Sonra da bu hayvanların yüzlerini Erdoğan’la karşılaştırarak bir benzerlik olup olmadığına bakacaklar...
Bir de "delil toplamak" adına yakalanan hayvanlarla Erdoğan’ı yüzleştirmeye kalkarlarsa görün siz kopacak kıyameti.
Böyle delil toplamaya Erdoğan bile itiraz edebilir.
Belki de hayvanlar itiraz eder "neden bizim eşgalimizi Erdoğan’la karşılaştırıyorsun" diye.
Burada hayvan hakları dernekleri de devreye girebilir.
Bu resmen mahkeme heyeti kararıyla Erdoğan’a yapılmış hakarettir.
"FETÖ"cü müsünüz, nesiniz siz?
Eğer öyleyseniz bu potansiyelinizi boşa harcamayın, belki Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde bakan bile olabilirsiniz.