Ayşe Yıldırım
Erdoğan, Bahçeli’ye her istediğini vermedi mi yoksa!
İktidarın küçük ortağı Devlet Bahçeli’nin son çıkışı herkesin dikkatini çekti. Peş peşe yaptığı açıklamalar aslında kendi ortağına yönelikti. "FETÖ’nün siyasi ayağı nerede, ortaya çıkarın kardeşim. Tatlıcıyla çorbacıyla uğraşmayın" diyordu.
Konuyu önce MHP’ye yakın Türkgün gazetesine verdiği söyleşide gündeme getirdi Bahçeli. "FETÖ’nün sekiz ayağından yedisiyle mücadelede önemli mesafeler alındığını bununla birlikte siyasi ayağına ilişkin bu düzeyde bir mücadele yapılmadığını" söylüyordu:
"Devleti bu çeteden arındırırken, siyaset kurumunun da bu illetten temizlenmesi elzemdir. Zira siyaset ayağındaki mücadele zaafı zincirleme olarak bürokrasideki ve diğer alanlardaki mücadeleyi de olumsuz etkilemekte, devlete sızma girişimlerine fırsat tanımakta, yeni ve farklı yöntemlerle FETÖ’yü diriltme emellerine zemin hazırlamaktadır."
Ardından biraraya geldiği gazetecilere aynı şeyleri söyledi:
"Şu an müebbet almış Silivri ve Sincan Cezaevi’nde bulunanlar eğer başarılı olsaydı ne olurdu? Şunu soruyoruz: Hükümeti kimle kuracaklardı, cumhurbaşkanları kim olacaktı, başbakanları kim olacaktı? Bunlar hangi partide varsa ortaya çıkartın diyoruz.
"Kim bunlar kardeşim? CHP’nin içinde varsa çıkartın, MHP’nin içinde varsa çıkartın, bürokraside varsa çıkartın, sağdan soldan görevlendirilmişler varsa çıkartın. Bazılarını ABD görevlendirmiş adı bağımsız… Biz bunu soruyoruz. Yoksa CHP’nin kuracağı komisyonun üç üyesiyle bu iş olmaz. Ama bu 15 Temmuz’un ruhuna inmiş, onlarla geçmişte münasebetleri olan insanlar Yurtta Sulh Konseyi’ni benden çok daha fazla tanıyor olsa gerektir. Biz de diyoruz ki bunu çıkartın, hangi partideyse çıkartın. Ama istismarından artık vazgeçin. Çorbacıyla tatlıcıyla artık uğraşmayın.
"Daha açık bir soru soruyorum: Yurtta Sulh Konseyi’nin asker kesimi bugün Silivri’de, Sincan’da. Burada bir itiraz var mı? Peki sivil bölümü nerede? Çankaya’da mıdır, Bahçelievler’de midir, İstanbul’da mıdır… Neredeyse bulun duyoruz. Neredeyse bulun diyoruz. Tarih böyle diyor. Siz darbe yapacaksınız, adını konsey koyacaksınız, konseyin elemanlarından dört paşayı içeri alacaksınız, diğerleri? Şimdi bunlar kendilerini kurtardılar, sessiz kaldılar belki ilerde işimize yarar diye yanınıza alacaksınız, bu nasıl bir iştir?
"8 ayağın başında siyasi ayak var. Onun hemen arkasında askerler var. Yurtta Sulh Konseyi olarak bunu nitelendirdiğine göre ilk yok ortada ama ikincisi Sincan ve Silivri’de…"
En son olarak da siyasi ayak olarak "Yurtta Sulh Konseyi"ni işaret etti:
"Yurtta Sulh Konseyi'ni incelerseniz, onu askeri kanadının dışındaki sivil unsurları merak ediyorsanız. Siyasi ayağı da bulmuş olursunuz."
Peki Bahçeli, bir yandan hükümete kayıtsız şartsız destek verdiğini söylerken AKP’yi neden "FETÖ’nün siyasi ayağını ortaya çıkarmamakla" hatta kimi isimleri korumakla suçluyor.
İşin ilginç yanı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu sözlere verdiği yanıtta!
Erdoğan, Berlin dönüşü uçakta gazetecilere yaptığı açıklamada nedense Bahçeli’nin bu sert sözlerle çıkışını, "FETÖ"nün siyasi ayağının araştırılmasını isteyen CHP’den "ayrı" tuttu. Ve Bahçeli’ye değil de CHP’ye saldırdı hatta her zamanki gibi tehdit etti:
"Sayın Bahçeli'nin bu yaklaşımı işin bir boyutu. İşin bir başka boyutu da bana göre şudur: İddia sahibi kim? CHP. Sen iddia sahibi olduğuna göre bir defa bu iddianı ispatlamakla mükellefsin. İspatla bunu. Parlamentonun içinde veya herhangi siyasi partide, AK Parti'de, MHP'de bu tür adamlar mı var, hadi ispatla. Eğer ispatlayamıyorsan demek ki bunlar sende. Ya CHP içinde var ya İP'te var ya HDP'de var. Daha geçenlerde Urla Belediye Başkanı'nın FETÖ'cü olduğu ortaya çıktı. Şu anda ne oldu? Tutuklu, içeride. Mahkemesi devam ediyor. Daha bunların neleri neleri çıkacak. Var. Bu süreç bu şekilde devam eder. Zira bu terazi bu kadar sıkleti çekmez. Şimdi bu pisliklerden kurtulmak için parlamentonun üzerine bunu yıkmak istiyor. Bunun bedelini bir defa ödeyecekler."
Öyle görünüyor ki Bahçeli bir şey istiyor. Soru şu ki; bu şey gerçekten darbe girişiminin siyasi ayağının ortaya çıkarılması mı yoksa başka bir şeyin pazarlığı mı?
Çünkü Bahçeli’nin açıklamaları aslında "çok şey biliyorum, bakın konuşurum haa" tadında.
Erdoğan ise Bahçeli’yi duymazdan gelip CHP’ye yüklenerek konuyu saptırma peşinde.
Ama şu bir gerçek ki Bahçeli’nin istediği şey çok büyük olmasa bu çıkışı yapmazdı. Bakalım Erdoğan, istediğini verecek mi? Çünkü eğer bu bir "kelle"yse ya AKP’yi ya da siyaseti sarsacak kadar önemli bir isim olmalı…
Elbette bütün bunları erken seçim tartışmalarından bağımsız değerlendirmek de mümkün değil…