Ayşe Yıldırım
Erdoğan’ın planı; HDP adaylarını seçime sokmamak
Yerel seçimde Cumhur İttfakı’nın bozulması muhalefeti memnun etmişe benziyor. Ama kazın ayağı öyle değil.
Önce neden öyle değile, sonra bazı kulislere bakalım.
"AKP’nin planı HDP’yi yerel seçimlere sokmamak" dersem fazla iddialı gibi gelebilir. Ama yapılan açıklamalara bakılırsa hiç de uzak bir ihtimal değil.
Cumhurbaşkanı’nın daha seçilmeden "yerlerine kayyım atarız" tehdidiyle başlayan, seçimlere doğru ‚"teröre bulaştılar" denilerek muhtarların görevden alınmasıyla devam eden HDP’ye yönelik tehditlerdeki doz aşımı hepimizin gözü önünde sürüyor.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, AA’nın editör masasına konuk oldu geçenlerde ve dedi ki:
"Oturmuşlar Kandil’de, acaba 31 Mart seçimlerinde muhtar kimi belirleriz hesabı yapıyorlar
Benim görevim 31 Mart’tan sonra değil, devlet olarak bizim görevimiz 31 Mart’tan önce adım atabilmektir. Onların muhtar belirlemeden PKK’yla irtibatlı-iltisaklı muhtarları belirleyip ona göre adım atmalıyız.
Birtakım belediyelerin tekrar HDP’ye geçeceği söyleniyor. Diyelim ki geçti, ne dediklerini biliyor musunuz? Söyledikleri şu, ’31 Mart’tan sonra belediyeler bizde; eğer buralarda çalışmak istiyorsanız ailenizden bir kişiyi şimdiden dağa gönderin.’ Şimdi ben devletim, ne yapmam lazım. Seyredeyim mi, seyredelim mi?"
Önceki gün AKP’nin habercisi olarak da bilinen Abdülkadir Selvi’nin köşesindeki şu ayrıntıya bakalım:
"Bu arada Soylu, MKYK toplantısında terörle mücadele konusunda kapsamlı bir sunum yapıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kayumdaki belediyeler için söylediği ‘Teröre bulaşmış olanlar sandıktan çıkarsa tekrar kayyum atarız’ sözünün altı dolmaya başladı. Sadece siyasi partiler seçim hazırlıklarına başlamadılar. PKK terör örgütü Kandil’de yerel seçim çalışmalarına başlamış. Aday olacak muhtarların dahi isimlerinin belirlendiği söyleniyor. Belediye başkan adaylarının ise HDP’ye bırakılmadan Kandil’de belirleneceği konusunda bir kuşku yok. Daha açık bir ifadeyle o yöndeki istihbarat bilgileri Kandil’deki toplantılarla gerçeğe dönüyor."
Plan belli değil mi?
Diyelim ki HDP’den yapılan her bir belediye başkanlığı adaylık başvurusuna seçim kurullarından onay çıkmadı, AKP’ye yakın olmayanların muhtar adaylıklarına vize verilmedi…
Olamaz mı?
Unutmayın burası Türkiye. ‘Yok artık’ dediğimiz ne kadar çok şey oldu…
Umarım olmaz ama HDP adaylarının seçime girmesi engellenirse, o illerde belediye başkanlıklarını kimin kazanacağını tahmin etmek zor değil.
O nedenle "Cumhur İttifakı parçalandı, aradan biz çıkarız" hesabı yapan CHP’nin de, HDP’den köşe bucak kaçmaya çalışan İYİ Parti’nin de ve tabii tüm bunların muhatabı olacak HDP’nin de demokrasiye bir darbe daha vuracak bu planı iyi okuması ve çok geç olmadan sesini yükseltmesi gerekiyor.
Dokunulmazlıkların kaldırılmasının bedeli hala ödenirken yarın HDP’nin seçimlere girmesinin engellenmesinin bedelinin ne olacağını düşünmeye başlamaları için çok fazla zaman yok.
AKP’nin işi zor. Hesabını elbette sadece HDP üzerinden yapmıyor. Kendi tabanına ve kadrolarına dönük açmazlardan çıkma yolunu da arıyor.
Melih Gökçek’in MHP ve AKP’nin ortak adayı olma çabasını bir çok yazar gündeme getirdi. Her ne kadar Gökçek, kendi adaylığı konusunda bir şey demese de Ankara ve İstanbul’da Cumhur İttifakı’nın tek bir adayla seçime girmesi gerektiğini sosyal medya hesabından yazıp duruyor. Bu arada Gökçek’in AKP’den önce MHP’li olduğunu da hatırlatalım.
Kulislerde ise Gökçek’e şans tanınmıyor.
Ankara için adı öne çıkan şahsı biliyorsunuz. AKP’nin yerel yönetimlerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Özhaseki.
İzmir içinse İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun adının geçtiği yazılıp çizildi. Ancak bunun arkasındaki plan başka.
Soylu’nun adaylığı istemediği, bakanlıkta "mutlu olduğunu" söylediği anlatılıyor. Ancak, kulislerde konuşulanlara göre, Erdoğan’ın planı başka:
Süleyman Soylu, İzmir’den aday yapılacak. Onun yerine İçişleri Bakanlığı’na MİT Müsteşarı Hakan Fidan getirilecek.
Peki Hakan Fidan’ın yerine kim atanacak.
Ali İhsan Arslan, nam-ı diğer Mücahit Arslan.
AKP’yi yakından izleyenler Mücahit Arslan’ın Erdoğan’ın "sır küpü" ve "en güvendiği kişi" olarak tanındığını bilir.
AKP’nin en genç kurucularından. Erdoğan’ın eski danışmanı, yanından ayırmadığı isim, medyanın önüne çıkmayan ve konuşmayan bir isim. Birkaç ay önce İstanbul Çırağan Sarayı’ndaki nikahında da şahidi Erdoğan’dı.
Erdoğan bu planını uygulamaya koyarsa bir "sır küpü"nün yerine başka bir "sır küpü"nü getirmiş olacak. Üstelik sadece Fidan’dan değil herkesten daha çok güvendiği birisini.
Evet, bir yandan MHP "yerel seçimde ittifak yok" diyerek AKP’yi zorlayıp ittifaktaki ağırlığını artırmaya çalışıyor ama diğer yandan AKP de hem MHP’yi kaybetmemeye hem de MHP olmasa bile yerel seçimler sonrası mutlak hakimiyetini ilan etmek için her yolu denemeye kararlı görünüyor.
Bu oyun bozulur mu? Muhalefet silkelenip kendisine gelirse neden olmasın?
Yoksa kaybeden sadece muhalif siyasi partiler değil koca bir ülke olacak.