Ahmet Nesin
Figaro'nun Düğünü'ne karşı Erdoğan'ın 3 düğünlü darbesi
Darbe bu, ne zaman, ne yapacağı belli mi olur, biz takmışız darbenin saatine, oysa en ilginç olay darbe anında 5 kuvvet komutanından 3'ünün düğünde olması. Darbe hissedildiği an Jandarma Genel Komutanı Galip Mendi Ankara Gazi Orduevi'nde bir düğünde ve o sırada "Ankara'nın Bağları, Büklüm Büklüm Yolları..." çalıyor.
Uzatmanın bir anlamı yok, subayın biri MİT'e geliyor ve Hakan Fidan'ın askerler tarafından alınacağını bildiriyor ve o saatten itibaren darbe girişimi hem MİT hem de genel kurmay tarafından biliniyor. Saat 16.00 dolaylarında genel kurmay başkanı Hulusi Akar her şeyden haberdar, ne ilginç değil mi, Fidan askerin darbe yapacağından korktuğunu askerin başına bildiriyor.
Genel kurmay başkanı Hulusi Akar darbe girişimini saat 16.00 gibi öğrenirken düğünde olan Jandarma genel komutanı Galip Mendi kaç gibi öğreniyor dersiniz!.. Galip Mendi darbeden saat 21.00 gibi haberdar oluyor. Arada 7 saat fark var ve haberi veren de Hulusi Akar değil, komutanın emir astsubayı düğünün devam ettiği Ankara Gazi Orduevi kapısından silah sesleri geldiğini söylüyor. Esasında her düğünde olabilecek bişey ama nedense Galip Mendi huylanıyor ama huylanmasına gerek yok çünkü aralarında "Şaka yapıyorlardır..." diye bir konuşma geçiyor ve daha sonra darbeciler tarafından derdest edilerek "Ankara'nın Bağları, Büklüm Büklüm Yolları..." eşliğinde götürülüyor.
Bu arada genel kurmay başkanı Hulusi Akar'ın bütün hava sahalarını uçuşlara kapattığı emri saat 19.06'da her yere ulaşıyor. Ulaşıyor ulaşmasına da, sanırım bitek hava kuvvetleri komutanı Abidin Ünal'a ulaşmıyor. Çünkü hava kuvvetleri komutanı Abidin Ünal da o sırada önemli bir görevde, evet o da Kadıköy Moda'da bir düğünde. Yalnız da değil, tamı tamına 22 generalle beraber gitmiş düğüne ve darbe girişiminden haberleri yok.
İfadelere baktım, düğünde "Ankara'nın Bağları, Büklüm Büklüm Yolları..." çalmıyor, büyük olasılıkla "Kızılcıklar oldu mu..." çalıyordur. Anladığım bişey daha var, hava kuvvetleri komutanı Abidin Ünal'ın eniştesi yok, çünkü darbeyi kendisine 21.30'da eşi haber ediyor. Bu bir hava kuvvetleri komutanı için nasıl bir duygudur bilemem, darbe girişimi var, genel kurmay başkanı haberdar ama kendisine 5.5 saat sonra eşi haber veriyor.
Burada ilginç bir bölüm daha var, hava kuvvetleri komutanı ve diğer generaller ve hatta düğün sahibi general de saat 24.00'de tam teçhizatlı askerler tarafından gözaltına alınıyor. Peki onca saat ne yaptılar, haberimiz yok.
Esasında benim haberim var. Ben o sırada Kadıköy'de gazeteci bir arkadaşım ve onun arkadaşlarıyla yemek yiyorum. Köprü kapanmış ve eve dönme olasılığım yok, Moda'da arkadaşımda kalacağım. Eve 1 arkadaşımız daha gelecek, motoruma 2 kişi bindiremeyeceğim için ben gidip Moda'da onları bekleyeceğim. Nasıl bir darbeyse herkes dışarıda ve insanlar bankamatikler önünde kuyruktalar.
Moda'da bir dondurmacıda oturdum, arkadaşlarımı bekliyorum. 5 dakika sonra masama ayakları çıplak, kan-ter içinde 40 yaşlarında bir kadın, hiçbişey sormadan oturdu ve bağırmaya başladı "Arabamızı da aldılar, komutanlarımızı da, darbe yapıyor alçaklar..." diye. O zaman anladım ki kadın düğünden çıkmış yada çıkartılmış, arabalarına el koymuşlar, kocası telefon şarjı satın almak için benzin istasyonu soruyor. Saat 01.00 gibi ve çektiği halayın teri hâlâ üstünde, yani gece yarısına kadar darbe düğünü hiç etkilememiş ama sonrasında komutan yok, araba yok ve şarj aleti yok, durum çok vahim...
İnanır mısınız bilmiyorum ama CNN'de bir programda adını unuttuğum, hatta anımsamak istemediğim birisi bu durumu "Düğün Türkler için önemlidir, o yüzden haber verilmemiştir, onların yardımcıları var, gereksiz yere rahatsız edilmemişlerdir..." dedi ve ben koltuğa mıhlandım. Ama esasında bu yazıyı yazarken hak vermedim de sayılmaz çünkü deniz kuvvetleri komutanı Bülent Bostanoğlu da İstanbul'da düğünde. Bostanoğlu'nun darbe girişiminden saat 22.23'te haberi oluyor. O sırada düğün salonunda büyük olasılıkla "Uçun Kuşlar Uçun" çalıyordu...
Bu darbe girişiminin içinde hangi komutan hangi komutana güvenmiyor, siz bişey anladınız mı. Yada hangisi işin içinde ama sonradan vazgeçmiş. Bilhassa deniz kuvvetleri komutanı kendi cep telefonu ve yaverinin telefonundan yaklaşık 160 küsur kez, o kadar kısa sürede kimleri aramış ve neler konuşmuş. 5 komutandan işin içinde olan var da vazgeçen mi var bu süre içinde, bunların hiçbirini bilmiyoruz. Bildiğimiz tek şey sadece jandarma genel komutanının emekli edildiği. Diğer komutanlar kendilerine haber vermeyen genel kurmay başkanına nasıl güvenip de devam ediyor, herkes sus-pus...
Aziz Nesin'e "Sayın Nesin, bunca darbe yaşadınız, bu kadar hapis yattınız ve eski bir askersiniz, bize bir darbe komedisi yazar mısınız..." deselerdi, sanırım böyle bişey yazamazdı. En azından daha yaratıcı olur ve 5 komutandan 3'ünü düğüne göndermez, yerine başka mekanlar bulurdu. Esasında şimdi bunun bir dizisini yazmak vardı anasını satim, diye de geçirmiyor değilim içimden ama nerede oynatacağız ki... En iyisi ben yarın genel yayın müdürümüm Celal Başlangıç'a bir sorayım, böyle bir diziye başlasak, bunu Artı TV'de yayınlayabilir miyiz diye. Devamı çarşamba gelecek, mahkeme ifadeleri baş ağrıtıyor...