Ayşe Yıldırım
İçinizde ‘FETÖ’cü olmayan var mı!
Cumhurbaşkanlığı İstişare Kurulu üyesi Bülent Arınç, "KHK bir faciadır. Bu felaketi yaşayan insanlara acıyorum ve onlara merhamet ediyorum ve onlardan özür diliyorum. Evime temizlik yapmaya gelen, daire başkanlığından ihraç edilen bir kadını gördükçe, eşi polis ihraç edilmiş başka bir kadını gördükçe ben yerin dibine geçiyorum. Kırıkkale’den yumurta getirip kapı kapı dolaştıran bir genel müdür yardımcısı gördükçe ben felaket görüyorum. Bir benzinliğe gittiğim zaman bir Danıştay üyesinin pompa tuttuğunu gördüğümde acı duyuyorum" dedi. Dedi ve AKP içinde ve çevrelerinde kıyamet koptu.
AKP’nin kurucu isimlerinden biri olan ve bugüne dek pek çok kez Erdoğan’la ama en çok da Melih Gökçek’le karşı karşıya gelen Bülent Arınç, bir süredir kendi deyimiyle "siyasetten emekli olmuştu." Ta ki Mayıs 2019’da Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyeliğine atanana kadar. Elbette Arınç’ın Saray’a atanmasının ardında Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu’nun yürüttüğü partileşme çabaları vardı. Nitekim partinin dağılmasının önüne geçmek için eski isimlere birer birer Saray kurullarında görev almaları teklifi gitmeye başlamıştı. Arınç da onlardan biriydi. Bu atamadan beş ay sonra da Arınç’ın ‘FETÖ’den yargılanan damadı Ekrem Yeter beraat etti.
Ve Arınç birkaç gün önce "KHK bir faciadır" dediği için yeniden "FETÖ"cülükle suçlanmaya başlandı. Yeniden diyorum çünkü malum daha önce de hem "pelikancılar" hem de Melih Gökçek, Arınç’ı ‘FETÖ’cü olmakla itham etmişlerdi. Hatta Gökçek, "Arınç’ın FETÖ’nün talimatıyla Erdoğan’a karşı çıkışlar yaptığını, Gezi Parkı protestoları başarıya ulaştığı takdirde o sırada Fas’ta bulunan Erdoğan’ın görevden alınıp AKP içindeki FETÖ’cü milletvekilleri tarafından Arınç’ın başbakan yapılmak istendiğini" de iddia etmişti.
Anımsarsanız Arınç da Gökçek’i "FETÖ’cü olmakla suçlamıştı:
"Seçimlerde oy isterken bu yapının kucağında oturmuştur. Bu yapıya Ankara’yı parsel parsel satmıştır. Yurt yerleri vermiştir. Zengin iş adamlarına okullar satmıştır. İmar planlarında değişiklikler yapmıştır."
(Aslında bu kavgada çok daha fazla şeyler söylendi. Merak edenler google’den rahatça bulup yeniden anımsayabilirler.)
Bu kısa hatırlatmanın ardından bugüne gelelim. Arınç’ın sözlerine karşı Saray sözcülerinin yaptığı açıklamaları bir kenara koyarsak, kimi AKP’liler Arınç’ı yine ‘FETÖ’cü ilan etti. Daha önce "Yargıda FETÖ borsası oluştuğunu" söyleyen AKP eski milletvekili Şamil Tayyar, sosyal medyadan "savcıları göreve çağırdı" mesela:
"Arınç…
FETÖ’yü aklama çabası, artık parti içi sorun değil yargının konusudur. Savcıları göreve çağırıyorum. "
Bir başka AKP’li eski vekil Mehmet Metiner de benzer bir paylaşımda bulundu:
"Bülent Arınç’a 4 soru:
1- Yüce Divan oylamasında evet mi dedin hayır mı?
2- Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi referandumunda evet mi dedin hayır mı?
3- 31 Mart mahalli seçiminde Ankara’da oyunu AK Parti’ye mi verdin CHP’ye mi?
4- 15 Temmuz gecesi neredeydin, ne yaptın?"
Bunları söyleyenler elbette sadece eski milletvekilleri değil, Erdoğan medyasından kimi kalemleri ya da emekli hâkim albayları da unutmamak gerekir.
Peki, Arınç ne yaptı?
10 maddelik bir açıklama yayımladı ve kendisini "FETÖ’cü olmakla suçlayanları FETÖ’cü olmakla suçladı." Evet, aynen böyle. İşte o açıklamadan birkaç satır:
"…bir zamanlar FETÖ’nün en yakınında olan, övgüler yağdıran, yazılar yazan, fotoğraflar çektiren insanların rahatça dışarıda dolaştığı ama küçük bir iltisakı nedeniyle hayatları kararan insanların varlığı, üstü örtülemez bir çelişkidir. Bunu görmeliyiz.
Röportaj videosunun altına ve kişisel Twitter hesabına gönderilen mesajlarda şahsıma, aileme ve partime yöneltilen hakaret, beddua ve iftiraların üslubu, tarzı ve mesaj sahiplerinin profilleri, gerçek FETÖ üyelerinin varlığını gözler önüne sermektedir.
KHK mağdurlarının uğradığı haksızlığı dile getirmenin FETÖ’yü aklamak olduğunu iddia edenlerin akıl ve izandan yoksun olduğunu söylerim. Ne hazindir ki, savcıları göreve çağıranların geçmiş yıllarda FETÖ övgüleri halen elden elde dolaşmaktadır."
Son olarak da Erdoğan, Arınç’ın sözlerini "esefle karşıladığını" ve İstişare Kurulu toplantısında bunu konuşacaklarını söyledi.
Artık nasıl konuşurlar, Arınç "metal yorgunu" denilerek istifa mı ettirilir, yoksa bu göze alınamaz da olayın kapanması için "ara bir formül" mü bulunur, bunu muhtemelen bugün göreceğiz.
Tüm yaşananlara bakarsak ortaya şu tablo çıkıyor: Arınç ‘FETÖ’cü ama Arınç’ı ‘FETÖ’cü olmakla suçlayanlar da ‘FETÖ’cü!
O zaman sormak lazım: Hanginiz ‘FETÖ’cüsünüz?
Ya da şöyle mi sormak lazım: Olmayan var mı?
Bugüne dek belki onlarca kez yazıp sormamıza rağmen yanıtını alamadığımız o soruyu da bir kez daha soralım:
AKP’den "temizlediğinizi" söylediğiniz o ‘FETÖ’cüler kimlerdi ve onlara ne oldu?