Ayşe Yıldırım

Ayşe Yıldırım

İMO’dan İmamoğlu’na çağrı

Yurt dışından akademisyenlerin incelemeye geldiği Deprem Master Planı, 17 yıldır tozlu raflarda bekliyor.

2002 yılında mevcut İstanbul Büyükşehir Belediyesi yönetimi dört üniversiteye bir deprem master planı hazırlatıyor. Odalar da bu plan hazırlanırken destek ve katkılarını sunuyor. Tam bin 300 küsur sayfalık bir plan.

Sonra ne oluyor? O plan tozlu raflara kaldırılıyor.

O zaman Deprem Konseyi de 2004 yılında Deprem Şurası da "bu raporda yer alan çalışmalarla İstanbul 15-20 yıl içinde deprem güvenlikli bir kent haline gelebilir" demişti.

Şimdi yeniden depremi konuşuyoruz. Hem de gittikçe yaklaşan depremi. Ama o planı uygulamak kimsenin aklına gelmiyor.

İşte onun için İnşaat Mühendisleri Odası Şube Başkanı Nusret Suna, Pazar günü Artı Tv’de Kemal Göktaş ile birlikte hazırladığımız 7. Gün programında Ekrem İmamoğlu’na bir çağrıda bulundu.

"Yeni seçilen belediyemiz yerine daha anca oturuyor. Buradan sizler aracılığıyla iletiyoruz.

Bu raporlarda her şey yazılıydı, teknik, finansal, hukuksal, sosyolojik, psikolojik sorunlar her şey. Bunlar bir bütündür. 99’dan bu yana bilgi birikimimiz çok arttı. O raftaki proje indirilip çok kısa sürede revize edilir. Siz para bulmadan, hukuksal sorunları çözmeden bu işi yapamazsınız.

Eğer böyle büyük bir işe kalkışıyorsanız o kentteki insanları sosyolojik ve psikolojik olarak da bu olaya hazırlamalısınız.

Bu raporda her şey yazıyordu. Yurt dışından akademik çalışma yapan bilim adamları, genç akademisyenler bu raporu incelemek için gelip bakıyorlar ama biz bugüne kadar kendi raporumuza bakmadık. Yeni yönetimden ricam bu raporu indirip hayata geçirmeleri."

Suna’nın açıklamalarından anlıyoruz ki o rapor o gün yani tam 17 yıl önce hayata geçirilmeye başlansaydı biz bugün depremi başka türlü konuşuyor olacaktık.

Toplanma alanı olarak belirlenen yerler bir bir imara açılmayacak, her mahalleye konulup sonra birer birer yok olan deprem konteynerleri sürekli yenilenip bakımı yapılacak, acil ulaşım yolları açık tutulacak, depreme dayanıksız binalar güçlendirilebilecekti.

Bunun için gerekli kaynak bulunacak, halk depreme hazırlanacaktı.

Ne yazık ki öyle olmadı. Rant her zaman olduğu gibi insan hayatının önüne geçti.

Şunu da belirtmekte fayda var ki Nusret Suna, 15-20 yıldır deprem konusunda yaptıkları her açıklamada işbirliği çağrılarına karşın bugüne dek herhangi bir kurum ve kuruluştan kendilerine bir talep gelmediğini söylüyor.

Oysa İstanbul için süre kalmadı. Bir an önce can güvenliğini öne çıkaracak projelere ihtiyaç var.

Herkes çok geç olmadan elini taşın altına koymalı. Yoksa o taşlar herkesi yutacak.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ayşe Yıldırım Arşivi