Celal Başlangıç
İnce CHP’den, HDP Demirtaş’tan fazla oy alacak
Geldiği son nokta itibariyle Denizli’de toplanan Ödemişlilere, İstanbul’daki Avrasya Tüneli’ni ve üçüncü havalimanını anlatıyordu.
Denizli’nin Özay Gönlüm Alanı’ndakiler "İzmir, İzmir" diye bağırıyordu.
Erdoğan alandakileri susturup sordu:
"Şimdi biz İzmir’de değiliz, neredeyiz?"
Alandakiler biraz daha abarttılar işi:
"Ödemiş seninle gurur duyuyor."
"Taşımalı miting"inde suçüstü yakalanmıştı Erdoğan. Ortalığı yatıştırmaya çalıştı:
"Yahu arkadaşlar Denizli’de de mi Ödemiş var? Allah Allah!"
Bu diyalog, 24 Haziran yaklaştıkça Erdoğan açısından işlerin kötüye gittiğinin en somut göstergesiydi.
Çünkü Erdoğan’ın seçim meydanları giderek boşalıyor.
Ancak taşıma "müşteri"yle mitingleri kabalalık gösterebiliyor ama büyük boşlukların olduğu alanlarda coşkusuz topluluklara sesleniyor.
Büyük bir düşüş var Erdoğan’da.
Oysa daha beş on gün önce damat-bakan Berat Albayrak’ın özgüveni fantazi patlamasına yol açmıştı:
"Cumhurbaşkanımız ‘Ay’a dört şeritli yol yapacağız’dese inanacak seçmenimiz var."
Ama Erdoğan baktı, pabuç pahalı, damat-bakan’ın fantazisini bir vaade çevirmeye kalktı. Tam da "hayaldi gerçek oldu" kıvamında anlattı Erdoğan Denizli’deki Özay Gönlüm Alanı’nda toplanan Ödemişlilere:
"Biz şu anda uzaya bir an önce nasıl ulaşırız bunun çalışmalarını yapıyoruz."
Alandakiler hala "Ödemiş seninle gurur duyuyor"daydı. Sanki bütün Ödemişliler uzaya gidecekti.
Aslında Erdoğan’ın alay konusu olan vaatleri üç iptidai noktaya sıkışıp kalmıştı; "millet bahçesi", "millet kraathanesi" ve "yeni stadyum".
Yani yeni stadyumu yapacak, eski stadyumu "millet bahçesi"ne çevirecekti.
"İstediğiniz gibi gezin, yuvarlanın millet bahçesinde" diyordu.
Hani Gezi Parkı gibi bir sabıkası olmasa belki inananları daha fazla olabilirdi ama görünen o ki Erdoğan’a inananlar büyük bir hızla azalıyordu.
Belli ki 16 yıllık iktidardan sonra yapılan bu üç "üfürük" vaat, en büyük rakibi Muharrem İnce’nin "fizik hocalığı" yanında pek sufli kaldı.
Erdoğan da rakibine inat "uzay denemesi"ni "sonsuzluğa dört şeritli duble yol" olarak yapmaya kalktı.
En yakın rakibi Muharrem İnce ise 24 Haziran yaklaştıkça ataklarını daha da yoğunlaştırıyor.
Artık gündüzleri bıraktı, Ramazan diye "sahurdan önce" mitingleri yapmaya başladı.
Zaten İnce’nin mitinglerine müthiş bir katılım var. İlk başladığı noktanın çok ilerisinde İnce.
Erdoğan gibi taşıma seçmenle miting yapmıyor. Her gittiği yerde insanlar "acaba ne söyleyecek" diye koşturuyorlar alanlara.
35 gün gibi kısa bir süreye 82 miting sığdırdı İnce. Günde ortalama iki-üç miting yapıyor. Hatta önceki gün olduğu gibi bir günde beş miting de çıkardı.
İnce’nin kampanya programı, miting planlaması çok iyi kotarılmış ve neredeyse sıfır hatayla uygulanıyor. Her mitingden canlı yayın yapıyorlar, frekanslarını düzenli olarak basın yayın kuruluşlarına bir gün önceden bildiriyorlar.
Zaten CHP’nin yanı sıra HDP, İYİ Parti, Saadet Partisi de kendilerine ya hiç yer vermeyen ya da çok az yer veren yandaş medyaya bile her gün toplantılarından, mitinglerinden yapacakları canlı yayınların frekans bilgilerini iletiyorlar.
Bu seçimin en sürpriz partisi ilk kez seçime girdiği için İYİ Parti. Akşener ve ekibi tarifeli uçak seferleriyle il il dolaşıp miting yapıyorlar, hatırı sayılır kalabalıklar topluyorlar.
Saadet Partisi’nin cumhurbaşkanı adayı Temel Karamollaoğlu e-miting aşamasına geçti.
İnce’den Karamollaoğlu’na kadar televizyon ekranlarında kendilerine yer bulabilen muhalefetin cumhurbaşkanı adayları reyting ölçümünde Erdoğan’ı solluyorlar.
Erdoğan’ın katıldığı televizyon programlarının reytingleri dizi tekrarlarının bile altında kalıyor.
HDP ise neredeyse imkansızı başarıyor. Cezaevindeki adayı Demirtaş’la birlikte hapishane duvarlarının arkasından miting yapıyorlar, basın toplantısı organize ediyorlar.
Sadece Demirtaş’ın cezaevindeki cumhurbaşkanı adayı olarak durumu dünyada bir ilk değil. Eşiyle olan 10 dakikalık telefon görüşmesi hakkını sosyal medya üzerinden milyonlara ulaşabilen bir mitinge çevirebilmek, gazetecilerden gelen soruları twitter üzerinden yanıtlayarak bir basın toplantısı yapabilmek gerçekten çok yaratıcı fikirler.
Bu yaratıcılığa iki eş başkanla iki koldan yapılan HDP mitinglerini, adaylarının yaptığı ve her biri mitinge dönüşen seçim bürosu açılışlarını ekleyince, bütün baskılara, tutuklamalara karşın HDP’nin aktivitesinden bir şey yitirmediğini, seçimlere büyük bir inatla asıldığını söylemek mümkün.
Cumhur ittifakının küçük ortağı MHP’de ve gizli ortağı BBP’de seçim tarihi yaklaştıkça artan derin çatlaklar var.
Seçime kadar birden fazla miting yapmayı göze alamayan MHP lideri Devlet Bahçeli kampanyasını salon toplantılarıyla yürütmeyi planlamıştı. Ancak apaçık görülüyor ki değil miting meydanlarını ortalama büyüklükteki salonları bile dolduramıyor Bahçeli.
Bunların hepsinin bir seçime sığabilmesinde Devlet Bahçeli’nin "erken seçim" zorlamasını "acil seçim"e çeviren Erdoğan’ın katkısı çok büyük.
Sonuç olarak Cumhur İttifakı’nı oluşturan AKP ve MHP için işler hiç iyi gitmiyor.
Millet İttifakı’nın adayları ise CHP’siyle, İYİ Partisi’yle ve Saadet Partisi’yle ivmesi giderek yükselen bir ataktalar.
Ancak seçimin sonucunu yani 25 Haziran’da kimin parlamentoda iktidar olacağını belirleyecek parti ise HDP.
Seçime 12 gün kala sahadaki bu görünüm seçmenlerin önüne yeni seçenekler, yeni davranış biçimleri getiriyor.
Bunlardan birincisi özellikle CHP ve İYİ Parti kökenli seçmende giderek yoğunlaşan bir tercih; cumhurbaşkanlığı seçiminde partilerinin adayları İnce ve Akşener’e, parlamento seçiminde ise HDP’ye oy vermek.
Çünkü HDP barajı geçemezse tüm muhalefet iktidarı parlamentoda AKP’ye kaptırıyor.
Cumhurbaşkanlığı seçimleri büyük olasılıkla ikinci tura kalacak. İlk turda parlamentoda çoğunluğu alan bir yapı ikinci tura da büyük bir moral üstünlükle girecek, sistemin tıkanmaması için seçmen daha çok milletvekiline sahip ittifakın adayını tercih edecek doğal olarak.
Bu işlevsel yaklaşım nedeniyle HDP beklenenin çok üzerinde oy alabilir.
HDP’nin barajın altında kalması bütün bir muhalefetin iktidarı AKP’ye teslim etmesi anlamına gelir ki bu Türkiye için geri dönülmez tahribatlara yol açar.
İkincisi de, 24 Haziran yaklaştıkça, miting alanlarında büyük kalabalıklar topladıkça CHP adayı İnce’nin "gelin bu işi birinci turda bitirelim" yaklaşımı yoğunlaştı.
Bu nedenle de HDP sempatizanı olan ve seçimlerde Demirtaş’a oy verecek seçmen arasında "cumhurbaşkanlığında İnce’ye, parlamentoda HDP’ye oy verelim ki, seçim ikinci tura kalsa da İnce, Erdoğan’ın karşısına yüksek bir oranda oyla çıksın" yaklaşımı yaygınlaştırılmaya çalışılıyor.
Seçim sürecine girene kadar Demirtaş’ın oyları HDP’den yüksek görünüyordu. Ama şimdi gelinen nokta dengeleri değiştirebilir.
Bu perspektiften bakınca şimdiden şunu söylemek mümkün; 24 Haziran seçimlerinde İnce CHP’den, HDP Demirtaş’tan daha fazla oy alacak.
Görünen o ki Erdoğan’ın "Bay Muharrem" aşağılaması seçmende prim yapmadı. Ancak İnce’nin "Bay bay Recep" söylemi bugünlerde hayli taraftar buluyor.