Celal Başlangıç
Kenan Evren’in güncellenmiş modeli Recep Tayyip Erdoğan
12 Eylül cuntası 1983 yılında seçimleri serbest bıraktı ama herkese değil.
Evren, emekli general Turgut Sunalp’e Milliyetçi Demokrasi Partisi’ni kurdurmuştu.
Miting meydanlarında başbakan olarak Sunalp’i adres gösteriyordu.
Bir de Necdet Calp’ın Halkçı Parti’si ile Turgut Özal’ın ANAP’ına seçime girebilmeleri için yeşil ışık yakılmıştı.
Cuntanın başbakan adayı Sunalp ilk seçim gezisini Trabzon’a yapmıştı.
Kentte vali ve belediye başkanı karşılar Sunalp’i. Ancak her ikisi de 12 Eylül atamasıdır; vali emekli albay, belediye başkanı da emekli yarbaydır.
MDP’nin seçim otobüsü Horoz’a binip hep birlikte miting alanına giderler.
Ancak alan bomboştur.
Sunalp çok bozulur, vali ve belediye başkanını fırçalar.
Ancak hemen "kıvırır" ikisi de;
"Efendim erken geldiniz siz. Normalde siyasiler dört beş saat geç gelir. Biz sizi yemekte ağırlayacağız, yemekten sonra buraya geleceğiz."
Gerisini o dönemin Günaydın muhabiri, deneyimli gazeteci Orhan Uğuroğlu’ndan dinleyelim:
"Yemekten sonra alana gittik. Hakikaten gözlerimize inanamadık. Ful insan seli. Ben dedim ki, ‘Allah Allah bunda bir numara var’. İndim otobüsün üzerinden, halkın arasına girdim. Öğrencilerin önünde memurlar, arkada üniversite öğrencileri, arkada lise, en arkada ortaokul ve ilkokul öğrencileri."
12 Eylül döneminde pek modaydı Kenan Evren’in yaptığı mitinglere memurları, öğrencileri taşımak.
Hatta geçen hafta yitirdiğimiz gazeteci arkadaşım Hasan Uysal, 1980’lerin başında bu durumu çok eğlenceli bir habere dönüştürmüştü.
12 Eylül’ün Milli Eğitim Bakanı Hasan Sağlam.
Uysal, Evren’in mitingini izlemek üzere Balıkesir’e gidiyor.
Bir bakıyor ki, silme bütün ilkokul, ortaokul, lise öğrencileri ellerine Türk bayrakları verilip Evren’i karşılamak için yollara dökülmüşler.
Hemen atıyor ‘İzlenimler’ine başlığı:
"Hasan Paşa’nın çocukları..."
O zamanlardan bu günlere bakınca 12 Eylülcülerin yaptıklarıyla benzer bir tablo çıkıyor karşımıza.
Faşist cuntanın miting meydanlarına, kongre salonlarına "devlet eliyle" kalabalık toplama geleneği Erdoğan Türkiyesi'nde de aynen sürüyor.
Bunun son örneğini Diyarbakır’da gördük, gerçek bütün belgeleriyle ortaya döküldü.
Erdoğan hem partisinin il kongresine hem de bazı açılışlara katılmak üzere Diyarbakır’a gitmişti geçtiğimiz hafta sonu.
Erdoğan kente gelmeden neredeyse bütün devlet kurumları Erdoğan’a kalabalık toplamak için adeta seferber oldu.
Belgeleriyle ortaya çıkan bir kaç örnek verelim...
Kulp Kaymakamlığı İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü:
"17.03.2018 tarihinde Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın Diyarbakır iline toplu açılış törenine teşriflerinden dolayı okul müdürleri ve öğretmenler Diyarbakır iline gidecektir. Söz konusu hafta sonu yapılacak olan Destekleme ve Yetiştirme Kursu ve mesleki eğitim liselerinde yüz yüze eğitim gören öğrencilerin dersleri..."
Bir başka örnek...
"Değerli daire amirleri, Kaymakam beyin talimatıdır. Araç görevlilerimiz alana yaklaşınca selfiesini çeksin araçtakilerin. O selfie’yi sizlere ya da direk bana atsınlar. Size gönderdiklerini sizler de bana atarsınız."
Sosyal medya üzerinden "Dicle Üniversitesi Rektörlüğü" imzalı bir başka duyuru:
"Hastanelerimizde kadroya geçirilen tüm çalışanların yarın saat 12:00’da Elazığ yolu üzerinde Devlet Su İşleri (DSİ)’nin önünde sayın Cumhurbaşkanımız için Rektörlüğümüzün yapacağı karşılama törenine katılmaları zorunludur. Katılım sağlayanların kanıt amaçlı alanda telefonları ile fotoğraf çektirmesi gereklidir. Fotoğraflar daha sonra rektörlüğe sunulacaktır..."
Ancak durum faş olunca üniversite rektörlüğü bu mesajı reddedip taşeron firmalarındaki bir kişinin işgüzarlığına bağladı durumu.
Durumu protesto eden KESK Şubeler Platformu yaptığı toplantıda Sur İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün sosyal medya üzerinden paylaştığı bir mesajı açıklıyordu:
"Kurum müdürleri, müdür yardımcıları, tüm öğretmenler, tüm memurlarınız, halk eğitim usta/öğreticiler, İSKUR Personeli, kısacası tüm personeliniz Sayın Cumhurbaşkanının Cumartesi Günü (17 Mart) Sur Melik Ahmet Caddesi’nde saat 16:00 da yapacağı açılış ve toplantıda ‘resmi’ görevlidirler. Tarafınızdan kurulacak sistemle takip ve alanda fotoğrafla tesbit edileceklerdir. Talimat kesindir. Gerekenin gecikmeden bugünden koordinesini rica ederim."
Görüldüğü gibi tek bir merkezden yönlendirilmiş, cep telefonuyla çekilen, sosyal medyadan mülki amirlere iletilecek fotoğraflara dayalı bir denetim sistemi kurulmuş.
KESK Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü, SES Şube Sekreteri Mehmet Nur Ulus, Diyarbakır’da yaşananları düzenlenen toplantıda bütün açıklığıyla anlatıyordu:
"Mülki amirlerin yaptıkları toplantılar ve oluşturdukları sosyal iletişim ağları üzerinden, iletilen mesajlar ve yazılar ile tüm kamu çalışanları AKP kongresine katılmaya zorlanmaktadır. Katılmak istemeyen çalışanlar ‘KHK’larla ihraç edileceksiniz’ diye tehdit edilerek, Anayasaya göre yetkisini aşan idari amirler herhangi bir yaptırımla karşılaşmadan iktidarın bir neferi gibi çalışmaktadır. Kurum amirlerince verilen talimatlar doğrultusunda Diyarbakır merkez ve ilçelerde belirlenen toplanma yerlerine servisler ayarlanarak topluca fotoğraflar çekilerek iletişim ağları ile paylaşılması emri verilmiştir. İktidarın bu yola başvurması, mülki amirleri böyle bir çaba içersine itilmesi bir utanç olarak tarihe geçecektir."
Kenan Evren "darbeci general"di, Türkiye’yi uzun süre sıkıyönetimle yönetti. Erdoğan "sivil başkomutan". O da Türkiye’yi olağanüstü halle yönetiyor.
Bugünlerde "İslamda güncelleme" tartışmalarına fazla takıldık, bu yüzden gözümüzün önünde duran "güncelleme"yi unutmayalım.
Gördüğünüz gibi; gelinen nokta, yaşanan örnekler itibariyle Kenan Evren’i güncelleyince oluyor size Recep Tayyip Erdoğan!