Ayşe Yıldırım
Kılıçdaroğlu ‘FETÖ’nün siyasi ayağını buldu: Erdoğan
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, isim ve belgelerle "FETÖ'nün siyasi ayağını" açıklayacağını söylemişti. Dünkü grup toplantısında 20 soru sordu, sorulara verdiği yanıtların hepsi Saray’ı işaret ediyordu ki kendisi de zaten "siyasi ayağın Erdoğan olduğunu" söyledi.
Kılıçdaroğlu aslında bugüne dek bilinen olayları, belgeleriyle peş peşe sıralayarak bu sonuca vardı.
Yani yaşanan ama zaman içinde belki de birçoğu unutulan olaylardı hepsi de.
Bunlardan biri şu meşhur Meclis’te kurulan 15 Temmuz Araştırma Komisyonu’ydu. O komisyon güya 15 Temmuz Darbe Girişimi’ni araştırmak için kurulmuştu. Peki bugün o komisyonun çalışmalarından geriye ne kaldı?
İşte Kılıçdaroğlu’nun dikkat çektiği iki nokta bu komisyonla ilgili. Ne diyordu Kılıçdaroğlu:
"Arkadaşlarımız komisyonda dediler ki o gece (15 Temmuz gecesi) bütün genel başkanlar, milletvekilleri, bakanlar neredeydi. HTS kayıtlarını getirin görelim. Talep ettik getirmediler. Niye? Bildikleri, korktukları bir şey var."
Sadece siyasilerin HTS kayıtlarını değil, bylock ya da Eagle kullanan siyasilerin listelerinin de komisyona getirilmesi istendi o dönem. Peki onlar geldi mi? Elbette hayır.
Peki komisyonun raporu nerede?
Ortadan kayboldu.
Kılıçdaroğlu’nun söylediği en önemli şeylerden birisi de "15 Temmuz darbe girişiminde başarılı olsalardı kimler yönetimde olacaktı" sözüydü.
"Bunun listesi bizim bildiğimiz başta" diyerek Saray'ı işaret etti Kılıçdaroğlu.
Darbe girişiminden bu yana kulislerde böyle bir listeden söz ediliyordu. Ama listenin varlığı hiçbir yetkili tarafından kabul edilmedi. Kılıçdaroğlu, işte o listenin Erdoğan’ın elinde olduğunu söylüyor ve niye açıklanmadığını soruyor.
Sahi kim başbakan olacaktı mesela?
Bir başka nokta.
Kemal bey, darbe girişimi sonrası kimi savcıların darbenin siyasi ayağını da araştırdığını söyledi ve ekledi:
"O savcıların tamamı görevden alındı."
İşte bunları ve daha pek çok olayı alt alta koyarak "FETÖ’nün siyasi ayağının Erdoğan olduğunu" iddia etti Kılıçdaroğlu.
Haliyle gözler Saray’a ve AKP’ye çevrildi.
Onlardan önce Saray kalemşörleri "asıl FETÖ’cü Kılıçdaroğlu" diye tweetler atmaya başlamıştı ki Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, sosyal medyadan bir açıklama yaptı.
Böylesi ciddi suçlamalara karşı verdiği yanıt özetle "FETÖ’yle mücadele talimatını Erdoğan’ın verdiği" oldu. Ve tabii Kılıçdaroğlu’na aba altından sopa gösterdi:
"FETÖ’nün mimarlarından, destekçilerinden ve tetikçilerinden hesap sorulacaktır. Bu mücadeleye zarar verenleri, işbirlikçileri, kumpas içinde hareket edenleri ne milletimiz ne tarih affedecektir."
Onun ardından AKP Sözcüsü Ömer Çelik, bir açıklama yaptı. O da sosyal medya hesabından yapmayı tercih etti. Ve tıpkı Altun gibi, Erdoğan’ın "FETÖ ile mücadelesi"nden söz etti. O da ardından Kılıçdaroğlu’nu hedef aldı:
"Kılıçdaroğlu'nun FETÖ ile mücadele konusunda ters istikamette hareket ettiği bugün daha net görülmüştür.
FETÖ kendisi için en büyük engel olarak Cumhurbaşkanımızı görürken, Kılıçdaroğlu sistematik yalanlarla Cumhurbaşkanımıza saldırıyor.
Farklı aktörler aynı köhne vesayet denklemini canlandırmak için paslaşıyorlar.
Bunlar, FETÖ ile mücadele etiketi altında başka bir vesayeti diriltme peşindeler. Cumhurbaşkanımıza bu yüzden saldırıyorlar. Demokrasimizi öteden beri tehdit eden zihniyetin farklı yüzleri var.
Bu yüzlerden çok çirkin olan birinin yeniden sahne alma çabalarını görüyoruz. Bu çevrelerin amacını net görüyoruz. FETÖ terör örgütü ile mücadele adı altında, bu örgütle gerçek mücadelenin öncüsü olan Cumhurbaşkanımıza saldırmak başka niyetlerin göstergesidir. Yönteminizi tanıyoruz. Maksadınızı biliyoruz. Niyetinizin farkındayız."
Bir ülkenin ana muhalefet lideri 20 soru soruyor ve bu 20 soruya verdiği yanıt doğrudan Saray’ı işaret ediyor. Ancak Saray’dan ve AKP’den yapılan açıklama "asıl sensin FETÖ’cü" söyleminden öteye gitmiyor.
Sanki sokakta arkadaşıyla yaptığı bir kavga sırasında söylenmiş kötü bir söze verilen karşılık gibi.
Oysa bunlar çok ciddi iddialar. Ve çok ciddi yanıtları gerektiriyor.
"Bizde FETÖ’cü yok, temizledik" diyerek geçiştirilemez. "Asıl sen FETÖ’cüsün" diyerek hiç geçiştirilemez.
Peki bundan sonra ne olur?
Elbette Kemal Kılıçdaroğlu’na bir dava açılır. Peki o davada ne olur? Kemal Kılıçdaroğlu’nun avukatları muhtemelen HTS kayıtlarını, bylock listelerini hatta Erdoğan’ın elinde olduğu iddia edilen listeyi ister.
Sonra mı?
O avukata "FETÖ’cü" yaftasıyla soruşturma açılır. Kılıçdaroğlu ve avukatı Celal Çelik bunları daha önce de yaşadı.
Dolayısıyla Saray buna cesaret eder mi yoksa doğrudan Kılıçdaroğlu’nun dokunulmazlığının kaldırılması için bir fezleke mi hazırlanır göreceğiz.
Ama şu gerçek ki Saray ve onun yandaş kalemleri artık her gün bir "CHP-FETÖ işbirliği" manşetiyle saldırıya geçecek. Ama hiçbiri bu sorulara yanıt ver(e)meyecek.
Peki Kılıçdaroğlu’nun bu iddialarını ciddiye alıp harekete geçecek bir savcı çıkar mı?