Metin Boran
Müzikli Zaman Matinesi
Bakırköy Belediye Tiyatroları üç yıldır Alican Yücesoy’un Genel Sanat Yönetmenliği’nde genç ve dinamik bir ekip tarafından yönetiliyor… Sahneledikleri oyunlar yerli ve yabancı yazarların güncel sorunlara dikkat çeken yapımları… Bu oyunlar arasında dramdan müzikale, klasikten absürde her türden oyun metni var.
Oyunlarıyla erk ve iktidar meselesini, kadın sorunundan, terör ve çatışma gibi insanlığın başına bela olmuş trajik olayları ve bireysel bağlamda insanın içinde bulunduğu açmazları ve yaşamsal paradoksları sahneye taşıyorlar…
Topluluk bu sezon farklı bir yapımla seyirci karşısına çıkıyor… Cumhuriyetin kuruluş yıllarından başlayarak, operetler, kantolar ve müzikallerden derlenen şarkılar ve araya serpiştirilen kısa sözlerle memleket tarihinin anlatıldığı Cıngıllı- Müzikli Zaman Matinesi adlı bir anlatı- gösteri-sunum…
Proje tasarımını topluluğun üretken oyuncusu Emrah Eren’in yaptığı müzikal anlatının, müzik direktörlüğünü sahne müziklerinin deneyimli ismi Çiğdem Erken yapıyor. Karagöz gösterileriyle başlayan bu şenlikli müzikli anlatının metinleri Irmak Bahçeci’ye, dekor tasarımı Barış Dinçel’e kostüm tasarımı ise Sadık Kızılağaç’a ait. Işık yorumunda ise İlker Dursun imzası var.
Emrah Eren şarkı ve sahne gösterilerini zekice bir kurguyla buluşturarak Türkiye’nin siyasal, toplumsal, kültürel ve sanatsal tarihine gülümseten bir bakış atıyor.
Cumhuriyetin ilk yıllarından günümüze müzikaller, kantolar ve operetlerde oynanan oyunlar sahneye yerleştirilmiş bir perde üzerinden orijinal olarak gösteriliyor ve oyuncular bu gösterileri tekrar canlandırıyor. Anlatıda tiyatro tarihine geçmiş müzikal gösterilerin şarkıları tematik bir bütünlük içinde sıralanıyor ve toplumsal sanatsal tarihimize bir prizma tutuluyor. Anlatıda darbeler, iktidarların açmazları, ekonomik yolsuzluklar, işsizlik, fakirlik, aşk halleri, mizahın ve ironinin güçlü diliyle seyirciye aktarılırken izleyici nostalji duygusu içinde tebessümle izliyor yaşanmış geçmiş günleri.
Anlatıda, eski Karagöz gösterilerinden, ilk kez 1930’lı yıllarda sahnelen Ekrem ve Cemal Reşit Rey kardeşlerin yazdığı Lüküs Hayat operetine, Damdaki Kemancı’ya, usta yazar Haldun Taner’in klasik metni Keşanlı Ali’de aykırı tip Ali ile bütünleşen Engin Cezzar'dan, Ankara Sanat Tiyatrosu’nun Rutkay Aziz tarafından yönetilen Gorki’nin Ana adlı oyununda ilk kez piyasaya çıkan Sarper Özhan’ın bestesi 1 Mayıs Marşı’na kadar tematik olarak Türkiye’nin bir dönemine damga vurmuş olan şarkı ve gösteriler bir geçit alayı gibi ramp ışıklarına taşınıyor.
Bir de adı tiyatro yangıları listesine hüzün ve öfke ile yazılmış olan Şan Tiyatrosu var… Şarkı sözlerini Çiğdem Talu’nun yazdığı bestelerini Melih Kibar’ın yaptığı ve Haldun Dormen’in yönettiği Hisseli Harikalar Kumpanyası var. Eren, bu müzikali de unutmamış ve Erol Evgin’in seslendirdiği Hep Böyle Kal adlı şarkıyı da anlatıya dahil etmiş. Tabii bir de usta kalem Ferhan Şensoy’un Ortaoyuncular’ı… Ve tabii ki "İstanbul’u Satıyorum" adlı oyunda yer alan Münir Özkul ve Erol Günaydın’ın muhteşem oyunculukları… Sonra Zeki Alasya- Metin Akpınar ikilisinin kurduğu Devekuşu Kabare’nin unutulmaz gösterileri olan ve hala akıllarda kalan Beyoğlu Beyoğlu, Deliler, Aşk Olsun, Dün Bugün adlı politik komedi gösterilerinden parodiler…
Müzikli Zaman Matinesi’nde sahne gösterileri, müzikaller, şarkıcılar, sahneye emek vermiş unutulan unutulmayan oyuncular, söz yazarları, besteciler, yorumcular üzerinden bir dönemin politik ve kültürel atmosferini getiriyor… Sahnede canlı orkestra ile sunulan gösteride partisyon ile birlikte oyuncuların her biri ayrı ayrı önemli görevler üstleniyorlar. Danslar, şarkılar, karşılıklı atılmayla geçen ikili sahneler, mizansenler, duygusal ve düşünsel tavır metnin özüne ve anlatım biçimine uygun olarak yansılanıyor- yorumlanıyor…
Oyunda Ragıp Savaş, Fidan Koşar, Orhan Kemal Aydın, Yonca Şahinbaş, Nazan Koçak, Emrah Eren, Faruk Üstün, Erol Ozan Ayhan, Gözde Ayar, Mustafa Sercan Yener, İrem Sultan Cengiz rollerini özenle çalışmış, grup ruhunu içselleştirmiş, samimi tavır ve içten duygularla yeni bir müzikal kumpanya gibi anlatının başat ögesi olarak karşımıza çıkıyorlar… Emeği geçenlere teşekkürler…