Mehveş Evin
Siz de bir butona basın endişeli AKP’liler
Sadullah Ergin, bir butona basarak partisinden istifa etmiş.
Evet, kendisi "yeni oluşumlar"dan Gül’lü olana meyledecek. Fakat konumuz bu değil. Buton.
Adalet eski Bakanı Ergin, en son Hatay BB adayı olup seçilememişti. Geç ama kendince iyi bir zamanlamayla sessizce süzülüverdi partisinden.
Gazeteduvar’ın haberine göre Ergin’in istifası bu kadar basit:
Yargıtay’ın internet sitesine girip, parti üyeliğinden çıkıvermiş.
Uzun zamandır, özellikle yerel seçimlerden sonra, pek çok AKP’linin "rahatsız" olduğu biliniyor... Eh, gemi hızla su alıyor. Kaçan kaçana. Size de bir butona basın, kurtulun!
İyi de butona gönül rahatlığıyla basabilmek, bu zamanda kolay mı?
Birincisi, Reyis’in hışmını, intikam gamını hesaplayabilmek gerek.
Özel kalem müdürü Abdülkadir Selvi uyardı, önümüzdeki günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın "yeni oluşum"lara dikkatini vereceğini yazdı.
Erdoğan, Ahmet Davutoğlu’nun 7 Haziran-1 Kasım sürecine atıfta bulunmasının hemen ardından "bağzı" özel dosyaların açılacağını, ilişkilerin deşifre edileceğini de söyledi.
KAYYIMIN TELKARİSİ ŞAKA GİBİ KALABİLİR
O dosyalar ve sonuçları ne olabilir, merak eden Süleyman Soylu’nun (kısaca: SS) muhteşem performansı üzerinden çıkarım yapabilir. Saray maaşlı Pelikancı trol orduları başlasın şenliğe.
İkincisi, CB Reyisinin "radarına" doğrudan girmeseniz bile, acaba bir AKP’li olarak hangi "iş"lerde imzanız var?
Öyle ya, Reyis şirket gibi yönetiyor ülkeyi.
İmzalar, sirkülerler, toplantılar, bonuslar, ta Cemaat döneminden arşivlenip ihtiyaç oldukça kullanılan dinlemeler, fotoğraflar, ihaleler filan... Hafazanallah!
Üçüncüsü, konfor alanından gönüllülükle uzamak zor. İktidar partisinin yedek parçası olup akla hayale gelmeyecek yaşam biçimlerine zıpladıktan, hormon basılmış gibi şiştikten sonra vazgeçmek... Ah, vazgeçmek... Ne zor!
Bakın daha şimdiden kayyımın telkarisi, kadayıfı, 1 milyon TL’lik yemek faturaları, altın klozetleri konuşuluyor. Bunların şaka gibi kalacağı kimbilir daha ne marifetler, neler, neler var.
Evet, Ergin gibi butona basıp gitmek bu devirde lüks. Ama buna cesaret etmek için "çok geç" olacağı zamanlar kapıda.
İNDİR UYGULAMAYI, BAS
SS demişken, o da buton diyor. Kadınlara öneriyor bir butona basmayı. Tabii bambaşka bir bağlamda:
Emniyet’in bir uygulaması varmış, telefonuna indiren kadın tehlike anında buna basıveriyormuş. Anlayacağınız, Emine Bulut gibi öldürülmek gerekmiyormuş!
Bakın SS bu kadar pratik bir insan. Bir siyaset gurusu.
Bir insanın, şiddet görürken veya hiç beklemediği bir saldırıya uğradığında saldırgana "Bir dakika şu telefonumu alayım da imdat tuşuna basayım" demesini tavsiye ediyor.
SS’e göre herkesin akıllı cep telefonu var, olmayan zaten ölsün, bu bir. Diyelim ki var, diyelim 100 binin içinden onu basabildi. Birini kurtarmayı becerebilecek mi teşkilatın?
Yoksa, sokaktaki çoluk çocuğa, hak arayana gaz sıkmaktan, coplamaktan; köşe başlarında 7/24 otobüs ve TOMA çalıştırmaktan "kaynak" yetersizliği mi çekiyorsunuz?
Ha, kaç koruma tedbiri alınıyor ve uygulanıyor, polis karakola sığınmayı başaran kadınları bile nasıl geri çeviriyor, bunlar hep faso fiso. Sorulmaması gereken sorular. Ancak "Cinsiyetçi faşist bölücüler" bunu sorar!
İndir uygulamayı, bas butona!
Kadına şiddet filan kalmayacak. İçişleri Bakanı da kendinden memnun, aynaya bakıp badem bıyıklarını buracak.
İşte bu kadar basit. Bir butona bas gitsin.