Ayşe Yıldırım
Soçi'den Saray'a sandalye meselesi
Kasım 2017'de Erdoğan, Soçi'de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ile bir araya gelmişti.
Onlarca kameranın önünde konuşmalar yapılmış Erdoğan sözünü tamamlamış ayağa kalkmak için hamle yapmıştı. O sırada Putin hızla yanına gelmiş ve Erdoğan'ın sandalyesini geriye itip düşürmüştü.
Saray'da yapılan büyükşehir belediye başkanları toplantısında Ekrem İmamoğlu'nun sandalyesinin kırık çıkması bu olayı anımsattı bana.
Malum, o zaman da Soçi zirvesindeki konuşmalar değil asıl bu sandalye meselesi gündeme damga vurmuştu. Erdoğan yanlısı medya Putin'in sandalyeyi "yanlışlıkla düşürdüğünü" savunuyordu. Buna karşın büyük bir kesim ise Putin'in sandalyeyi bilinçli bir şekilde devirdiğini ve dünyaya "lider benim" mesajı verdiğini söylüyordu.
Çünkü yandaş basının iddia ettiği gibi liderlerin başka bir liderin sandalyesini çekmesine yardım etmesi pek görülmeyen bir hareketti. Öyle olsa bile Putin sandalye yere düşerken arkasını dönmüş gitmiş, geriye bakmamıştı bile…
Elbette bu yorumlar Erdoğan'ı çok kızdırmıştı o zaman. Özellikle de CHP'den benzer şekilde eleştiriler gelmesi...
Öyle ki birkaç gün sonra Balıkesir'de AK Parti İl Danışma Meclisi'nde yaptığı konuşmada ‘sandalye’ meselesini açmış ve CHP'yi eleştirmişti:
"Tüm dünya Soçi'deki toplantıda umut, istikrar, barış ve bir gelecek gördü. Suriyeli kardeşlerimiz Soçi'deki toplantıda yıllar sonra vatanlarına geri dönme ihtimalini gördü. Peki bizim ana muhalefet ne gördü? Sandalye gördü, sandalye. Tarihî Soçi zirvesinde CHP'yi ilgilendiren tek şey kazayla devrilen bir sandalye oldu. Göz nereye bakarsa gönül oraya bakar. Gönül nereye akarsa ayak oraya koşar."
Bu olaydan yaklaşık iki yıl sonra bir "sandalye kazası" da Saray’da meydana geldi. Toplantının basına kapalı bölümünde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun sandalyesinin kırıldığı öğrenildi. Elbette görüntü yoktu. Dolayısıyla bize sadece hayal etmek kalmıştı. Olay siyasi magazin olarak yazıldı, çizildi.
Birkaç gün önce Ayşenur Arslan’ın Halk Tv’deki programına katılan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sözcüsü Murat Ongun’dan öğreniyoruz ki İmamoğlu’na getirilen ikinci sandalye de "problemli"ymiş!
İlk sandalye kırıldığında İmamoğlu, yere düşmüş. Ongun’un deyimiyle "yere hafif vurmuş ve kalkmış". Elbette düşmemek için yanında oturan belediye başkanlarına tutunmayı düşünmüş ama bu kez "tutsam Yılmaz Büyükerşen’i de devireceğim" diye düşünüp bundan vazgeçmiş.
Ardından Erdoğan ile yaşadıkları karşılıklı göndermeler içeren diyaloğu biliyorsunuz zaten. Erdoğan, "Sandalyeyi kırdın israf yaptın" deyince İmamoğlu, "Bu israf değil, sandalye kırık, benle ilgili bir sorun yok. Ama olsun ikinci sandalyeye daha sağlam oturuyoruz" diye yanıt vermiş.
Yani "itibardan tasarruf olmaz" denilen koskoca Saray’da "kırık bir sandalye" vardı ve kimse bunu fark etmedi. Üstelik o sandalye kabinedeki tüm bakanların, Cumhurbaşkanı Yardımcısının, Cumhurbaşkanlığı yetkililerinin de olduğu o koca salonda İmamoğlu’na denk geldi.
Talihsizlik işte. Olur mu olur. Nitekim oldu da.
Ama ardından yaşanan ikinci sandalye olayı ister istemez akıllarda soru işareti yaratıyor.
Ongun’un anlattığına göre İmamoğlu’na ikinci sandalye geliyor. İmamoğlu oturuyor ancak beş altı dakika sonra bir görevli geliyor ve "Sayın başkanım bu sandalyede de bir problem var, biz size başka bir sandalye verelim" diyor. Ve İmamoğlu’na üçüncü sandalye getiriliyor!
Elbette İmamoğlu bir kasıt olduğunu iddia etmedi. Ama "Sandalye neden çürüktü, neden kırıldı, onu Cumhurbaşkanlığı araştırsın. Demek ki sandalye firmasında bir arıza var ya da bakımını yapanda. Sandalye konusunda bir açıklama yapacaksa cumhurbaşkanlığının o işe bakan kişileri sorumluları yapsın. Niye sandalye öyleydi. Niye ayakları içe doğruydu bilmiyorum?"
Haklı tabii İmamoğlu, koskoca Cumhurbaşkanı ilkokul çocuklarının birbirlerine yapacağı düzeyde bir "şaka"yı ya da "komplo"yu elbette düşünmez. Ama o çok övündüğü Saray’ında sandalyelerin niye kırık olduğu konusuyla ilgilenecektir mutlaka.
Ayrıca bu konuda kendisinin özel bir hassasiyeti olduğunu da biliyoruz. Nitekim Soçi’deki sandalye meselesinde bu hassasiyetini göstermişti. Bakalım bu konuda da bir araştırma yaptırıp "kırık sandalye" meselesine açıklık getirecek mi?