Üretimde rekor kıran zeytinlikler, bir kez daha madenciden kurtarıldı

Zeytinlikler, son 20 yılda 10 kez, son bir yılda ise tam iki kez ranta, talana ve peşkeşe maruz bırakılmak istendi, her defasında zeytinliklerin korunması için mücadele veren çevre ve yaşam alanları savunucularının girişimleriyle engellendi.

Zeytinlikler, son 20 yılda 10 kez, son bir yılda ise tam iki kez ranta, talana ve peşkeşe maruz bırakılmak istendi, her defasında zeytinliklerin korunması için mücadele veren çevre ve yaşam alanları savunucularının girişimleriyle engellendi.

Bu yılın başlarında 1 Mart 2022’de Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın yayınladığı “Maden Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” ile zeytinliklerde madencilik faaliyeti yapılmasının önü açılmıştı.

Zeytinlikler için mücadele veren binlerce kişinin kamuoyu baskısı sonucunda pek çok dava açılmış ve Danıştay birden çok yürütmeyi durdurma kararları verdiğinden yönetmelik uygulamaya geçmemişti.

Zeytinlikleri madenlere açacak yönetmelik maddesinin bir benzeri bu sefer Kanun Değişikliği Teklifi ile meclise geldi. AKP’li milletvekillerinin hazırlayıp TBMM’ye sunduğu kanun teklifine göre Maden Kanunu'na eklenen geçici maddeyle ruhsat sahibi ya da kiracı olan maden firmaları zeytinliklerde madencilik yapabilecekti.

Teklife göre, Maden Kanunu’na eklenecek geçici maddeyle, ruhsat sahibi veya rödovansçı olan gerçek veya tüzel kişiler tarafından yürütülen madencilik faaliyetlerinin, tapuda zeytinlik olarak kayıtlı alanlar veya fiili olarak üzerinde zeytinlik bulunan alanlara denk gelmesi ve faaliyetlerin başka alanlarda yürütülmesinin mümkün olmaması durumunda, zeytin sahasının madencilik faaliyeti yürütülecek kısmının, izin verilecek maden sahalarının bulunduğu ilçe ve il sınırlarına öncelik vermek suretiyle taşınmasına, sahada madencilik faaliyetleri yürütülmesine ve bu faaliyetlere ilişkin geçici tesisler inşa edilmesine, kamu yararı dikkate alınarak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından izin verilebilecekti.

AKP'nin Meclis'e sunduğu torba kanun teklifi, TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu’nda protestolar arasında görüşülürken kamuoyundan gelen tepkiler üzerine zeytinliklere madencilik faaliyetine izin verilmesini öngören madde tekliften çıkarıldı.

Bu, zeytinleri yok etmek için 20 yılda verilen 10’uncu kanun değişikliği önerisi.

Tam 20 yıldır iktidarda olan AKP, 20 yıldır bıkmadan usanmadan çeşitli yasa ve yönetmelik değişiklikleriyle zeytinin yasal koruma statülerini ortadan kaldırmaya çalışıyor.

İnanılır gibi değil.

Üstelik bunun Türkiye’de zeytin ve zeytinyağı üretiminde büyük artış elde edilen bir dönemde yapılmak istenmesi iyice akla mantığa sığmıyor.

TÜRKİYE ZEYTİN ÜRETİMİNDE DÜNYA LİDERİ

Daha geçtiğimiz günlerde Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü'nce 2022 yılında yüzde 71 artış ile 2 milyon 976 bin 654 ton olan zeytin ve yüzde 79 artış ile 421 bin 717 tona ulaşan zeytinyağı üretiminin, tüm zamanların rekoru olarak kayıtlara geçtiği kaydedildi.

Türkiye'de zeytin ağacı varlığı da her türlü rant girişimine rağmen her geçen yıl artış gösteriyor.

Son 20 yılda zeytin ağacı varlığı 99 milyon adetten yüzde 91 artış ile 189 milyona ulaştı. Zeytin ağacı varlığındaki artışla birlikte üretimde de önemli ölçüde artış yaşandı.

Türkiye'de toplam zeytin üretimi 2021 yılında 1 milyon 738 bin 680 ton iken 2022'de yüzde 71 artış ile 2 milyon 976 bin 654 tona ulaştı. Sofralık zeytin üretimi 2021'de 555 bin 853 ton iken 2022'de yüzde 32 artış ile 735 bin 678 bin ton, zeytinyağı üretimi 2021'de 235 bin 727 ton iken 2022'de yüzde 79 artış ile 421 bin 717 ton olarak gerçekleşti.

Bu verilerle birlikte Türkiye sofralık zeytin üretiminde dünya lideri, zeytinyağı üretiminde İspanya'dan sonra dünya ikincisi konumuna yükseldi.

Ve bu zenginlik, bu bereket, dünya çapında sahip olunan bu avantaj Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın kime hizmet ettiği bilinmeyen "kamu yararı" gerekçesiyle yol edilmek, madencilik faaliyetlerine kurban verilmek isteniyor.

Tarım ve Orman Bakanı Prof. Dr. Vahit Kirişci, zeytinin Türkiye ekonomisi, toplumsal yapısı, toplum sağlığı ve çevre açılarından stratejik önemi bulunduğunu belirterek, 2002'de 99 milyon olan zeytin ağacı sayısını 20 yıllık iktidarları döneminde yüzde 91 artışla 189 milyona çıktığını söylüyor.

Verilerden övgüyle bahseden Kirişçi, yine kendi iktidarları döneminde zeytinliklerin defalarca madenci talanına kurban verilmek istendiğinden ise hiç bahsetmiyor nedense…

Kirişçi, “Üretici ülkeler için ekonomik ve sosyal açıdan önemli ürünlerden biri olan zeytin ve zeytinyağı aynı zamanda Akdeniz'i simgeleyen kültürün de bir parçasıdır. Türkiye'nin önemli tarımsal ihraç ürünlerinden biri olan zeytin ve zeytinyağı, ülkemiz potansiyeli dikkate alındığında, tarım sektörümüz için rekabet gücü olan ürünlerden biridir. Biz zeytinciliğe önemli destekler veriyoruz. Ayrıca hem sofralık zeytinde hem de zeytinyağı üretiminde tarladan sofraya kadar olan bütün safhalarda verim ve kaliteyi ön plana çıkaran bir üretimi hedefliyoruz” diyor.

Hedefler çok güzel, peki niye uygulamaya gelince farklı birtakım gerekçelerle talan ve rant hevesi devreye giriyor?

ENERJİ İHTİYACI GEREKÇESİNİN DAYANAĞI YOK

Zeytin mi maden mi tartışmasında elbette yerin üstü yerin altından değerlidir ilkesiyle hareket etmek gerekli. Çünkü, diğer yandan yıllardı arkasına sığınılan ülkede artan enerji ihtiyacı gerekçesinin hiçbir dayanağı yok.

İktidar Türkiye’nin farklı coğrafyalarında her fırsatta enerji kaynakları bulduğunu, rezerv arayışında olduğunu açıklıyor ancak ne hikmetse iş dönüp dolaşıp madenci için kömürcü için zeytinlik kesmeye dayanıyor.

Zeytinlik alanlarda veya bu alanların yakınlarında enerji üretenler belli ki yine devrede.

Zaten zeytinlik alanlara yakın yerlerde madencilik yapılmasına istisna getirilme amacının enerji ihtiyacını karşılamaktan öte, özelleştirilmiş bir iki santralin rezerv sorunlarına çözüm bulmak olduğu, değişikliğin epeyce “adrese teslim” göründüğünü söylemek mümkün.

Diğer yandan, kimse özellikle madencilik faaliyetleriyle yok edilen orman alanlarında “kestiğimizin beş katını başka yere dikiyoruz” söyleminin arkasına sığınmasın. Bu uygulamalarla yarattığı ormansızlaşmayı kimse savunamaz. Temel ilke önce mevcut doğal varlığı korumaktır.

Türkiye Ormancılar Derneği’ne göre, zeytinlikler ancak bulunduğu ekosistemle zeytinlik olabilir. Bu yüzden madencilik faaliyetlerinin bitiminde alanın tekrar zeytinciliğe uygun hale getirilmesi mümkün değil, bu gibi sözler tamamen kamuoyunu yanıltmak için gündeme alınıyor.

Zeytinliklerin zeytinlik olarak kalabilmesi için yine çevre ve yaşam alanları savunucularının özverili mücadelesiyle bir dönem daha geride kaldı, genel seçime doğru sermayenin lehine bir daha böyle bir düzenlemenin gündeme gelmeyeceğinin elbette garantisi yok, ancak durumun takipçisiyiz…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Pelin Cengiz Arşivi