Yobazım, ben almayayım Ahmet Hakan ve İndipendenta kazası…

Ahmet Hakan, diyelim ki oturduğun apartman için bilimciler 2 ayrı rapor verdi, birisi binanın sağlam ve depreme dayanıklı olduğunu, diğeri de tersini söyledi. Hangisini dinlersin.

Sabah uyandım, her zamanki gibi gazeteye gitmeye hazırlanıyorum, Günaydın Gazetesi’nin Kadıköy yakasında oturan tek muhabiriyim, bu bir anlamda şans, Anadolu yakasında olan her şey otomatikman muhabir olarak benim. Evden çıktım ve Kadıköy’e doğru baktım, felaket bir duman yükseliyor, hemen eve dönüp gazeteye, Melih Aşık’a telefon açtım.

-Melih abi, bizimkiler Kadıköy’den başlamışlar devrime, oraya gidiyorum, gelmeyeceğim.

Ne devrimi leyn, Marmara yanıyor, hemen git, araba gelip senden fotoğrafları alacak.

İşte benim İndependenta tanker kazası maceram böyle başladı. 6-7 muhabir Haydarpaşa yakınlarındaki mendireğe geldik ve fotoğraf çekmeye başladık. Gece oldu, devamlı su sıkılıyor, fizik kimya okumuşluğum var tabi. Bir ara arkadaşlara, "Bu su sıkma içeride gaz sıkışması yaparsa büyük patlama olur, hazırlıklı olalım" dedim ve çok geçmeden büyük patlamalar oldu. Mendireğin ortası da yanmaya başladı, önümüzde deniz de yanıyor, dışarıdakiler için bir felaket ama muhabir olarak şanslı bir an, harika fotoğraflar çekiyoruz.

Kaç gündür Kanal Istanbul tartışılırken hep bu büyük kaza örnek olarak veriliyor ya, o yüzden anlattım bu anımı. Bişey dikkatinizi çekti mi bilmiyorum ama Boğaz’da olduğu söylenen bu kazayı sizce biz gazeteciler Kadıköy mendireğinden çekebilir miydik, hayır çekemezdik, onu çekmeye Avrupa yakasındaki arkadaşlarımız giderdi, ben de adliyeye. İndependenta kazası Boğaz’da olmadı, Haydarpaşa açıklarında oldu.

İkinci önemli konu da kazanın oluş nedeni, kaza hangisinin olduğunu unuttum ama dümen kilitlenmesinden dolayı oldu, yani ne acemi kaptanlıktan ne de klavuz almamaktan. Şanslı bir muhabir olarak Adliye Muhabiri olduğumdan duruşmalarını da ben izledim. Hatta Moda’dan çocukluk arkadaşım Levent sandalla 2-3 kişiyi kurtarmıştı ve zamanın 1. Ordu komutanı Necdet Üruğ’dan ödüllendirilme haberini de yapmıştım.

Bilimci değilim ama Boğaz’da olan ve olacak bütün kazaların dümen kilitlenmesinden olduğunu biliyorum. Gemi dediğiniz de araba gibi fren yapamadığından kazanın önüne geçme olasılığı yoktur neredeyse. Bu dümen kilitlenmesi yada dümen piminin kırılması teknelerde de olur ama tekne çok büyük değilse onu kürek yada can yeleklerini denize salarak kurtarabilirsiniz. Şaka değil, ben 8,5 metre teknemle ada açıklarından Fenerbahçe’ye kürek dümeniyle girdim.

Gelelim yandaş medyanın tartıştığına ve dünkü Ahmet Hakan’ın yazısında dediğine. Yandaş medyanın bir kısmı da bu işi bilimcilerin çözeceğini söylüyor. Ahmet Hakan da yazısında "Ekrem İmamoğlu’nun Kanal İstanbul’la ilgili 15 maddelik itirazını dinleyip... Yav adam çok haklı be! Yav bu tam bir felaket projesi ha! Yav İstanbul’a ihanet ediliyor! Yav adam amma güzel anlattı! Diyenlere sesleniyorum: Olaya önyargısız yaklaşmak gibi medeni bir tavrınız varsa... Konuyu siyasal cepheleşmenin dışında tutma dikkatiniz varsa... "Bütün sesleri dinlerim, en güzeline uyarım" diye bir ilkeniz varsa... İşte size fırsat! Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un, dün Kanal İstanbul’la ilgili olarak yaptığı çok ayrıntılı sunum orada öylece duruyor. Onu da dinleyin. Onun söylediklerini de tartıp biçin. Onun yaklaşımına da bir şans tanıyın. Onun cevaplarını da merak edin. Onun açıklamalarına da kulak verin. Onun tezlerini de dikkate alın. Eğer "İstemez kalsın birader, ben almayayım" diyorsanız... Buyurunuz, o zaman sizi yobaz klasmanına alalım." diye yazmış.

 

Ahmet Hakan, diyelim ki oturduğun apartman için bilimciler 2 ayrı rapor verdi, birisi binanın sağlam ve depreme dayanıklı olduğunu, diğeri de tersini söyledi. İkisi de uzman, ikisi de profesör, hangisini dinlersin. Diyelim ki baba oldun ve gençler büyük bir eyleme gidecekler. Ama emniyet uzmanlarından bir grup olayların çıkacağını söyledi, diğer grup da gayet sakin geçeceğini söyledi. Nasıl tavır alırsın ve hangisini dinlersin.

 

Bu Kanal Istanbul olayı öyle bir olay ki, 100 uzmandan bir tanesi içme suyuna tuzlu su karışma olasılığını söylüyorsa, o 1 kişi dinlenmelidir, İnsan yaşamı o kadar ucuz değildir.

 

1971 yılıydı, İngiltere Newcastle girişinde o yaşıma kadar görmediğim devasa 2 bina dinamitlerle yıkıldı. Gerekçeyi sormuştum Kemal ağabeye. Meğer oturanlar otobanın gürültüsünden rahatsız olmuşlar, belediye yada imar bakanlığı da "Yanlış yapılanma" diyerek yıkmıştı o devasa 2 binayı. Ben bu medeniyeti gördüğümde 14 yaşındaydım, 62 yaşımı bitirdim ve hâlâ onu arıyorum ülkemde, o yüzden bu yobazlığımı seviyorum Ahmet Hakan, senin medeniyetini ben almayayım.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ahmet Nesin Arşivi